a emlin Si. İma a. İn İla İn an i a e, İN ani — kadar | o. Oooo, dostum neye bu in? ay Çukurlu — yola çıkınca, © bin- Biraç yazinin bana doğru (geldiğin: ty m. Biraz zcayip olmakla berâber, pi. Geçen sene, bir evde ah- ala, tuk. Hoş sohbet ve nazik bu adamdan çok © hoşlanıyordüm.| — Dostum, yolum düştü, sana uğ- Tadan yeçemedim... — İyi ki çiftliğe ağısmadın, ben a atak. Bizim Hatice teyzey: | lp demiştim. Sen de gelir misin? hasta olduğunu söylediler. #*rinievvelin güzel günlerinden bi- Hava o kadar titrek, N o kada" Onlara dokunmak, insana bir gü- lin yapraklarını yolmanın verdiği tatl: zevki duyurabilirdi. On altı yaşında olmakla beraber, zayıflığiyle ibtiyarlamış bir hal alan kü: çük gözlerini bize çevirmedi, Binbaşı: — Yavrum, bize hoş (geldin, demi- yor musun? — Hoş geldinir.. kalplisiniz! — Yarından sonra İstanbula ini- yorum, Sana ne getireyim, istersin? Bi. çok neden hoşlanırsın? İri gözleri parladı. (o Kekeliyordu Boğazına kesik bir takım sesler tıkıl makta idi. Ah, ne kadar iyi İ Hetti. Annesine : — Çabuk, dedi. Su getir. Bir şey ler oluyor galiba... — Hayır, binbaşı! bir o şey yok söylediğiniz şeyler çok hoşuna gitti de. Bu sefer, hoş sohbet asker: — Ne istiyorsan, söyle yavrum, dedi, Küçük cevap vermiyordu. Dişleri Kenetleniniş, gözleri sabit, (annesine batsyordu, Dostum: — Bana bırakinız, Hatice teyze, ki, inan gök maviliklerinde druyormuş zevkini duyuyordu. İstan: sabahleyin çok erken çıkmış, ve Klaktanberi de avda idim. Köy bu Kayi tm, kilometre mesafede olduğu içi: le beraber gitmeğe karar ver- © — İadel ziyarete mi gidiyorsun? — Hayır. yahudda öyle.. Nazif Ba- İN Çümicenin kocanı) evvelce bahıçıvi- Minirdı ve kızı da bizim gittlikte doğ - # N iş, Şimdiye kadar onun kendinden a- ği, enler” ziyardie gittiğine hiç şa- da, Ynamıştzm. Böyle bir davete an A, Tiddetie ısrar gditnce Tarı olurdu ka kâdinin ziyaretine gitmesi için baş- bir «beep bulunmalıydı. Devam ediyordu: bilmezsin Gem fakat tatl: bir çocuktur. gibi bir şey. Öyle hırçın bir gü var ki. teninin çocuğa iyi bakacak kadar 9lup olmadığını sordum. — Hatice teyzenin geliri var. Ko Mim ölümünden sonra epey sıkıntı Akti, #akaç büyük oğlu evi besliyebile day —Bukız, ne kada: Sek hale geldi. Oğlanın çok çalışkan iş Üy olduğunu söylerler. Karşıdaki Perdeli evi yor musun, işte Peri inç dakika sonra, temiz bir av- girmiştik. Üstümüze sarı tüylü b köpek atıldı, güç belâ kurtulduk. ie Köpek havlamalımın arkasından, Sig yel, siyahlar giymiş bir kadının ' ğı duyuldu; buğday o ambarmdan — Buyurunuz, binbaşı! bir efhriniz İİ var, — Küçük nasıl oldu? Merak ettim. okan Pek o kadar iyi değil, binbaşı! ke, © ateşinin düştüğünü söylüyor. O ni bilirmiş. Biz ne diyelim. Bu Cünın sıkılmasın, o Hatice teyze. Benç doktorlar malüm.. vii duvarları beyaz badanalı büyük Yang aya aldı. Köşede — güzel iki kapı Binbaşı birine doğru ilerledi: > Hayır, Av rucağu efendiciğim, oradan değil. gürültüden uzak olsun diye, odaya yatırdık. hanı İyi ama, , .vruzzjızı daha fazla dan Sdeceksin, orası havasız. Sıkmtı- ölür yahu... Hatice teyze omuzlarır: silkerek: — Ah, şimdi... du söz bin da tuhaf tesir yaptı bir Şey söylemedi, Alt kattaki oda: indik. Yola bir seviyede bir pence- Yârdı. Hava kurak olduğu halde, bir rutubet kokusu duyuluyor Köşeye yapılmış bir yatakta da yatmakta altında kalmış kollarını gör Biraz sonra, ellerini de dışarı İnce, ve kıvrak olan bu ellerin bir penbeliği vardı. EE hi £ 1 7 idi. Evvelâ, bir kısmı| ledi. Haydi yavrum . söylel.. — Cesaret edemiyorum. Durun, şimdi söyliyeceğim. Nasıl olmuştu, 6? ha, geçenlerde (İstanbula ( inmiştim. Çarşıdan (o geçiyordum. Büyük bir mağaza gördüm, caddenin solunda.. Gü- ael bir elbise,. Şık bir elbise, hem de penbe renkli... Arasıra, anneme, zevk aldığım bir rüyadan bahseder gibi, bu elbiseden bahsederim. Ah, o elbise, o ka dar güzel ki... — Senin olacak elbise, yavrum! va dediyorum, onu sana getireceğim. Mem nun musun? — Teşekkür ederim... iyisiniz. Hiç bir hareket yapmadı. Fakat, sesi titriyordu. Annesi bir nevi sabırsızlıkla bizi bağçede bekizmekte idi. — Hatice teyze, kızını bu küçük cdada yatırma. Onu daha büyük bir odaya al. — İyi ama, adamların girip çıkma- larından rahatsız oluyor.. — Ona yemeğini buğday ambarın- da yedireceksin, hem elbiseyi de geti- receğimi söyle. | — Oh, binbaşı! buna razı olamam. — Niçin? rica ederim. — Zahmet olmaz mu? madem kı, | Ne kadar Binbaşı, bir şey yapacakmış gıbi, kadının üstüne yürüdü. Avlunun eşi- ğinde idik. Askerin yanakları üstünde yuvarlanan iri bir damla yaş gördüm. öğrendim ki, binbaşı Hatice İerin de mezara beraber gömülmesini nezaret etmişti, Nuh CEM AKSAM POSTASI IDARE EVİ Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 Telgrar adresi : istanbul HABER Yazı işleri telofonu « 2A8T? idarevehân * 124970 ABONE ŞARTLARI Türkiye 1409 Kr 720) « 400'” 180. Sahibi we Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı ger (VAKIT) matbaası Binbaşı bunu hastalığın tesirie at-| HABER — Akşam Postası Tenten amca doktor hastalığının iyi olacağını söyledi. | Hiç konuşmadan çiftliğe döndük. Ayni akşam İstanbula döndüm. Ertesi gün teyzelere döndüğü zaman, gül yapraklarına ben- zer ellerin kızı ölmüştü. Bay Niyazi ©-| nun bu hülyasını taşıdığı penbe elbise- istemiş, ve cenaze merasimine bizzat ve bostan mahallesinde f Eylip Arpaemini edekeeeaAEE2 iie ERME BEZEEEEEI | Acele satılık ev i meyveli ve sebze yetiştirmeğe | cive' rişli biri büyük öteki küçük iki ha vuzlu bir bostan kuyulu ve iki bi çuk masura suyu olan on iki dönüm mülk bostan acele satılıktır. Görmek istiyenler o mahallede (o polislikten mütekait Bay Halile, pazazlık işin İ Kadıköy Vişne sokak 13 numere! GERME ESAEEEEEİMARERI eve i du. Buradaki (0 7 ZN TARİN Yazan : Niyazi Anmet ,120 sene evvel bugün | | Ingiliz donanması Cezayirde müthiş bir harbe başladı Iogiliz cerrahı, konsolosun çocuğunu uyu- tarak bir sepet içinde kaçırırken, çocuk ağlamuğa başladı ve Iki İngiliz gemisi, korsanlar tara| fından zaptedilerek Cezayire gönde-; rilmişti, İngiliz o hükümeti, bu gemilerin iadesini istemek üzere amiral Kepeli memur etti, Amiral, İngiliz filosu i- le Cexayır limanında vali sarayım karşısında demirledi. Dayi'yi ziyaret etti ve hiddetle gemilerin iadesini! istedi: Dayi, çok genç olan amiralin söz- lerine fena halde kızdı; — Sersem, saçsız ve sakalsız bir çocuğun memuriyetle gönderilmesi küstahlıktır. İngiliz kralmn bu mua- melesine hayret ediyorum... dedi. Amiral, şa cevabi verdi: — Zekânın sakal ile ölçüldüğü ka- naatinle olsaydı kral Dayi Efendi hazretlerine bir erkek keçi gönderir-! di... Dayi küplere binmişti, Maiyetin- deki dilsizlere amiralı hemen tevkif etmelerini emretti, Dilsizler, Kepeli kıskıvrak yakaladılar, Genç amiral, hiç soğukkanlılığını bozmuyordu. Li- manda demirli bulunan İngiliz ge- milerini gösterdi: — Şufiloda parlak bir cenaze merasimi yapacak kadar İngilizlerin bulunduğunu hatırlatırım.. deği. Bu hâdise, Dritanyaya kâfi bir tarziye verilmekle neticelendi. Fakat korsanlar, rastladıkları gemiyi çevir. meği çoğalttılar. Ve bu suretle Ce- zayir zindanlarında binden ziyade e- sir toplandı. İngiltere hükümeti, bunun Üzerine biri 100, üçü 74, biri 98 toplu harp gemisi ile ayrıca on üç parça filoyu yola çıkardı. Amiral Lord Eks Mavs korsanlık yapılmıyacağına dair te- minat alacaktı. Cezayir dayisi, gelecek hücuma karşı koymak için hazırlık yapıyor- lagiliz konsolosunun karısı ile iki kızı tebdili kıyafet ile şehirden çıktılar. ( Limandaki Kik cerrahr, konsolosun küçük çocuğunu uyutarak bir sepet içinde getirmeğe memur edilmişti. Cerrah, çocuğa uyku ilâcını ver- dikten sonra hazırlanmış olan'sepete yerleştirdi. Fakat ilâç çok az veril. miş olacak, yolda sepetteki çocuk ağ- lamağa başladı. Zavallı cerrah, ne yaptı yumurcağı susturamadı. dı. Dayi, ikinci günü çocuğu annesi. ne gönderdi. Yalnız konsolos ile za- bitan hapsedildiler. ise bu Yaknlan- 1816 yılı 27 ağustos sabahı, 120 | sene evvel bugün, İngiliz donanması Cezayir ufkunda gözüktü. Amiral, ilk önce Üç saat zarfında cevap verilmek üzere bir nota gön- derdi. Tayin edilen müddet içinde ce- vap verilmediği takdirde harbe baş- lanacaktı. cerrahı ele verdi Dayi cevap vermedi ve İngiliz fi. losu, beraberinde bulunan Felemenk filosu ile beraber âteş açtı. Bütün gün süren top ateşi gece de dinmedi. Gece harbi şu satırlarla tasvir ediliyor: “Gecenin karanlığı Cezayir şehir ve tersanesinin alevleri İngiliz gemilerinin parçalanmış direk ve yelkenleri üzerinde akisler yapıyor du. Gök yüzü de bu mücadeleye işti- rak etmek Isteyormuş gibi gök gü- rültüleri ve şimşek parıltıları de karışık bir surette bardaktan boşa - nırcasına şiddetli bir yağmur gön - dermişti. Bir İngiliz zabitinin bu harp hak- kında yazmış olduğu mektuptan ba zı cümleler alıyorum: “Bütün gemi ler iyi bir surette mevki aldılar, İs- kenderi Kebir bile bu hareketi gör- se idi, beğenirdi. (Ateş başladıktan sonra, rüzgâr bütün bütün kesildi. Her taraf barut dumanı içinde kap- karanlık oldu. İlk ateş başladığı vakit zannettim ki bir anda beş yüz bin top birden gürlüyordu. O zamandan sonra çok bir şey göremedim. Bizim botlar, zö- ya bizi karanlıkta bırakmamak için bize yakın olan bir fırkateyme ateş verdiler. O sayede (etrafımızı gör- dük,, » 4 Top sesleri dindikten sonra Dayi ya şu mektup gönderildi: “Müdafaasız hristiyanlara yaptı- Zınız mezalimden ve vuku bulan tek- liflerime hiç bir cevap vermemeniz- den dolayr İngiltere namına kuman- damdaki filo, sizin donanmanızı, anbarlarınızı, tersanelerinizi ve ba » taryalarmızın yarısnı tahrip etmek- Je mukabele etti, İngiltere, şehirleri harap etmek için muharebe etmediğinden meme - ketin muharip olmıyan (sakinlerine zulüm yapmanızı İstemem. Bunun i- çin hükümdarım namına ize dün teklif ettiğim sulh şartlarını tekrar ederim, Bu şartları kalful etmedikce sulh yapamazsınız. Eğer bu tekliri kabul ederseniz buna işaret olmak ü- zere üç top atarsınız, Dayi, yarım saat sonra üç topla sulh şartlarını kabul ettiğini bildir- di. Şartlar şunlardı: 1 — Cezayirde hiristiyanlar esaretin ebediyen ilgası. 2 — Cezayir hâkiminin idaresinde- ki arazide bulunan her millete men- sup esirlerin İngiliz sancağına tesli- mi, 3 — Senenin 'iptidasındanber leri azat etmek üzere alman bi paraların İngilizlere iadesi, 4 — İngiliz konsolosunun hapsin- den dolayı (o uğradığı bütün zayia- tın tazmini... İkinci gün, bin iki yüz esir tesiim edildi. içim Yakacıkta sünnet düğünü Yakacıkta geçen akşam Kızılay tarafından bir sünnet düğünü tertip edil. , miş, çok güzel olmuştur. Resimde bu düğünden bir intiba görülüyor