26 AGUSTOS — 1936 İlmi biz tetkik Bir maymun yavrusu İnsan gibi yetiştiriliyor Acıkınca havlusunu boynuna bağlamaktadır ve arkadaşı olan Insan çocuğuna büyük bir şefkat göstermektedir 28 haziran 1931 de, mösyö Kelloğun! *Vine Gun adlı ve yedi buçuk aylık dişi bir Şempanze getirirler. Ailenin çocu- Bu Donald on buçuk aylıktır. İkisi de 23 mart 1932 ye kadar beraberce ya- tatlar, Dokuz ay zarfında manevi ve i inkişafları dikkatle müşahede ve küydedilir. Güanm sıhhatı çocuğunkinden daha Baziktir. Çabuk nezleye yakalanmak- » Arkasma kslın elbiseler giydiri- lir. Geceleri, gayet iyi örtülür, Tatbik ilen röntgen şunı onda raşitizm te- Mayüllerinin mevcut olduğunu göste- Tİ Donaldın yediği yemeklerin aynını Yer, süüdünü muntazaman içer aynı ya- E Üktn yatar ve bebeğin yattığı vaziyet- i 18 tüyur. Birkaç ay sonra, geceleyin ya- gi tağını bozmak, yorgan ve yastıkla oy- Galamak arzusunu duyar. * Oyun aşkı, çocukta olduğu kadar « Btpanze yavrusunda da barizdir. t onda kauçuk, bebeği reddetmeğe Mikabli, kuşamtan olanı tercih etmek mayini vardır. Tecrübeyi yapanla- Tm müşahedelerine göre, Gua sağlam Mmükavemetli oyuncaklarla oyna- Mâktadır. Donald çok hoşlandığı sü- onu korkutmaktadır. Gürültülü “Yunlara, neticesi zararlı olmayacağı- MA emin olduğu takdirde iştirak et ektedir. Yeni ve parlak her şey onu ektedir. e gülmenin YE insana ususiyet olduğunu söylerler; buki, Gua da pekâlâ güllmektedir. Dün daktılö bugün milyoner İn; i tâ EMİ İş adamlarıncın Mister Vel B,v. Yan, ; © #lkerin on yıl 'daktiloluğunu de Vw Pattonu ile evlenerek ann 2.000.000 1270) Mirasını (bizim © paramızla ii lira) tutan servetine c“tak | tırlayamadığı için, ihtiya''yna rağ- Mis Lola Latferty bu hafta için-! * kimin başma diyelim? Birkaç ay sonunda maymun ve Ço- cuk birbirlerinden ayrılmaz hale geli- yorlar. Beraber olmayınca yemek ye- mek istemiyorlar, Meselâ, ikisi de ala- franga pilâva karşı müşterek bir hoş- nutsuzluk gösteriyorlar, On altı aylık oluncaya kadar, may- mun çocuktan daha kolay emekleye- bildiği halde, dikkati pek inkişaf etmiş değildir. Bilâhare, çocuk çevik hale ge- lince dikkat melekeleri ağır bir şekil de terakki ediyor, fakat bu, maymun» da inkişaf halindedir. Donald daha ilk zamanlarda arka- daşının homurdanmasını taklit ediyor. Guanm meyva istemek için “İhuhe,, diye bağrışma, çocuk da bir bağırma ile cevap veriyor. Her ikisi de birbirile öpüşmektedir- ler, Gua, Donalda karşı derin bir şef- kat beslemektedir. Maymun cezalandı- rılınca, çocuk onu teselli ediyor, ve Gua bu hislere başmı çocuğun omuzu- na koymak ve kucaklamak $uretile mu kabele ediyor, Maymun çocuğa karşı bir hami tav- rı takınmaktadır. Ve sokağa çıkarken de onu elinden tutmaktadır. Çocuk bu hareketin manasını daha sonrâ anla- yacaktır. 'Tanımadıklarile münasebet- te Gua biraz şüphecidir, Çocuğun kor- kak olmağa başladığı bir devrede, maymun daha fazla içtimalleşmiş ha- le geliyor. Memnu bir oyunu oynamamağa kar.! şı ikisi de aynı vaziyettedir. Her ikisi de etraftakilerin yüz ifadelerine bü- yük bir ehemmiyet atfetmektedirler. Kendini seyrettirmek temayülü bay- vanda daha fazladır, Aynı maniayı aşmak icap edince, ço- cuk ilk tecrübede, fakat maymun Üçün cü tecrübede, o da taklit etmek sureti- le muvaffak olabiliyorlar, Tecrübe, bir defa, kazanılmca, ber ikisinde de yer ediyor, Karışık ruhi ameliyelerde, ba- zan müsavi - meselâ, bir bebeği üstüne basıp bağırtınak için - bazan birbirle- rinden fazla bir kabiliyet gösteriyor- Jar, Gua, tahta üzerine yattığı zaman, yatağma doğru manalı gözlerle bakı- yor. Karnı doyunca, boyhundan peçe- tesini kendisi çıkarıyor. Karnım âcik tığını anlatmak için, peçeteyi boynu- na bağlıyor. Susayınca musluğu 1sır- mağs başlıyor. Çocuk da buna yakın tezahürlerde bulunuyor. Tecrübe de- vamınca hiçbirisi konuşmayı öğrenme- miştir. Fakat, ses taklidinde, çocuğun faikiyeti çok barizdir. Guanım kullandığı sesler arasmda, muhtelif ince farklar sezilir: Açlığı sabırsızlığı, memnuniyeti ve tehlikeyi anlatmak için sesinin tonu ve şiddeti değişir. Bunlar haricinde maymun İn- san gibi öksürmekte ve gülmektedir. 'Tek heceli kelimeler kullanılsa, bir em- re itaat icap ettiğini, faraza kapının kapanması emredildiğini anlroyr. Tecrlibenin beşinci aymda, çocuk birden inkişaf ediyor ve anladığı ke- lime ve cümle adedi itibarile hayvanı geçiyor. Son aylar zarfında, çocuğun terakkisi süratle ilerlemektedir. #3 Bu tecrübe karşısında insan, çocu- gun ve hayvanın hakikt aksülümelle- rini afaki bir tarzda tahlil etmekten aciz bulunuyor. Çocukluk devrini he men, muayyen bir antropomarfizm de- recesini muhafaza edemiyor. Yakın bir istikbalde ilmi araştırmalar, bu sâ- hada daha yeni bir takım keşifler ya- pacaktır. Bu suretle, belki de bir gün men, mize âit istifhamı çözmüş ola e ANKA zg ve Bilmeceler — Bir şey bulunuz ki aynı zaman. da hem uzasın, hem kısalsın? — Hayat! — Bir şey bulunuz ki AĞAM hiç çıkmadan yol yürüsün? — Nehir! .».. — Bir şey bulunuz ki başkaları. nım sırrını saklamak için kendi başı. nı ateşe yaksın? — Mühür mumu! — Bu yol eskiden bina yokken ten- halığından dolayı âşıkların dolaştığı yerdi. Fakat sonra binalar yapıldı. Lâkin âşıklar bunun farkında değil! Balık avı Günlerce lâfiyle herkesin başinı ağrıttığı balık avına nihayet çıkmış ve eli kolu bomboş dönmüştü, Arka- daşı alay etti: — Hani tuttuğun balıklar? — Bırak allahını seversen! gün balıkların hepsi sersemdi! — Vay canına! — Ya! hiç biri yemi görüp de gel. Bu. — Bak şimdi ne eğleneceğiz, aba- mın eteğine kestane fişekleri taktım! Tedavi ücreti Sağır zengin, kendisini tedavi et. mekte olan doktora sordu; — Borcum ne kadar? — Yirmi lira.. — Otuz lira mı? — Hayır, kırk lira! Sürpriz Sabıkalı Lüpçü Osman iki sene hapse mahküm olmuştu. Cezasını bi- tirip hapishaneden çıktığı vakit karı. sını yeni doğmuş bir çocukla bulunca şaşırdı: — Kaltak! Bu çocuk kimin? Kadın lâkaydane: — Benim, dedi, eğer namasunla evinde otursaydın aynı zamanda se. nin olurdu! Tasarruf Çocuk sevinçle geldi: —Annealaltı kuruşunu! — Mektubu postaya vermedin mi? Verdim anneciğim. — Pul yapıştırmadan mı? — Evet! Baktım kimseler yoktu, usullacık mektubu kutuya atıverdim!; mi 4 — Karım bir melektir! — Heyhat! Benimkı henüz gökte değil, yanımda! Bir sinema yıldın mukaveleşini im. salıyor: Jantm efendim, mademki imza atmasını bilmiyorsunuz. Hiç olmassa imza yerine bir haç işareti yapsanız, bakın elimle tarif ediyorum! Şüphe Yeni evlenmişti ve müthiş kıs. kançtı, Zavallı karısına nefes aldır. mıyor, komşuya gitmesine bile müsaa.. de etmiyordu. Kadın bu sıkı içinde, belki de intikam sevkile, (kocasının başını hayli ağırlaştırmağa başlamış- tr. Adam, bir gün evine döndüğü za. man İçeriden birisinin bahçe kapısın. dan kaçtığını sanarak şüphelendi, Hiz metçiye sordu: — Bugün eve kim geldi? — Kimse gelmedi! — Saklama, doğru söyle. Ben gö. zümle gördüm. Şimdi kapıdan çikıyor- du. — Ha! o, bugün gelmedi, akşam. dan gelmişti! Hâkim — Şahit, otomobili; kırk kilometre yaptığmın söledi hald* siz neden yüz kilometre gittiği. nizi india ediyorsunuz? Maznun — Ben bu olumobillerin acen.asıyım! Pislikten deği Lokantada müşteri isyan etti: — Bu ne kepazelik? Bana getir. diğin çorbaya parmaklarını soktuğu. nu gördüm. Bu ne pislik? Garson izahat verdi: Sinirlenmeyin efendim Pislik» ten deği), kaza ile takma dişlerimi dü. şürdüm de onları çıkarıyordum! — Bu tablolar muhakkak fevkalâ. de şeyler, mademki sanat eseri.. Fa- kat temsil ettikleri şeylere benzeseler. di, her halde daha iyi olurdu! Kılıbık Evin erkeği yeni gelen hizmetçi, ye gizlice talimat verdi: — Karım süpürge ısmarlıyacak 0. lursa dikkat et, sapı yumuşak tahta- dan, cürükçe olanını seç. Bazan sert tahtadan oluyor da... Köpek — Köpeğinizi çağırsanıza. Saldırı. yor, ısıracak, — Çağıramam ! İsmini unuttum! Çocukluk — Anne, gel beraber oynıyalım, — Görüyorsun ya yavrum, vak- fim yok. Çalışıyorum. — Niçin çalışıyorsun? — Para kazanmak için. — Niçin para kazanıyorsun?; —i.na ekmek, yemek almak icin. — Benim karnım aç değil! Hay. di beraber oynuyalım ! — Ah! Keşke otuz sene evvel beni öpmeğe teşebbüs ettiği zaman o deli» kanlıya tokat atmasa idim! Halinden memnun İspirtizma tecrübesi yapıyorlar. dı. Masa dönmeğe başladı. — Ruh geliyor! Dediler ve masanın başındakiler. den bir kadın yanındaki erkeğe fısıl, dadı: .— Bugelen rahmetli kocam? Ruh geldi, Kadın sordu: — Mesut musun? Halinden mem» nunsun ya? Beni arıyor musun? - Hayır! — Neredesin? — Cehennemde! Imkânsız — Aman kaç! Kocam seni yatık odamda görürse muhakkak öldürür! — İmkânı yok! Kendisine tam yüz lira borcum var! Mantık Bitpazarında bir ceket pazarlık ediyordu: — Bu yamalı cekete üç lira iste nir mi? — O yamaları yapmak için ne k& dar el emeği geçtiğini hesap elmiyor musun?