kardeşler Mehmet kardeşler m rine sr Sak önal olduklar ia iskemlelerinde oturu” — Nerar? — Nevar? — Al sana bir akide şekeri. Seyircilerden biri bana iki tane ver” di. Birini ben yedim. Bunu da sen ye! — Ne garip tesadilf! Bende de böyle bir şeker var. Ben de yiyesin diye sa” na verecektim. Hatıralarını anlatan & EFDAS TALAT —AN ç O kadar ki, üstelik kendisi de bana — Teşekkür ederim. Bari sen de şw-) karşı samimi davranmak ihtiyacmı nu al! duymuş ve bana hayli enteresan mi sie 1 bahisler üzerinde malâmat vermiş- 8 z indr ağızlarma atıp| «5. ingilizlerin Kemalistleri tanıya- eğe 3 cakları ve onlarla münasebete geç- SeN mek üzere hazırlıklar da bulunduk — Ne tatlı döker! Öbür zavallının | ları hakkında verdiği haberler hay kadar büyük Esi ”* | imühimdi. Çünkü o sıralarda res- ... mi mahfellerde bu işe dair hiçbir şey tereşşüh etmemiş bulunuyordu. Bu siyasi görüşmelerimiz hayli uzun sürmüştü. O sözlerini bitirdik ten sonra benim dalgın ve durgun halimi gözden geçirdikten sonra dedi ki: — Haydi artık, siyaseti bıraka: km. Biz buraya diplomatlık etme. ğe gelmedik. Orkestra ne güzel parçalar çalıyor değil mi? — Evet madam! — Siz bahriyelilerin güzel güzel hikâyeleriniz vardır. Haydi baka- lm, hem yemek yiyelim, hem de| sizi di Yemeği ısmarladık. güzel bir vals çalıyordu. — Hikâyelerim belki sizi srkar. Bir dans etemk ister misiniz? — Ne tatlı şeker! Öbür o zavallmm yemekte olduğu şekerle (arasmda ne kadar büyük fark var! ... Doktor başmı kaldırdı ve müddelu” mumi muavininin yüzüne baktı, Genç müddelumumi muavini başmı iki eli a” Tasma almış, dalgın düşünüyordu: — Her ikisi de ayni zamanda aldık” ları bir zehirle... Ne düşünüyorsunuz? Pek delgınsmız! — Ben mi? Şey! diyorum ki böyle yapışık olarak doğan, yaşayan, ölen ve kanları biribirine karışan, ayni seyleri gören, ayni geyleri hisseden iki kardeş, acaba ayni şeyleri de düşünür” ler mi? — Kimbilir? Belki bir ayna karşr sında çalışan bir makine gibi iki di” mağ da daima ayni geyleri Hee dur. İkisinin de ayni zamanda, ; zehiri alarak intihar etmiş olduklar Derhal kabul etti. Başmı hafifçe na bakılırsa bu misal iddianızı kuvvet| göğsüme yaslamıştı. Tüy gibi ha- lenâirir. | Sitii. Cümek lerim damar da hag: tu. Onu kollarımla sarmış, döner- ken mestoluyordum. O, rayihası, rengi, kokusu ve yumuşaklığile ka- dınlığa ait bütün güzelliklerinin benim üzerimde yaptığı sehhar te- siri dikkatle takip ediyordu. Bu- nun farkmda idim. Ve katiyen sar- sılmıyordum. Salona döndüğümüz zaman 40f- ramızın hazırlanmış olduğunu gör. dük, Karşılıklı oturduk. Likörler. den sonra dans bizi büsbütün mest etmişti. Hele, karşımdaki kadm adeta sarhoş olmuştu. Boğazın gü- zel manzarası, tatlı bir musiki, ba. har ve deniz kokusu onu gaşyedi- yordu. Üstelik yemekte mütemadi. yen şarap içiyor ve her sözüme sı- ralı sırasız kahkahalarla gülüyor. du. Orkestra, Murat SERTOĞLU Ben de neşe cihetinden ondan aşağı kalmıyordum. Çünkü içki içimdeki kuruntuları silmiş, süpür. müştü, Yiyor, içiyor, arada sırada da dansediyorduk. O, bu geçen ge. ceden çok memnun görünüyordu. Ara sıra üzerimden ayrılmıyan gözlerinde bir dişi kaplanın ihti. raslı bakışları seziliyordu. O za- man elimden tutup beni küçük oda ya sürüklemesini bekliyordum. İçki ve dans bizi çılgma çevir. mişti. Vakit hayli ilerlemişti. Salon Bu gık kostüm nerede mi yapıldı; işte adresi: Yenipostane karşısmda Foto Nur ya koydular.| amda Letafet hanmda 4 No. da terzi Se HABERİ AKŞAM, a er (DARE ETİ Istanbul iAnkara Caddesi W Posta Kutusu :İ istanbul ! 214 Zehir Yatı, Simdi bana eki andıracak. Şimdi onu Mehmede Sek Telgraf adresi istanbul HABER İl | müthiş kalabalıktı. Ledi Dusmundu — Ne “© Yazı işleri telötönür 21812” i ; Yİ giyi LESTİDİ Ben bu bir akide geke” * dare ve ân 7 a SASİ şahsen tanıyanların gözleri masa. mızdan ayrılraryordu. Bilhassa İn- 11 e ABONE ŞARTLARI Mn, 1 #tmeden © kendim için Tilki giliz zabitleri beni gıpta dolu göz. galan in ri me ii ue 738) 3: TT İ lerle süzüyorlardı. Bu arada sefa. Ma İyidir. tatlı bir zehirle ölmek da* YER, pi rethane memurlarından ve Harbi. hi by sn düşünüyordum. Halbu” yedeki kumandanlık zabitlerinden AM kaman bana emsale bir birçoğu gelerek Ledi Dusmundu eği Günl co Alime Sahibi ve Neğriğat Müdürü: dansa davet ettiler. O, çok nazik < et İ Hasan” RasimlUs bir tavırla her defasında benden yeti Ahi ver (YAKIT) mattoân İ| | izin alarak dansediyordu. Yemeğimiz çoktan bitmişti, Biz ans BİrTÜRKİ —130 — Bu gece, bu müthiş casus kadının yalnız aşk için yaşadığını anladım. hâlâ meyve ile şarap içmeğe de. vam ediyorduk. Artık ihtiyatkârlığa lüzum kal. mamıştı, Çünkü: Bu gece, bu müthiş casus kadı. nm yalnız aşk için yaşadığımı iyi- den iyiye anlamıştım. Ve ikimizde sarhoş olmuştuk. Birbirimizi atlatacak halde değil. dik. Ledi Dusmund bir aralık saa- tine baktı ve: — Efdal, dedi. Beyoğlundaki Toaktlıyana telefon et. Bir gece yemeği hazırlasmlar. Daha sofradan şimdi kalkmıştık. Fakat ne diye itiraz edebilirdim. O, bu akşam yiyip içip eğlenmek istiyordu. Telefonla emrini bildirdim. — Gidelim mi artık buradan? — Nasıl isterseniz. — Sen iste... — Emretmek size düşer. Ayağa kalkmıştık. Bu sırada yanımıza bir İngiliz süvari zabiti yaklaştı. Uzun boylu, iri yarı bir adamdı. Ledi Dusmunda yanaşa- rak ve kendisini selâmlıyarak: — Gidiyor musunuz madam? — Evet zabit efendi. — Size refakat edebilir miyim? — Gü üyorsumuz bi yanmda ka- valyem var. Herif sarhoştu: — Size ben kavalye olayım. Kadm, sapsarı kesilmişti. Du. dakları hiddetle titredi: — Biz kadmlar, arkadaşlarımızı kendimiz seçeriz. Sarhoş süvari zabiti bir: — Olrayt! diyerek çekildi, gitti. O önde ben arkada otelden çıktık. CASUS KADININ GECE " MİSAFIRI ikimizin de başı dönüyordu. İyi. den iyiye sarhoştuk. Arabada baş. larımız birbirinin omuzuna düş. müş, güzel kokulu saçları yüzüme dökülmüştü. Artık tam manasile samimi ol. Fakat, dudaklarımız konuşmı. yordu. Yalnız gözlerimiz çoktan sevişmeğe başlamıştı. O, bir aralık daha ileriye gitti. İki elile başımı kendine doğru çe- kerek gözlerimin içine baktı ve: — Kuzum, ne olur biraz daha neşelen. Seni bekliyorum diye yal. varmağa başladı: Ona istediği gibi mukabele et- meğe mecburdum. Bu gece yolcu- luğumuz çok tatlı geçiyordu. Tokatlıyanım önünde arabamız durdu. Çok tatlı bir rüyadan uya- nır gibi istemiye istemiye araba- dan indim, O da arkamdan atla. dı. Elini öpmek için uzandım: — Muhterem madam! Bana ge- çirttiğiniz bu çok tatlı geceden do- layı size ebediyen minnettarım. — Gidiyor musunuz? — Evet! Artık uyku zamanı geldi. — Ben sizin bu gece için benim- le beraber gelmenizi istemiştim. — Geldim ya! Hervis'e Yazan; IHSAN ARİF — Fakat, daha gece bitmedi. Lütfen arkamdan gelir misiniz? i Otelden içeri girdik ve asansör bizi birinci kata çıkardı. Sağa doğ- ru bir iki adım yürüdükten sonra Ledi Dusmundun dairesinin önüne geldik. O kapıyı açarak bana gir- memi işaret etti. Ben geri çekil dim. İçeri girdi. Ben de onu takip | ettim. İçiçe iki odadan ibaretti, Or. tada güzel bir karyola, köşede bir divan ve diğer bir tarafta gardrop ve tuvalet vardı. Şık bir doa idi. Ortadaki küçük masa üzerinde s0- Zuk mezelerden ve içkiden mürek. kep bir sofra bizi bekliyordu. Ben, | ortada ayakta etrafı seyrederken arkamda bir tıkırtı gördüm. Başı» mı çevirdim, Kadın odasının kapı" sını içerden kilitlemişti. Göz göze İğ geldik. Sarhoşluktan mahmurlan. mış gözlerinde şeytani tebessümler yanıyord İtiyadımm hilâfma olarak içti /İ ğim fazla içkiden dolayı sızmış” tım. Gözlerimi açtığım zaman ken« dimi divanm üzerinde buldum. O, karşımda yatıyordu. Saat dördü geçiyordu. Seslendim: — Daha gece-bitmedi mi? — Bitti, bitti. Yerimden fırladım. O yattığı vaziyetini bozmadan beni seyredin yordu. — Kaçıyor musun? — Hayır, gidiyorum. Sizi rahat sız ettim. — Evet, rahatsız ettin. Git, ar- tık Elini öpmek için uzandım. Kol. larını boynuma doladı: — Bu geceden memnun musun? — Çok! | — Ben yarn gece Londraya gi diyorum. — Bu kadar güzel bir geceden sonra bu ne fena haber! — Fakat, kısa bir zaman sonra tekrar geleceğim. | Durdu. Biraz düşündü. Güzel ve * yuvarlak inhinalar içinde gerinen vücuduna bakıyordum. Biraz tered dütten sonra şunları söyledi: — Senden bir ricada bulunubi. lir miyim? — Emredersiniz. — Ben belki yarm biraz geç ka. lırim. Yahut işlerim olur da gele. mem. Sen yarın sabah, Kolonel Balları gör Londraya götüreceğim Anadolu haritasını lütfen akşam üstü Kapiten Benetin yazıhanesine göndermesini rica ettiğimi söyle, | Hararetli bir vedadan sonra, Le. di Dusmunddan ayrıldım. Tokat. lıyandan çıktım. Hava almağa ih- tiyacım vardı. Kapı da beni bekli. yen arabayı savarak ağır ağır yü rümeğe başladım. Bu gece geçirdiğim maceradan © dolayı hâlâ hayret içinde idim, Le- ” di Dusmundun maceraperest bir © kadın olduğu muhakkaktı. Beni bir gece arkadaşlığına tercih etme. sinin sebebini ise anlayamamıştım. (Devamı var)