. 17 MUZ —— 195... “sene müddetle Kilerde hapsedilen çocuk SüYük b Berlinde yazılıyor; lala Hitler tarafından im: . “Tirade on sekiz yaşm. gn olan çocukları kaçıranla CEZASI tâyin etmektedir. yiz uk kaçırmak için Alman U di erirle ayrıca bir temayül — — sanılmaktadır. Haupt- tr, İSÜNÜN, Herkesi dehşetten tan, *$ olan Kaspar Hauserin va- BÜZ önüne getirin. Senesi paskalye günü Nu: TE tehrinde bir profesör ge- « vendekte inlemekte olan görmüştü, Bu, on yedi ya. ai Socuktu, Derisi kireç gi Yar, ie kesilmiş, gözleri ise Mani gz Adeta kedi gözü gibi Ço ? hal almıştı, ral a Yürüyemediğini, hatta “m dahy , amadığını gören profe- Tali bi içinde kalmıştı. Zavallr. * Yergi İNE götürdü. Ona bira ve Ba ayak ocuk bunların yiyecek ve Yalşz olduklarını tanıyamadı. Oldıy, ermek ve suyu tan gibi Söze mesa, dil ancak on tane ediyordu. Ağzımdan r Hauser sözleri Anlaşıldığma göre Napoiyonun ikhi, ük Hanl, ir Gâanavarın gadrine uğramış alelâde bir zavallı mı? ua, nini adı idi. X iye Yenal İemaşnnsıe mi Aç; ikiye V Bağ ing ZAva) bay, Ka tklı bir sesle hayatı. dehşet içinde birakan anlattı, ll, küçücük bir odanm Yatı PAlr olduğu halde bütün tr, ranlrklar da geçirmiş. da b on Yedi sene dünya yüzün bihi ve, anlar da bulunduğunu ik Yaşadı, ta seyi görmemişti. Bütün tayı, ddetince Yürüyemeksi. b Üstünde, yatmış, hiç ışık a Uran, “e İsitmemişti. ima Zaman yanı başında m bay ekle su bulmuştu. Bun- hea e Sözleri hiçbir şeyin üs Aç, Bilmem şti, da bir defasmda karanlık ug i küğr Parçası bulmuştu. Yözley; Üstünde Kaspar Hauser| b v e ö | | Ziy Yazılı idi ğa bir lu iç nhalrk ve karan. Kipi maskeli bir adam girdi. İN zalim ve melun olan Bayanlar hemen Koşunuz! > en son moda ve en güzel desenli Pekli emprimeler, Yazlık pamuklu Maşlar ve yünlüleri kalâde ucuz fiyatlarla yalnız... | AMAN Ünü i Fev M Mag,anifatura Butan, zasında, satılmaktadır. am No, 26 — Jstanbulda başka şubesi yoktur. oğlu muydu, yoksa bu adamdan bahsederken adeta bayıldı. Kaspar Hauser bir sene müd- detle Nurembregli profesörün € vinde yaşadı. Sonra bir gece al ninm üstünde kocaman bir yara ile bulundu. Çocuk boyuna inli- yor ve: “Maskeli adam beni öldür- meğe geldi.,, diyordu. Kaspar kendine gelince, muha- faza altına alındı ve kendisini bek lemek için geceli gündüzlü bir nö betinin göz hapsine verildi. Ara-| dan aylar geçti. Hâdise unutuldu; nöbet işi gevşetildi. “Bir gün Kas par velisinin çalışma odâsina gii* di. Sağ elini kalbinin üstünde tw tuyordu. Kan revan içindeydi. — Maskeli adam beni hançerle- dil. : Sözleri ağzından dökülür dö *| külmez cansız olarak yere yığıldı. Polis hemen faaliyete geçti. Fakat hiç bir vakit hiç bir şey elde edi» lemedi. Kaspar Hauser kimdi? Bu çocuğun, bir Alman güzeli: nin büyük Napolyondan doğurdu: ğu bir oğlu olduğuna O inananlar pek çoktür. Çocuğun hüviyetini gizlemek için alâkadarların böyle davrandıkları sanılmaktadır Esrarengiz çocuğun öldürülmüş olduğu Anspach bahçesinde hâlâ şu kitabe vardır: “Burada esrar, esrarengiz bir surette katledildi!,, HABERİ AKSAM POSTASI İDARE Evi Istanbul ( Ankara Caddesi W Posta kutusu; İstanbul 914 Telgraf âdresi; istanbul MABER , YARI işleri telotonu : YAKI? Misrevehân ,* 24310 e ABONE ŞARTLARI ? Türkiğe | Ecnebi #00 Kr: (2700 Beneiik 8 aylik — *3öpü Sahibi ve Neşriyat Müdürü: ! Hasan Rasim'Us |, Basildığı ver (YAKIT) malbaön mal am nal ap Ltd şirketi | rak bazı likörler ismarlıyorum. Hatıralarını anlatan * EFDAS TALAT — Ben içerim. Benimle beraber siz de içeceksiniz. — Ne içeceksiniz? — Bir kadında arzu ve istek olursa ona her içki güzel gelir. Siz seçiniz. Vaziyetim nazik olmasa garso- na bir şişe rakı ısmarlayacağım. Fakat, rakı içersek ondan evvel ben okkanın altına gideceğim. Bu gece yalnız eğlence ile geçse mese. le yok. Fakat, kadın şeytanlığa başlarsa ve ben sarhoş olursam.. Garsonu çağırarak aperatif ola- Likörleri karşılıklı ağır ağır içi- yor, orkestrayı dinliyoruz, Ledi Dusmund bir taraftan dal gm dalgın konuşuyor ve ellerile de benim hasır koltuğun kertarına vu rarak muzikâya tempo tutuyor. Güzel ellerini oksamamak için ba- şımı başka taraflara çeviriyorum. Ben gayet ihtiyatlı içiyorum. Ledi Dusmund, pişkinliğini, üstatlığım içerken de gösteriyor. Bütün hare- kâtma hâkim bir kadın... Bütün ihtiyatkârlığıma rağmen hayli likör içmişim... Başımda tat- hk bir dönme var.. Onun da yanak. | ları kızarmış gözleri daha parla-| mrs, | Aradan yarım saat geçmemişti ki içkinin tesirile durgunluğumuz geçmişti.. Hele, ben... Bir geveze. den farkım kalmamıştı. Karşımda. ki güzel kadına hikâyeler anlatıyor. onu mütemadiyen güldürüyotdum. O da bana arada sırada sualler s0. ruyordu, Bu suretle, mektepten ve meslekten nasr) ayrıldığını, İngiliz lerle nasıl tanışdığımı, onların hiz. metine ne suretle girdiğimi anlar. tım Ledi Dusmund, bilhassa İngiliz. lerle münasebetlerimin başladığı tarihten itibaren geçen hayatıma ehemmiyet veriyor gibi idi. Bu ba. histe bin dereden sü getirerek kur. nazca sualler soruyordu. — Aileniz fakir midir? — Hayr! Orta halli bir aileyiz.| — Çalışmağa mecbur mu idiniz? — Değildim. Daha mektepte ta. lebe idim. — Peki! Mecbur değildiniz de neye bu vazifeye girdiniz? — Bu işe girmeme şahsen çok iyi dostum olam Rikatson Hat se. bep oldu. — Anlayamadım. — Yani, Rikatson Hat ile o ka- dar iyi arkadaş idik ki sırf daima onunla beraber olmak için bu va- #ifeyi kabul ettim. — Çok tuhaf bir arkadaşlık! — Hayatta arkadaşlık Mmüesse. sesine çok bağlı bir adamım. — Size ben de bir arkadaş sıfa: tile bazı şeyler soracağım, — Bu suallerinize sizi memnun edecek cevaplar verebilirsem ne mutlu... — Memeleketinizdeki bu ikili. ğin sebebini öğrenmek istiyorum. Hangi taraf haklı. — Ben bu hususta size hakiki fikirlerimi söyliyemem ki... — Neden? | listsin demek hainler — Çünkü ben tamamen bitara- fım. Tıpkı sizin gibi... — Ben, eski polis müdürü Tah- sin ile Ali Kemal (beyle), profesör Rıza Tevfik (beyle, polis mektebi müdürü Galip (beyle) ayrı ayrı görüştüm, Hepsi kültürlü, yüksek seviyeli insanlar... Fakat, memle- kette kendilerini seven pez az kim se varmış, — Doğrudur. Çünkü bu adam- lar vatanm fenalığı için çalışıyor- lar. — Bilâkis, ben bunların çok va- tan perver kimseler olduğumu zan- nediyorum., — Bu zannınız onların sözlerine | müstenit ise ne diyeyim... — Bunlar hakkındaki fikrinizi açık ve sarih olarak söyler misi- niz? — Onların hepsi vatan hainidir. ler, — Fakat Ingiliz dostudurlar, — Bende İngilizlere dostum. Fakat memleketimi de severim, Gö rüyorsunuz ki ne kadar samimi ko- nuşuyorum. — Kemalistler hakkındaki fik. riniz? — Bütün ümit onlar da! — Gayeleri? — Memleketi kurtarmak, mille. te istiklâl ve şerefini inde etmek... — Muvaffak olacaklar mı? — Ümit ederim, — Fakat Kemalistler bize düş mandır, — Onlara size düşman oldukla. rından dolayı kızmayınız. Haklı. dırlar. Çünkü siz düşman olarak onlatın karşısındasınız. Ve Türk vatanını işgal ediyor ve ettiriyor. sunuz. Ben bugün İngilizlerin sa-| dık bir memuruyum. Fakat bir Türk sıfatile memleketimin Yunan lılar tarafından işgal edilmesine tahammül edemem. — Demek Kemalistler kazanacak! — Eğer Yunanlıların palavrala. rma inanmaz da İngiltere Yunan ordusuna yaptığı yardımı bırakırsa ümit tahminimizden evvel bu iş bitecek, — Demek sen de bir Kemalist. sin? partiyi Bunu soracağını zaten bekliyor. düm. Riyakârane konuşmak baha bir şey kâzandırmıyataktı. Çünkü, bu insan sarrafı mahlük nasıl olsa benim içyüzümü biliyordu. Samimi görünmekle onu belki aldatabilir dim. O zâman bir adama sen Kema- hâzarındâ sen bir katil, bir âsi, bir şakisin, demekti! Ve bir Kemalist ortadan yok edilmesi elzem bir baha, bif mikrop, bir tüfeyli idi. Fakat, ben, o akşam bu güzel İngiliz kadınını ağzından çıkan bu lâftan hiç ürk. medim. Yalnız, sarahaten onlarla alâkamı belli etmemek için şu ce- vabı verdim: İ — Muhterem madam! Her Türk gibi kalben onlarla beraberim. Fa. kat maddi bir alâkam yok. Çünkü, Yazan; IHSAN ARİF | Rikatson Hat dolayısile İngilizlere bağlı bir adararm, İngilizlerle te- | masım, bu vazifem yüzünden ma. alesef milliyetperver Türkler, yani Kemalistler arasında fena bir inti- ba bıraktım. Beni hain olarak tanı. yorlar. Bu yüzden eskiden arkadaş larım olan birçok Kemalist Türk. ler benimle münasebetlerini kesti. ler; selâm bile vermiyorlar. Bu se beple, Kemalist olmayı bir tarafa bırakınız, Kemalistlerden en sev. diğim kimselerle bile temaslarım kesilmiş bulunuyor. Fakat, mem. lekete bağlılık itibarile onlarm mu vaffak olmalarını belki isterim. Fakat bu isteğim İngilizlere karşı olarak dostluğuma tesir etmez. — Bu nasıl olur? — Ben İngilizlerin bizimle da. ha başka şartlar dahilinde anlaşa- | caklarına eminim, — Doğru düşünüyorsunuz. Ben de zannediyorum ki, İngilterede, şarkta takip edilen siyasetin vanlış olduğuna dair bir cereyan uyan yor. — italya ve Fransa, İngilter. den daha evvel takip ettikleri siya» setin yanlışlığını anlayarak Kema. “ list hükümetini tanıdı. — İngilterenin yakında tanıya» cağmı ümit ediyorum. Hatta Ke- listlerle münasebete girişmek üze- re hazırlıklar yapılıyor. : — Bunlar iyi şeyler... Kemalist. lerle temasa girişmelidir. Fakât İngilizler | burada Kemalistlerin mukabili olan gruplarla ve insan« larla iş ve el birliği ettikçe Anado ludaki hükümetle anlaşmak pek kolay olmıyacaktır N — Biz burada iş birliği yaptığı. mız Türkleri dost biliyoruz. Fakat bu dostluk bir müddete ve gayeye münhasırdır. Açık söyliyeyim ki biz onların hepsine, bize temin et. tikleri menfaat nisbetinde kıymet veririz. Onları vicdani düşüncele. | ri, memleketlerine karşı olan vazi. yetleri, hamiyet veya içtihatları, siyasi akideleri bizi alâkadar K mez.“Binaenalyeh, isimleri geçen, Tahsin, Galip beyler vesairelere karşı ahbaplığımız daha ziyade ti. cari mahiyettedir. Bunlar faydalı oldukları müddetçe bizce yü m sahsiyetlerdir, Bu vasıf ve kabili. yetlerini kaybettikleri zaman ise varlıkları, yoklukları müsavidir, Güzel kadını dalgın dinliyor. dum. Ne güzel bit konuşuşu vardı. Beni iyi bir imtihandan geçirmişti. Fakat adedini unuttuğum kadeh kadeh likörlere rağmen zekâmla çalışarak ora karışık cevaplar ve: miş ve heticede kendimin Kemali: lerle hiçbir münasebetim olmadı. ğını onu ikna etmiştim. Eğer onla- rın bililtizam aleyhinde bulunsay- dım benden şüphelehecelti, Vata- nimı sevdiğimi, vâtanımın istiklâli için çalışanlara karşı sempati duy. duğumu saklamamakla onda doğ- ra sözlü, riyasız, özü temiz, bir in. san tesiri yapmıştım. Çok bil ş çok yanılır derler. Bu kurnaz dm da sözlerime livanmıştı, (Devamı var). Casus kadın beni mahirane suretle istintak etmeğe başladı A ; n