İŞLER YOL EVET GORİLLE DA GipiYOoRMu YKAN GURUNUN KARŞI.YI | TANIRIM. AR - /DANIŞIKLI DÖĞE 2 LAŞMASINA KARAR KAPAŞIM p—İ Ea Şe İSTEMİYOL VERİLDİ. MAŞ WE e RVZ.. BURA OLACAKDIR ZE SINA DİKKATLAY - TOPAL DE Boks yz BAYIYFAKAT Bu MAÇIN ği | in Kangurusu Ör W FAKİRLER HES BINAYAPILACAK BU KARŞILAŞMADA HALK A K 157 BENİ İri, AŞIK DIR DİR SimER e S Dia ON Sipahioğlu HASAN HüSNü BURSA PAZARI Müşterilerinden gördüğü tevccelihten cesaret alarak cihaz için lâzım olan fi bütün eşyaların en küçük teferruatma kadar en ucuz flatlarla mağazala“ği rında satmaktadır. Model üzerine verilecek siparişler çok kısa bir ze manda hazırlanır. Yazlık çamasırlar, spor gömlekler, banyo havluları vesaire £ İstanbul, Sultanhamam No, 244 Beyoğlu, İstiklâl caddesi No. 376 Bursa, Uzunçarşı: No. 98, BAŞKA YERDE ŞUBEMİZ YOKTUR AMMAN KARYOLA meşheri Fabrikanın yeni binasında hususi surette açtığı meşherin bir kere gö Tülmesini rica ederiz. Karyolalar ucuz ve sağlamdır. Somyelerimiz dün- yanm en rahat somyeleri derecesinde olup en hassas kimseleri memnun edecek mükemmeliyettedir. HALIL SEZER Karyola ve madeni eşya fabrikası Sirkeci Salkımsöğüt Demirka pı'ca'İdesi No. 7 (Eski Ford i ların düşünmelerine lüzum yok. © Aç karnma bir kahve kaşığı alımdıkta Kabızlığı defeder Yemeklerden birer saat sonra alınır, sa HAZIMSIZLIĞI, mide ekşilik ve| yanmalarını giderir. Ağızdaki tatsız lık ve kokuyu izale eder, HOROS mar. kalı ambalajına dikkat, Deposu: Mazon ve Botton ecza de; posu, Yenipostane arkası Aşir E£, Sok. TR No. 47. viş ğe 482 FAUSTA" run da ölmüştür. Pardayan boğuk bir sesle: — Öldü ha! dedi. — Evet! O, Tampl'de mahpus bulünan ve aklınıza, hayalinize bile getiremiyeceğiniz kadar kötü bir ölümle ölmeğe mahküm olan! Pardayanla babasını kurtarmak üğründa &an verdi. Şövalyenin ba- bağı uzun boylu, çıkık kemikli, korkunç yüzlü bir ihtiyardı. Bur: ları bir demir odaya koymuşlardı. Odanın tavanı ağır ağır inerek bu iki zavallıyı yere bastırıp ezecek- ti. Pardayan kendi kendine: — Pressuvar dö Fer! (1) dedi ve sapsarı kesilerek bütün saçları dimdik oldu. — Fakat Katu, bunu nereden haber aldı? Bilemeyiz.. Yalnız şu- nu biliyoruz ki Pariste ne kadar o *ospu varsa hemen hepsini top'a*i dı. Pardayan gözlerini yumdu. De- rin bir nefes göğsünü şişirdi Bu- lunduğu hal gözünden bir gölge gibi silindi. Geçmiş günler hafıza” sında bütün şaşaasiyle canlandı. Rusetin anlattığı vaka olanca dehşetiyle gözünün önüne geldi. Artık etrafında ne otel ne Faus» tanın konağı, ne de Şari Dangu- lem ile Ruset, Paget ve siyahlı de- Tikanlı vardı. Onun bütün hayalini şimdi Ka” (1) Demir mengene... MA e tu, kendisini en ağır bir ölümden kurtarırken can veren cesur Katu dolduruyordu. Bir delikanlı kadar genç ruhlu, orta çağ serserileri gibi sağlam ve gözü pek olan babası, Şövalye dö Pardayan gözünün önünden geçti, O, şimdi Parisi cehennem gibi bir ateş içinde, kana boyanmış, kır* kırmızı bir renkte görüyordu. Otel de Monmoransideki müthiş çar“ pışmayı, Monmartr tepesi üzerim de babasının ölümünü düşünürken bütün bunlar gözünden silinerek başka bir hayal belirdi. Bu Luizin hayaliydi... Luiz, hayatının son sa- niyelerinde gülümsiyerek kendisi» ne bakıyordu. Evet Pardayan ha- yatının burada durduğunu, Luizle beraber her şeyin bittiğini şimdi daha iyi anlıyordu. O, bu hayalle birlikte - ölmüş, yabut ruhsuz bir ceset, yalnız ha reket eden bir makine halini al mişti. Onun bu anda art k hayatla alâkası kalmamıştı. Ölümü iste meğe başlamıştı. Gözlerini açtır. Göz bebekleri büyümüş bakışı müthiş bir hal almıştı. Tekrar gülmeğe başladı. Bu gü“ lüş Şarli titretti. Pardayan siyah elbiseli ve mahzun tavırlı yaban cıya dönerek, kendisinin bile tanı* yamıyacağı derecede değişmiş bir sesle: — E mösyö, nasıl beş bin lirayı kazanmak istemez misiniz? dedi. FAUSTA 483 — —— — ————ğ—ğ—<— Yabancı başını kaldırdı. Şöval- yenin yanına yanaştı ve: — Hayır mösyö! cevabımı ver- di, çünkü sizi haber vereceğime dilimi dişlerimle koparırım. Eğer böyle bir ihanet kalbimden geçer- se, göğsümü tırnaklarımla yırtar, © kalbi yerinden söker atarım. An- Jadınız mı Mösyö dö Pardayan? Bu ismin böylece ortasa atıldığı” nı düyan Rusetle Paget hayretle bağırdılar. Paget kapıya koştu ve onu şiddetle kapattı. Yerinden bir hamlede firlamış olan Şar! tek'ar oturdu. Pardayan iki elini alnın dan geçirdi. Kafasını dolduran hayalleri dağıtmak istiyordu. Her iki kadın titreşerek ve ellerini ka- vuşturarak Şövalyeye baktılar ve: — Bu, o demek! dediler. Bütün bunlar bir iki saniye için” de olup bitmişti, - Şövalye: — Siz kimsiniz mösyö? dedi, beni neraden taniyorsunüz? Ve bc»! ni tanıdığınız halde, münadinin i* lân ettiği büyük mükâfatı neden! kazanmak istemiyorsunuz? Yabancı: — Şu iki kadına bakmız Mös- ö dö Pardayan! Bunların talebenin devam ettiği bir lokantanm sah bi oldukları ve beş bin lira onlar için büyük bir servet teşkil edece” ği halde sizi ele vermektense ölü” mü tercih edecekleri yüzlerinden okunuyor. dedi. Paget: — Çünkü fakirler ve kimsesiz: ler onu severler... cevabını verdi. Ruset: İ — Geceleri, karanlığa bürünen yolların boyunca, bir saatlik aşk karşılığında bir dilim ekmek diles nen aç sokak orospuları için onun dilinden şimdiye kadar bir tahkir kelimesi duyulmamıştır, diye ilâ* ve etti. ; Gene Paket: —0O, savallı fakirleri hapse tık- mak için sürükleyip götüren asker kollarına kaç kere kılıç çekmişti, dedi. Bh Ruset: — Katu derdi ki, o ağlayanla” rm dostudur. Bir felâketi teesse'li etmek için daima gülümsemeğe hazır bulunur ve bazar. bir ekü fır- latır, kuvvetlilere şiddetle zayıf- lara tatlılıkla muamele öder. Bi“ zi soyan, asan, kesen derebeylerle senyörlere karşı demirden bir pen- çesi vardır. Bu demir pençe ayni zamanda geceleri yersiz yurtsuz, aç dolaşan zavallılar için bir ana eli kadar okşayıcıdır. Evet Kas tu fokir hasta, sağlam, genç, ih- tiyar orospuları başıma topladığı zaman hep bunları anlatırdı OO- nun yakalandığını duyunca hepi miz birlik olarak Tample saldır- mış, büyük ve kuvvetlilerin elirde kanlı yaş döken zayıfların bu biri- cik koruyucusunu kurtarmağa kuş”