HABER — Akşam Postası Ha x l ö Ee ü 4 a AÇT | ** J 6 TEMMUZ — 1936 ) Parisli sarışın güzelin oynadığı oyun Ingiliz damat evlenme dairesinde beklerken o,başka bir dairede, nikâh şahldile evlendi Paristen yazılryor: ( Bürada sarışın bir güzelin iki İn. gilize oynadığı oyun bir hayli dedi koduya sebep olmuştur. Bu güze! kız erkeklerden birisile evlenmek için evinden çıkmış fakat nikâhını asıl nişanlısile değil, merasimde şahitlik yapacak olan delikanlı ile kıydırmıştır. Nikâh merasimi Paris dış mahal Telerinin birindeki Belediye daire- sine damladı; tam bir saat bekle- biselerini giyerek Belediye daire- sinde damladı; tam bir saat bekle- | di, fakat, ne gelin, ne de şahıt gö- ründü. Nikâh memuru artık daha fazla bekleyemiyeceğini söylemek üzere iken, salona bir haberci girerek beklemekte olan nişanlıya bir mek tup verdi. “Adamcağız mektubu okur oku. maz yıldırımla vurulmuşa döndü. Çünkü nişanlısından gelmekte olan bumektup, onun düşüncesinden caymış olduğunu ve başka birisile evlendiğini bildiriyordu. Yalnız bu başka birisinin o gün nikâhta şahitlik yapacak adam nldugımu izah etmiyordu. Anlaşıldığına göre bu açıkta bı- rakılan adamla henüz nişanlan- mak bile düşünülmediği bir srrada, sarışm güzel öteki İngilize gönül kaptırmış ve aralarında birçok da maceralar geçtikten sonra birbirin den ayrılmışlardır. İkinci erkekle tanışıp nişanlan. dıktan sonra, nikâh merasimi yü- zünden birinci sevgilisi ile yeniden karşılaşması, sönmüş gibi görünen eski yangını tekrar alevlendirmiş- tir. Düğün için tesbit edilen günün sabahında gelin annesi ve diğer aile efradile birlikte evlerinin ö- nünde bekliyen otomobile binmek üzere iken şahit olacak adam baş- (ka bir otomobille gelmiş ve geline kendisile bir iki dakika hususi bir surette görüşmesini rica etmiştir. : Gelin onun otomobiline girmis, 'bir iki dakikalık görüşmeden son- 'ra ailesi onların baş döndürücü bir /hızla uzaklaştıklarını görünce şa- şa kalmışlardır. Öğleye doğru bu aile, kızlarının 'başka bir Belediye dairesine gide- Saçların köklerini — kuvvetlendirir. Dökülmesine mâni olur. Kepekleri ie$| zale eder. Neşvünümasmı kolaylaştı- rarak hayat kabiliyetini arttırır. Löshl| tif rayıhalı bir saç eksiridir. İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ Beyoğlu — İstanbul rek bu ikinci adamla evlenmiş ol- duğunu duyunca şaşkınlıktan büs- bütün dona kalmışlardır. Şahidin dini ve medeni nikâhlar için lâzım gelen bütün tedbirleri ı | daha önceden yaptırdıktan sonra sevgilisini kız kaçırır gibi alıp gö- türdüğü anlaşılmıştır. Gelinin gazetecilere söylediğine bakılırsa, ailesinin kendisi için ter. tip etmiş oldukları merasimde bu- lunmak miyetile sabhleyin evinden çıkmış, fakat eski sevgilisinin ümit sizliğini ve duyduğu ıztırabı. gö- rünce dayanamıyarak onunla kaç- mağa muvafakat etmiştir. Kız yirmi iki yşında olduğu için bu birleşmeye karşı kanuni hiçbir engel yoktur. Ailesi de nikâhla ne- ticelenen bu kötü oyuna karşı ses çıkarmamağı tercih — etmektedir. Düğün sabahı en iyi arkadaşı tara- fından elinden karısı alınan öteki adam ise duyduğu acı ve hüsranı gizleyemediğinden Parisi hemen terketmiş ve nereye gitmekte oldu. ğgunu kimseye söylememiştir. Bu zat Londranın zengin sarraf- larından Mister Jimmi Lonsdur. En iyi arkadaşı ise Paris banka- larında birinin ikinci direktörlerin. dendir. Londradan yazılıyor: Bizim paramızla 625,000 1lira kıymetindeki altın paranın kilitli bir kasadan, arkasında hiç bir iz bırakmıyarak sanki buharlaşmış gibi yok olabileceğini hayaliniz- den geçirebilir misiniz? İşte bundan bir kaç hafta ev- vel İngiliz demiryolu trenlerin- den birinde böyle bir vak'a olmuş ve Skotland Yardımn en meşhur taharri müfettişi Jeymis Sviney hırsızlığı meydana çıkarmağa me- mur edilmişti. Taşra bankalarından bir kaç tanesine gidecek olan bu para mu- tat olan bütün ihtiyat ve muhafa- za tedbirlerile taşınmıştı. Naki: sabahi altın para bir de- mir sandık içine kapanmış ve bu sandık da ekspres kumpanya - sınım temin etmiş olduğu bir çelik kasanım içine konarak kilitlenmiş- ti. Kasaniım başına bekçi ve mu - hafızlar dikilmişti, fakat bunların elinde kasa ve sandığın anahtar - ları yoktu. Yegâne vazifeleri ser- veti taşrmakta olan vagonu muha- faza etmelti. Tren Plymoth istasyonuna va- rır varmaz celik kasa açılmış ve içindeki demir sandık da mahalli bankalardan birine taşınmıştı. ekspres kumpan'yası mümessilinin önünde anahtarı demir sandığın kilidine sokarak kilidi açmış, ve fakat ka- pak acılır açılmaz içinde altın ye- rine bir kaç çubuk görülmüştür. Bütün memurlarla muhafız ve bekçiler sorguya çekilmiş, — fakat hiç kimse bu esrarengiz hırsızlığa dair bir şey söyliyememiştir. Bu adeta sihirbazlığa benzi.- yordu. Tahkikata memur edilez |- polis hafiyesi bunun cok zeki bir hırsizin işi olduğunu anladı. Çok sıkr arayıp soruşturmalardan son- Bankanın memuru, ra, bir adamın Pdymoth'la Londra Yarım milyon altın Üst Üste iki kasa içinde muhafaza altında iken Nasıl sır olmuş? arasında bir kaç gün ardarda gidip| gelmiş olduğunu meydana çıkar - dı. Bu yolculuklar niçindi? Bereket versin ki muhafızlar - dan birisi bu adamı - hatırladı. Muhafız Londradaki — Skotland Yarda götürüldü. Önüne bütün hırsızlar ve ıabıkn.lılarm resimleri şaret etti: — İşte görmüş olduğum ada. mın benzeri! Fotoğraf İngiltere adalarının en cesur hırsızı. olan Çark Saçe - nin resmiydi. Saçenin hemen tevkif edilmesi için bütün taharri memurlarına e- mir verildi. Bu esnada ise, vagonda nöbet- çilik yapmış olan iki muhafız ge - celi gündüzlü göz hapsine alındı ve at yarışlarının müşterek bahisli kumarıma bir çok paralar yatır - dıkları tesbit edildi. Bunlar da derhal tevkif edi- lerek hırsızlik suçile ittiham olun- dular ve ayrı ayrı hücrelere kapa- tıldılar. Polis hafiyesi Sviney bu iki; muhafızın, zeki hırsız tarafındatn fena halde aldatılmış olduklarım tesbit etti. Bunun üzerine Saçenin memleketten kaçmış olduğunu on lara bildirerek, çok ağır bir ceza- ya çarpılmak üzere bulundukları - nı kendilerine anlattı. Polis müfettişi, oynadığı oyun- dan, umduğu neticeyi aldı; çünkü muhafızlardan birisi bütün olup biteni anlattı, Muhafızın anlattıklarıa göre: Saçe demiryolunun Londra idare- hanesine adamlarından birini yer- leştirmişti; bu adamın vazifesi çelik kasadaki kilidin mumla ka.- İrbını almaktı. Bundan sonra Saçe kendisini Londradan sonraki ilk istasyonda vagona sokmaları için iki muhafı- zı kandırdı. Banka hırssızı, içi Mesire yerlerinin bir rakibi: FUT ihtiyar kadınlar bile saz dinleme Otakçılar çayırında Tutb'" tercihn ediyorlarmı tense seyretmeği — Yarın olsun, yarın olsun, — diye günler soluyor... Neye baksam, ne İ- şitsem, bana bin dert oluyor... Mevki Kazıklıbağ. On dört, on beş yaşında bir delikanlı, sesini caza uy - durarak tango söylüyor ve çiftler dö- nüyor. Caz denilen şey bir davul, bir ke- man ve bir akordiyondan ibaret. Çift- lerin de yalnız ikisi kadın ve erkek. Öbür çiftler hep erkek. Anlaşılan dansa meraklı kızların adedi bu civar- da biraz az. Dans yeri olarak ayrılan çayırın etrafına çepçevre iskemleler dizilmiş kadın erkek, genç ihtiyar, ço- luk çocuk buraya dolmüş. Sakın buranın ismine bakıp ta bu- ranın kazıkçı bir yer olduğuna hük- metmeyin. Bilâkis mütevazı bir yer. Bir kahve veya çay sadece on ku- ruş. Yani on kuruş verip te bir kahve içtin mi, istersen akşama kadar otu- rur dans edenleri bol bol, istediğin kadar seyredebilir, istersen kadın ve- ya erkek bir kavalye bulup dans ede- bilir, ağaçların serin gölgesinde bol bol temiz hava alabilirsiniz. Kahveciye işlerin nasıl gittiğini sordum: — İyi, dedi. Fakat eskiden yani bir kaç sene evvel daha iyidi. Esasen halkta mesireye olan rağbet gittikçe azalıyor. — Neden acaba? — Neden olacak? Futbol yüzün- den. Halk hattâ ihtiyar çarşaflı kadın lar bile mesire yerlerine gitmektense futbol maçlarıma gitmeği tercih edi - yorlar. Bir pazar günü Edirnekapısın- daki Çukurbostan stadıma, yahut Otak çılar çayırına giderseniz görürsünüz. Erkekten ziyade kadın oturmüş, bir sürü delikanlının yuvarlak bir meşin top arkasından koşmasını büyük bir dikkatle seyrediyorlar. Üstelik, gol, avut gibi kelimeleri de ezberliyorlar. Hattâ ara sıra içlerin- de coşup oyuncuları teşvik için bağı- ran da oluyor. Futbol merakı bü kadar alıp yürü- dükten sonra mesireye kim gider. Kazıklı bağdan çıktıktan ve cazın sesleri kulaklarımızdan — silindikten sonra bir ince saz nağmesi duyuldu. Bu sefer de o tarafa doğru yollandık. Büurası da bir başka âlem. Dört beş ki- şiden mürekkep bir ince saz heyeti, ve hanende olarak ta bir kadın icrayi ahenk ediyorlar. Vakıa saz heyetinden ara sıra fal- solu sesler çıkıyor. Ve şarkı söyliyen kadının şivesi de biraz ermeni şivesi- ne kaçıyor. Fakat bunun hiç bir zara- rı yoktur. Bahçeyi dolduran ve bir ta- raftan saz çalarken, öbür taraftan ye mek yiyen, konuşan, muhabbet eden fazla yaramazlık yapan çocuğunu a- zarlıyan dinleyiciler bundan hiç şikâ- yetçi değil. Buradan da çıktık. Kocasının ne- zareti altında yıkık bir duvarın arka- sında çayırda kendi kendine namaz 'kılan bir kadını solumuzda bırakarak Otakçılar çayırma doğru ilerledik. kurşun çubuklarla dolu iki büyük halı getirmişti. Saçe mum kalıptan yaptırm'ış olduğu anahtarla kasayı açtı. Son- rada elindeki _maymuncuklırla demir sandığı açarak altınları al- dı ve bunların yerine kurşun çu - bukları koydu. Altım torbalar da ikinci istasyona varmadan vagon - dan dışarıya atıldı ve burada hek. liyen adamlar — tarafındanm alm- dı. Bu itiraftan sonra İngiliz poli- si meşhur banka hırsızi ile dört suç ortağını kırk sekiz saat zar fında tevkif etmiştir. Yapılan muhakemede Saçe ile ortakları dokuzar sene ağır hapse, iki muhafız da üçer seneye mah- küm oldular. Altınların büyük bir kısmı ele geçirildi. BOL Osman Cemal bu sirada bo$ | çayırı göstererek — anlattı: — Şimdi bu bom boş görd yerde evvelce sayılı mesire yerif| den biriydi. Bu yeri gayet yükst güzel ağaçlar kaplamış bulunuy?| İlânı hürriyet zamanlarında ve harbinden önce cuma günleri bt adım atılacak yer bulunamazdı. | tarafta Kel Hasan tuluat yapalı taraftan da orta oyunu oynanırdi | bazlar, hokkabazlar da bu hesöl ayrı. Harpten sonra bir çok yerler buraları da harap oldu. Ağaçlar Ltemadiyen kesilip yakıldı. Ve o $ lim yerler gördüğün gibi sadect çayır halinde kaldı. | Başka bir bahçe sahibi de Fi ki tuğla fabrikalarından şikâye ti — Bahçemde gördüğünüz bu lar büyüyecekleri yerde günden £ ufalıyorlar. Her sene bir çok kuruyor. Bu ğidişle yakım zaman' gaçlarımın hepsi kuruyacak. Üzun müddet bunun sebebini yamamıştım. Sonra biri söyledi. fabrikaların dumanları imiş. Hav raz lodos oldu mu bu dumanlar / bün üstünden ta buralara kadaf tarafı kaplıyor. Ağaçları zehirliy" Artık güneş yavaş yavaş ufka | laşmağa başlamıştı. Ağaçların * da bütün günü neşeyle geçirenlef vaş yavaş boşalan sepetlerini tof yıp şehre dönmek için hazırlanı lar. Bir saat kadar sonra Edirn dan Mısırtarlasımna, Ramise ve d piya doğru uzanan yollar dönmek lan halkla doldu. Ve kalenin dar kapısı tünelilıı hut Kadıköy iskelesinin kaıahaı:l vaktı Hallni atdr. -— — Ha -Beşizleri doğuran kadı Bu seferde birrek yapacak mı ? Meşhur beşizlerin anası olan dalı Madam Diannenin bu sefer racağı çocukların sayısı üzerine Amerikada çok ağır bahislere mektedir. Kadın gebedir ve ya doğuracaktır. Beşizleri elinden almış olduk çin Madam Dionne doğurmak İ tık devlet hastanelerinden — hiç gitmiyeceğini ve evine bir ebe rak orada doğurmağa karar v duğunu söylemektedir. ,—J Bu sefer de en azı üçüz doğu tahmin edilmektedir. Necip Bey Diş Macunu Yüksek ailelerin ve bili” gençlerin lezzet ve kokusutl ve seve kullandığı yegâne dif cüunudur. Dişleri beyazlatır, ropları izale eder. Türk mâ Her yerde bulunur. Fiatı 15 kuruştur.