Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
İ i% Öldîîğü vakıt kırk beşik içinde kırk süt İ VA j İ 4 ada n Doğru, hakkı sever bir halk " olarak: tanınmasıma rağmen — var “Mü sevmiyordu. Çünkü öldüğü ümünde tam yüz İ — çacuk Vai — Sine maj Mü umumi bir sevinç uyandırmış- ı ; | - Yarki, yüz yıllarca dilden dile do- : ? ÂAteş, İstanbulun çok defa “U. Stbir | 8gün T YU ç vEYE HABERV— Akşam Postasr - Yazan : Niyazi Anmet 97 sene evvel bugün ersane esirleri ateşler -içinde bağıra bağıra can verdiler çocuğu ve yüz yirmi evlâd bırakan hıristiyan vezir .. 397 yıl önce bugün, 4 temmuz 549 (17 Sefer 946 Hicri). __H_Gliçte Tersane mahallesinde ik bir yangın çıktı. O vakitin :':lzuılm birkaç evi yakmakla İmıyordu. Onun için İstanbulu *n çok korkutan ateşti. Tersane Yângını, ev yakmakla işini bitirme- ı" Şehir içinde toplanan serseri- e.rle bir kabahat yapanların esir Iye çalıştırıldıkları tersane, aynı _z':mındn içine girilemez bir kale ı_d'- Yangm, bu esirlerin bulundu- '3“ Yeri sarmıştı. İstanbulun dört 'fcâğmdan koşan halk, gök yüzü- Dü kızıla boyayan bu ejderhaya iİr $ey yapamıyordu: — Yanıyoruz.. İmdat... — Muhammed ümmeti yok mu.. Bizi kurtarın.. ' Sesleri çatırdıyan tahtaların ara- sında kayboluyor, yüzlerce esir, *'mukavemet edemeden ateşler ara- sında kebap oluyordu. Ateş yapacağımı yaptıktan sonra söndü. O günden bize kalan malü- mat şudur: “Tersane mahallesinde o kadar şiddetli bir harik çıktı ki, tersanede bulunan esirlerin cümle- Si ateş içinde telef oldular.,, * » a Tarihte öyle vakalar var ki der- hal unutulur ve gene öyle vakalar Ir ve şekilden şekle girer. €rsane yangımı ikinci nevi va- lardandır. Ateş içinde kebap “ân esirler urutulmadı. O günden Soönra vuku bulan hadiseler, hep bu n felâketinin mütemmimi sa- Yıldı, » ve bazan “Uğurlu,, saydı- şeydi. Tersane faciası doku:: a Sonira veziriâzam ölünce “U- aÖU, _lnyrldı. Vezir Ayas paşa, üç *şi rahip olarak Avlonyada| bir hristiyan ailesine men- dü t evinde tam İırk beşik görül.- ğ da icinde birer süt ço- Cusfu ! & ğu buhmnn beşik. Tarih, Ayas ' ığını kaydediyor. m'*"* bundan dolayıdır ki, Ayas öi Sevilmiyordu. Gene onun için- * Sâayısız esirlerin can verme- onü e olan yangım, dokuz gün çi Uğurlu sayılmıştı. Çünkü A. $ Paşa ölmüştü. cirl da, tarihin çok garip zen- ; “lenen bir hadisesini anlatmağa TTsat buluyoruz. Ayas paşanım ölü €n bir müddet sonra ona rahmet oku _ Ayas paşadan sonra yerine ikin- €İ vezir Lütfi paşa geçmişti. Lütfi İ”—!İl. Ayas paşanımn aksine tam ma- |: nasile birkadım düşmanı idi. O, (: mları o kadar - sevmiyordu ki, karısı olan Sultan Süleymanın hemşiresine bile en ağır muamele- leri yapmaktan çekinmezdi. Lütfi paşa hakkında şu vaka an- latılır: Veziriâzam, sık sık uygunsuz halleri görülen ve gene bir gün bu vaziyette yakalanan bir adamı hu- zuruna getirtir ve bir uzvunun ke- silmesini emreder. Derhal yerine getirilen bu emir, herkes tarafm- dan büyük bir nefretle karşılanır. Vakayı duyan karısı da kızar, Lüt- fi paşaya: — Âr ve hicabı pamal etmemek lâzım gelmez mi idi? Bu kadar vahşiyane ve bu kadar bi edebane bir cezayı nasıl icat ettin, sözlerini söyler. Vezir, karısma şu cevabı verir: — Bu ceza, cinayet ile mütena- siptir; dine, kanunlara riayet etmi- yerek namuslarımı pamal edenler hakkmda hep böyle yapılacaktır. Fakat Sultan, kocasının verdiği cevaba aldırmaz ve ağzma gelen en ağır tahkirleri açıkça söylemek- ten çekinmez. Zaten kadımrilarım amansız bir düşmantı olan Lütfi paşa, gözleri kan bürümüş olduğu halde eline geçirdiği bir topuzla İkarısının üzerine yürür. Fakat Sul.- tanın feryadı üzeriri2 cariye ve ha-| drmlar imdada yetişirler, veziriâza mrı dayakla dairesinden çıkarırlar. Bu hadise, Lütfi paşanınm padişa- hın emrile karısından boşanması ve Dimetokaya nefyedilmesi ile neticelenir. SELESESEGES AA DEĞELETEEEESEASTEESELIDET l Yanlar oluyordu. Niçin mi? An- ' ıa't—'ı"—lrl'nı: Tarızı MMLESMKTTİTZL DD SERTERESTEAERAADARN Mecburi J Yalnız 1 gün kaldı Galata'da maruf ' EKSELSYOR Elbise mağazasının resmi tastiyesi dolayıslle istifade fırsatını kaçırmayınız. istok mallar azaldığından acele adiniz, Hazır elbise, pardesti, palto, manto, çocuk elbisesi, kadın erkek ve çocuk muşambaları tasavvur edilmiyecek bir ucuzlukta satılmaktadır. Fırsattan istifade ediniz. Hal; tasfiyede EKSELSYOR K. Palax, J. Herşkoviçi ve Şki Tasfiye memurları: Avukat L Agâh Akkan, H. Süleyman Anlatarı: _ Nesip Karaçay Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur. No. 24 Hoca kılığındaki doktor Nazımım kulağına e öşelar — Bilâhare İttikat vi 'Terakki i- çinde yeni bir hızıb doğurttuğun- dan, Tahir Bey eski rağbe- ti kaybetmiş, ondan dolayı da na- mı lâzım geldiği kadar anılmamış- tı. . » * Doktor Nazım hoca kılığında Avrupadan gelen ittihatçılar a- rasında yalnız doktor Nazım feda- kârlık göstermiş ve ilânı meşru_t_î- yetten evvel bir hoca kılığında Se- lânik ve İzmire gelmişti. Maksa- dı her iki tarafın teşkilâtını birleş- tirmek ve bir elden hareket etmek- ti. | Tesadüfen o gece Vali Rauf pa- şa merhumun konağında bulun - dum., Maiyet memuru Neciullah Bey, bir sifre açıyordu; okudum: Selâniğe hoca kıyafetinde ve Mehmet efendi namiyle gelecek olan Avrupada “Con,, lardan Se- lânikli doktor Nazımın her ne su- satışlan & &| ".:_.ı Si .: ı=:w:&':'—'::f=:=='d=::::::::î::::mİî Cemiyetleri olan Bay ve Bayan- : ların düşünmelerine lüzum yok. j HASAN HüSNü BURSA PAZARI HMüşterilerinden gördüğü teveccühten cesaret alarak cihaz için lâzım olan Hpütün eşyaların en küçük teferruatına kadar en ucuz fiatlarla mağazala- #rmda satmaktadır. Model üzerine verilecek siparişler çok kısa bir za- ğğmanda hazırlanır. Yazlık çamaşırlar, spor gömlekler, banyo havluüları vesaire İstanbul, Sultanhamam No. 24“4 Beyoğlu, İstiklâl caddesi No. 376 Bursa, Uzunçarşı: No. 98, BAŞKA YERDE $ŞUBEMİZ YOKTUR MUJDE! Sipahioğlu : â eğildim: “Aman firar et! Ya Transitsa'dan bir görünüş... | ditlere aldırmam! - dediği için Hilmi paşanın o zaman yaveri bu- | * a V _DE f , 4 ÇE u, Koti retle olursa olsun derdestile mah- fuzen ve süratle İstanbula gönde- rilmesi emrediliyordu. Çıkar çıkmaz, tesadüfi olarak, doktor Nazıma rastladım. Hoca kılığında topallıyarak gidiyordu: — Ne o Doktor Bey niçin topal- İryorsun? - dedim. — Sıtma tuttu da bir kinin enjek siyonu yaptım, bacağım ağrıyor! - dedi. İğildim, kulağına telgrafı söyle- dim. — Aman mümkünse bu akşam firar et, çünkü tevkif olunacaksın, izin belli oldu! - dedim. Kaçtı. Ertesi gün tutamadılar. . . * Zabitlerde ruhi değişiklik Esasen, üçüncü ordu zabitanın- da bir galeyan başlamıştı. Bütün zabitler içlerinde izzeti nefsini ko- uyamıyanları ve namus ve haysi- yeti askeriye ve meslek şerefini muhafaza edemiyenleri mafevkle- rine şikâyet ederek aralarından çı- karttıkları gibi doğrudan doğruya kendilerini tehdit ederek de doğru yola getirmeğe çalışıyorlardı. Bu meyanda evvelce Avrupalı- ları aldatmak için ve Dcorcis Pa. şanın gelmemesi için jandarma is- ıslahına celbedilmiş olan iki Belçi- kalır zabirten birisinin muavini ve ayni zamanda merkez kumandan muavini bulunan Esbak Arnavut - luk hariciye nazırı Müfid Beyin; Nakki paşanın mahdumu yüz başı Sedat bey Alman metresiyle gez- diğinden dolayı ve esbak piyade reisi Cemal paşanın mahdumu ve gene merxez kumandan muavinle- rinden Şevket Bey Lea namında ki Fransız metresiyle halk arasım- da dolaşmasından dolayı ikisi de tehdide uğramış ve Sedat bey: — Ben arnavudum, böyle teh.- lunan Çerkes Mümtaz: — Öyleyse kendini muhafaza et Biz askeri şerefi korumağa ahdet. tik! . demesi üzerine arada büyük bir münaferet husule gelmişti. Mümtaz Bey, memuriyetini de.- ğiştirip Serez'e gitmek üzere ve- da için müşir Hayri paşanın ya- nına girdiği esnada — Sedat Bey, kalanacaksın!,, vurmuş ve derhal müşirin yanına giderek: — Beti Mümtaz Beyi tahkir et- tim, kılıcımı alın.z! - demişse de o esnada Mümtaz Bey içeri girerek Hayri paşanın el'ni öps “-; — Aman efendim, bir gençlik etti, kusurunu af edin, ben affet- tim! - diye yalvarmağa başlamış- tır. Buna da sebep, Sedat bey haps olursa intikamını alamıyacağını düşünerek onun serbest kalmasını arzu imiş. ' * Müşir Hayri paşa: — Öyleyse mesele yok. Barışı- nız. Haydi bir daha çocukluk et « meyiniz! - demiş. - a Dışarı çıkar çıkmaz: — Sen Arnavutsun Ben de Çer- kesim. Onu öyle değil, böyle vu- rurlar! - demiş ve rüvelveri çekip ateşe başlamıştır. Birçok nöbetçiler — ve çavuşlar kollarını tuttuğu ve Sedat Bey kar- şıki odaya kaçtığı halde Mümtaz Bey hepsinin elinden silkinip has- mına iki kurşun daha yerleştirmiş- tir ki, sonuncu kurşun kalbi deldi- ği için bir buçuk saat sonra Sedat Bey hastahanede vefat etmiştir. Bundan da anlaşılıyor ki, zabi- — tan arasında büyük bir istihale ciddiyet, vekar ve fedayı nefs his- leri tekevvün etmeğe başlamış, 0 es. " Li | İ;' 4 | nada askerler arasında ittihat ve — terakki cemiyeti için vukubulan propaganda, bu zabitleri tamamen — sinesine almıştır. Yukarıda zikrettiğimiz gibi, far- masonluk ve melâmilik , birinci — İ elek olmuş ve bir defa elendikten — sonra, bunların içinden lâzım ge- len evsafı haiz olanları seçmek ko- "J laylaşmıştır. ı i Binaenaleyh, bunlar şuabatı esa — siye reislerini teşkil etmiş ve di- fi t ğgerleri bunlar vasıtasiyle seçile » rek cemiyete sokulmuştur. Demek her cemiyete giren far- — mason veya melâmi olmayıp yal- nız rüesa ve esaslı eşhas bu iki te- 'şekkülden birine girmiştir. * Jandarmada ademimerkeziyet » && & M r Yukarıda söylediğimiz jandar- — ma teşkilâtına gelince, Türklerin — zekâvet ve iktidar diye tarif ve tav — sif ettikleri harici işlerde frenkleri — aldatmak keyfiyeti daima meş'um bir rol oynamış ve ne zaman Âv- — rupalılar bizi islâhata icbar etti- lerse buniarı aldatmak için suri tir Bd takım teşebbüsler yaparak o siya- u si haile geçince, gene asla rücu e- dip eski hamam eski tas terakki yoluna girilememiştir. i - (Devamı var) —— tahkir maksadiyle — ona bir tokat