angurusu sör İR YUMRUMTA NAWM- AVT Ki BU KARŞILAŞMAYI! TEMİN ETMEL Yİ. Sünnetçi Ahmed * Meşhur Sünnetçi başı Haleplinin ADEM! İKTİDAR BASURA ÇARE ÇARPINTIYA TERI KOKUYU i torunu Sultan Ahmet Çağaloğlu caddesi No.41. TEL: 20196 ve 5637 amma Zayi tasdikname 335 senesinde İzmit sultanisi| kuzuncu smıfından aldığım tas iknamemi zayi eyledim. Yenisi- İ çıkaracağımdan eskisinin hük| iü yoktur. Fortestin Hedensa ile derhal geçer Erken ihtiyarlıyan lara gençlik, yorgun vücutlara dinç ediniz dır. Ameliyatsız memeleri kurutur, lik verir. Yalnız ismine dikkat) Kanı, ağrıyı derhal keser. Bütün dünyada tanınmış bir ilâçtır. Nevrol Cağstoğlu Nuruosmaniye cad. No 3ni (Cağaloğlu Eczanesi yanmda) 170 No. lu İbrahim Cemil ETA KAKE ZER KERE EEARİDEZEEEARIEI $ nekimi Ratip Türkoğlu ra addes; Mesarrei Göz Hekimi Dr. Şükrü Ertan Salı günleri meccanendir. , Telefon. 22566 birebirdir.Bütün sinir nöbetlerine, tesssürle bayılanlara hayat verir. i Evlerinizde mutlaka bulundurunuz. | Kurtarır. Eczanelerde 40 kuruştur. I Hidrol derhal keser, Vücuda zarar vermez, elbise ve çoraplarını çürümekten BOZKURT ve HALH TRAS BIÇAKLARI Milyonlarca Türkün kullandığı yegâne özkardeş'malıdır 452 FAUSTA malsadı neydi? Neden kaçmıyor- du? Bastilde daha ne yapmak is- tiyordu. Vaziyetleri pek tehlikeli iken şimdi düzelmişti. Fakat biraz sonra ortalığın yeniden karışması mümkündü. Çünkü Bastilden ça- inan çan, bütün Pariste akisler hasıl ediyor, gürültü her an artı- yordu. Kapılar, pencereler açılıyor, halk şehirde ne olup bittiğini an- İamak fikriyle dışarıya fırlıyor- du. Herkes Hanri dö Bearnın ya- nındaki dinsizlerle birlikte şehre girdiğini sanıyordu. Pardayan Bastili zaptetmişti. Pencerenin parmaklığma yaklaşa- rak orada birikmiş olan ve Pariste her an artan gürültüyü dinliyerek kral ordusunun şehri zaptettiğine kanaat getirmiş olan askerlere baktı, sonra: — Kumandanınız kim? dedi. İçlerinden bir çavuş ellerini u- #urarak geldi: — Affediniz monsenyör, benim ke vahatim öbürlerinden fazla de- ğildir dedi. Pardayan: — Merak etmeyiniz, Kurtula- caksınız. Yalnız bana zindanların anahtarlarmı getiriniz Ve şu altı yiğit ile dışarıya çıkınız. de di. — Yaşasın kral! diye bağırdı. Birkaç saniye sonra anahtarlar geldi. Pardayan: — Dostum, kral bu akşam bü- tün Bastil mahpuslarını görmek istiyor. Yalnız şimal kulesinde bulunanlar müstesnadır. dedi. — Onlar pek müthiş haydutlar- dır monsenyör. — Evet, doğru... Haydi bunlar- dan başka mahpuslar çıkarıp ge- tiriniz. Fakat Gizin taraftarı oldu- ğunun unutulmasını istersen biraz acele et! Çavuş'yıldırım gibi giderek: — Yaşasın kral! diye tekrarla- dı. On dakika geçti. Bastilin içinde gene her şey sessiz ve sakindi. Du- yulan sözler yalnız: — Yaşasın kral! sesleriydi. Fakat kalenin dışında halk, ki- se çanlarının verdiği dikkat işare- tiyle silâhlanmış, şehrin dört ta- rafrna dağılıyordu. Bu telâşın sebebini ve bu dik- kat işaretinin nereden verilmiş ol- duğunu bilen yoktu. İçeride ise, Şarl Dangulem, da- ba ne zaman kaçmağa karar ve- receğini anlamak istiyormuş gibi gözlerini Pardayana dikmişti. Pardayan gülerek: — Ne düşündüğümü biliyor mu- sun? dedi. — Hayır dostum, hattâ şunu iti raf ederim ki... Jar. FAUSTA 463 Pardayan arkadaşının sözünü! keserek: — Bastil kumandanının suratı- nın ne hal almış olduğunu merak ediyorum. Mösyö dö Büssi şu ya- şasın kral seslerini duydukça ne hale giriyor. Onu çok görmek is terdim. dedi. Bu sırada üç Hükno da asma köprünün önüne gelmişlerdi Ü:t- lerinin başlarınm paramparça ve kan içinde olmasından epeyce mü cadele ettikleri anlaşılıyordu Bunlar köprüden geçerek Pa- risin karanlık sokaklarına daldı- Biraz sonra güneş doğmağa baş. ladı. Sokaklarda korkü dolu yüz- leriyle halk dolaşıyordu Silâhlı ahaliden mürekkep dev- riye kolları dolaşıyor, Parisliler a- kın akın şehrin kapılarına ve sur- lara koşuyorlardı. Herkes şehrin sarıldığını sanı- yor, halk candan ve gönülden Hanri dö Bearnın kuvvetlerine kar şı koymağa hazırlanıyordu. Her taraftan: — Dikkat! — Silâh başına!.. — Surlara... Surlara.. sesleri Bütün bu gürültüler çan sesleri- duyuluyordu. le de karışarak müthiş bir ahenk yaratıyor, Bastilin kapı karako- Tundaki askerler ise hâlâ gırtlak- larını patlatırcasına: — Yaşasın kral! diye bağırıyor- lardı. Eğer böyle bağırırlarsa affolu- nacaklarını ve Gizle bir olmakla itham olunmıyacaklarını sanıyor- lardı. Birdenbire Pardayanla Şarl Dangulemin gözüne, ekserisirin üstü başı paramparça, gözlerinde şüphe ve tereddüt dolu bakışlar görünen zayıf ve halsiz bir sürü halk ilişti. Bunlar içeriden ka- piya kendi yanlarına doğru geli- yorlardı i Bu sürü, içeride kalmış olan on sekiz mahpustu. Çavuşile yanın daki altı nefer bunları getiriyor- lardı Herifler kapının önüne ye linciye kadar, dışarıda duymuş ol- duklerı seslerden neye uğradıkla- rı Eilmiyerek ve hatâ bir ketl'â- ma uğrayacaklarını sanarak titris yorlardı. Kapının açık, asma köprünün £ nik olduğunu görünce şaşaladılar, Fakat Pardayani — E, ne duruyorsunuz? dedi. Çavuş da: — Mademki kral affediyor.. Ya. şasın kral! Yaşasın Bastilin yeni kumandanı... diye bağırdı. Pardayan elini kaynaşan Pari. se, indirilen asma köprüye doğru uzatarak: — Haydi gidiniz!... Serbestsi. niz! dedi.