Unkapanı köprüsünün Açık mektubu! Hikmet Münir ve Murat Sertoğlu, | gazetemizin “Ne var ne yok,, sütunun da geçenlerde, feliketzede köprüsünü dile getirmiş ve yeni köprü. | nün yanında dert yanışlarını yazmışlar. dr. Parça parça olan Unkapanı köprü sünün derdi meğer © arkadaşlarımızın. tahmininden ne kadar büyükmüş! Ve | köprü naler düşünmemiş. Karilerimiz den SAMİ vasıtasile Unkapanı köprü. sünün gönderdiği şu mektubu ehemmi yeti dolayısile şaka sayfamıza dercedi yoruz. Köprü diyor ki: ” “Bayım! Dünyada milyonlarca köprü var Bu hemcinslerim nerede kurulursa ora da idame hayat eder gibidir. İşe yara. maz hale geldiği vakit oradan çekip a! Uırlar.. Kendisi rahat, hurdacılar da is tifade ederler! Medent dünyanın kabul ettiği bu Usul maattecssüf bana tatbik olunamadı. Ben Meşrutiyetin ilânma kâdar İstan | bul ile Karaköy arasında © uzanmıştım. Herkes ve her türlü vasta (sirtimdan Beçip gitti, Senelerce serserilere yuva. lık vazifginei gördüm, Siz o vakit çocuk tunuz belki bilmezsiniz. İsterseniz Ab dülhamidin saltanatı devrinde ramaza nm birinden on beşine Okadar geceli gündüzlü nöbet bekliyen eski polis me | Mürlarmdan birini tanıyorsanız soru. Müz öğrenirsiniz. Meşrutiyetin ilânını müteakip Ab manlar halihazırdaki Karaköy köprüsü nü yaptıkları vakit tekaüde sevkoluna | tağımı sandığım için pek çok sevinmiş| tim, Fakat ne güzeli Beni şimdiki mev.| küm olan Azapkapı ile Unkapanı ari sna uzatıp bıraktılar. Hemen yirmi al” Sehedenheri tek tük insa Mâstikleri sırt etti; yilk arabalarının gürültüsü nefes bam .—— rd . | eN Gi ? > e Bokaör, yaramazlık eden çocuğunu terbiye ediyor! Borç Plâjda boğulmak üzereyken kurtardığı genç kız, delikanlıya teşekkür etti: — Hayatımı kurtardmız. Size borcumu nasıl ödeyeceğimi bilmi- Yorum. Delikanlı telâşlandı: — Aman nasıl isterseniz öde: | Yin, fakat sakın bu, evlenmek su- Tetile olmasın! Kadın — Aman şimdi radyoyu kapa! © Televizyon ieadlarile falan belki beni gö- Sürler; p Unkapanı) “ | kit ayağımın birini lerimi tıkadı sucu eşekleri başka türlü belâ!., Veni yapılacak köprüyü — işittiğim vakit çok sevinmiştim. Bekle. Bekle. Ondan da usandım.. Buradan da kurtul mak ümidi kalmadığından firar etmeğe| karar verdim; çünkü anladım ki hemen asırdide bir emektarım bunca (senelik hizmetini pek çabuk unuttular. Beygir eşek ve tuğla kamyonlarından (başka beni ziyaret eden kalmadı. O gece, bani Münir o Nureddinin konser verdiği gece, hani Kadıköylüle. rin yuvalarına dönemediği gece, hani 6 bir çok minarelerin külâhları devrildi Bİ gece, karayel fırtınasının önüne ka- thp İstanbuldan kaçmak istedim, Hey bat". Azametlü karayel cenapları Kâğıt hane deresini kabartıp kabarıp Haliç sularile beraber üstüme yüklendiği va. Azapkapısına di gerini Yemişe doğru uzattım. Azapka" İ pismdaki mavunaları ve limanın motör lerini kurban verdim. Yeni hâl önünde bulunan mavunaları da neptüne feda ederek Yemiş cihetine doğru ilerledim. se de palamarını koparmış beş vapur önüme çıkıp hareketime mâni olmazlar mı? Bu vapurlatın o ihaneti hiç bir sur retle affedilmez.. Güya yeni köprüyüyü göreceğim gelmiş gihi Muhterem Bele diye Reisi beni oraya getirip bağlamaz mı?,. Orada bulundukça zavallı arkada şımın tramvaylardan, açma kapama için haydroluğundan şikâyetlerini dinle dim. Anladığıma göre beni bir müddet daha sürükleyeceklerdi ama. Bende ta hammü! kalmadı. Allah aşkına bay mw birrir... Beni kürtar.. Kürtardâ beni de hurdacı Mişonu da sevindir! Gününü görecek! Kadın yeni bir şapka almıştı, kocası bunu görünce: — Bu ne biçimsiz şey! Dedi, şapkanı görünce güleceğim geli. yor! Kadın omuzlarmı silkti: — İstersen gül, kaça aldığımı söylersem o zaman gülmek have- sin kalmaz! Nikbin bir adam! Öğrenmek istiyor Kaçak içki imal etmekten suç- lu birisini muhakeme etmekte o- lan bir Amerikan mahkemesinde hâkim jüri beyetine sordu: — Maznuna sormak istediğiniz bir sual var mı? Jürilerden biri atıldı: — Cibreyi hazırladıktan son- ra.imbikte ne kadar müddet tu- tuyordu? Hırsız (arkadaşma) — o Çabuk ol! Elimde ancak bir tek sucuk kaldı, köpek havkyacak! pi be — Bu, üssün son tablosu, fakat modeli onu yediği için tabloyu tamam Müşteri — Kavgadan evvel bir ka deh daha verin bâri Garson — Hangi kavga? © Müşteri — Birazdan param olmadı ğını söyleyince kavga etmiyecek miyiz? Bir Japon hikâyesi Bir gemici 1ssız bir adada genç ve çok güzel bir kadınla karşılaş- mış, aşıkı tarafından adaya bıra - kılan bu kadınla evlenmişti. Za- vallı kadının bir tek kusuru var - dı: Dilsizdi, konuşamıyordu. Bir doktor kadını muayene et. tikten sonra: — Karınızı iyileşmesi kabil - dir, dedi. Dilsizliği 1ssız adaya bı- rakıldığı zaman korku ile olmuş. Kendisini tekrar korkutursak has- talığı geçer. Hazırlık yaptılar ve kadını tek- rar odaya çağırdılar. Doktor ta- bancasını çekerek gemiciye nişan aldı ve kuru sıkı kurşunla ateş et- ti, Mucize! Kadın iyileşmişti, doktorun üstüne koşarak hiddetle haykırdı: — Budala! Beceriksiz! İyi ni şan alamadın! HAPİSHANEDE | Gardiyan — Kanun ramma açınız! Hazır cevaplar | İngilterenin en nükteli sözler) söylemekle tanınmış hâkimi Lord! Hunter geçen ay 72 yaşına basa l rak tekaüde çekilmiştir. İskoçya. ! da riyaset ettiği son muhakemede ağzı kalabalık avukatlardan biri. si, yüksek sesle boyuna söylenir.| ken, civarda bir eşek de anırma - ğa başlamış; bunun üzerine hâ - kim: — Üstad sesinizi az daha al. İ çaltırmısınız; iki sesi bir arada dinlemek zor oluyor. Demiştir. kendini yenilmiş saymamıştır. Bir| kaç dakika sonra hâkim muhake. meyi bülâsa ederken ayni eşek| tekrar anırmağa başlayınca bu sâ| fer de avukat: | — Muhterem hâkimim, demiş-| tir, sesinizi biraz alçaltırmısınız. | Bu salonda müthiş bir aksi seda var! ,, Birinci davetli — Yahu davetliler © arasında bir de yankesici görüyorum. İkinci davetli — Onu ev sahibi üc! retle tuttu; çalınan çatal, bıçakları ser| dirmeden davetlilerin ceplerinden geri | alsın diye! zam isterim! Memur, patronun odasına gir di, ezilip büzülerek maksadını an- lattı: — Hizmetinize gireli tam bir sene oluyor efendim, O zaman maaşıma sene nihayetinde zam yapacağmızı söylemiştiniz. Bu va: adinizi hatırlatmama müsaade - nizi rica edeceğim, Patron yüzünü buruşturdu: — Hakkımız var, o zaman böy- le bir vandde bulunduğumu ha - tırlıyorum, fakat bir de şart koş. muştum. — Ne gibi şart efendim? | — Unuttunuz mu?“Canımı sı- kacak bir harekette bulunmazsa. nız sene sonunda maaşmıza zam yaparım,, demiştim. — Evet efendim, fakat canını. zı sıkacak bir harekette bulundu. ğumu hatırlıyamıyorum, — Maaşınıza zam istemek su- retile beni memnun ettiğinizi mi sanıyorsunuz? Avukat sesini alçaltmış, faka! * — Çahş oğlum, büyüyünce bu çalış manm faydalarını göreceksin! Vİ — Peki ama anne şimdiden görsem olmaz mı? Meselâ bana sinema parat versen! ei — Yaşına göre maşallah çok kuv. vetli! — — Evet! O kadat Ki"ie böö, Be de babası kendisini dövmeğe cesaret ede — Baba! Annem bana pazar diye yirmi beş kuruş harçlık verdi. : — Sen benden talilisin oğlum, banâ ancak on kuruş verdi! Yanlışlık Sahilde bir adam telâşla ora- ya buraya koşarak haykırıyordü: — Karım!.. Karım denize düş. tü!.. Boğulacak! Kurtarana yüz lira var!... . Balık ağlarını tamir etmeğe çalışan balıkçı “yüz lira,, lafmr şitince hemen ceketini çıkarıp kendini denize attı. Beş dakika sonra kadını kurtarmış, sahile çi. karmıştı. Kadın ayıldı, gitmeğe davran. dılar, paradan ses seda yok! Ba « lıkcı, adamı bir kenara çekerek sordu: — Yüz lira vaadetmiştiniz, ne oldu? Adam kekeledi: i — Bir yanlışlık oldu. Ben de i nize düşenin karım olduğunu sa: ! vurdu: cek olan Mey Veste) « Sizin yeriniz orası değildi, orada ben duracaktım! nıyordum; halbuki kaynanammış? Balıkçı hiddetle bir küfür sa- | -—— Eyvah! Hapı yuttum! Ve elini cebine sokup para # #çtırarak sordü: eğ — Size nekadar borçluyum! “5