yuvarlar ken, ayni şekilde giyinmiş diğer iki beyaz gölge de doktoru araba- “dan dışarıya çıkarmışlardır. Şolö. rün ifadesine göre caddenin tam ortasında gökten aşağıya sarkı mış ince bir ip görüküyordu.. Bes yaz gölgelerden biri doktoru bir torba gibi sırtıma alarak gökten Asılı gibi duran ipi tırmanmaya başladı.. Diğer beyaz gölge de arkadaşını takip etti. Tam bu es. mada kafasına bir darbe indirildi İl için şoför baygın bir halde ye Te yuvarlandı. İşte bize anlattık. ları bundan ibarettir? Ortalıkta kimsecikler yoktu. £ pe gelince bir balona veya bir tay yareye bağlı olduğu mubtemek dir, fakat şoför bir şey görmemiş, tir. Faik'i şoförün yanına bırakarak vaziyeti size anlatmaya geldi Muavin Filmi polis Alinin hi kâyesini dinledikten sonra düşün meğe başladı. Aliye itimadı var. hikâyeye pek — İyi ki seni gördüm. Bir apar uman aradığını söylememiş miy din? Bizim yanımızdaki apartr manm dördüncü katı boşmuş, tav siye ederimi — Teşekkilr ederim kardeşim, ben o kadar o yükseklere çıka" de inanamıyordu. — Şoförü ve arabayı buraya ge tirmeli idiniz, dedi, Bu adamı ben de galan İticvap etmeği iter Polis Ali derhal atıldı: — Onu ben de düşündüm, fa. kat arabanın motörünü bir türlü berekete getiremedik.. Şaför ben deposunun dolu olduğunu söy lediği halde, depoda da bir dam- IM benzin yoktu. — Herhalde İngiliz generalini haberdar etmek lâzımdır. Sonra, #förü buraya getirmenin bir ça, cesini bulmalı, çünkü anlattıkları vel ingilizce bildiğinizi söylemiş. tiniz değil mi? — Polis mektebinde ingilizce de birinciydim. Bundan sarfı na - #ar, golör eyni zamanda fransiz ca da biliyor.Esasen size arılattık* larımı hep fransızca söyledi. Son ta İngilizce olarak tekrar ettir. dim, hep ayni şeyleri söyledi ve katiyyen sarhoşa da benzemiyor du, Yalnız yediği darbenin tesirin den henüz kurtulamamıştı ve zon tokla nefes alıyordu. — Pek iyi, ben şimdi müidüriye, te telefon ederim, sen de şoförü buraya getirmeğe çalış. Arabaya gelince, onu da muhafaza altında bulundurunuz ki etraflıca mua yene edilsin.. Diğer taraftan ge Berali de haberdar etmeli, . her halde daha uyumamıştır.. Durur Buz bakalım, galiba generalin te lefonu da var! Muavin Hilmi masasının üstün” de duran telefon rehberini eline alarak generalin telefon numara sent buldu ve derhal namaraları gevirmeğe başladı... Dakikalar geç tiği halde cevap veren olmuyordu. Muavin telelonu. kapadı. Beş; dakika sonra tekrar açtı, Fakat gene cevap alamadı. Muavin Hik ml polis Aliye dönerek: — Demek şoför doktöru evine götürüyormuş öyle mi? — Evet Bay muavin. Muavin tekrar telefona sarıldı. Bu TAVŞANI ARK ie MA HEDİYE ETME 1 ARS RUM HAYDİ ŞUNU GÖTÜRE- YİMDE SEVİNSIN... AŞADAKİ RESİMDE GÖRDÜĞÜNÜZ, NOKTALARDAN KAĞIDI BÜKEREK OKLARINI YUKARDAKİ OKLARA , KADAR GETİRİNİZ. Ve bu sefer istihbaratı istiyerek asarak, polis Aliye generale görüşmek istediğini bil | — Benimle beraber geliniz, bu dirdi. Santraldaki memur, temast işi mahallinde halledelim, dedi ve temine çalıştıktan sonra gencri- derhal kaputunu sırtına geçirerek lin evinden cevap / verilmediğini poiisle beraber kapıdan fırladı. bildirdi. Muavin Hilmi telefonu yerine (Devamı var) Harflerle resim vepıvoruz Her hafta cumartesi günleri MARE K gazetesine ekli olarak parasız verilir DEPODA AMMA; DA BENZİN DOLU iMi$ HA AKIMA GELDİ BU RADA KiLDE VAR ŞUNUN BİR KALIBI, Ni ÇiKARALIM. | İYTE ANANTARIN | KALIBINI ZAHMET ŞERMEBEN ALDIM, a » Bay Domuz durmadan bağırmasında devam ediyordu: — Bak Sakallı Gorilin çamaşırları ne oldu? Haydi bakalım bunları temizle şimdi) Bay Domuz bunu söylerken cidden korkulacak bir şekil ah mıştı, Gözleri yuvalarından fırlamış, ağa: bir karış açılmıştı. Eli- le de kirlenen berbat çamaşırları gösteriyordu. Miki elinde tuttuğu ahçr külâhımı evirip çevirerek — Peki ama, nasıl? dedi. — Nasil olacak? Benzinlet.. Al deponun & anahtarını da koş benzin getir. Miki ne işitiyordu?. Bensin, bensin, benzin hafAman ne sandet.. demek Miki benzin deposunun yerini de öğrenecekti Ustielik kendisine anahtarı da tes lim ediliyordu. Bu hiç beklemediği bir saadetti, doğrusu. Anahtarı Bay Domuzun elinden ne kadar süratle | kaptığını imkânı yok tasavvur edemezsiniz. Hemen oradan uzaklaştı. Önüne gelene şaşırmış bir halde benzin deposunun / yerini soruyor ve onlarm gösterdikleri yola kıvrılarak yıldırım gibi k lerliyordu. Benzin deposu nihayet önüne çıktı. Kapısına kocaman bir levha asmışlardı. Levha aynen şöyleydi: “Benzin deposu.. İçeriye girilemez.,, Nasil girilemezmiş. Mikinin elinde içeriye girmek salâhiyeti. ni bir ferman gibi veren kocaman bir anahtar vardı. — işler yolunda.. Benzin deposunun yerini de keşfettik di- ye seviniyordu. Asıl sevinci içeriye girdikten | sonra artmıştı. Depo, tavanlara kadar benzin tenekelerile tıka basa doldurulmuş. La Bir teneke benzin aldı ve dışarıya çıktı, ama nasl onu bir de siz Mikiye sorun. Hiç çıkmak istemediği halde çıktı. Ne olurdu. BU ŞAMAŞIRIR NASIL MİRLET, Buraya müsait bir zamanda serbestçe girebilmek imkünin: bul saydı da aşıracakları benzinle kaçmak yolunu bulsaydı. Kapıyı ki- leyip de döndüğü sırada gözüne, yerde yığılı duran kil ilişme. sin mi?.. Şu Miki de çok talilidir vesselâm. Şimdi bununla elin deki anahtarın kalıbını mükemmelen alabilir ve bu kalıptan bir anahtar yaptırabilirdi. Hemen bir avuç kil aldı. Bir kaç dakika sinde bu maksadına da kavuşmuştu, Kendi kendine: — Al; dedi. Kalıbı bizim Hödük'e vereyim de aynını çıkar. sm bakalım. Benzin tenekesini hemen oracıkta bırakarak Hörüğe gitti — Al sana, dedi. Benzin deposunun yim de aynımı yap. Bay Mödük şaşkın şaşkın geriye bakarak — Ne diyorsun? dedi. Fakat Mikinin izahat vermeye vakti hiç de müexie değildi Bay Hödük Mikinin eline tutuşturduğu kalıba bakıp da: — Bu mükemmel kalıbe nereden buldun, diye sorarken o hem koşuyor, hem de — Sonra anlatırım, şimdi işim var, diyor Miki hiçbir yerde durmadan doğru çamaşnhaneye geldiği zaman anahtarı Bay Domuza uzatarak: — işte anahtarınız, dedi. — Haydi bu çamaşırları nasıl kirlettiysen öylece temizle bakalım. Miki hemen işebaşladı. Hem temizliyor, hem de başardığı bü. yilk işin sevincinden şarkı söylüyordu. Bay Domuz onun ürülece Bi yerde şarkı söylediğini görünce başını iki tarafa sallıya sallıya: — Bu dünyada ne kadar budalalar var.. Üstelik çarkı da söy üyor, diyordu. rının kalıbını vere