e Hara haydut — X 9un harikulâde maceraları BEN MERAK ETMİYOR BUGİCE İŞLER YOLUNDA GİDECEKMİDİR? ELBETTE MAŞAM | Nİ SOMBIL BÜTÜN MÜ- SEVMERLERİNİ TA“ KENDİLERİNE DAHA YAYLAŞA HAYIR ..ÖNCE LASTİKLERİ Nı PATLATALIM.. ATINIZ. İN SVOTO X:OZUNİARKADAKİ İğ DUR... YILDIRMMAYOYTLAR- 6I8i KAYIYOR IN OLACAK BAKSANA.“ Tİ Bv BERNER Sok TEHLİKELİ : i .UMULMADI p BİRA VİRT AYA Ki vahşi hayvanlar Kralı YAHŞİLER YALGININ BAZLARI BIRAKMIŞLAR DI... > fr > a ge CÖZÜP SERBEST e ar KURŞUNLARIN ÖN TARAFINI B SİYE DOĞRY DÖNBÜRÜ YORDU | İMRAĞARALARININ İŞİNDE RESiM YAPIYORDULAR, ix 34 FAUSTA söylemek isterim. Hoş benim de ayucum kaşmıyor ya... Fakat ne yapayım ki, henüz vakti değil! Haydi bakalım, şimdi yürüyün.. Ne o, gitmiyor musunuz? — Siz gidiniz Pardayan. Ben Cizle biraz görüşeceğim, Şarl Dangulem bunları söy - lerken hiddetinden gözleri yaşa - rıyordu. » o Pardayan onu şefkat dolu bir bakışla süzdü. Bu bakışta en de - rin bir kardeş sevgisi parlıyordu. Şarlı bir elini yakalıyarak: — Bu kararın kati mi? Dedi. — Dük dö Gizden nefret edi- yorum, Şimdiye kadar böyle şid - detli bir kini kimse hakkında duymamıştım. Yoluma çıkmış ol - masının belâsını çekecektir. Şövalye kendi kendisine: — Aşk! Aşk!... Sen bir hasta- İıktan başka bir şey değilsin! E. vet şimdi de şu genç deliyi senin pençenden kurtarmak lâzım ge » lecek. Diye düşündü. Sonra yük- sek sesle — Madem ki, kararınız kati - dir, haydi ona doğru gidelim. Fa.) kat ne yalan söyliyeyim, konuş -| manız pek tuhaf düşecek, Jibole, benim emektar kılıcım. Korkma o söz gene sana kalacaktır, de- li, Pardayan ayaklarımın ucuna kalktı. Etrafmı bir gözden geçir- di. Ve şapkasmı kulağın üzeri - ne doğru eğdi. Sonra yürümeğe başladı. Öteye bir dirsek, beriye bir yumruk indirerek yolu açıyordu. Bu sirada bir. Parisli şövalyeye karşı biraz sertlenmek istediyse de onun gözlerinde gördüğü çıl - gın cesaret ve belinde sallanan kocaman kılıç aklmı çabucak ba- şına almasına sebep oldu. ” Birkaç saniye içinde Şövalye ile genç arkadaşı halkın Dük dö Giz efrafında teşkil etmiş olduğu dairenin ilk sırasına vardılar. O anda iki arkadaş Dükü, Paris kra- Iı, Balafre'yi (*) hiddetinden mosmor, gözleri kan çanağına dönmüş olduğu halde Kriyyonun önünde duruyor ve halkın alkış- larından duyulamıyan bazı sözler söyliyor gördüler. Bu an hakikaten müthişti. Ge- çen vaka şuydu. Kriyyon, Doku - zuncu Şarlın Sen Jan Panjeli mu- hasarasında “Cesur,, ünvanını ver- diği Kriyyon, ölünceye kadar sa - dakatten ayrılmasına imkân olmı- yan bu yüksek ruhlu asker, Kral Üçüncü Hanrinin Paristen çıktığı» ni haber almış, bin muhafız ve iki bin İsviçreli ile kapanmış olduğu şehremanetinden çıkarak kralının yanma gitmeğe karar vermişti. O muhafızlara kumanda edemiyor - du, İsviçreli bir Albayın kuman « dasındaydılar. Fakat Bir çoğu ya» (*İ Balafre — Yüzü yaralı. FAUSTA 38 ralı, topal, sargılı, aksak, kanlı o- lan bu büyük alay yola çıktığı ve baş tarafı Grev meydanına vardı. ğı zaman, Kriyyon en öne geçmiş! ve hemen: — Muhafızlar ve İsviçreliler, ileri! Kumandasını vermişti. Bu sırada ahalinin teşkil ettiği canlı bir Okyanos geniş dalgalar halinde çalkalanıyordu. Evvelâ boğuk sesler, sonra hid- det nâraları, küfürler yükseliyor, havayı sarsıyor, kadıların inilti - si, mızrakların çatışması bu kü - fürlere karışıyordu. Böylece bira» zaman geçti. Birdenbire etrafı sessizlik aldı. Giz koşup gelmişti Bir hareketiyle halkı zaptetmiş, onları bakışiyle sanki zincirlemiş- ti. Sonra Kriyyona doğru yürüdü Kısa boylu, toparlak, kır bıyıklı zırhı kamburlaşmış, yüzü gözü kanlı ihtiyar kumandan askerini durdurdu. Ve soğuk bir tavırla Dükü selâmladı. Giz dokunaklı bir sesle: — Görüyorum ki, Lui Kriyyon mubhafızlarını krala götürüyor. Dedi. Kriyyon ise acı bir sesle: — Mösyö Le Dük, çok doğru görüyorlar! Cevabını verdi. — Demek Luvra gidiyorsunuz? Kriyyon büyük bir kahkaha ko- pardı: Çünkü Kral ile buluşmak üzere gidiyorum. Balafre haykırdı: — Dikkat ediniz Kriyyon! Şeh- remanetinden çıkarak büyük bir hata işlediniz... — Halbuki siz beni tekrar ora» ya sokarak ikinci bir hata işlemak istiyorsunuz. Kral Paristen çık - mıştır Mösyö Le Dük, ben de Pa» risten çıkacağım. — Sizi aldatr...şlar, Kral..... Kriyyon Gizin sözünü keserek: — Yalmız bir söz istiyorum.d Bir söz! Yol açık mı? Dedi İ — Evet, o yol bütün sadık ta. balarma açıktır ve kral... — Yaşasın kral! Hem dikkat ediniz Monsenyör. Vazifenizi çok ileri vardırıyorsunuz ki, bunun cezasmı pek ağır olarak cekmeniz mümkü» Tür, İkimiz de “Sen tevi- ri, nişanmı taşıyoruz. Bu nişanlar bize verilirken ikimiz de krala, mukaddes efendimize, sadık kal - mağa yemin etmiştik. İşte ettiğim şu yemini tutmak için Paristen çıkacağım. Hattâ lâzım gelirse bütün Sen Ligin cesetlerini ciğni- yerek... Ya siz Mösyö Le Dük? Yemininizi yatınız? Kalabalık halk kütlesinin çak kanmakta olduğu Grev meydanım- da gök gürlemesine benzer bir u- ğultu hasıl oldu. Ahali hep bir a" ğızdan: > — Yaşasm Davudun oğlu!