25 Şubat 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

25 Şubat 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 ŞUBAT — 1988 Yaşıyan ölü 18 yıldır kaybettiği hafızasına tekrar sahip olunca Ailesile kavuştu fakat birkaç | dakika sonra öldü Umumi harbin son senesinden. beri kaybolan ve ailesinin ölmüş sandığı bir İngiliz askeri geçen - lerde çok acıklı bir şekilde bulun-| muştur. İngiliz gazeteleri bu hu- susla şu malümatı veriyorlar: | | Bundan on sekiz sene evvel| Flandr cephesinin harp iermiei bir asker paltosu bulunmuş ve bu-! nun iç cebine dikili olan fotoğra-| fından İngiliz piyade neferi Henri Fabrise ait olduğu anlaşılmıştı Askerin ölüsü bulunamadığı için âdr “kayıplar, defterine geçiril - miş ve harbiye nezareti de Totlen- ham şehrihdeki adresine, mutat o- lan: “Harbiye nezareti Henrinin kaybolduunu bildirmekle müte - essirdir,, telgrafını çekmişti, Annesi oğlumun acısına daya - namıyarak ölmüştü. Bir erkek ço - cukla yalnız başına kalan karısı da teessüründen fazla yaşayama- © muş, o da dünyaya gözlerini kapa- mıştır. Seneler böylece birbiri ar - dmdan geçip gitmiştir. Geçen hafta ise, şimdi kayıp a damın hemşiresi Madam Minr Gee'nin oturmakta bİduğu ayn küçük eve bir telgraf daha gelmiş. tir. Telgrâf bundan on sekiz sene evvel ölmüş olan Madam Forbise yazılmıştı. Tehlikeli bir surette hasta olan oğlunu OLondranm Banstead akıl hastahanesinde gör. mesi rica ediliyordu. Bu habere şaşa kalan Madam Gee hastahaneye koştu, orada sa: kallı ve yüzü hastalığın çizgileriy. le bumburuşuk olmuş kardeşini tanıdı, Çoktan ölmüş olduğu sanılan ağabeyisi de kendisini tanımıştı. Kız kardeşi ona annesinin ve karı- sımm ölmüş olduklarını, oğlunun ise şimdi hayatını kazanan kosko- caman bir erkek olduğunu söyle - di. Fabris bütün bunları acı acı dinledi. Beynini on sekiz senedir sarmış olan sis ancak üç dört saat “evvel açılmıştı. Onu harp cephe - sinde müthiş bombardımandan çıldırmış bir halde bulmuşlar ve İngiltereye getirmişlerdi. O gün - denberi de bu hastahanede yatı - yordu. Son zamanlarda tehlikeli bir surette hastalandığı sırada ak. le başına gelmişti. Adresini vere - rek annesini çağırmaları için dok. torle a valvarmıştı. Zavallı adamın hatırası tam da zamanında avdet etmişti, çünkü kız kardeşiyle konuştuktan bir iki dakika sonra tekrar bayılmış ve ertesi günü de “geri gelen adam,, ölmüştür. KEKLERİ KENDİNİZ BALODA BİR HADISEİ lal ağİeİ ATC E İLLA li 0) memleketimizde kullanan bu İade bütün balkm nazar dikkati ni celbetmiştir. VEG krem, pudra. KM dünyanm en tekemmül etmiş kremlerin fevkinde güzellik temin İbn yegüne krem, pudradır. Bütün lüks mağazalarda satılır. ZAMAN Manifatura Ltd. Şirketi Merkezi: Şubesi: İstanbul, Sultan Bü (138 milyon Avrupa ve Amerika İmın kullandığı VEG krem podra- İzmir Peştemalcılarbaşı No. 46 Fantezi, ipekli, yünlü, pamuklu ve kazmir mağazası ük Parça Sergisi Istanbulda başka şubemiz yoktur. Bayan mevsimin en zarif balo. Hamam, No, 26 4 çarpışan milli kuvvetler hesabma i ye maruz bulunuyordu. Entellicens servis'in Hatıralarını anlatan Efdal Talât No: 1 Istanbul teşkilâtına nasıl girdim? Bir kaç söz Ben, bir arzu veya kararla ca- sus olmadım. Beni bu tehlikeli yola sevkeden bir tesadüftür, Fakat mutlu bir te. sadüf... Önüme hiç beklemediğim bir günde, hiç ummadığım bir fırsat çıktı, Ben, insanı daima bir mezar çukuruna sürükliyecek yollara dü- şüren bu fırsatı, tabir caizse, hüş » mü istimal ettim. Ve o sayede de - nizde bir katra kabilinden olan âciz vücudümle, en karanlık, en felâketli gününde vatanıma hiz - met etmeğe çalıştım. Çalışabildim mi? İsterim ki, bu sorunun karşılı ğını, hayatımı okuduktan sonra yüksek Türk efkâr: umumiyesi versin. Ben, yalnız yaptıklarımı, yapa- bildiklerimi yazacağım. Hem de olduğu gibi; hiç bir şey ilâve et - meden... Vakaları, hâdiseleri ta - rihlerle tevsik edeceğim. Yap - tıklarıma herkesin tanıdığı şahsi. yet sahibi kimseleri ve bugün ya -| şıyan malâm birçok şahsiyetleri işhad edeceğim, Entellicens Servisin İstanbul teşkilâtı içinde, en tanınmış İngi- liz ME memurları ve subay! ei BAŞ gibi sellem) Beni, vatanım için bir istilâ fe- lâketi hazırlıyan düşman teşkilât, içinde çalıştırmak istediler. Kel . lemi koltuğuma alarak onların içi- ne girdim. O maske altında onla - ra değil, Anadoluda istiklâl için çalıştım. Yaptıklarımla iftihar duymu yorum, Yurdunu seven, istiklâl ve şe » ref uğruna ölmesini bilen her Türk çocuğunun yapabilecekleri . ni yaptım. İngilizlerin içinde aylarca ya - şadım. Bu normal bir yaşama de- gildi, Çünkü, her an hayatım tehlike- Cebimdeki tabancalardan biri. si her dakika için beklediğim bir yakalanma dutumu karşısında, beynime kendi elimle sıkaca - ğım iki kurşun saklıyordu, Her gün bir tarak kıran gür saçlarımı ölüm heyecaniyle geçen bir gece içinde tamamen kaybet - tim, Bütün geçirdiklerimi, size, bu. gün hatıralarında bile duyduğum ayni heyecan ile anlatacağım. Yazılarımda üç şey bulamıya . | caksmız: Hayal, yalan, palavra... Türk halkınm merak ve rağ - betini istismar eden gazetelerin ber gün sütunlar dolusu yazdık - ları casusluk tefrikalarında bol bol göze çarpan, bu romancı mal. zemesini benim yazılarımda bula. mıyacaksımız... Çünkü, ben, hiç kimsenin red ve tekzip edemiyeceği (hakikat. ler) den bahsedeceğim ve hakika-| tin asıl muhitinden hiç ayrılmıya- cağım. Böylelikle de vicdanımın emri- ni dinliyeceğim, İstanbullular, mütareke yılla - rınm âcisını unutamazlar. Ben, o zaman, Heybelideki Deniz lisesin. de çok genç bir deniz subay nam.| zedi idim. Bir kızgın demir gibi, bütün! benliğimi dağlıyan o şeamet gün. lerinin, benim bu tehlikeli hayata atılmamda büyük rolü olmuştur. Mütarekeyi görmeseydim, bel.! ki, bugün, bir harp gemisinde va. | zife almış vazifeşinas bir subay - dım. Fakat o günlerin çok genç ve çok hassas olan ruhumda ifrat de. recede fazla yaptığı aksülâmel, beni kasırganın önüne düşmüş bir yaprak gibi istikbalimden çok u-| zaklara savurdu. Çok defa bir girdaba düşmek üzereyken, mutlu bir tesadüf ile kurtuldum. Çok defa, karanlıktan boğul - mak üzere iken ışık yağmuruna tutuldum. Çok defa, en umutsuz vaziyet. lerden hayale sığmıyacak derece: de garip ve heyecanlı tesadüfler. le kurtuldum. Bütün bunları teferrüatiyle ya: zabilmem için, Deniz lisesindeki| “son! günlerimin; ö'zaman İs. tanbulda bulunan süel İgiliz şefle- riyle tanışmaya sevkeden bazı hâ. diselerini anlatmakla işe başlıya - cağım. Harbin son günlerinde 1918 yılındayız. Heybelideki Deniz Lisesinin üçüncü sınıfında talebeyim, Iztıraplı harp günlerini eksil miyen bir sabır ve tahammül için- de takip ediyor ve biran evvel mektebi bitirerek, vatan sınırla - | rında döğüşen kardeşlerimizin ya- nına koşmak heyecaniyle çalışıyo. ruz, Mektepteki hocaların hemen! yarıdan fazlası Alman... Hamen| her gün onların yeni bir müjdesiy. le karşılaşıyoruz. Türk hocalar da| onlarm anlattıklarını teyit ediyor. lar, — Müttefikin orduları her taraf- ta muzaffer oluyor. Düşman top- raklarında ilerleyip duruyoruz. Harp yakında galebemizle bi - HABER AKŞAM POSTASI (DARE EV Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu « Istanbul 214 Telgral âcresi : istarpul MADER Yazı işleri telofonu . 20472 t'dare velidn 24170 ABONE ŞARTLARI İğrkiğa Senelik 1400 Kr. kenahi 2700 Kr. s0 İLÂN TARİFESİ Ticaret Hanlarının satır 12.50 Mesmi anların 10 Kurustur. Sahabi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basildığı yer (VAKİT) matbaası “Cem Sultan ie Sekizinci sayfadadır. tecektir. Mektepte gösterilen filmler de bize ayni vaadleri tekrar ediyor - du. Mektepte harbin lehimize ce « reyan ettiği yolunda sık sik veri « len konferanslar netice hakkında umutlarımızı her gün biraz daha kuvvetlendiriyordu. Mektebin teneffüs salonunda büyük bir dünya haritası asılı idi. Bir Alman muallim, her sabah ge- lir, resmi tebliğlere göre, müttefi- kin ordularınm ileri hareketlerini muhtelif işaretlerle bu harita üze- rinde tesbit eder, bize her günkü harp vaziyeti hakkında izahat ve- rirdi. Biz, muzafferiyete namzet bir milletin çocukları gibi bu anlatı - Tanları sevinçle, heyecanla dinler. dik. Harp hakkımda yalnız bu ka « nallardan ve bu mahiyette malü » mat alabiliyorduk, Elimizde, baş- ka bir haber kaynağı yoktu. Çün- kü mektebe gazete girmiyordu. Talebenin gazete okuması şiddet- le yasaktı. Ve biz üç ayda bir izinli çıkı » yorduk. Mütarekeye kadar böyle yük » sek bir kuvvei maneviye içinde ye. © tiştirildik, Ve hakikat, bir gün, hertarafı sivrilmiş yırtıcı bir kaya gibi genç kafalarımıza indi. Bir gün, sabah derslerinden birindeyiz. Sınıfta çıt yok.. Hepi - | müz derse dalmış bir vaziyette" hocamızı dinliyoruz. Güzel, gü - neşli, berrak bir gün.. Havada ılik bir sıcaklık var... Sınıfım pen- cerelerinden görünen ada yeşilli - ği kalplerimize tatlı bir heyecan veriyor. Bu güzel gün içinde yaşamanm zevkini yudum yudum tadıyorum. On yedi yaşında bir çocuğum. Bir aralık sınıfın sessizliğini bulandıran bir gürültü duyuyo - ruz, Bu gürültü arkamızda kalan i denizden geliyor. Çünkü dersha - nemiz bahçe üzerinde bulunuyor. Hepimiz kulak kabartıyoruz. © Bu gürültü, alışkın olmadığımız bir ses.. Harp gemilerinin (funda ettikleri (Demir atmak) zamam çıkardıkları gürültünün tâ kendi « si... Denizi göremiyoruz. Acaba hangi gemi geldi? Yavuz adalara bu kadar yak laşamaz. Hamidiye olmasın? Her halde bizim harp gemilerinden bi- ri gelmişti, Hepimiz, donanmada staj görmekte olan arkadaşlarımızı ve vaktiyle mektepte bulunan su - bayları göreceğimizi düşünerek seviniyor ve paydos borusunun çalmasmı heyecanla bekliyorduk. Nihayet paydos borusu caldı. Hepimiz yarış edercesine koşarak rıhtrma toplandık. (Devamı var) Tefrikamız bugünden itibaren

Bu sayıdan diğer sayfalar: