25 Şubat 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12

25 Şubat 1936 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

325 -—- Los kendilerine yaklaşan bir askeri yaka- ladr, asker: — Merihliler barıştı dedi, 328 — Aelita Losa gitmesi, ve kendisini terk etmesi için yalvarıyor. “Merihlilerin saadeti için ay» diyor. laarak kendisine 329 — Los aftan da bir ye r mektup verdi. kendisini gülleye, oradan da dünya- ya götürecek hava gemisine biniyor. i Merihli Losa yak 327 — Mektubu İvanoviç yazıyordu: “Biz Merihe harp getirdik. Halbuki Merihliler şimdiye kadar çok mes'ut yaşamışlardı. Şimdi barış- tılar, Eğer derhal hareket etmezsek bizi öldürecek- ler. Seni güllede bekliyorüm.,, 4 e 330 — Aelita gökte kaybolan Losa son selâmla- rnr gönderiyor. mere * -SON v2 PARDAYANIN ÖLÜMÜ — Kocam ecdadımın evine safalar getirdi. Burası kendi evinizdir şöval- ye! dedi, Şövalye sendeledi. Dizlerinin üze- rine düştü Alnı wizin ellerine doku- gark ağlamağa başladı. Ihtiyar asker; — Yumurcak! Ben sana bu kız e- ninde sonunda senindir! dememiş miy dim. İşte nihayet onu silâhımla büyü- edin! diye bağırdı. Fakat Luiz başını salladı, Saf ba- kışı, bir saniye kadar hatırasını kal-| binin derinliklerinde acryla sakladığı bazı şeylere daldı ve: — Hayır, onu daha evvelden seyi. yordum. Daha çok evvelden. Orada, Tavan arasının küçük © penceresinde beni büyülemişti. Bakışile beni ken. disine bağlamıştı. sözlerini mırıldan- dı. Bu sözler ne kadar ağır söylenmiş ti. Böyle zamanlarda duyguları uzun uzun anlatmak neye yarar? Bir gülüm seyiş, bir hareket her şeyi daha açıkça belli etmez mi? Bu manzara bir kaç saniye devam etti. Paristen akseden çan sesleri, tü- fek tabanca gürültüleri, çığlıklar bu birleşişi kutlulayan hir aşk o nağmesi gibiydi. Luiz, ihtiyar askerin boynuna sa- rıldı, Marşalin şövalyeye oğlum dedi- Zi gibi o da: — Babacığım! dedi. İ Ihtiyar askerin gözleri sevinç yaş-| lariyle dolarak sert bıyıkları titredi. #mlayıp havaya kaldırdı. — Çok ştiküir.. Böyle gilzel bir kr. zim oldu, Biliyor musun yavrum? He- MÜZ mini mini bir bebek iken seni böy; le kollarımın arasma almıştım. Şöval ye ile iki saat ayni beşikte (yatmıştı. NIZ... Fakat sokaktan kopan bir gürültü bu tatlı sahneyi yarıda bıraktı. Baba oğul hemen binek taşına ( fırladılar, İhtiyar Pardayan: — Hasır ol. Hazır ol! diye bağır dı. Şövalye: — Ah, şimdi dünyaya değil, cehen neme bile meydan okurum! diye gür- ledi, Konağın yıkılan büyük kapısınm yanında Damvilin kaplanları surat. larmı gösterdiler. Babası: — Haydi sen git! ben bu herifleri birkaç dakika oyalarım, dedi. Şövalye Marşale koştu. * — Marşal, şu tarafta ne var? diye sordu, — Oğlum, bahçeler, mutfak ve a- hır var. — Bahçelerin öbür tarafı nedir? — Sen nehrine nihayetlenen ufak yollar, — Ahırda araba var mi? — Bir yol arabası var, —At? —iİstediğinden çok. — Öyleyse hemen yola çıkacağız. Ihtiyar Pardayan: — Ben size yetişirim., diye bağır. dı. Marşal Jan dö Piyeni kucağına aldı. Şövalye de Luizi bir kova gibi kaldırdı. Gene kız başımı Şövalyenin omuzuna dayadı. Hepsi birden dışarı- ya fırladılar. Bir saniye sonra bahçeye çıktılar, Arabalığa girmek kapalı arabayı çi- PARDAYANIN OLUMU 308 karmak, buna dört tane sağlam at koşmak iki dakikalık bir iş oldu. Janla Luiz arabaya o bindirildiler. Şövalye: — Marşal, arabaya bininiz! dedi. Marşal, araba atlarının o birisine atladı, Şövalye, ahıra koşarak çıplak bir hayvan çekti, Ağzıma bir gem (vurdu. Ve dizginleri Marşale verdi. — Kapı?. Nerede baba? — Şurada oğlum! — Gidiniz : Peşinizden geliyorum. Kapıyı açıp beni bekleyiniz. Şövalye Fransuvaya (emrediyor Marşal ise itaat ediyordu. Rüyada olmıyacak şeyler gibi, bu da onlara tabii geliyordu. Çünkü bu da bir rüyaydı. Kan, ölüm, katliâm.. Ve nihayet aşk rüyası!., Araba bahçeden © geçerek kapıya vardı. Ve Marşal de kapıyı açtı, Şövalye, büyük tören salonuna koş muştu. Konağın avlısında müthiş bir gürültü kopuyordu. Damvil tekrar hücuma hazırlanı- yordu, İleriye atılan şövalye.: — Baba, baba neredesin? diye ba- ğırdı. Şövalye, konağm İç avlısıma git- mek için geçmeğe mecbur olduğu $a- Tona ayak basar basmaz bir tarakn koptu. Bu patlama gürültüsü bir ân için çan seslerini ve katillerin uluma- larını suturmuştu. Yer titredi. Birdenbire bir alev göğe kadar yükseldi. Bir duman bu- Jutu ortalığı kapladı. Monmoransinin Konağı sarsıldı. açıldı ve müthiş bir çatırdı ile yıkıldı. Hayvanın şiddetli sademesi şövalye yi birkaç metre ileriye fırlattı. Fakat yere düşmedi. Ellerini (göğsüne ka- vuşturdu. Başını dikti. Topuklarını toprağa geçirdi ve bir dev gibi durdu. İşte bu sademe ile geri fırlayış ken disini kurtarmıştı, Yere düşen taşlar, topraklar ona rastlamadı. Bu müthiş anda, ateş saçan gözlerinin önünde bir geçit açıldı. Bu geçit girişlerden, dumanlı alçı- Iİ: taşlardandı. İşte konaktan bu geçit le bir kaç yıkık duvar kalmıştı, Bun- lar da yanıyordu. Patlama ile hasıl 0- lan yangın harabeyi kaplamıştı. Şövalye: — Baba. Baba neredesin? diye bir daha seslendi. İhtiyar asker neredeydi? Ne yapı" yordu? Parça parça olan cesedi kont ğın yıkıntıları altına mı gömülmüştü? Bakınız ne oldu. Şövalye Monmoransi ile Jan dö Piyen ve Luizi bahçeye ( sürüklerken ihtiyar Pardayan: — Ben bu herifleri birkaç dakiks oyalarım! demişti, Ihtiyar asker bütün gayretini t9?- lamıştı. Bu anda kendisi heyecanın son sınırmı aşmış bulunuyordu... Bazı feci vakalar karşısında İ” sanlar tuhaf düşüneelere kapılırlar : kars Meselâ, bir gün bir tramvay sında iki ayağı ezilen bir adam v sunun kırılıp karılmadığını yokluy0" Ratmakta olan bir gemideyse bİr dm mantosunun ıslanmamasinA kat ediyordu. gur Bunlar korku ve heyecanın ez

Bu sayıdan diğer sayfalar: