15 Şubat 1936 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

Meşhur opera muganniyesi Lili Pons sinemaya başladı, burada onu ilk filminin bir sahnesinde görüyorsunuz, Sinema Şirketlerinin bütçeleri | Holivud sinema stüdyoları ye- Mi sene bütçelerini, eski yıla naza: Tan artırmışlardır. M. G. M. şirketi U sene yeni filmleri için otuz iki buçuk milyon dolar hareryacaktır. Bu miktar geçen seneden yüzde on sekiz fazladır. Varner şirketinin bu seneki büt- Şesi ise on üç buçuk milyon liradır Bu şirketin bütçesi d Smyüzde yirmi Kolumbianın yeni sene bütçesi! Seçen seneden yüzde on beş faz Va beş buçuk milyon - dolar, Poke ; 3 Foks'un bütçesi geçeni yıldan yüz:| deyirmi dört fazlasiyle on beş mil. Yön dolardır, , Ön sene kadar evvel beş bin dolar masrafı icap elliren filmler pek az olurdu. Halbuki 1935 sene- sinde 250 bin dolara mal olan film ai gi EY 25 Şi Holivudun en güzel kadını? Holivudun en güzel kadını kim- dir? Bunu merak etmişler ve sinema payitahtında on iki kişilik bir ha- kem heyeti kurarak araştırmalara koyulmuşlar, fakat bir tek kadını seçmektense muhtelif kadınların en güzel uzuvlarını seçmeği tercih etmişler. Netice şu olmuş: Norma Şi'rerin saçları, Loretta Yung'un gözleri, İren Dun'un burnu, Klodet Kolber'in ağzı, Katharin Hepbörn'ün dişleri, Marlen Ditrih ve Karol Lombar. dın elleri, Marlen Ditrih ve Cin Harlu'nun ayakları, Key Fransis ve Karol Lombar- dın sırtları Karol Lombardın vücut hattı. irk meselesi ve sinema Amerikada ırk meselesi sinema- i da bile son derecede ehemmiyet- lidir. Beyaz renkte bir adamla sarı veya siyah irktan bir kadının eş, olarak bir filmde oynamaları- na imkân yoktur. Sansür böyle filmlere kat'iyyeri müsaade etmez. Holivudda bugünlerde çevril- mekte olan “Toprak,, adlı b'r film de bu mesele gene ortaya çıkmış- tır. Bu filmde Çinli rolünü yapan artistlerden Pol Muni beyazdır, bi. naenaleyh kendisine eş olarak be- yaz bir artist, Luiz Reyner'dir, Bi- naeraleyh bu noktada mesele yok- tur. İkinci derecede rollerde ise hakiki birer Çinli olan Anna May Vong, Keye Luke oynamaktadır- lar. Bunlara eş olarak beyaz artist- lerin oynamasına sansür müsaade etmiyecektir, bunların muhakkak Çinli olmaları lâzımdır. Halbuki Holivudda Çinli artist bulmak im- kânsız gibidir. Bu “sebeple filmi yapan şirket müşkül bir vaziyete düşmüştür. bir erkek çocuğu olmuştur, ? ni rs KISA HABERLER l iş se Xx. Şarlonun son filmi ayın al * tısmda Nevyorkta Rivoli sinema sinda ilk defa olarak gösterilmiş: | tir, Film, bazı gürültüler ve bizzat şarlonun bestelediği musiki parça- ları müstesna sessizdir. Şarlo bir tek defa dansetmekte ve şarkı söy- lemektedir. A Göte'nin meşhur “Verter,, e- seri Fransada filme alınacaktır. “Şarlot,, rolünü Anna Bella, “Ver- ter,, rolünü ise Piyer Rişar Vilm yapacaklardır. i x£ Klayv Bruk geçen gün doğu- pi munun kırk dördüncü yıl dönümü. nü kutlulamıştır. Xx Aleksandr Dümanın meşhur | romanı “Üç silâhşör,, Amerikada yeniden filme alınmaktadır. ; İr Amerikalılar baş rolü Mirna | Loy'a vererek meşhur Alman ca- susu “Froylayn Doktor,, adıyla bir film yapmışlar. Bunda “Ali bey,, adlı bir de Türk rolü varmış. Fil- min mevzuunu bilmiyoruz, fakat “Ali bey,, in bir resmini gördük, kıyafeti Türkten ziyade her şeye benziyordu. Bu ne iş? * Mari Bel'in “Fakır bir deli- kanlının romanı,, filmi Pariste, ya- ni filmin çevrildiği memlekette ge- çen hafta gösterilmeğe başlandı; İstanbulda taze taze daha dumanı burnundayken gösteriliyor, diye- $ ceksiniz değil mi? Halbuki öyle & değil! nice güzel filmler var ki bizde ya hiç gösterilmemiştir, ve- ya pek geç gösterilmektedir. Aca- ba neden? : Marjori Lan ismindeki bu kız meşhur bir operel artistidir, sine- maya başlamıştır. Yakında Amerikan filmlerinde kendisini göreceğiz. XX. Gitta-Alpar üç film çevir-; k Sinema perdesinde umumi-; mışlardır. Perdenin faydası şekil. mek üzere Holivuda çağırılmış | yetle bez kullanılır. İngilterede ye- kendisiyle bir mukavele yapılmış-! ni bir keşif üzerine birçok sinema- tır. lar perdelerini düz bir satıh üzeri-! Fred Aster'in geçenlerde! ne mukaar adese parçaları yapış-! tırmak suretiyle yapmağa başla-| di leri daha iyi göstermesi ve eski perdelerde olduğu gibi salonun ke- narlarına tesadüf eden seyircilere şekillerin biçimsiz görünmemesi-