Kibardüşgünü- nün dosları Dünkü kısmın hulâsası Servetini kaybeden eski ah- babım Suduri ziyaretime ge- lip anlattı: — Dostlardan bir çoklarıma tshviren müracaat ediyorum. Ki . mİ mektubumu almıyormuş; kimi bana cevap yazıyormuş da her nedense mektup elime değmi. yor!.. Dedim ya: İntizamsızlık. Bu intizamsızlığın da sebebi ha - Yatımızın pek muğlak ve mürek - kep bir hale gelmesidir, efendim. Geçim güçleşti... Seneden seneye güçleşiyor.. İki yıl evvel işler hiç| de böyle değildi... Herkesin zer. kine hasredecek zamanı vardı Yat kulübünde toplanırdık da er dost, hattâ bu meyanda Bünya min zade ile Sarı Hamit, Marma rada püfür püfür dolaşır durur - duk!... Hey gidi günler hey... Halbuki şimdi, bütün dünya kismet avma çıkmış: Bizim baca- nak Eyüp Sabri yok mu? Geçer gün alessabah ona gittim. Biliki - Zam alessabah gittim ki evde ya kalayayım diye. Hizmetçi kapıyı Açtı: “Beye söyleyin, bacanağı geldi. Kendisi bittabi, evdedir, değil mi?,, dedim. “ — Evde galiba... Fakat bir sorayım!,, “Hizmetçi gitti, Reldi. Ne dese beğenirsiniz: “ — Yok!,, dedi. n - Yok olur mu canım?, Sa- Mx Üümnünmnelei fendim, yokmuş. Bir işi varmış da gitmişmiş., “Garip sey! Peki, ne saman dönecek?,, “ — Bilmem! Gece yarısına kadar eve gelmiye- e-eğim! diyor,... İşte böyle azi zim, Sudüri Beyin yüzüne baktım.. Bu yüzde müstebzi bir tebessüm, Yahut da acr bir ifade aradımsa bulamadım. Felâketzede dos - tum, bilâkis, eskisi gibi şen ve şa. Ur bir gülümseme ile gülümsiyor- w. Buna rağmen, son derece yor. 3undu. Birkaç kere, çarpılmış Bölüğünü düzeltmek için elini ka yana doğru kaldırmağa teşeb. aş *itiyse de, sanki bu yüzden “Yhude “enerji,, sarfetmek iste - yemiş gibi, eli, yarı yolda kalı - Srdi: yokuşun mütebaki kısmını di slamamışçasma gerisingeri izlerine indi, —...Sizi evinizde bulunca Öle aştım, öyle şaştım ki, azi - « Dükkân kapadığımdanbe. b evinde bulduğum ilk adam. Alelacele dedim ki: — İp Benim de bugün evimde bu- Ek , tamamen tesadüfidir!... Dikmek de la >) i, siz de fazla meş- Şbünüz,.. Öyle, öyle... Gazetede ört sütun yazmız var... » da başka işleriniz olsa ge elbet, ha, eat asıl şaştığım: Knk yıl. deşg# yedi Ahmet Kemalin eş zem kesilmesi, Kışm Bittim, Karısı kapıyı açtı. Kemal yok!,, dedi. ib. 4 no» nereye gitti?, t a ıcaya,, “Canım e- içim Şimdi zamanı mı?,, deme. kaş md, bir dene göreyim? kapı açılmaz mı? Vay!? sofra başma oturmuş ba: Ni. is HABER — Alişam nostasr” bire atıştırıyor. “Aman hanım &- fendi! — dedim — bu nasıl iş böyle? Hani Kemal seyahate çık- mıştı?,, kadına sofra başma otur - muş olan adamı gösterdim. Fa - muş olan adamı gösterdim. Fa . kat “öyle ya seyahate çıktı! di - yerek fikrinde ısrar etti. “Peki, öyle ise bu kim?,, “ — Kemalin kardeşi!,, “Ay!1? Bu ne müşabe - het?!,, “Evet... Kemalle kardeşi biribirlerine pek benzerler!,, lâ - kin müşabehetin bu derecesi de ancak ikiz kardeşlere vergidir. Hah hah hah... Kemalin kardeşini Ksmal sandığıma ne kadar şaştım bisseniz... — Ya. Öyle mi?.. Dedim — benim de şimdi yazılacak birçok yazılarım var.. Yarın için gazete- ye hikâye hazırlıyacağım! Suduri Bey: — Demek ki, size mani oluyo. rum, — Diye davrandı — Fazla başınızı ağırtmayayım.. Esasen u- fak biriş için zatı âlinize müracaat etmiştim. İş Bankasının müdürü sanisi Fazıl Beyle ahbapsınız, de - ğil mi? — Evet kendisiyle sınıf arka - daşı idik. — Rica ederim ona benim için bir tavsiye mektubu yazar mısı Düşünceye vardım. — Hayır, mektup yazamam! İmkân wok!- dedim. ? — Yazamaz mısınız? Niçin? — Elim ağrıyor da dnun için. — Vah vah vah... Ne oldu eli nize?.. — Bihmem! Mafsalları oyna - mıyor. Romatizmaya mı yakalan. dım nedir? — Romatizma ha... Geçmiş ol. sun... Asiformikle uğsanız., Çok iyi gelirmiş diye işittim. — Olur olur, uğarım. — Şey... Demin, hikâye yaza cağmızı söylemiştiniz... Hem öyle ya: Her gün dört sütun yazı yazı. yorsunuz... Eliniz kımıldanmıya - cak derecede ağrıyorsa nasıl hi - köye yazıyorsunuz? — Nasıl mı?.. Hrmmm.. Dakti. lom var. Hikâyelerimi ona dikte ediyorum. — İyi ya işte. Benim de mek - tubumu daktilonuza, yahut bizzat bana dikte edin. — Peki imza?. İmzalamak lâ. zım... Elimağrıya ağrıya nasıl imzalarım?.. İmzalanmadığı tak - dirde ise, mektup, benim mektu - bum olmaz! — Bak, bu ciheti düşüneme - miştim... Sahi, sahi... Hah hah hah... Amma da garip iş ha. Eh hoşça kalın, gidiyorum. Aşiffor - mikle oğun elinizi... Bire birdir. Şimdi, evimin duvarları sanki şeffafiastı da, cemiveti beşeriye tarafından terk ve ihmal edilen. fakat bu hakikati bir törlü anla - mak istemiyen Suduri Beyi hâlâ görüyor gibiyim. Evet, onu evi - min duvarlarından görüyorum: O, Bünyamin zarleden Sarı Ha - mide, Sarı Hamitten Kazanağına bacanağından Kemal Beye ve o - radan da bana kesrp duruyor. Ve her yerde her yerde... Uzandığım kanepeden kalk » b ay Tefrika Ne. 84 Yazan: Murad Sertoğlu Kanepenin üstünde ancak on iki yaşlarında tahmin edilen küçük sarışın bir kız vardı. Dobüsson kıza fena fena bakarak ilerledi. Gaçen kısımların hülâsası Ancello ve Roberto adinda iki silâhşor kendilerine Türk süsü vererek Rodos kalesine girmis. lerdir. Şimdi gate zindanlarn- da mahpus bulunan birini gör- mek istiyorlar. Şatonun birinei şövalyesi Dobüsson canavar ruhlu bir adamdır. Dobüsson yavaş yavaş merdi - venlerden dönerekten yukariya doğru çıktı, çıktı.. Demir bir kapıya rasladı. Bunu da bir anahtarla açarak gene çık- mağa devam etti. İkinci bir demir kapıya daha rasladı. Bunu da aç- tı. Ve gene çıkmağa başladı. Üçüncü kapıyı da açınca der ve küçük bir sofaya dahil oldu. Bir kapı daha açtı. Burası küçük, fakat pencereleri demir kapaklar- la kapalı küçük bir oda idi. Oda- nın tekmil mobilyesini geniş bir kanape ile bir masa teşkil ediyor- du. Kanapenin üstünde biri vardı. Ancak on iki yaşında tahmin «- dilebilen sarı saçlı, penbe yanaklı güzel bir kız çocuğu.. Karanlıkta kala kala karanlığa alışan gözleri Dobüssonun mu- mundan müteessir olmuştu. Göz- — Ah ışık! Anne! — Sus! Sakın ses çıkarma! An- nen biraz sonra gelecek. Eğer ba- ğırır, çağırırsan?.. Dobüsson sözünün sonunu iğ - renç parmağını korkunç bir şekil - de sallamak suretiyle tamamladı. Zavallı kızcağız bü tehdit kar- şısında sapsarı kesildi. Dobüsson elindeki şamdanı ma- sanm üzerine biraktı. Sonra ya- vaş adımlarla kanapeye yanaştı. “Küçük kızın yanına oturdu: — Adın ne senin? Kız Wtriyerek cevap verdi: İlân 1149 numaralı kanun o mucibince tesis edilip dahili nizamnamesi 19 Ey. Tâl 1935 tarihinde Milli o İktisat Ve- kâletince tasdik olunan o Türkiye Si. gortacılar dairel merkeziyesi aşağıda! yazılı hususları sayın halka bildirir; Her ne şekilde olursa olsun sigor- talılara komisyon vermek (o veja ten. zilât yapmak MEMNUDUR Bu ahkâm “Kanunen, teşekkül et» miş olan ve bilcümle sigorta işleri tedarik edenlere acenta ve simsarları. nm dahil bulunduğu Türkiye Sigorta- Prodüktör birliği azasına da şamildir. İktisat vekâletince musaddak üc. retlerle tarife nizamnamelerinin tat- biki mecburi olduğu ve hilâfında vu. kua gelecek harekât ve o muamelâtm mes'uliyeti mucip olacağını da hatır- Tatırız, TÜRKİYE SİGORTACİLAR DAİRET MERKEZİYESİ TÜRKİYE SİGORTA PRODÜK. TÖRLER BİRLİĞİ tım. Hizmetçime: — Eğer Suduri Bey bir daha gelirse evde bulunmadığımı söy - » le!.. Emrini verdim. Meshur meseldir: Düşenin dostu olmaz! (Vâ - Na) | — Margirit! — Kalk şöyle bakalım ayağa! Kızcağız gene ttriyerek kalktı. Dobüsson kızı bir defa çevirdik -| ten sonra gene yerine oturttu. Son- ra kaba parmaklariyle kızın kol larını, omuzlarını, göğsünü yokla | dı. i Kızcağız bu hareketler karşı! smda kısa bir çığlık kopardı. Do-| büsson bunu duyar duymaz elinin tersile kızın ağzına şiddetli bir to- kat attı, Zavallı Margirit hemen susuver- di. Hareketinden ve şaşkınlığın- dan bu tokatı hayatında ilk defa- dır yediği anlaşılıyordu. o Hemen sesini kesti. Yalnız ellerini ağzına götürdü. Ve güzel gözlerinden iri iri damlalar damlamağa başladı. Dobüssonun gözleri parlama -. ğa başlamıştı. Artık o, insanlık va- sıflarını kaybetmiş, bayvanlaşmiş bulunuyordu. Seri bir hareketle küçük Mar- giriti dizlerinin üstüne aldı, »** Dokuzu vuran son çan sesinden sonra kocaman şatonun bir ucun- da bulunan odalardan birinde kar şılıklı iki karyolada yatmakta o- lan iki vücut ayni zamanda üyağa| kalktı. — Saat dokuz! — Vakit tamam! Seslerinden bunların Sicilyalı| Ancelle ile Napolili Roberto yahut yeni isimleriyle Hasan ile Ali ol-! dukları kolaylıkla anlaşılıyordu Bir çakmak sesi duyuldu. Sarı bir mum aydımlığı odayı aydınlattı. İki silâhşor esasen soyünmamış idiler. Sürat, fakat sessizlikle si- lâhlarını kuşandılar. Ancello söze başladı. — Bakalım kör tali ne göstere cek? Şimdiye kadar işler iyi gitti Bakalım bundan sonra ne olacak? Roberto düşünceliydi. Cevap. 4 vermedi. — Ne düşünüyorsun Roberto? — Hiç. Korkuyorum. © — Korkuyor musun? Bu sözü senin ağzından ilk defa duyuyo « rum. Neden? Ölümden mi? K — Hayır. Bana inan ki ölüm « den korkrauyorum. Fakat başka bir şeyden korkuyorum, ürküyo - rum. Fakat korkup ürktüğüm şe « yin ne olduğunu doğrusu ben de bilmiyorum. — Garip düşünceler,. Senin bu düşüncelrine karşı benira ne dü şündüğümü biliyor musun? — Ne düşünüyorsun? — Tahmin edemiyor musun? — Hayır! arkadaşlığımızın son gecesi, hattâ son saatleri. Şimdi şalonun zindan larına kadar yollarımız bir.. On - dan sonra... — Sahih.. Bana inan ki ben de bugün sastlerce bunu düşündüm.. Halbuki... — Ne kadar iyi anlaşmıştık, De- ğil mi? — Bapa #endeti ayrılmak çok güç gelecek, Ancello!. — Bana da.. Sana çok alışmış- tum. Bu kadar yakın arkadaş olma- mıza rağmen bana gayeni, hangi işin peşinde olduğunu söylemedir. Bu, senin çok iyi sır tutmasını bil- İ diğine, arkadaşlarına, ve sevdikle- rine ne derece sadık olduğuna de. lâlet eder. Senin bu huyunu çok takdir ettim, — Bu hususta sen de benden ga. ri kalmadın. Bakalım şimdi ne olacak? Be'ki bu gece benim bası- ma bir felâket gelir, Ba'ki ben 6- Türüm. Şatodan sağ çıkamam O- nun için sana bir kiğit (o yazdım, (Devamı var) Birinciye Iki lira ikinciye bir lira ! üçüncüye bir Xx-9 cildı Ben öyle bir 8 harfli bir hayvan! diyele, verilecektir adıyım ki Afrikada bulunurum. 6 | 7 ve 3 üncü harflerim veniş değil | 1,7 ve 3üncü harflerim se kiş için | de bulunduğgumuz halle dahs yü- | zünü görmediğimiz şevdir 6, 5, 8 ve 4 üncü harflerim de bu isim için denktir Ve 2 nci harf lerimi arıyorsanız EK lemeden bulamazsınız. Şimdi söyleyiniz ben hangi hay- i vanım... Doğru bulanlardan, 4 üncüden 200 üncüye kadar da muhtelif he- HABER ÇOCUK SAYFASI Bilmece kuponu $—2—906 Ceyop yazmakta gec'kmeyin? AKŞAM POSTASI (DARE Ev g Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : Istanbul 214 Telgraf adresi, Istannul HABER Yazı işleri telotonu . 2118 idare vellân .. sara ABONE ŞARTLARI Türk iye Ermabi Seneik tapar. 2700 M6, İLÂN TARİFESİ Vvenret Manıarırın satırı 1289 Resmi Manların 10 kurustur. Sahibi ve Neşryat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı çer (VAKİT) matbaası