HABER | VE 103 — Kit» işaretlere rastlamışlardı. 106 — Bir du bir arazi resmi gördüler, alarında Hiyeroglife benzer bir şehir ve münbit 10) — Ve duvarların duruyordu. Fakat başka bir yerde. dibinde acaip heykeler 107 — Burada”tskidön"yİP medeniyet © varmış. Fakat bir harp neticesinde mahvolmuş. is PARDAYANIN ÖLÜMÜ ikisi ce sururmış ikisinin de alım-| yaşir, sesi kısık olan kraliçe (o Alisin larından hafif bir ter akmağa başla-! mıştı, Birbirlerini dikkatle gözden| geşiriyorlardı. Söyledikleri sözlerden) dolayı az çok heyecanlı bulunmakla ; beraber sakin görünmeğe çalsıyorlar | d Aralarında geçen bu son çarpış- mada kralice daha kavvetliydi. Hiç bir hataya kapılmıyordu. Ali ise, Ka- terinin kendisine böyle Omühim bir s'rrr açmasının sebebini düşünmedi. | ği için tozağa düşmek üzere) Bundan istifa men fikrini d tamamlad lerini ie eden Kraliçe he- erek manevrası Hiç zorluk çekmeden göz- ttarak: — Heyhat, yavrum! Bir annenin kalbini kim okuyabilir? beni korkutan! benim için her zaman çok büyük bir tehlike olan, tanımadığım halde ay.ı yaşamak çarelerini aradığım bu çocur fu hatti bir kere görebilmek İcin ne- lerimi feda etmezdim? Oh Alis, sen daha bunu anlıyamazsın! diye hrekır- dı Alis içinden: — Evet, ben bunu anlıyamam, Ren ki eocuğumu terkederek o gidiyorum! dedi, * Kralice ağlıyarak sözüne (devam etti; — Şimdi anladın ya! Senelerden- beri son derece görünmemin sebebi budur 4 çocuk bana da- yanılmaz bir dehşet veriyor. Dunun- Ya beraber onu gene o seviyorum Oh,! onu yalnız son nefesimde takdis et:| meğe, kncaklamağı muvaffak nlabil| sem! Oğlumu ne kadar aradım, hâlâ da arıyorum! X EMeri hiribirme bitişik görlerij varlığını unutmuş gibi görünüyordu. — Bir ana için bundan daha büyük bir act olabilir mi? Analık şefkati i- tiraf ederek teselli bulamadan gizlice evdiği bir oğlunu aramakla vakit geçirmek! Ah Alis, bu çok acıdır Ten de bunu hissediyorum. o Onu hiç bir zaman göremiyeceğim fakat son bir ümidim var. o Bilmem ki nasıl söşli- yeyim Alis? Evet, bu ümidim de sen- dedir! Casus kız; — Bende mi? diye kekeledi, — Dinle, gerçi sana söylememiş. i se de Mariyyak oğlumu tanıyor. Bunu Sâna söylememesindeki sebep sözüne çok sadık olmasıdır. Fakat benim va- dayken ağzından kaçırmak üzere olduğu bir kaç sözden oğlumu tanıdı- ğmı anladım. O vakit... — 0 vakit madam? — Neyse. Floransaya gittiğiniz zaman bu sırrı onun ağzından alacak- suz. Alis, senden istediğim son hiz- met budur. Kraliçen senin sayerde oğlunu görebilirse seni takdis ederek can verecektir. Alis sendeliyordu. Düşüncesi al- tüst olmuştu. Bir kaç yara alarak e- Dinden kılıcının düştüğünü hisseden bir adama dönmüştü. OKraliçeye ba- kınca onun da sapsarı kesilmis oldu ğunu gördü. Hakikaten Katerinin © betibenzi ıçmuştu. Bu da hilekârlığmı son dere ceye vardırmak için harcadığı emek» ten ileri gelmişti. Mırıldanır gibi bir sesle ve gözlerini yumarak: — Heyhat, senelerdenberi huş ye» re uğraşarak aradığım hü e 7 105 — Yanlarında silâhlarlu ölü insan iskelet- lerine rastladılar. Los “ bir harbin neticesi, dedi. , veee ! yolcu Son erzaklarını yiyorlar. > ! ” PARDAYANIN ÖLÜMÜ 155 belki sen bulmağa muvaffak olursun, dedi. Kendisinden geçen Alis: — Buna eminim madam! « haykırdı. Kraliçe biraz doğrularak: — Beni teselli etmeğe (çalısıyor. sun. Hiç bir şey bilmediğin halde ba na... — Madam, Oğlunuzu size tanıta- cağıma söz veririm l ! — Heyhat, büna tamamen emin misin?.. — Sizi gördüğüme nasıl eminsem. Kraliçe gözlerini yumdu. Yüzünün hatları gevşedi. Mücadele sonü «miş ti. Galip gelişinin sevinci, kalbind» * #uşan kin ve bu sırrın etrafındak! da- ireden dışarı çıkmış olmakdan doğan bir korku ile kendi kendisine: — Nihayet itiraf (ettin Seninde bundan haberin var yılan Karı, Pehâ Ja! bunlar üç kişidirler. Jan Dalbre, Mariyyak, Alis..! Jan Dalbre öldü| Şimdi sıra Alisle oğlumdur, sözlerini söyledi. Gözlerini açıp ga kalkarak ca- sus kızın alnından öptü. —Kızım, sözlerine inancım vardır, | Oğlumu siz bulacaksınız, Bu geceys kadar Allahısmarladık Alis... Gece ya- rısma kadar burada benim mahpusum sunuz. Sizi gelip buradan alacaklar Bu sözleri söyliyerek kraliçe, Alisi hürmetten çok heyecan içinde bıraka- rak odadan çıktı; Casus kız yalnın kalmca; — Ey benim setgilim! Artık sa adete erişiyoruz.. diye bağırdı. KRALİÇENİN KANLI NEDİMELERİ »sepnin onunu “çaldı Lavr 1. yında Hanri dö Beam ile Margrit Fransın şerefine verilen eğlence ssİz sadasız sona ermiştir. Bilinmiyen hir sebepden dolayı, | yahut verilen bir işaret üzerine, belki de fırtına çoğaldığı için Parisliler ev- lerine çekilmişlerdi. Karanlık sokak- larda kimse bulunmadığı gibi sarayın etrafında da hiç bir gürültü yoktur. Işığa gömülü salonlarda O ise katolik jantiyomları Hügno o jantiyomlarına karşı çok kibar ve yumuşak davranı- yorlardı. Dışarıda karanlık ve sessizlik hü- küm sürüyordu. Sabahleyin gayet güzel ve berrak olan hava öğleden sonra birdenbire kapanmıştı. Şiddetli bir yağmur yağı- yordu. Geceleyin bu yağmur kesildi. Fakat bu sefer müthiş bir fırtına baş gösterdi. Koyu karanlık ara sıra bir şimşek çakışile yırtılıyordu. Gecenin sant onunda Sen Jermen Lokserruva kilisesi kapkaranlıktı. Yalnız yan tarafta bulunan mih- raplardan birinin üzerinde yanan bir mum kiliseye hafif bir ışık dağıtıyor du. Bu köşeye bn anda bir (yabancı yaklaşı gayet tuhaf bir manzara ile karşılaşırdı. Bununla beraber içeriye bir yabancının girmesi o imkünsizdi. Çünkü kapılar kapalı olduğu gibi bu kapıların diş tarafında da karanlıkta saklanan üç dört kişi nöbet bekliyor. du. Bunlar kendilerini göstermemek için emir almışlardı. Eğer önceden kararlaştırılmız bir parola ile birisi gelipde kapıyı calar sa nöbetçiler aldırış etmiyecek!ei ve kapı içeriden açılacaktı. Bu gece nö-