93 — Merihi dolaşmağa karar vermişlerdi. Bir yerde herhalde yiyecek bulacaklarını umüuyorlardı, 92 — Ancak onlara üç hafta yetecek kadar er- zakları vard”, | i ea ai yare inşa etti, 94 — İvanoviçin yardımiyle Los küçük bir tay- 146 PARDAYANIN ÖLÜMÜ Pariste hiç bir Hügno kalmadığını| müjdeleyiniz?. — Madam.. Katerin korkunç bir sesle: — Hattâ bütün Fransada bile pek kısa bir zaman içinde bir tek Hügno kalmıyacağını da ilâve ediniz. diyerek söflerini bitirdi. Ayni zaman,dua iskemlesinin Üzerinde diz çökerek (secdeye vardı. Selviyati ağır ağır çekilerek bir elini alnından geçirdi. Kimseye (o sezdirme- den kendisine ayrılan yere kadar git- ti. Fakat o vakit herkes, papa on üçün| cü Greguvarın hususi (elçisinin bir ölü gibi sararmış olduğunu gördü. Bu elçinin hareketleri oyalnız bir kişinin gözünden kurtulamamıştı. Bu da, görünüşte pek dalgın olduğu hal- de gözlerini etrafına çeviriyor ve bu suretle bütün olan bitenin farkında o- Tuyordu. Bu da dokuzuncu Şarlin kız| kardeşi, Katerinin (büyük kızı olan gelindi. Akıllı, iyi kalpli, görünüşe aldan- maz, devrinin ilimlerini okumus, Yu- nan ve Lâtin lisanlarını o iyice bilen edebiyata meraklı Margrit Oannesile O sabah, Amiral Kolinyi alayda kendisine ayrılan yerde bulunmak ü- zere saraya geldiği zaman krala: — Şevketmaap, bugün hakikaten hem Navar kralı hem de benim ve din daşlarım için unutulmaz < bir sevinç günüdür demişti. Kral sert bir sesle: — Evet, Margoyu amcazadem Hanriye nikâhlıyarak onu krallığım içinde bulunan bütün Hügnolara veri- yorum.. karşılığında bulunmuştu. Kralm, kız kardeşinin ahlikma o kadar güvenemediğini anlatan bu nükteli söz hemen Margritin kulağına vardı. O da sevimli gülümseyişle: — Ya, kardeşim kral bunu söyledi öyle mi? Pekâlâ! Ben bu sözü tuta- rak Fransadaki Hügnoları elimden geldiği kadar mes'ut etmeğe çalışaca- ğım diye cevap verdi. Tören esnasında gözleri daima etrafında olan Marzo, annesile papa- nm hususi elçisinin (konuştuklarını gördü. Bu sırada, Hanri dö Bearnmn yanımda diz çökmüş olduğu için dirse- ğiyle hafifçe Navar kralını dürttü. Biraz sararan ve her ne olursa ol. 95 — Kecrübe motörün iyi işlediğini gösterdi, ui op lâalalayin hir istikameti ilerlediler, Yer e kurumuş kanallar ve çöl görünüyordu. PARDAYANIN ÖLÜMÜ M4 şeyleri bana haber vereceğinizi uma» rım dedi, — Mösyö, ben etrafımızda iyi >! şey göremiyorum.. Sakın törenin 80- nuna kadar yanımdan ayrılmayınız. — Ne o korku yormusunuz. ? — Hayır mösyö, söyleyiniz, hiç bir şey İizsetmiyor musunuz? — Günlük kokusu hissediyorum. — Ben ise barut kokusu duyorum. Hanri, karısına yan gözle baktı. — Madam, Sizinle açıkça konuşa-| bilir miyim? Evet, sizde bana. karşı İyi duygular görüyorum. Öyle ise, doğrusunu söyliyeyim ki ben de kor- kuyorum. Bu düğünün acı bir şekilde sona ereceğini sanıyorum. Size güve- nebilir miyim? — Evet şevketmaap. İşte bunun için size tekrarlıyorum. Pariste bulun dukça yanımdan ayrılmayınız. Bir ke- re Paristen uzaklaşalım, sizi (o gece gündüz yalnız bırakırım. — Madam, biliyor (musunuz ki korktuğum bir şey daha vardır. — Ne şevketmaap? — Sizi sevmeğe başlamaklığım.. Margo çapkınca gülümsiyerek : fer Notrdam kilisesinin bütün papaz- ları önde olmak üzere alay tekrar kuruldu. Kardinallar, peskoposlar. metrepolitler sırmalı elbiseleri içinde, başlarında tac ve ellerinde asa olarak 'Tedeon duasını okuya okuya kapıya kadar yürüdüler. Navar kralı oyeni kraliçenin elinden tutuyordu. Katerin dö Mediçi, dokuzuncu Şar, prensler, senyörlerle ipekli elbiseler içinde dim dik duran kibar kadınların teşkil et- tikleri saflarm arasmdan geçtiler, Borular neşeli bir hava çalıyorlardı, Çanlar tekrar çalınmağa, toplar gür- lemeğe başladı. Bütün halk, büyük bir kütle halinde, alkışlar ve beddualar içinde Luvr sarayının yolunu tuttu. Luvr sarayında son derece parlak bir düğün başladı. Fakat Margrit senyörlerin tebriklerini kabul ettikten ve herkes salonlara dağıldıktan sonra kocasını kendi dairesine kadar götür- dü. — Şevketmaap, işte odam budur. Görüyorsunuz ya, buraya iki karyola koydürdum. Bu benimki, öbürü de « sizinkidir. Birkaç sevgi sözü kralın dudakla rına kadar gelmişti. Fakat vaziyetinin İ taban tabana zıt bir yaradılıştaydı, sun hafifçe gülümseyen Hanri de giz- il, deyi ike hat» al dali ii Bu prenses; şiddetten, dökülen) Ji bir merakla etrafına © bakınıyordu. — Ya öyle mi? Luvr sarayında 0- Yen — z a kandan, harpten son derece nefret e-| Halkın bağrışmaları, Gizin küstah turduğunuz müddetçe bana sadık ka- : , ha s iz e za İncağınıza vemin' edi isiniz? dedi. — Bu yatakta yattığınız müddetçe diyordu. Gerçi biraz muhitinin telâk.| tavrı, Şarlin kederli yüzü, bunların KE SEP RR kefil olabilirim şevketmas kisine aldırış etmez, bir sürü âşıklarla! hepsi fena bir alâmetti. — Madam, siz hakikaten seyilme- ME il o şevk, düşer kalkardı . İ o Başpeskopos İncil okurken Margrit: ğe lâyıksımız. Mademki beni koruma-| *P* all SN TE Dİ | Ba devrin tarih yazıcılardan meş- — Şevketmaap, annemin papaz Eı vadettiniz, artık hiç bir şeyden kor- Hanrinin yüs al 5 erek | hur Branton, Dük dö Gizin, talisiz) Salviyati ile konuştuğunu ( gördünüz kum kalmadı. Şimdiye kadar korkunç| bafifçe titremeğe başladı. Lamolun hattâ kardeşi Dük Dalanso-| mü? sözlerini fısıldadı, geceler geçirdiğim Luvrda bundan son — Allah aşka söyleyiniz madam, nun bile onun ışıkları arasında bulun Hanri ise ökunan İncili dindarca ra rahatça yaşıyabileceğim. İ bildiğiniz bir şey mi var? 4 duğunu yazar. Fakat o, bu kadar ah-| dinliyormuş gibi görünerek (yavaş İşte evlenme töreninin o yapıldığı Hiç bir şey bilmiyorum. Yalnız Yksızlığiyle beraber bir çok fenalık-| sesle: sırada karı İle koca arasında bu sözler) bildi bir şey varsa oda: Burası Iwfimı unutturacak bir zekâ ve iyi kalp — Hayır madam, Fakat ne kadar geçiyordu. benim odamdır. İçeriye, hattâ kral sahibiydi. bul keskin görüşünüz var? Gördüğünüz Nihayet bu tören de bitti, Bu se-| bile giremez. | İyi | “ij i Şi