25 — Ne kadar zamanda Merihe zi umuyorsunuz.? — On, on bir saatte, 5S — Benim fikrim teşebbüs omuvaı..x olsun olmasın, bu gazete için mükemmel bir sıtasıdır. 102 PARDAYAN sız olduğunuzu bilirim. Sü yalnız bir sözüm üzerine ki pılarını bana açamazsınız, Marsal, gözlerinde çok çabuk sö- nen bir sevinç ışığı parlıyarak cevap! verdi: İ — Yalnız Hzımgelen tedbirleri a- bacağım. Sizi hemen gelip burada bul- ması için sövalyeye bir mektup v caksınız. Ve benim Jantiyomlarımdan)| birisi mektubu götürecek, Şövalye bu- raya gelerek ikinizin de üç aydan ev-| vel Parise geri dönmiyeceğinize dair namusunuz üzerine söz verdikten son- ra Parisin herhangi bir kapısına ka dar bir kaç dostumla birlikte size ar. kadaşlık ve orada veda edeceğim. — Monsenyör, bu şereften dolayı| &ize her zaman minnettar kalacağım. — Kabul ediyorsunuz öyle mi? — Elbette Monsenyör, sevinçle ka- bul ediyorum. Bu yüksek kalpliliğinizi ömrüm oldukça unutmıyacağım. Marşal hemen bir masaya koşaral kâğıt kalem getirdi, — Öyle ise yazınız. Pardayan kımıldanmadı. Yeniden fçini çek — Bir kelime daha söyliyece Kabul ediyorum. Fakat bu kabnlüm| yalnız şahsıma aittir, dedi. — Siz yazmanıza bakınız. Şövalye Ji razı etmeği ben Üzerime alırım. — Biraz sabırlı olunuz. Monsen-| yör, Ben oğlumu bilirim, Onun ne ka-| dar itimatsız olduğunu © bilmezsiniz. Kralların, prenslerin, marşallerin va İtlerine bu kadar hakaretle bakan bi: adam bulunamaz. Hattâ benden bile çekinir. Kendisine de yoktur | Peşini bırakmıyan gölgesinden ürker Esen rüzgârdan şüpheye düşer, Bütün| 26 — Havayi na eminim. reklâm va- IN ÖLUMU insanlardan nefret o etmiştir. Ben de onun bu huylarından dolayı cok mah cubum, Evet, monsenyör, bir çok kere onu böyle vesveseli o görerek yüzüm kızardı. — Bu ne demek oluyor? — Monsenyör, oğlum mektubu o- kuyunca gülmeğe başlıyarak: — Nasıl; muhterem babam Dum- vilin elinde esir o bulunuyor ve Mon- senyör ile yaptığı o mukaveleye güre benim de acele gidip kendisini bulma» mı yazıyor, Haydi oradan! Siz aklını- şal dö Dam vilin bir zalim, bir rezil — bu sözleri zı mı kaçırdınız baba? ben değil oğlum söylüyor — hile kâr olduğunu ve ikimizi ele gecirdik- ten sonra vücutlarımızr or n kal- dıracağını bilmiyor musunuz? Fakat bu hilesi pek yava Ben gencim, va şamak isterim, Size gelince bu şınızı başınızı almış © olduğunuz için kendi kendinizi kurdun ağzına atmak aptallığında bulundunuz. oOOnun için yalnız başınıza ölünüz. diye haykıra- cak, İşte monsenyör, sövalye mektu- bumu alınca böyle söyliyecek. Hattâ kahkahalarının gürültüsünü duvar gi- bi oluyorum. Ah monsenyör, o itimat- sızlık kadar büyük bir kusur yoktur. Damvil dişlerini sakarak: — Demek o yazmıyacaksınız öyle mi? dedi, — Bunun bir faydası olmıyacaX ki monsej Bakınız, farzedelim ki Iye buraya gelsin. O vakit ne olur musunuz? yanın en itimatsız i sizin kadar da inatçı ve dik o kafalıdır.. monsenyör, o bir kere kafasının Dam dö Piyenle kızını ve ağaheyiniz monsenyörü sizi» bir adamı olduğu £ — İşsiz İvanoviç tecasüründen kendisini de- nize atmağa karar vermişti, nesimiden ve arzın cazibesinden kurtulduktan sonra süratimin fevkalâde artacağı» aşlayınca ilk iki kişilik yeri ben alacağımı, İşte size bile! para» 30 — Köprünün parmaklığma cıktı, Arfik son Saniyelerini yaşıyordu. PARDAYANIN ÖLÜMÜ 103 pençenizden kurtarmağı koymuş. Hiç | bir sey onu Du azminden döndüremer. Anlıyorsunuz ya, ben bu şerefli tekli- finizi kabul ediyorum. Fakat 0... ah,| korkuyorum., Duyar gibi oluyorum. Pa e diyeceğini hiliyor o musunuz, monsenyör? Hiddetinden mosmor kesilen mar. şal: — Ne diyecekmiş bakalım, dedi. ardayan, eli kılıcının kapzasın- da olduğu halde Damvilin karşısında dimdik durdu. — “ Demek ki baba, siz ve Mösyö lö Dük bana böyle âdi bir teklifte bu- lunuyorsunuz öyle mi7 Öyle ise erva hınıza yuf olsun! Mösyöler, dört bin ekü ve iki eğerli at için beni namus- suzluğa sevketmek istiyorsunuz ha! Bin eğerli at ve dört bin ekü vermis olsanız bile beni sevindirmiş değil da-| ha fazla tahkir etmis olursunuz. Ne.?. Sövalye dö Pardayanın, o babasının kuşandığı kılıcı satacağma, kurtarma. ba yemin ettiği iki talisiz kadını terk. edeceğine, kendisini de bu suretle al çaklar, reziller arasına kata nanacak adam dünyada varmış ha! Ah baba, bana ettiğiniz bu hakaretin altından kalkmıyacağım. Siz bu işten vazgeçerek bu tel verdiği utane ve rezaleti, kepazeliği ve alçaklığı ile öledenberi meşhur olan Damvile bi rakınız,, diyecektir İhtiyar asker, daima dimdik oldu- ğu halde kolunu Marşale dokunuca ya kadar uzattı, Damvil: — Sefil! diye hiddetle homurdan- dı. — Son bir söz dâha oMonsenyör. Yalnız bir söz, söylediğim kusurlarım- dan başka şövalyenin bir kusuru dahn vardır ki o da, beni son derece hattâ namusundan fazla sevmesidir, Burada bulunduğumu biliyor. Sahahleyin er- kenden geri dönmezsem umarımki kra la gidip sizin, Gizi kral yapmak için kendisine İhanet ettiğinizi söy tir, Evet, uğrayacağı yes ve ümitsiz“ likle bunu yapacaktır, Sonra da, geve- zelik ettiği için kendi kendisine hir ee- za tayin eder, İleriye doğru atılmış olan Marşal, yıldırımla vurulmuş gibi hemen oldu. ğu yerde kaldı. Ağzından köpükler sa- çıyor, tirtir titriyordu. Pardayan gülümsiyerek: Şimdi istersen git! diye mırıl- dandı. Fakat ihtiyar askerin sözlerile hiddeti son dereceyi bulan Marşalin kafasında kin korkuyu yendi. — Pekâlâ. Ne olursa o olsun, ben kendimi tehlikeye atacağım ( geliniz. hepiniz geliniz, diye bağırdı. Pardayan hemen hançerini çekerek Marşalin üzerine sıçradı ve: — TIK önce sen gebereceksin dedi. Fakat Damvil, hançerin o üzerine ineceğini nce hemen yüzükoyun yattı Parda hızını yenemiyerek yere yuvarlandı, Ayni zamanda oda- nm içi mızraklı, kılıçlı, tüfekli as- kerlerle doldu. Gözleri kan çanağına dönen ihti. yar kurt hiç olmazsa kendisini koru- yarak ölmek için kılıcmı çekmek iste. di. Fakat bir anda her tarafmdan ya» kalanmış ve yirmi el ile tutulmuş ol. duğundan bir saniye içinde bağlandı, Ağzı tıkandı silâhları alındı. 0 vakit gözlerini yumarak siddet- le gerindi. Ortes: — Monsenyör, bu serseriyi nereye asalım, dedi,