i İŞ 4 SONKANUN — 1936 korkuyorum... Ölüden korkuyorum, £ kardeşim. Fakat, nasıl korku, biliyor musun?.. Be- yazlara bürünecek, loş £ koridorlardan karşıma çıkacak ve bana böh diyecek diye değil. Hayır, kefenlere | Bürünmüş hort- laklardan körktuğum yoktur. Soğuk, çok fena şeydir. fnsam don | durur. Fakat insanların iliklerini dondu- ran, bir ölü soğukluğu vardır. Insanm eli bit cesede değürse tüyleri diken di-| ken 6'ar.., Z eni körkütan bu soğukluk da de. İspirtizma masasi ba il tiril! şında tiril töril — rastladım, Benim sinirlerimi! londurasi, ölülerin kayıptan haber veri şidir sanmay!,. Korkuyorum, korkuyorum. . Ölen köcamdan korkuyorum, Aranır " Yaş farkı vardı, biliyor. sun, Öldüğü vakit, p, altmış yaşında bir paşaydı. Ben, otuz birinde bir kadından. Henüz yirmisindeyken, beni fakir bir a- ileden ald. Tahsilsizdim, oturup o kalkmasını, er giyinmesini bilmiyor. am. Ziyafet görmemiştim. Bana höca- lik, mürebbilik etti, Seyahatlere çıkar. dı, dünyayı gördüm, Hanımefendi ola rak baş sedire kuruldum. izzeti ikbal içinde on senemi yaşa. dim. Nihayet öldü. Bana © büyük bir! servet bıraktı. Şimdi bu para sayesinde, istanbula en zengin kadmları arasindayim... Paşaya derdim ki: — Sans köpek gibi | bağlıyım, sen benim sahibimsin.. Ne İstersen, 56 etire- dersen Onu Yaparim.. Gayet müsamahakârdı. Gülerdi. Ya. naklârımı okşardı. — Sen gençsin, bem yaşlıyım.. Ara- i Çıktığı gündenberi, en büyük gayesi okuyucularına elinden geen hizmeti ya- pabilymwk olan (HABER) (Bize soru- nuz, size ceyap verelim) başlığı altında yeni Wir siitun açarak, muhterem okuyu- cularma yeni ve faydalı bir hizmet da- ha görmeği dtişündü. (Bize sorunuz, size cevap verelim) siltunu, tam münasile okuyuculerim'zir bir dert ortağı, bir akıl hocası olacaktır. Doktora gitmeğe Hizum kalmadan akel danışmak istediğiniz hastalıkları Mizda, sıkıntıya (düştüğünüz fakat bir müşavere için avukatlara avuç dolusu pa Ta vermek İstemediğiniz hukuki işleri mızda otuz senö fark var! — derdi — Gençliğin lâfı mı olur?.. Gençlik nedir, paşam? Başını iki yana sallardı: — Gençlik... Gençlik. — Sizin bana yaptığınız bunca iyilikler, sizin içtimai mevkiiniz... Sözümü keserdi: — Ya senin bana verdiğin gençlik?.. Benim param, pulam, her şeyim elde e- dilir,. Fakat senin bana verdiğin genç- lik ... Işte bu, hiç bir suretle elde edil mez. Sen en kıymetli o haizneni bana hasrettin.. — Değil mi?.. Hasrettin? — Evet paşam... Fakat bu sözü yüreğim — titriyerek, kendi kendimden nefret ederek söyler- dim. Çünkü ona başstetmiyordum.. Am- camın benim yaşımdaki oğlu Atıfr sevi- yordum.. Onun metresiydim. Vücudum, ruhum, her şeyim onunda. Hakikatte onun karısıydım. Paşaya merbutiyetim ise ancak hürmet dolayı- sileydi. i Fakst, o, bunu bilmiyordu. Bötün varmı vererek beni kendisine hasrettiği- ni sanıyordu. Aldattığımı an'ıyacak diye bütün örnrümce ödüm patladı... Nihayet öldü... Yarahbi Ah, şimdi öldü. Biliyor) mu?., Biliyor mü?.. Kendisini aldattığı- mi biliyor mu ... Diyorlar ki ruhlar, yanımızda dola- şırlarmış... Bütün hayatımızı görürler-| miş. Mazimiz hakkındaki her şeyi de bilirlermiş.. O da biliyor mu?. Atıfla onu âldattığımı, kendisine “basrolmadığımı,, biliyor mu? Kardeşim işte, ölüden O korkum- budar! Nakleden : Hatice Süreyya i , M2 More yi nizde, merak ettiğiniz tarihi hâdiseler: de, akl erdiremediğiniz spor meselele- rinde, vergiler, kanunlar, nizamnameler, vesaire hakkında bir derdiniz, bir sor- gunuz mu var .. Hemen bize yazınız, ve sorunuz. Suallerinize, her sahanın en sahibi salâhiyet yüksek bilgili | şahsiyetlerine danışarak derhal cevap (vereceğiz ve müşküllerinizi halletmiye çalışacağız. Önün için kiç geç kalmayınız. Bütün müşküllerinizi, 15,20 satır- lık kısa ve düzgün bir yazı ile yazarak: BİZE SORUNUZ CEVAP VERE LİN), m | Esnaf ve işçi | Beyoğlu manavlarının derdi Taksimde manav Ahmet diyor ki: “Dükkân kiralarımız O Vemas raflarımız çok ağır.. Bu parayı çı karmak için, dükkânlarımızın sa- bah saat 7 den, gece sinema dö nüşlerine, yani saat 12 Y* kadar! açık kalması ve bol satış Yapma - mız lâzımdır. Halbuki, belediye — bizleri bir senedir akşamları saat (21) de kapatmağa mecbur ediyor. İşler bu yüden çok azaldı. Ge- celeri herkes, sinemalardan dö - nerken yemişlerini, seyyar satıcı- lardan alıyorlar, Böyle giderse, gelecek seneler dükkân kirasını, ve seve seve ver mek istediğimiz vergileri nasıl ve. receğimizi hiç bilmiyoruz. Açık kaldığımız saatlerin ve satışm azlığından, yemişlerimiz de İ çürüyüp mahvoluyor ki, bu da ay- rı bir zarardır.,, Manav Ahmedin derdi, alnız kendisinin değil her ay yüzlerce lira dükân kirası ve vergi veren bütün Beyoğlu manavlarının der- didir. Dükkânların kapanma sa * atlerini tahdid eden belediye ni - zamnamesinde, bu vaziyetin na - zarı dikkate almarak, bilhissa ma” navlardaki eşyanın oçürüyeceği düşüncesile tadilât yapmak, her| halde iyi olacaktır. Benzinciler az kazanıyor Ayazpaşadaki benzincinin yar! nında satıcılık yapan Mehmet Ben li diyor kiz “Ben dört senedir İstanbulda- | yım, benzin satıyorum. Beş çocuk” Ma bir ailem var. Fakat bu dört 86-| nelik geceli gündüzlü çalışıp çır - pımmama rağmen, bunları geçim dirmek ve maişetlerini temin için| kazandığım para kâfi gelmiyor. e İİ Orta tahsilim var, jandarma! baş çavuşluğu yaptım. Bir çok ma- kamlara bir memuriyet (bulmak için yaptığım müracaatlar hiç bir netice vermedi. Benzincilikte bugünkü şaraitle! ekmek çıkmıyor, baska iş de bu - lamadık. Halimiz böyle ne olacak bil * mem,,, Tefrika numarası: 111 Yazan: (Vâ-Nâ) | Lidya sevinçle haykırdı: “Demek ki ben Türküm!.. Oh... Yarabbi şükür .. Büyük ve hür bir milletin, efendi bir ırkın evlâdıyım ... Halbuki | en büyük utancım, esir ve tâbi olmaktı!..,, Geçen kısımlarıu hülâsası Recep, panzehiri içerek gözleri a- çılasaktır. Lâkin Anita ile Hasa- nın geldiğini haber vermek için| içeri giren İbrahim panzehirli şer-| bete çârpıyor ve döküyor. Zübeyde, yerlere kapandı. Çır- pına çırpma ağlamağa başladı: — İşte mahvoldum.. Mahvol - dum... Ben, kendimin iyileşmesi- ni neyliyeyim., Recep, bu halde kaldıktan sonra... Doğrusu, Ibrahim, hiç bir şey anlıyamıyordu. Gürültü üzerine, içerdekiler de ortaya çıkmışlardı. — Ne oldu?... A... Vah vah... Kim döktü bu sihirli şerbeti?.. — Yahu, sizde mi ona uydu » nuz?.. . dedi, « Şerbet döküldüyse dökülsün varsın... Yenisini yapa” rız.. Ne ehemmiyeti var?.... Asıl havadis bende... Hasan, esaretten kurtuldu.. Prenses Anita ile bir - likte düşman donanmasından kaç. mak fırsatını buldular... Buraya geldiler... Herkes, kendi noktai nazarın- dan düşünüyordu: “. — Prenses Anita ile mi?..,, Lidya, eseflendi: “. Vah, vah... Şimdi annem beceriksizliğimi görecek... Bana büyük bir gaye olarak telkin etti- ği işi yapamadığımı anlaymca, kimbilir nasri lânet edecek? Yazık lar olsun bana... Ne beceriksizmi- şim... Kendimi gözetlettim... O - nun yüzüne nasıl bakacağım?...,, Hızır: “— Kızı, kızımdır... Onu içim çekti.. Herşeye rağmen onu be - nimsiyorum... Günaha ve bana su- ikastine rağmen... Fakat o... Be - nim kız kardeşim ve maşukam... Onunla nasıl karşılaşacağım?... Ona karşı aşkım nefret halini al- mamış mıydı?.. Kendisile ne konuşacağım?... — İstemiyorum..,, Zübeyde ise, kendi halinde, kendi âlemindeydi... Anitanmn gel. miş olduğunu düşünmüyordu bi « le... “.— Recep. Recep... Gözleri açılmıyacak!...., Diyordu. Bunlarm böyle taş kesilmiş gi- bi katıldıkları sırada, İbrahim, merdivenin başından seslendi; — Gelin, buradalar... Hasan önde, Anita arkada içe- riye daldılar. Delikanlı, bakalığının ellerine kapandı: — Dünya gözile tekrar seni gö- rebildiğime ne mutlu, reis... — Ah, evlâdım... Gel seni bağ- rıma basayım... Babalıkla oğulun öpüşmeleri pek hazin ve pek müessir oldu. Hızır, bu öpüşme esnasında bü -! tün diğer hissiyatını unuttu. Delikanlı: — Yalnız ben gelmedim... Sa- na pek büyük bir haber de getir - dim... Gel, söyliyeyim... Kulağına iğildi: Bir şey fısıldadı. Hızırın gözleri memnuniyetle açılmıştı! Anitaya bakarak: -—— Hemşirem değil mi imiş?.. Gazanfer reisin torunu mu imiş? Ne biliyorsun?... Neyle temin edi yorsun? Hasan, göğsünden bir tomar kâğıt çıkardı, — İşte vesikası... Gazanfer re- isin vasiyetnamesi burada yazılı. — O vasiyetnameyi nerede bul. dun? — Hazinede... — Hazineye mi girdin? — Evet... Hattâ nasıl girilece- ğini de size gösterebilirim... Lidya, şaşıyordu: “— Oradan nasıl çıkabildi?..,, Yüksek sesle; — Kapıyı mı kırdın? - diye sor, du. Hasan, Lidyaya izahat verir - ken, Anita, kızma: — Şimdi onları bırak... Zehir ne oldu?.., Hızır reise içirdin mi?. Ah, içirdin mi?... Lidya hem mahçup, hem de! için için memnun; I — İçiremedim... Başkası içti... İçen de Zübeydedir... Ona bu ze-| hir panzehir yerine geçti ve yüzü! iyileşti, Anita, geniş bir oh çekti. O da Hızırın ellerine, ayaklarma ka - pandı: j i Birinciye bir cep saatı, Bugünkü müsabakamız şudur: — Beni affet... Daha doğrusu biribirimizi affedelim... Ömrü « müzün yirmi senesi büyük bir yan- lışlığa kurban gitti... Az daha 90- || nin hayatma da kıyıyordum... | Bütün elemini anlattı. 3 Yedi sene sonra buluşmaları icabeden iki âşık, yirmi tene ton- rada biribirlerine muhabbetle bakıyorlardı, 4 — Gene ne mutlu bize... Lidya, bunlardan bir şey anla” mıyordu. Can düşmanı bildiği am- | nesile Hızır, böyle, hir an içinle " naşılkaynaşmışlardı? Büyük sırrı, annesi bizzat ifşa etti; 4 — Sana şimdiye kadar onun aleyhinde yaptığım telkinlerden dolayı beni affet yavrum! 4 Kızm sanki başı dönüyordu. Düşüp bayılaacktı. Lâkin bu his, memnuniyetinden doğuyordu. J — Demek ki ben Türküm.. Oh. | Yarabbi şükür.. Büyük ve hür mil, letin, efendi bir ırkın evlâdıyım.. En büyük utancım esir olma Baba., Baba... — Gel yavrum.. g Baba kız öpüşürlerken, anne de: j — Yalnız baba tarafmdan de) ğil, ana tarafmdan da Türksün... Zira ben de Gazanfer reisin bei yım... « diye iftiharla başmı havas ya kaldırmıştı. (Devamı vor) i | ç J m 4 ikinciye br boyun atkısı, üçüncüye bır cüzdan 3 K.ND. Noklara birer sesli harf koyarak bir atalar sözü çıkarınız. Doğru bulanların birincisinden üçüncüsüne kadar yukarda yazdı- ğımız hediyeler, 4 üncüden 200 ünciye kadar da muhtelif kıymet- te mükâfat verilecektir. Cevap müddeti on beş gündür, Cevapla-' Acele satılık kâgir ev Aksarayda Çakırağa mahallesi Ab dullah çavuş sokağında 32 numaralı müceddet alti oda bahçe elektrik ve banyoları havi içindekilere müracaat, Irad almak istiyenlere Beyoğlunda Yenişehirde Hü - seyin ağa mahallesinde Yenişehir caddesinde 92 numaralı kârçir büyük kahvehane binası satılık - tır, Üzerinde iki odası, altında! mahzeni ve tulumbası vardır. Ye. | ni yapıdır. Almak isteyenlerin ga- zetemiz idare memurluğuna mü. racaat etmeleri. reka iş dank ği D.Ş.N .GL.M.Z rınıza kuponlarımızı eklemeyi we nulmayınız. i | ÇOCUK SAYFASI Bilmece kuponu 4—1— 936 HABER AKŞAM POSTASI (DARE EV Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : Istanbul 214 Telgrat adresi: ıstanbul HABER | Yazı ileri telotonu :2a$7? | (dare ve Nân 524010 ABONE ŞARTLARI Türkiye > Eenebi 1400 Kr, 27006. 730 . 1380 s0 .. 409 300 Senelik İLÂN TARİFESİ Tcaret nanlarının satır 12,50 Resmi manların 10 kuruştur. Sahibi wo Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us | Basıldığı yer (VAKİT) matboas