3 SONKANUN — 1956 Meş'um kadın ve Italya Suzan, Hıristiyan olmakla be- raber, isminden dolayı Müslüman sibi görünürdü. Herkes onu Türk bir ana babanın kızı sanırdı. E - sasen, öyle güzel türkçe konuşur âdetlerimizi öyle iyi bilirdi ki, el-! ğe Türktü, Fakat, Hıristiyan -) İs, sanly Be hale ml etmişti. Birdenbire, şaşılacak bir haber duyuldu: Figüranlardan bi ri, onun için intihar etmiş.. Herkes, onu teb'in etti: Yazık) değil miydi delikanlıya?.. Niçin| onun hayatına kıymıştı.? Halbuki | zavallı Suzan, figürandan hoşlan-! mıyordu ki?.. Kendisine manasız! yere âşık olan bir delikanlının de | iliğinden mes'ul müydü? | Kızcağız bize , ağlıyarak sor- du: — Söyleyin allah aşkına... Ba- na ber musallat olanın yüzüne gülm:ğe mecuurmuyum?. OEğer aramızda en ufak bir münasebet olsaydı, kendisini aldatmaktan bel ki kabahatli sayılırdım. Fakat ce- saret ver'ci en ufak bir harekette| bile bulunmadım. İlk günden iti- barcn benden bir şey ummaması- mı söyledim. Bir erkek arkadaşımı benimle beraber görmesi üzerine hiddet - lenmiş, bu işi yapmış.. Eve arka- daşımla birlikte girdiğimizden iki dakika sonra kapıyı çaldı Açtık. Taşlığa girerek beynine ta- banca sıktı, Gözlerini kuruluyarak , Suzan,| ilâve etti: — Diğer bir feci vaka da, er. kek arkadaşımın vaziyetidir. Onur metresiydim. Gazeteler , henüz intihar haberlerinin yazılması ya- sak olmadığı için, vak'ayı bütün tafsilâtile sütunlarına geçirdiler Aşığımın ismive resmi de bu me- yanda basıldı. Adamcağız evliy. di. Karısiyle ayrılacak derecede kavga etti, fakat neticede beni bıraktı, Sinirli sinirli güldü: — Ben, meş'um kadınmışım... Böyle M6$'um kadın olur mu?... Fransızlarm Femme fatale dedik- eri mahlüklar, erkekleri biraz da kendi kabahatleri olarak yıkar - lar, mahvederler. Ben böyle bir) #€y yapmadım ki... Tamamen ma-| #umum, Aradan dört sene geçti. Süzan, zengince bir tüccarla, gayet iyi Yaşıyordu. Bir paşazade kendisi- ne musallat oldu: İlle münasebet Peyda etmek istiyormuş, yoksa in- tihar edermiş. Kuyruk acısı olan genç kadın, tehdide pabuç bırak- tı. Paşazade ile buluşmağa baş - ladı. Fakat bu sefer de tüccar üst-| lerine geldi ve intihar etti. intiharı, galiba | işlerinin fena gitmesi imiş. Met » resini de başkasile görünce, te - reddüdü ortadan kalkmış, Taban- cayı beynine çekmiş... Fakat, bunun mes'uliyeti de bi- çare kızın üzerine yıkıldı, — Ne yapayım? . diyordu. - Herifin asıl Aşıklarrıma yüz versem bir türlü, vermesem başka türlü... Matem içinde gizlendi. Gaze - tecilerden kurtarmak için, onu bir ay kadar evimizde sakladık... Nihayet, harp senesi geldi, çat- tı. Bir Avusturyalı ile münasebet peyda eden Suzan artık sahneden çekilmiş, onunla yaşamağa başla» mıştır. Gayet mesud görünüyordu. Avusturyalı, sefarethanede me - murdu. İşleri de pek iyi gidiyor » du. Avuçla para sarfediyordu. Bir gece, balo dönüşü, çekme- yi açmış. Tabancasını çıkarmış. Şakağma dayıyarak çekmiş ken - dini vurmuş. Beş dakika sonra, Suzanm evi- ni polisler bastı, Meğer, Avustur- yalı, casusmuş... Herkes: — Para sarfetmek yüzünden oğlanı da fena işlere (sevketti! - dediler, | Şeametine, bizzat Suzan da| inandı. Artık dünyadan elini çek-| ti. Rahibe oldu. Fakat, rahibelik| işleri de iyi gitmedi. Türkiyede | yüz hulamıyan manastırların bir| çoğu kapandı. Suzan Yunanista - na gitmek mecburiyetini e Orada da bir takım ihtilâller. Girit adası ve Trakya isyanla. | rile koskoca memleket az daha intihar ediyordu. Bereket versin Suzanın intisab ettiği papaslar, Yenizelist grupuna dahilmiş, hu - dut haricine kaçtılar, Suzan da bu arada İtalyayı boyladı. Allah Musoliniye yardımcı ol- sun... Nakleden: Hatice Süreyya Acele satılık kâgir ev Aksarayda Çakırağa mahallesi Ah dullah çavuş sokağında 32 numaralı müceddet altı oda a bohçe elektrik ve Yosma Etem İzzet Benice 936 mm en çok merak ve alâka uyan- dıran edebi romanı, Kitap halinde çıktı. Tetrika numa Panzehirli şerbet köre gidiyordu. Fakat, hızla giren bir adam olacaktı. rası: 110 Yazan: VE NO ) içip iyi kupaya çarptı, şerbet yere döküldü Geçen kısımlarıu hülâsası di Kızıyla ilk defa ola- rak karşılaşmıştır, Kız, onu zehir- lemek istemiştir. Hızır, yüzüğü eline aldı: Evet, bu, onun yadigâr verdiği mücev - herdi... Annesi de bunu kızına devretmiş olacaktı. Demek ki, Lidyaya, kıza karşı| duyduğu incizabın sebebi buy -| .. Ayni zamanda bir irkil -| setmesi de lâzımdı; fakat sevgisi devam ediyordu. Bu kiz, kendinden kuvvetli| bir insanı yere çalan, gözleri çok sevimli bir asabiyetle parlıyan kız... Kendine, düşmancasına, Yi-| yecek gibi bakan, fakat düşman - ca bakışından bile, bir askerin za- bitine selâm verirken takındığı! ciddi, vakur ve göze hoş gelen! hal vardı. “— Acaba buraya kadar niçin ve nasıl geldi?...,, Emine: — Az daha beni öldürecekti.,.. - dedi. . Beni öldürmesi bir sey| değil zehirliyecekti. — Niçin?... Baba kız, şimdi göz göze ba - kıyorlardı, Barbaros, deminden beri ken- disine söylenilen bu hakikati da - ha yeni anladı . — Beni zehirliyecek miydi?... Hiç ummam... Yanlışlık olacak?.. Bunu nereden anladınız.. Emine: — İsbat ederim! - dedi. | Barbaros, hazin hazin kızına bakıyordu : — Sahi mi, kızım. Bu sözün âhengi, Lidyayı tie -'ğ retti.. Cevap veremedi. Yaşaran gözlerini sildi '— Bu adama nasıl kıymak “ istedim?..,, Emine, can acısile heyecan i - çinde anlatıyordu: — İsbat ederim... Eyet, zehir - lemek istiyordu... İsbat ederim.. Baba kız, hâlâ, yüz yüze bakı- yorlardı. Yüreklerinden birbirine zıd bin türlü his geçiyordu. Zübeyde: — Nasıl isbat edersin? » diye! sordu. — Bizzat seninle, kocanla.. — Benimle ve kocamla mı? — Evet.. Biliyorsunuz ki, ben, senelerce, papaslar muhitinde bu-| lundum... Yılanlı manastırm esra- rmdan da bir çoğunu biliyorum. Senin yüzün, bir zehir içtiğin için bu hale gelmiştir. Kocanın da göz leri, gene papasların icadı olan bir âteşi rumiden dolayı kör ol - muştur. Yılanlı manastırın müt - hiş bir zehiri vardır. Eğer tama -| mile shhatte olan bir insan bunu içerse, ölür. Fakat ayni ilâç, hem senin, hem de kocan için panze -İ hir mesabesindedir... ' dikkat ettim: Tanıdım.. Zübey 3 Demin iyice de! Beni dinle ve bana itimat et.. İşte şu zehirli şerbeti, yarısına ka dar iç... Yüzün değişecektir... Gö- rürsün .. Hrzir: — Bırakm... parsınız... Kız, ölür filân maazal- lah.. Zübeyde: — Bu halde dolaşmaktansa tehlikeli bir tecrübeye girişmeği tercih ederim! - dedi. Demin kaldırdığı kupayı ye - rinden alarak, yarısına kadar böl şalttı. İşte o zaman, vaktile Zoğrafo- sun başından geçen şaşılacak de- ğişme, Tunuslu kızda da vaki ol. du. Yüzünün şişleri süratle indi, Ve gene, vaktile Ramarama' - nın hayretle seyrettiği gibi, bu ta-| havvülü Barbaros, Lidya mr - tiler, Emine, muzafferane: — Gördünüz mü?... Söyledi - ğim nasil çıktı?... İşte bu kız, şer- bete zehir karıştırdı. Zübeyde, yanaklarını yoklıya- rak, neş'e içinde: — Fakat neticesi iyi oldu.. Al lah razı olsun... Onu affediniz, reis... Aynaya koştu. Kendine baktı: Sahiden değiştim.. Bambaşka bir insan oldum... Daha doğrusu eski halimi buldum... Eminenin ellerine sarıldı: — Bu şerbetin öteki yarısını da| koram içerse gözleri açılacak Eski haline geleceksin.. | mı?.., Emine: — Evet. , « dedi . Yalan söy » lemediğimi kısmen isbat ettim... | Şimdiki tecrübenin müsbet neti « Yanlış bir şey ya-| ce vereceğine ise katiyen eminim., Haydi,. Gidin, Recebe şerbeti içir * rin... Emine, sevinç içinde koştu. Kahramanın hem gözleri açılacak hem de kendisini güzel olarak gö- recek... Bunu kaç kereler rüyasın- da görmüştü de inanmamıştı!.. Heyecanla koşarken, kapının önünde birine çarptı. Bu müsa - | deme neticesinde, elindeki kupa düştü. Kıymetli mayi döküldü. — Eyvah... Gördün mü olan işi?... Ne yapacağım şimdi?... Bu gelen, İbrahimdi. — Ne var?... Hızır nerede?... Onu görecektim... Ne kızıyorsun, tepiniyorsun, canım Zübeyde? .. A... Yüzüne ne oldu?... Maşal « ! lah iyileşmişsin.. Sevin kızaca « ğma.... Fakat, sevinmenin de za- manı değil,, Düşman donanması harekete geçecek. “Esaretten kür- tulan Hasan ve prenses Anita gel di... Nerede Hızır reis?.., l — A.. Şerbet,. Şerbet., Şerbet döküldü... — Şimdi şerbeti düşünmenin s1. rası mı?... Delimisin?.. Döküldü ? ise yeniden yaparsın... — Ah, bir daha Felâket... Felâket... (Devamı var) yapılamaz .. Berlitzde Yeni Açılan Lisan Kursları Türkçe, fransızca, ingilizce, italyanca, almanca, rusca v.s. KAYT MUAME LESİi BAŞLAMIŞTIR. Tecrübe dersi parasızdır. İstanbul. 373, İstiklâl caddesi HALİDE Şehzadebaşı TURAN Tiyatrosunda | Bu gece snat 20,00 d» VELİNİN ÇOCUĞU Komedi 3 perde İer tarafa tramvay Telefon: 22127 Fransız tiyatrosu HALK OPERET! Bu akşam 20,20 4 TELLİ TURNA Büyük operet Yazan: Mahmu! Yesari, müzik; Sezai ve Seyfel- tin Asaf Cumartssi ve pi, zar akşamları vepuzar matineden | başka her Zamanzabitan ve talebe. ye tenzilâtir. Pazartesi akşamı Kadıköy: Halede Bay — Bayan öz Hekimi Dr. Şükrü Ertan Bebrâli, Ankara caddesi No. 60 Telefon: 22666 Sa'ı günleri meecanendir.. | Naşit - — > Ertağral Sadi Ankara Konya caddesi Uslanbul Belediyesi 5 u akşam saat Şehir Tiyatrosu 20 e Tün GEÇİKEN CEZA | | Yazan: | Jeffrey De j Türkçeye çe li ” o ren: M. Ferdun. HABER AKSAM POSTASI DARE EVI Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 Telgraf adresi: istanbul HABER Vâzı işleri telotonu : 23872 idâre ve ilân : 24310 ABONE ŞARTLARI 720 “. «00 . İLÂN TARİFESİ Taret ilanlarının Satırı 12,50 Mesmi ilânların 10 kurstur. Sahibi e Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matbaan genesn plak