Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Konuşma adabını Ööğrenelim Konuşma adabı!... Bu, çok mü- him meseledir. Cilt cilt kitap yazılsa, bilmiye- 3* gene öğretilemez... Zira, muhit 'e alışkanlık işidir. birşey var ki öğrenmesi h."ittir. O da, umumi toplantı - aki müzakere usülleridir. Me- 'lâ filânca klüb âzası, filânca mekteh mezunları, filânca esnaf iyeti bir araya geliyor. Her kıçMlııı bir ses çıkıyor. Netice el. | * edilemiyor. İşte buna mâni ol- dak için çok basit çareler vardır. ' lt“'ılı'ıu daima tatbik ettikleri bu H,i yurtdaşlarımın istifadesine ediyorum. Toplantıyı çağıran müteşebbis h'"l. bir ruzname yapar. En ba- n reis, hattâ icap ederse riyaset eti seçimini koyar. (Namzet - | !"inî de gösterebilir.) Bunların l bmmdan sonra ruznamenin % maddelerinde nelerin ko - ğı haziruna bildirilir. En da müteferrik meseleler ko- lur. Toplantıyı icap ettiren da mevzuların dışındaki herhan- t bahis, bu müteferrik meselele- *tatılarak müzakerenin intizamı w hnz'ılllııı.ı:ı:ııısn-ıa gayret olunur. Uznamenin meselâ şöyle dört ddesi olabilir: — Reis seçimi, 2 — Bir tekaüt sandığı kurul- x 3 — Binanım tamiri 4 — Müteferrik bahisler. nİı'iııc;i bitmeden ötekine geçil - &z "eîmî tonlantıda ietimarm ÜÇ m*îhîn ve riyaset heyetinin seçil- ı ::'îhden sonra (Geçen toplantı- ki tunları konuşmuştuk!) diye es- taptın hülâsası yapılır. İkinci maddeye geçildiği za - Mı şu sıra takip olunur: *iı — Tekaüt sandığı fikrini ile- | iüren her kimse, ayağa kalkar . dığı nutku söyler ve okur. İ Tutuk, umumt gayeyi anlatan ışı mahiyetinde bir söylev- * ;Ğ — Tamamlayıcı nutuk, başka tarafından söylenir. Bu da, t sandığının hangi esaslar inde yapılacağını izah eder. — Sualler var mı? diye soru- unlara cevap verilir. — Aleyhte söz söyliyenlerin _ dinlenir. j "h — İlk yahut ikinci söz söyli- | & Zat bunlara cevap verir. — Karar sureti teklif olunur. * konur. V l Binanın tamiri mevzuuna Bu ip mevzua) geçilir. İlâh... Atul &b Mmesele de ayni şekilde ka- şh;'zllnhyı kadar şu veya bu 3 4 5 Ur, İcap ederse karar, gele- ların meseleyi tetkik et - iî"lı tehir olunur. Fakat eğer müspet netice alınmak ' Ni::l'lı gelecek toplantının da tespit edilir. . - * A h « ıi::ı:'ül dairesinde yapılan top- N’ dan fayda hâsıl olacağını ÜŞ Yum. Yoksa kellim kellim Stfa! H ak âdabrı, mekteplerde . Vmnelidir. (Vâ-Na) Kd ı»:avvogıu tahsil _ *“ dür muavini l ü bulunan Beyoğlu tahsil he Muavinliğine 40 lira ma - ; v—'“l tahsil başmemuru İ - , İ0 İLKKANUN — 1935 çocuklar Kızılay bunların onda birine yemek verebilecek İstanbul Kızılayı nihayet hiçbir taraftan yeni bir yardım görme - yince elinde bulunan para ile ilk okullardaki gıdasız çocukların, hiç değilse bir kısmımna, yemek tev. ziine başlanmasma karar vermiş” tir. Kızılayın elinde gıdasız çocuk- ların do ması için belediye tarafından verilmiş beş bin ve Kı- zılay genel merkezi tarafından tahsis edilmiş üç bin lira vardır. Yapılan hesaplar bu sekiz bin lira ile İstanbuldaki gıdasız çocuklar:- dan anctak onda birinin, yani bin çocuğun doyurulabileceğini gös termiştir: Bu çocuklara pazartesi ,salı, perşembe ve cuma günleri öğleleri sıcak yemek, helva veya peynirle ekmek verilecektir. Halbuki ge - çen yıl İstanbul ilk mekteplerinde 3500 çocuğa öğle yemekleri ve * rildiği halde yine her taraftan şi- kâyetler yükselmekteydi. Çocuk Esirgeme kurumu ni - zamnamesinin yardıma ait olan ilk maddesi gıdasız çocukların dor yurulmasına dairdir. Bunun için . Kızılay bu kurumun da yardımını istemektedir. Başkırdistan Cumurbaşkanı intıbalarını anlatıyor İki gün evvel şehrimize geldiğini yazdığımız Sovyet Rusya Başkırdis - tan Cumur Başkanı Bay Tahirof Ap- zal dün Sovyet konsolosluğunda ga .. zetecileri kabul ederek memleketimizi ziyareti maksadını anlatmıştır. Bay Tahirof Apzal, ayni zamanda bir müelliftir, şimdiye kadar hikâye, roman, kronik ve piyes — olmak üzere TT eser yazmış ve bu eserler — Sovyet Rusyada bütün dillere çevrildiği gibi kısmen macarca, çekce ve almanca . 'ya da çevrilmüş;tir. Başkırdistan Cumur Başkanı di. yor ki: “— Türkiyeyi ziyaretten maksa. dım, kültür sahasındaki ilerleyişinizi görmek, takdir etmektir. Geldiğimden beri kız öğretmen mektebini,sanat mek teplerini, çocuk dispanserini gezdim. Sovyet Rusyada Çar zamanında çok ezilmiş milletler, yeni Türkiyenin in- kişafımı yakınm bir alâka ile takip edi. yorlar. Çok samimi ve güzel olan Tür- kiyeyi görüp yeni intıbalar alıyorum. Gezdiğim irfan yurtları, hele gelecek neslin de sıhhatini koruyan çocuk dispanseri bende derin intıbalar bırak tı. Elde ettiğimiz muvaffakıyetleri, noksanlarımızla birlikte öğrenerek bi. ribirimize yardım etmeği kültür ci - hetinden büyük bir İş sayıyorum.,, Bay Tahirof buradan Ankaraya, oradan da İstanbul yoluyla Parise gi- decektir. .| ihracat taciri HABER — Akşam postağr gl Ih 200 bin lira sermaye sahibi olmak şart konacak Ekonomi Bakanlığı son zaman" larda ihracat tacirlerimizden ba- zılarımın hariç piyasalarda ihdas ettikleri vaziyeti ve bunun mem - leket ekonomisi için zararlarını göz önünde tutarak ihraç ticareti" mizi kayıtlandıracak yeni bir ka- nun projesi hazırlamağa başla - mıştır. Bu proje üzerindeki tetkik” ler tamamlanmıştır. Ekonomi Ba- kanı Celâl Bayarın Ticaret odası- na yaptığı ziyarette oda ve borsa erkânile bu hususta görüşmeler ya pılmıştır. Öğrendiğimize göre Bakanlık olabilmek - için 200,000 liralık sermayenin mev * cuduünu esas tutacaktır. Bu kadar sermayesi olmıyan firmalar bir - leşerek ihracat yapabileceklerdir. Bu suretle zarar olunca küçük ser- mayeli bir takım tacirlerin taah * hütlerini yerine getirmemek gibi srk sık hadis olan vaziyete nihayet verilecektir. Bir maddeyi ihraç edecek ihraç taciri bu maddeyi ihraç salâhiye- tini bulabilmek için Ekenomi Ba- kanlığından birlisans alacaktır. Her madde için ayrı bir lisans ve- rilecektir. Edirnede eski eserleri sevenler kurumu Edirnede, “Edirne ve yöresi es- ki eserleri sevenler kurumu,, te - şekkül etmiştir. Trakya genel müfettişi General Kâzım Diriğin başkanlığında bu- lunan bu kurumda Edirne saylav- ları, memurlar, muallimler vardır. Bu kurum eski eserleri koruya- cak, broşürler bastıracaktır. ——— — —— —— Ekmek narhı değiştirilmedi Belediye narh komisyonu dün toplanmış, ekmek ve fr, hının gelecek hafta değiştirilme - sine karar vermiştir. Amele ekmeğinin ne günü çı karılacağı da henüz kat'i surette tespit edilmemiştir. a Nnari Ekonomi haftası hazırlıkları Ulusal ekonomi ve arttirma haf tası perşembe günü başlıyacak - tır. Hafta zarfında ikramiyeli ye- miş “ıtmak üzere yüz bakkala makbuz verilmiştir. Bu makbuz larda her türlü suiistimalin önüne geçecek tedbirler alınmıştır. Vitrin müsabakasına 72 mağa- za iştirâk etmektedir. ——— Çemberlitaşın düşmek üzere olan taşları Son yağmurlar yüzünden Çem- berlitaşın üzerinde birkaç küçük taş yerinden oynamıştı. Dün itfa- iyenin merdiveni getirilmiş, mü hendislerin gözü önünde taşlar a- İmnmıştır. Aydın Demiryolları Devlet demiryolu sistemine göre değiştirilecek Hükümetimizce yeni satın alı - nan hatlardan Aydın demiryolu- nun Devlet Demiryolu tipine çev- rilmesine karar verilmiştir. Bir husuüsi sosyete tarafından evvelce yapılmış olan bu hattın tünelleri ve bir kısım istasyonları Devlet Demiryolları tipi vagonların geç- mesine müsait değildir. Hat açık. lığı diğer hatlarla bir olduğu hal- de Aydın hattının vagonları daha basık olduğundan Devlet Demir yolları vagonları bu hattın tünel- lerinden geçememektedir. Bunun için şimdi diğer hatlardan bu hat- ta aktarma ile nakliyat yapılabil- mektedir. Bayındırlık Bakanlığı bu hatta yarım milyon liraya mal olacağı- neticesine varmıştır. İnşaata yıl - başında başlanracaktır. Öğrendiğimize göre Aydın hat- tmin 81 ve 84 üncü kilometrele rindeki tüneller Devlet Demiryol- ları sistemine göre genişletilecek, Aziziye istasyonu bu ıslahata uy- gun bir şekilde yeniden ıslah edi lecektir. Selyatağı tüneli de ayni esas dahilinde genişletilecek ve Aydın istasyonunda yeniden 12 metrelik bir betonarme köprü ku- rulacaktır. Bu işin iki ay kadar sü- receği sanılmaktadır. keşif yaptırmış ve değişme işinin İnkılâp dersleri Mahmut Esat Bozkurt dün Ü- niversite inkılâp kürsüsünde bu yılım ilk dersini vermiş, inkılâbın hukuki cephesini an'atmıştır. Mah mut Esadımn ikinci dersi pazartesi günüdür. usul fayda yerine bilâkis zarar de, : fayin edilmiştir. Bizim tramvayların içinde, arabada — ancak 28 kişi -— ŞEHRİN DERDLERİ Tramvaylarda Yeni usul Son günlerde tramvaya binilip inmek — hususunda yeni bir usul tatbik ediliyor. Tramvaya daima arka ka. pıdan biniliyor ve ön kapıdan iniliyor. Güzel bir usul. Fakat bizce bu usül ancak hatlarda kâ fi miktarda araba işletildiği takdirde kabili tatbiktir. Ve bir hatda ihtiyaçtan çok daha az araba işletilirse bu verir. Ve vermektedir bulunabilir kaydına rağmen bu miktarın iki misli yol- cu almdığı çok defa vakidir. Hele akşam — saat 16 dan sonra bütün tramvaylar tıklım tıklımdır, şimdi “yalnız arkadan binilir!,, usulüne uyan vatmanlar ön kapıları açmamakta ve herkes arkadan bindiğinden ön taraf seyrelse bile arkası — kalabalık içeri girmenin İmkânı bulunmamaktadır. Bu usulün halkı büsbütün müşkülâta düşürmekten başka hiç bir işe yaramadığı kanaatindeyiz yolculara olduğundan Garpta baltıl ilikatlar Yunus Nadinin oğlu Nadir Nadi, (N.) imzasile yazıyor: Artık batıl itikatlar devri geçti de. riz ama, garp matbuatı hâlâ bunlarla uğraşıyor, Meselâ sözde: Tutankha . mon'un merazını açanlar - ölürlermiş Hakikaten de birer birer ölüyorlar. Son günlerde bunlardan birinin daha ölmesi hayretleri mucip oldu. Fakat bunda şaşılacak ne var? “Bir defa Tutankhamon'un mezde rı keşfedileli on seneyi geçti. Sonra, bu keşfi yapan âlimler çocuk denecek yaşta deği'lerdi. En genci ellisini çok tan aşmış bulunuyordu.. Meselâ, esrar engiz bir hastalıktan öldüğü bildirilen Jamesh Breadsted, tamı yetmiş yaşına da imiş.,, ) Kuru sıkı Bugünlerde gazetelerde telmihli, kinayeli yazılar çoğaldı. Hele mahut Güneş — Galatasaray — davasından sohnra.. Ercüment Ekrem Talu (kuru sıkı) diye bir yazı yazmış; tehdidini yerine getiremiyecek iktidardaki tip. leri anlattıktan sonra şu Nasraddım hoca fıkrasına geçiyor: Hocanın, bir gün, eşeğinin üzerin. den heybesini — çalmışlar. Buna fena halde canı sıkılan hoca hemen kasa . banın içinde tellâl bağırtmış: — Ya heybeyi iki saate kadar gerl getirirsiniz, yahut ki ben yapacağımı bilirim! ı Bir saate kalmadan, heybeyi ça « Tanlar onu hocanın ayağına getirmeke le beraber, sormuşlar: — Hocam! Allah isin söyle, hey « beni gelirmeseydik, ne yapacaktın Nasraddın, kemali ciddiyetle: — Ne mi yapacallım? Hiç! demiş. Gidip çarşıdan başka bir heybe satın alacaktım! Peyaminin bir teklili Peyami Safa bugün oldukça ca « zip bir teklifi ileri sürüyor: Bir gün Yahya Kemal bir talebe “mühitinde o musiki mezcedilmiş sesile — konuş - muş, Talebe vecd içinde, bu konferan sı dinlemiş... “Maarif vekâletinin bütün mek . teplerde böyle konferans serileri ter « tip etmeleri için daha geniş salâhi . yet vermesini isterdik. Bu — konferane lar kültür kelimesini dar manasından kurtararak en şümullü manasına küâ, vuşturacaklardır. Musolin!nin nutku Ahmet Şükrü Esmer, barış tek « liflerini tahlil ediyor: İngiltere, İtalı yaya karşı bu sefer daha mülâyim dav ranmış, yumuşak şartlar ileri sürmüş. tür. Fakat, Musolininin söylevi hit ümit verici değildir. İstanbul! İlmanının idares! Asım Us, İstanbul limanma dair şikâyetlerin yüzde doksanının orta « dan kaldırılacağını anlatıyor: İki yıl evvel Liman işinde husust alâkalar vardı. Rihtim şirketi, yaban. eıların imtiyazındaydı. Şimdi bu pü. rüzler temizlendi. Bir elden idare şartile liman iş « lerimizin artık çok mükemmel bir seyr alması kabildir. Bu, hem — hükümet, hem de halk için faydalı olacaktır. - Hikmet Ferlduna bir de bizden cahâ. Hikmet Feridün bugün ilâç düş . manlığımna dair fıkraları — sıralamış. Fakat en mühimmini unuttuğunu gö - rüyoruz: Adamın biri hastalanmış. Dokto« ru çağırtmış. — Ne yapacaksın, vazgeç! Kendi kendine iyileşirsin! — demişler. — Birakın! Doktor da - sanatini göstersin, o da yaşasın! — demiş. Doktorun yazdığı reçeteyi eczana, ye götürmemek istemişler: — Senin, ömründe ilâç içtiğini görmedik. — diye itiraz etmişler: — Canım,. Götürün, — yaptırım!.. Eczacı da aile geçindiriyor.. O da ya- şasın! — demiş. Nihayet, ilâç gelmiş Hasta, şişeyi tuttuğu gibi sokağa fırlatmış. — Ne yapıyorsun yahu? — demişa — Bırakın! Ben de yaşıyayımI | | | |