2 İLKKANUN — 1995 Yanan aşk perisi! Mebruke ile Fazıl bâribirlerini “ neleri delikanlıya tekrarlıyordu... e Ea santime kcal Ein mai şi kr © numarası : Yazan : (Vâ - Nü) : sn lada eniyi limemyeni oo | Yeşil 'kaplı 'kitap'ta, Gazanfer rsisin hazinesi Ot imla ai hakikat | farkla sllaşı kin bir misdet GE SİZe Teda.olsun, düşes!.. Ben, onları ancak imal akelğiri / İZRMlallina lak size vermek 'için 'elde “etmek isterim. | Aradan bes.on saat daha geçin- vk 3 Öylüydeteniğn a iresör ii ce, güneş, o, mikaddez günün uf- kundan doğacaktı! Nişanlıfar, daha şimdiden karı | koca gire biribirlerini benimsiye- Büyük gün için güzelleşmek is- terdâ, Saçlarımı 'hazırlaması'lâ - Zumyda.. “O uzun, sırma saçlarını... Fazilin pek beğendiği saçlarımı... Altı ay, Eskişehirde bir'akra « İ “basmınyanmda' “yaşadı. “Yavaş yavaş, mühitindeki insanlarda-ar- Geçen kısımların hulâsası Cülyeto, sarhoş. bıraktığı genç Marki Fernando'nun uyanına dönüyor, b Koridorda .yürürlerken,. Cül - yeto, uşağa sordu: — Kala... Genç'Markiayılm «ca ne'dedi kuzunu? — “Ben buraya nasıl gel - dim?,, dedi. Beni tanıdı. Ellerime sarıldı. Yüzümü âmü gözümü ü öpt tü. “Kucağma alarak havaya hoplat- tı. Şaştım: Ne kadar kuvvetlen - miş. Buradan ğgitmezden evvel tüy gibi bir delikanlıydı.. Çocuk Iiğunda ben onu kucağıma alır, sever, okşardım.. Halbuki şimdi o benimle top gibi oynıyor. Cülyeto, mânidar: — Cidden öyle... Yaman kuv- »etti/ Fâkat, meğerse, “kaptanlar, “müsaade istemişler, | — Eyvah! &Bir pot “kurmasın * sakın... İhtiyar uşak: | — Gidip bakayım... Yanınıza | çağırayım... Evvelâ. kendisile ko nuşun da eniştenizin yanmda öy- le birleşin! * dedi. — Evet, doğru söylüyorsun, İhtiyar, geri dördü. Hızla iler- | ledi. Düşes 'di' Piti de onu takib| oesnada kalkmışlar, gidiyorlarmış. Otları teşyi maksadile, iç içe salonlar * dan geçerek iki Marki Fernando da yürümüğşler... Lala deminki kehribar odayı boş buldu. Düşes iseştam yanımda /bir kapmm açı “larak»eniştesinin “belirdiğini gö * dun?... Kiz, hayretile: — Çıldızdınız'mı? Bana neler söylüyor sunuz, Beni kim santyor sunuz? -'dedi. Bu derete benzemek olur'muy büsbütün artan sâhte ? Çenber sakal: “.— 'Yöksa aklımı mı oynat yorum? Bunca: sefalet senelerin den sonra memleketime avdet et- memin neticesinde delirdim mi? Gözüme hayaller mi görünü * yor?, “diye düşündü. Cülyetonun önünde eğilerek: — Affedersiniz... Demin buh- ran'geçirdiğimi gördünüz ve har ta olduğumu size söylediler. O - * n J rerek şaşırdı. Dün “İçin “saçmaladığıma bâkma- : N yetli'erkek!... - dedi. Kürek çek İhtiyar asilzade: yın.. Tabidir ki, hayatımda sizi z mek ona çök yaramış... Beni $or — Sana bir sürpirizim' var... | ilk defa görüyorum. -'dedi. İnsanların başı üzetinde daima | “tik.bir “hayret uyandırmadığını madı mı? "Bak. Kim»gelmiş... Yeğenim!... Banım' üzerine, ' Cülyeto, bir yırtıcı bir kuş gibi dolaşıp-onların : «farkederek. sara izlerinin hafif - — Sormadı.. Fakat “etrafına teilkekemr tire #hadetle »-. uş oldukları-zaman - lari tercih-eden kader, işte, Meb 1 ruke isimli şikârını.da böyle'bir Ânda yakaladı. Saçlarını yumuşatıp - temizle - Buna rağmen, izler,:6skisi gibi belikteydiler. Saçlar, yarı yarıya ! hakındı... “Rüya mı gördüm 'a - cabi?Den bursya Tası geldimi; dedi. Bende âlay ettim: “Yolda bulmuşlar, getirmişler!,, dedim. Amcasının ablanızla evlendiğini -'diye çenbersakâlı Düşese tanıt” ti “İşte ozaman, 'zavâllı “kürek kaçkınmın hayretini görmeliydi. Gözleri" testekerlek açıldı. — Sizi nasıl inandırabildim! Gördünüz mü? - diye söze başla dı. » İsteseydim, bu komediye de- vam “ederdim ve siz, cidden deli mek iiçin, eterle uvuyordu.'Maşa- | uzamışlardı ve gayrı muntazam - | ve şimdi'bu binada olduğunu söy elleyen öğ ln? rma ayas Mi; darı kızmakta olduğu «havagazı| :dılar. ledim.'Derhal elbise istedi. Gi * 1 3 gözleri: gi. aim ocağına, dalgınlıkla yaklaştı. Mebruke, İstanbula döndü. Ni. | yinmeğe başladı. Sürpirizinizi a > rs vr KD e lk Ansızin büyük bir alev fanusu | sşanlısmın yanma gelmesine mü - | sıl yapacaksanız yapasmız “diye a ı Beni el | ladığ kad çi isinde kaldı. Etev âteşlemmişti.. || saatle etti, yanınıza koştum size baber ver -| |; piki YE eği Gığhii kopadı. Evvelâ, slölikaliyi Jale karşı ; | dim, m9? yasla. a mr Deli gibi haykırdı: adı. “Ondan,;ibeheettiler: Bunu | Böğle konuştukları srrada'ker| , (0996 Mari bunu man farketti, if, ince ve wmsum halli.bir genç —'İmdat...'İmdat... ne'büyük felâket olduğunu ko - ridorlardan geçmişler, küçük Dü- yoksa, Venedidğe gelir gelmez kız.. Hele. bu'asilzade elbiseler Komşu odadaki hile «hemen | smuştular İzdivacın. bu yüzilen ge. | ese sit daireye varmışlard. | yememe GMbLAe emafeame ere) mi Giydi en some aldığınız sma koştu. i rilediğini .söylediler,-Sonra,' bahis Genç kız, 'ayaklarmm “ucuna 31 ed AN. EEE LE Bi —. e eril j Heyhat... döndü. Mebrukeden ziyade ken -| basarak, olaya girdi, Burada'âşr| pot teskil edeceğini mi düşündü,| Ver umumbanesinin fahişesi olar | Üiişten germiş di bayatlarmı biribirlerimesanlati | kile harşılaşmük, sölizadelare ai | erme ekine: Rl ERE AE : r : i 8 Tanışma, el sikma ve kaptan- kek ürkek etrafına baktı. e ll Per a “Gicim, sabret! Yerdir Bfebrü. | ikuldular, Aşklarmı biribirletine| - “Birayı, İki-ay geçti... .İzdivaç .| Hi Fernando ve Düşesiyalmız kal'| :mez,masil “dölaşik, “çapraştk'bir Jİ ( Keciği iyileştikten sonm görecek. | sitiraf ettiler. tan konuşulmuyor. “e FE e rl ' sn. Seni canımdan fazla sevi -| Mukadder günnihayetçattı. Birakşam, İFazıl Jdleye dedi anl die alm! an ii id erer ba CLARA, Mebruke: ki: De ÜR ERİ : Pa Aradan iki ay geçti. — Bonjur Fazıl! . diye salon — Artık buraya bir daha ayak ee Kimbilir masıl m kaplı kine ği Geri iza Yürülar'kapanilı.; 'Mehrukinin kapısıntlan işeri:girdi. - Bilsen, ne| basmıyacağım... Ne yapayım? E: cak, sevinecektir...* diye iki gen-| hazinesi... Hiç birine nail'olamaz mı kaplıyan sargiları açtılar. | kadar mes'udum... limden gelmiyor, Tahammül ede: cin yanmdan ayrıldı. hai ötküş kad “Titreği, Delikanlım: koparılığı -isevirçi| “miyorumiMöbrükoyekarşi'hisatm! Anlaşma. m Alnı iki derin kırmızılıkla çizil-| feryadı, dudaklarında dona kal -| ancak methamettir. Onu hasta ve a a VAM i işti, Sağ yanağı da ayni renkte| dr. Jalenin gözleri yaşardı. Bun. | alil bir hemşire gibi seviyorum. O gün sabahleyin umumhane iâşık olduğunu > ge f bir lekeyle tamgalanmıştı. Ne | ilar.ne sevinç, ne de keder yaşla"| Lâkin verdiğim ( vaadı tutacak | odasmda başbaşa kalan iki kişi - “ Gazanfer reisin hazinesi Şİ O nekirpik.. Hele başı kori| rıydu Methametten hâsıl olmuş. | kuvvetim yok: Çünkü sizi seviyo | min, ayri iğün zarfında, akşama | 'de, yeşil kaplı kitab da'size feda y İNE bie saçirılık içinde. lardı!, Çikinliğinin fatkma var. | rüm, Jale... doğru, Venedik hakiminin kona"| olsun.. Ben, onları *sizsiz olarak Fazılla görüşmek istemedi. Bu | mıyan Mebrükeye acıyordu. Jale: ğmda ve asilzade kılığında kar-| 'elde etsem bile yine *size fedaya s e onun karşıma nasil çıkar- — Söylesene, cicim... Bana ka- — Gitme... gitme. « diye ağ .| sılaşması kadar garib ve komik; razıyım Düşes!.. / ” vuştuğun için memnun musun?...| lıyarak onun boynuna kollarmı | ne vardı? Genç kızım 'deminki âmirane Sonra, berbere gitti. Esk: saç -| “Görünmüyor”, değil mi? doladı. 'Mebmike, bizim aşkımızı) (© “Genç 'Fernando, yalnız kalır vaziyeti bu'cevap üzerine derhal 4İ| şa benzeyen bir peruka yap -| Fazıl, tereddütle: keşfetmiş, “Siz.evlenin, mes'ut o-| kalmaz; ; | zail oldu. İnce, hoş bir Düşes ha g Y Lâkin, oyumu oyniyamadı: — Görünmüyor! - dedi. lun!,, diye beni zorluyordu, fakat — Sen burada ne arıyorsun? | lile;gülürmesdi: Ara izleri buna mâniydi, mi ben buna razı olmuyordum.. Tek| » dedi, — Teşekkür ederim, dostum.. he Jale görüşüyordu. Ja - Her gün biribirletini görüyor. | sen gitme de ikimiz de razıyız... 'Kız, sahte bir hayretle: Öyleyse anlaştık... a Mebrukenin uydurduğu 'baha- lardı. Sanki aplaşmış gibi hâdise“ Nakleden : Hatice Süreyya — Ben Düşes di Pitiyim... “Devamı var). Mebrukenin eri saçları yandı, bem de yüzü... Yalnız bereket kirmızı değikeler'de kirli bir pem tılar. Aralarında bir şefkat, birmu - elbiselerile ona görünerek kendi- sini şaşırimak istiyordu. “Fakat, Yİ la m mm mama mmm — Kusura bakmaym, amca.. Küçük bir fenalık geçirdim.. * de- bilirsiniz?... — Dâha ben neler 'yapabili - erd : de İn el ei iz di. rim... Sizin bütün 'sırlarmızı bili versin ki gözleri bu kazadan kur.) .babbet hissi ileriledi, büyüdü, demin genç Marki Fernandonun > z #tulmuştu... Lâkin yüz, “berbat “bir | | “O-gün, Mebruke, «nişanlısmın | yatırıldığı salona girince burası * Yületini RE Mi — Mi m tâ — > hale gelmişti. yanına, çıkmak cesaretini göster : | nen tamamile boş olduğunu'gör - İni hatırtıyan kapi elle Gil meyi »”ş Bunun üzerine, -azapların <en müthişi başladı. Maildi ve manevi “azaplar... Fazil, Mebrukeyi uzun zaman- danberi görmemişti. Nişanlı kız, Yüzü gözü sarilı olarak müstak - kocasıyla "karşılaşmak isteme- N medi. Jaleile fazla anlaştilar. — Hiç olmazsa saçlarım biraz daha düzelsin'de Fazila.öyle.gö - rüneyim... - diye, genç kız, buluş. mayı tehir etti, delikanlı, daha düler, Lala, kapıda bekliyen 'uşağa sordu; — Nereye gitti? — Amcasmm yanına! Cülyeto telâşa düşerek: .Bu.müddet zarfmda, Yale bin a m gün kendini o Fazılın kollarında ye temas etmiyorlardı. Maziden bu “Fenalık geçirmenin,, s&bebini Düşesin güzelliğin e !hamlettiler. Müstehziyane: —'Evet, efendimiz... Yeğeni - nizin sıhhatine iyi bakmalı... Ba” zan 'böyle buhranlar igeğirir! -| “diye gülümsediler, -'Biz'de bili yoruz... fahişeye'sarhoş adamlarm attik - 'ları'palavralar kabilinden herş& yi anlattınız... Yeşil kaplı kitaba kadar... Fakat, onlar, pâlayra de gil, hakikatti.. Ah geveze ah.. gil, hakikatti....Ah geveze alı.. — Yeşil kaplı kitap!.. Aman susun... * diye çenber sakal, ür