5 — Yerliler denizde kendi kendine ilerliyen âlet görünce hayret ettiler, 308 — Büyük bir ahtapot Salamonü kavrayın. ca Jorj elektrikli değnekle onu öldürdü. el YI KRALİÇESİ 206 — Bu Jorjun hazırladığı motördü. Ve için de Jorj, Jessi, Salamon ve Avenka vardı 309 — Toprakartı Kfaliçesi Jörjü çağırdı. Jorj da yaklaştı. kıyorlardı. 310 Bü 907 — Havadaki mahlüklar onlara hayretle ba Sirâda büyük bir tahâvar denizden çikarak kraliçeye saldırdı. 402 PARDAYANLAR şöylediğine emindi, Çünkü (kızcağız hakikaten müteessir olmuştu. -— Bu kadmlar, Mariyyakın Navar kraliçesine gitti; nün ertesi gününüdenberi burada de. gildirler. — Damvil bunları tekrar geri mi aldı. Oh, bu adam saklanıyor, Fakat Fransayı baştan başa dolaşşam bile sonunda onu muhakkak ele geçirece ğim. O vakit... — Hayır şövalye, Marşal onları almadı. Onları ben serbest bıraktım, Delikanlı kalbinin ferahladığın ge. nişlediğini hissederek dudaklarmdan bir sevinç sayhası fırladı. — Kurtuldular öyle mi? Zavallı kadınlar şimdi serbest bulunuyorlar ha! — Kendimi mahküm olmuş görün- ce, muhterem nişanlımın bana (lânet edeceğini anlayınca... Ah şövalye, ha- yatımda ne kadar acı çektiğimi bil - mezsiniz. Bakınız, Damvil, sevgi ve merhamete hakikaten lâyık olan iki zavallıyı acı içinde yaşatıyor. Bunları muhafaza etmek için de bana baş vu. rüyor. Ben de itaat etmeğe (omecbur oluyorum, Kendimi onlara o nisbeten çok sefil gördüğüm için karşılarına çıkmağa zorla cesaret edebildim. Bu zindancılık vazifesini niçin ka. bul etmeğe mecbur oldum. İşte yüksek kalbliliğiniz sayesinde öğren mek istemediğiniz sırdır. Mariyyakın| benden ebediyyen ayrılacağını a: ğım için Damvilin, beni açığa vurmak. Ma korkuttuğu sırdan artık bir korkum çKatmadı. Çünkü bü sırrı Navar krali - çesi muhakkak söyliyecekti, Hemen bu mahpus kadınlârm yanıma çıktım. On. “lârar i söylediğiniz gü « —Size karş ıyapmış olduğum fena. lıktan dolayı beni affediniz. Haydi gi. diniz. Artık serbestsiniz, dedim. Ba - kınız eğer o zaman bu yüksek hareketi yapmamış olsaydım şimdi Luiz burada sizinle birlikte o bulunacaktı.. Ah, ne kadar talisizim, Yapmış olduğum bir iyilik sonunda bir fenalığa sebebiyet va riyor, —Madam emin olunuz ki Luizin mel'un Marşalin pençesinde bulunma- dığını bilmek de hana büyük bir se vinç verir, Fakat nereye gideceklerini size söylemediler mi? — Heyhat! O kadar heyecan için « de idim ki onlara bunu sormağı aklı - ma bile getirmedim. Bununla beraber sormuş olsaydım bile bana cevap ver. miyeceklerdi. Çünkü ben onlara göre âdi bir zindancıdan başka ne idim? — Demek ki başka hiç bir şey bil. miyorsunuz? —Hiçbir şey! kadar bir sessizlik ol- du, — Mösyö, aklınıza gelen — şeyleri biliyorum. Beni müteessir etmemek i. çin bunları söylemek istemediğinizi de | anlıyorum, Size yemin ederim ki Jan | dö Piyen ile kızı evimde oturdukları i sirada hiç sıkıntı çekmediler, Ben on. İ lara hizmetçilik ettim, Marşalin hattâ o zamandanberei buraya gelmemiş ol- duğuna da emin olunuz. — Size bir şey soracağım Madam. Bu da sırf bana «it bir şeydir, Onlar. la ara sıra konuştunuz mu? — Iki üç kere, — Luizin hiç benden bahsettiğini duydunuz mu? — Hayır! PARDAYANLAK 40” Delikanlının gözleri karardı, De- rin bir hıçkırıkla göğsünü (kabarttı. — Niçin benden bahsetsin? Beni çoktan unutmuştur, Bununla beraber, tevkif olunduğum sabah beni imdadı. na çağırmıştı, diye düşündü. Pardayarın artık Alis dö Lüksün evinde bir işi kalmamıştı, Müsaade İs- tedi. Fakat kız. ara sıra gelip kendisi. ni görmesini rica etti, Şövalye de bu - na söz verdi. Bu bedbaht kadın ken - disine son derece bir acıma duygusu vermişti, İ Pardayan Lâhaş sokağındaki ev - den çıkarak doğruca Tiketon sokağın. daki “konuşan iki ölü, meyhanesine gitti. Babası kendisini orada bekliyor - du. Bu ziyaret, şövalyede iyi bir te. sir bırakmıştı. o Luiz artık Damvilin elinde değildi. Onun istediği de bu idi. Şövalye, bunları düşünerek acele Tiketon sokağına gitti. Luvr sarayına mihayetlenen eski Parisin en büyük caddesi Rudöbuveye varınca bir çok halkm toplandığını görerek durdu. Lüvr sarayına doğru bakınca, Ru. döhuveye bakan kapının asma köprü - sünün indirilmiş olduğunu gördü. Kralım muhafızlarından bir (tüfekli bölük de sokakta yer almıştı. Şövalye, sol tarafmda (o Parisin İ- cinden bir gürültü koptuğunu duydu. Bu sevinçle haykıran halkın sesiydi. Etrafmdaki ahali hep (pazar gününe mahsus elbiselerini giymişlerdi. Ka dmlar da askerlerin ellerindeki mız - raklarla yol açmağa uğraştıkları s0 - kakda yer kapmağa koşuyorlardı, —————— — Haberiniz yok mu? Şevkelmaap kral dokuzuncu Şarl Luvr sarayına dönüyor. Fakat, bu anda halk arasında bir karışıklık oldu. Kral ile omaiyetinin bu sokaktan geçmiyerek o Monmarter yoluyla döneceği şayiası yayıldı. Halk sokağı hir anda boşaltarak Monmar. tere doğru koşmağa başladılar, Şöval ye de “konuşan İki ölü, meyhanesine doğru gitti. —8— TUZAK İhtiyar Pardayan “konuşan iki ölü, meyhanesine vardığı zaman Katu ta, rafından büyük bir sevinçle karşılan. mıştı. Bu eski kurt hemen o etrafına bakmarak meyhaneyi gözden geçirdi. Çınko tencereler, bakır sahanlar du - varlara ve direklere, tavanm kirişleri- ne asılmışlardı, Yekpare ayaklı ma - salar, arkalıklı iskemleler, içki süra - hileri ve kadehler pek güzeldi. Acık duran bir kapıdan mutfakdaki bakır takımları ve ocağın yandığı görülü - yordu. Kısaca meyhanenin o güzelliği Pardayanm ağzının suyunu âkıtt, Gözden geçirme sona erince Par « dayan: — Katu, hakikaten tebrik edilme. ğe lâyıksm, Meyhanen çok güzeldir. Şimdiye kadar böylesine (o rastlama - mıştım, dedi. — Hep sizin sayenizde mösyö. Ver, miş olduğunuz Ekülerle buna muvaf. fak oldum, Fakat bununda öteki gibi yanmıyacağinı umuyorum. — Kahramanca yaptığın fedakârli- ğa pişman mı oldun. Pardayan yere düşmemek için dir - seğine yapışan bir genç kıza: — Ne oluyor? diye sordu. — Asla mösyö, hattâ yangından son “) ra cebimde ön param kalmamış bile olasydr çapkın herifleri © yenmek için