232 — Ertesi günü Vahalenk ile geldiler, Avenka gene 233 — Vahalenk, Avenka ile kardeş oldukla - rını ve 500,000 kişilik toprak altı Vahaluka şehri hükümdarının çocukları olduğunu söyledi, ve an. lattı.: 236 — Bu gördükleriniz ziraat ve avcılıkla meş gul olurlar. 350 PARDAYANLAR Hepsi bu kadar mı? | Bunları düşündüğü zaman Alis dö Lüks yalan söylemekte usta, bir şey| uydurabilir, ve Kontün sevgi ve itima- dıma entin bulunduğunu hissederek bu tehlikeyi de böylece savuşturabi - leceğini umuyordu. En fazla onu üzen şey almış olduğu kısa bir tezkere idi. Unutulmamış olsa gerek ki, Alis dö Lüks Katerin dö Mediçi ile yaptığı mukaveleye göre her gece, kraliçenin Rüjjiyeri için yaptırdığı konağın ku Jesindeki en alçak pencereden raporu. nu atacâktı, Alis ekseriya, “duyduğu birşey yok "tur., Yahut, “söylediğiniz adâmı gör - döm. İşler yolundaddır., gibi bir iki kelimecik yazıp pencereden atıyordu. O gece de, her zamanki gibi rapo rünu atarken Alis dö Lüks elinin tu. tulduğunu ve ufak bir kâğıt sıkıştı - rıldığını hissetti, a Acele evine dönünce casus kız he me kâğıdı açarak okudu, Kalbi at mağa başladı. Kâğıdm içindekileri ez- Yerlemek için tekrar dikkatle okuduk. tan sonra tezkereyi yaktı. Bu, Katerin dö Mediçiden geliyor $# İn İmzasızdı. Hattâ onun tarafım . San yazıldığına veya oyazdırıldığına dair bir işaret te yoktu. Bu bir erkek eli tarafından yatık bir yazı İle yazıl mıştı. İçinde şöyle deniliyordu: “Malâm olan kimseyi bu gece saat ona kadar yanınızda alakoyunuz. Ve 'o saatte hemen gönderiniz. Eğer ge * ceyi sizinle gecirmek isterse bir baha. ne uydurunuz, Fakat her halde saat onda sokakta bulunmalıdır, Kendisine hiç bir zarar gelmiyeceğini de ayrıca haber verilir. Kontun, evinde geceyi geçirmek İs- temesi düşüncesi genç kızın gözlerini yaşarttı. Tezkerenin soh kelimesi ise endişelerini giderememişti, Katerinin kontun saat onda sokakta bulunması. nı istemesi her halde onu yakalatmak için olacağını düşünüyor aklma türlü türlü tehlikeler geliyordu. Kapının çalnıdığını duyunca artık zihninde bir karar verecek kadar va. kit kalmamıştı. Sanki kapının çalınma sını bekliyormuş gibi mosmor kesile. rek: —iste geldi. diye mırıldandı. Her ne olursa olsun, icap ederse Mariyya- kı bütün gece yanında alıkoymağa ka. rar verdi. Bütün bunlar onu o kadar heyecanlandırmıştı ki kalbinin vüru * şü onu rahatsız ediyor, yalan söyle - mekten o kadar bıkmıştı ki, korktuğu hakikatin kont tarafmdan öğrenilme- sine bile tahammül edebileceğini sa - nıyordu. Bununlüberaber her zaman yaptığı gibi kontu karşılamağa cesaret edemi- yerek kapıyı açmağa ihtiyar o Lorayı gönderdi. Birkaç saniye sonra kont odaya gi. rinceona doğru öyle bir gürümseme ile gitti ki kalbinin acı ve korku için- de olduğunu anlamak pek zordu. Kont: — Sevgili Alis, kardeşimden cok sevdiğim şövalye dö (Pardayanı size takdim ederim, Kendisini bir ağabey gibi seviniz, diyerek arkasmdan odaya giren şövalyenin elinden tuttu. Alis titredi. Bir bakışta Pardayanı tanımıştı. Hürmetle eğilerek tekrar doğrulan sövalye de başımı kaldırımen ohemen o anda Alisi tanıdı. Genç kız kalbinde derin hir acı hissederek şövalye ta - rafından tanılırsa söylenmek © Üzers hemen iyi bir yaln hazırladı. 234 — Burada ışık havadan gelir, ve hiç bir zaman gece olmaz. PARDAYANLAR 351 Pardayan kızı tanıdığını belli et j meden İlk defa görüyormuş gibi dav. “ yanarak hattâ Alisi bile bu kayıtsızlığı ile aldattı. Genç kız bu yeni tehlikeyi kolaylık- la atlattığına sevinip elini delikanlıya uzattı, Ve tatlı bir sesle: — Mösyö lö Şövalye, mademki Kon tun dostusunuz, sizi evimde görmekle pek bahtiyarım. Mösyö, bir dost çok kıymetli bir şeydir, Kontun (Pariste bulunduğu hal içinde sizin o gibi bir arkadaşa sahip olması büyük bir ta - lidir, sözlerini söyledi. Kont gülümsiyerek: — Şövalye, nişanlım bir bakışta nasıl bir kahraman olduğunuzu an* Tadı, dedi. Şövalye ise âdeti olmıyan o hassas bir şive İle: —Müösyö lö Kontu gördüğüm anda sevdim, Kendisi gayet sevimli ve kıy. metli bir arkadaştır. Eğer saadetini hazırlamak İçin bir hayatım fedası lâ- zımsa ben her zaman için hazırım, dedi. Alis dö Lüks içki hazırlamak için dışarı çıkarken: N — Bu delikanlı benden neye bah - setmedi? Ya beni tanıdıysa? diye dü şünüyordu. Pardayan da: — Navar kraliçesinin oarkadaşma nasıl oluyor da burada rastlıyorum? neden böyle endişeli & ve perişan bir halde bulunuyor? Kraliçenin kendisi. ni tahta köprüye sevkettiği (için bu kızı tuhaf bir şekilde azarladığını ha- tırlıyorum, sözlerini aklından geçiri . yordu. Şövalye, genç kızı tetkike başladı. Birkaç dakika içinde heyecanları di - nerek neşeli neşeli konuşmağa baş » ladılar. Bununla beraber (Alis, saat yelkovanının ona doğru ilerlediğini dehşetle görüyordu. — Şimdi ne yapmalı? (Kendisine nasıl söylemeli? Saat onu çalınca genç kız titriye « rek kendisini topladı ve bütün neşe « sile konuşmağa başladı. Pardayan * dan bir başkası olsaydı bu konuşma - dan çok zevk alırdı. Fakat şövalyenin kalbinde, her kelimede kıza karşı bir şüphe uyanıyordu. Çünkü tavırların - da bir karmakarışıklık yüzünde ba » zan son derece bir sarılık, sesinde s€ bebi anlaşılmayan bir tuhaflık bulun duğu gibi, kont gitmek için ayağa kalk tığı sırada kızın ağzından ufak bir sayha fırlamıştı. Alis heyecanlı bir sesle: ' — Allah aşkma biraz daha oturu « nuz sevgilim, dedi. Mariyyak: — Alis, gene mi korku içindesiniz? diye sordu. Şövalye de zihninden geçen şeyle * rin kız tarafından anlaşılmasma $€ bep veren bir şive ile: — Madam, emin olunuz ki dostuma bu gece bir fenalık gelemez, deyince Alis ona teşekkür dolu bir bakış fr * Jattı, vw Sonra Konta: — Haydi gidiniz, fakat kendinisi kollıyacağınıza dair bana vermiş ol » duğunuz sözü unutmayınız, dedi. Her üçü de küçük bahçeye çıktık » ları zaman Alis Pardayanım kulağına: — Merhamet ediniz.. Kontun yanım dan ayrılmayınız. Zannedersem ken- disini öldürmek istiyorlar... sözlerini söyledi. Şörulye kendisini ütremeklen