156 — Yenecek gene bittiğinden Jorj yecek aramayı teklif ediyor. 159 — Jorj her ihtimale karşı bombalar dağıttı, PARDAY t ek şiirden bah arzetmek istiyorum. B li şevketmeap da bilirler, Ancak bazan , sirlerden birisi arkasına mavi| #pekten bir ca”. -*, mor renkli ipek bir| manto, ayağına da kaytanlı kısa pan ta'on ziyer.. | Bu, Sen Megrenin kılığıydı. i Kral yeniden gülümsiyer: | — Vay şeytan al muhterem Gizin duyması için yü ekü feda ederdim. diye murıllandı. Bu sözleri ya sırf tesadü esezi olarak bir komedi karışıyor, fa kat onu daha acı bir şekle sokuyordu. İşte böylece, bu faciz Havikaten kin ve hiddetinden kudu | * ran, dar ağacı korkusu ile beyni dö *| men Hanri oyn-.lığı rol icabı olarak gülümsüyordu. Ruhu müthiş bir azap, bir (Oölüm korkusu içinde bulunan Fransuva da kralın bakışı altında gülmeğe çalışı- yordu. Dokuzuncu Şarl de ekseriyetle acı bir buhranla sona eren delice kahka - balar savuruyordu. Bütün bunların arasında ciddiliği ni muhafaza eden yalnız Pardayandı. Kralm gülmesi sona erince, Fran-| #uva alnından akan terleri silerek sö- ge başladı; | — Şevketmaap, adaletinize güve nerek buraya, kaçırılan ve tevkif 2 len iki zavallı kadının kurtarılması i- çin gelmiş olduğumu hatırlatmak İs | terim. Dokuzuncu Şarl, Fransüva dö Mon! Moransiye tuhaf tuhaf baktı. Gözleri korkunç ve bulanıktı. Kendisine babasından müthiş bir hastalık geçen'kral, mahküm olduğu TOPRAKALTI KRALİÇESİ yeniden yi" yanındakilere ANLAR şiddetli buhrandan kurtulduğu zaman daima böyle olurdu. Bir acı, bir sevinç bir yeis, bir kahkaha onu daima deli- lik uçurumunun kenarına getiriyordu. Bir eliyle alnını sıkarak kendisini toplamağa çalıştı: — Evet pek doğru. Monmoransi, davanızı anlatınız! — Şevektmaap, hepsini anlatmış - tım, Kontes Jan dö Piyen ile kızı Lur iz Sen Denis sokağında o oturdukları evden Zorla kaçırıldılar. Hapsedildi. ler. Huzurunuzda bulunan Mösyö dö Damvil bu cinayeti işliyendir. Fransuva, bu sözleri büyük bir s0- guk kanlılıkla ve kardeşine bakmadan yledi. Kral: — Duyuyor musunuz Damvil? ne i cevap vereceksiniz? diye sordu. — Böyle bir şeyden haberim yok! Meselenin ne olduğunu bile bilmiyo * rum. Bahsedilen kadını on yedi sene - denberi görmedim. Onun için adalet istemek bana düşer. Şahsıma karşi beslenen kin ve düşmanlık burada bil. | tün deheştiyle meydana çıkıyor. Doğ - rudan doğruya bir fenalık (Oyapmak elden gelmediği için bu hileye baş vu- ruluyor ve ben yapılmamış bir cina - yetle itham ediliyorum. Sıra kendisine gelince o Fransuva titremiyen bir sesle; — Şevketmaap, arzettiğim mesele, eğer elimde deliller bulutmasaydı is * pat edilemez bir halde kalacaktı. İşte Şövalye dö Pardayan dün bütün gü - nünü ve saat on bire kadar geceyi O « tel Dömeme'de gizli olarak geçirmiş * tir. Eğer müsaade buyurursanız ko » nakta görüp duyduklarını söylemeğe hazırdır, dedi. Kral: 157 — Salamon her nedense dışarı çıkmaktan çekiniyordu. 158 — Jessi ile Jorj Salamonu kürede yalnız b rakarak gitmeğe davranınca Salamon yelkenleri s” ya indirdi, 160 — Önlerine çıkan kalın bir halatı takibe ka” 161 — rar verdiler, Çok gitmeden önlerine altın ve elmasla yapilmiş muazzam bir saray çıktı. PARDAYANLAR 499 akına geliniz de söyleyi »- nız Mösyö diye mırıldandı, Şövalye iki adım ilerliyerek kralm önünde hürmetle eğildi. Damvil kendisini titremekten ala madı, Her şeye çabuk karar vermek huyunda olduğu için şövalyenin te - şebbüslerinde sonuna kadar gidenler- den olduğunu anladı. Fakat sakin ta yırları, gençliği ona biraz emniyet ver- di. Kendi kendisine: — Ah, bu bizim Pardayanm oğlu - dur. Acaba o da babası gibi mi? diye düşündü. Şövnlye: — Şevketmaap, mademki esas mese Jeye geldik, şimdi Monsenyöre sormak lığıma müsaade ediniz: Hikâyeme ne- reden başlıyayım, Damvil: — Sözlerinizden bir şey anlıyamı - yorum Mösyü,, cevabını verdi. — Bunda anlaşılmıyacak bir şey yok, Her hikâyenin bir başı bir ortası bir de sonu vardır. Fakat ben de sizin usalünüze uyarak sondan, yani esrar engiz bir surette konaktan çıkan ara- badan, vekilharemız Jilin kepazelik - lerinden ve Bastilden acele gelerek si zinle görüşmek istiyen bir adamdan bahsedeceğim. Hanri bu son sözlerden Şövalyenin kendisile arasında geçen konuşmayı duyduğunu anlayınca mosmor kesile- rek gözlerinin karardığını hissetti, Başı döndü ve sendeledi. — Hay şeytan alası! o herif, diye homurdandı Pardayan: — Galibiyet bizde kaldı diye düşü- nüyordu. Şövalye, gizli bir tehdit sovurduk * tan sonra hikâyeye başlıyacağı sırada odanın kapısı birdenbire açıldı. Par - dayan gelini görünce söyliyeceği söz ağzımda kaldı ve gözlerini ona dikti, Kral: — Bana danışmadan içeriye giren kimdir? Nasıl siz misiniz” Madam? diye homurdandı. Gelen Katerin dö Mediçi İdi, Açık olarak bırakıp ilerlediği ka» pının arkasında Danju ile genç maiye ti, Mösyö Donansey ve on, on iki ka- dar asker görünüyordu. Etrafma çabuk bir bakış gezdiren Pardayan: — Şimdi fırtma kopacak! diye dü. şündü. Kralm annesi olan Katerin dö Me diçi yüzünde zalim bir gülümseyişle ilerledi. Hittedinden sapsarı kesilen kral; — Fakat Madam, Marşal dö Mon « moransi ile hususi olarak konuşuyor. dum. Onun için hattâ sizin bile içeri ye girmeğe hakkınız yoktur dedi, — Biliyorum oğlum. Lâkin o ka « dar mühim bir sey oldu ki emrinize İ- taat etmemeğe mecbur oldum. Şimdi bunu söylersem bana hak vereceksi * niz. Burada annenizin, kardeşinizin, ve sizin bir düşmanınığ bulunuyor! Damvil kurtulduğunu anlıyarak rahat bir nefes aldr, Fransuva, kendisini itham ediyor « lar sanarak başmı azametle kaldırdı, Pardayan sakin bir halde duruyor. du, Düşman sözü üzerine korka korka etrafına bakınan Şafl,: — Ne demek istiyorsunuz Madam? diye haykırdı.