İSALBA a BÜ MİZDE ALDAT- Istanbulda: Bomonti Şişe Birası Müşterilerinin kazandıkları mükâfatlar : 15074 No. 1978 ,, 12228 |, Mükâfatlarını almak üzere numaralar hamillerinin en geç 20 ikinci teşrine kadar şirkete müracaatları rica olunur. Yeni ir ilana kadar müteakip keşideler yapılmıyacaktır. ,Şimpi 100 Lira G0 00105 Elektrikten korkan bayanlara ondüle için müjde Hakiki buhar makinemiz gel- Miştir. Bayanlar buhar makinesi diye bir çok yerlerde aldanıyor- r. Bunun için bir kerre Aksa- Tâyda . Millet cal. »sinde Gü - üz Kadın berberi Bayan Şe- nin salonunda hakiki buhar Makinesini görmeleri kâfidir. a Taksitle manto, tayyur, rop in terzihanesi Sultan ha- Mam Camcibaşı han No. 1 Leman Hanım, İstanbul Asliye İkinci Ticaret Mahkemesinden: Mustafa oğlu Mehmed tarafın-| dan Taksimde Feridiye Çorbacı so kağmda 8 numaralı hanede oturan! Muazzez, Şükran aleyhlerine açı: lan davada muayyen olan günde gelmeyen müddei aleyhlerden Mu azzez hakkında usulün 401 inci maddesine tevfikan yirmi gün müddetle ilânen gıyap kararı teb- liğine ve tahkikatın 28/11/935 perşenbe günü saat 1? e talikine MAZON markasına dikkat HABER — Akşam st Miki İLE MURASYO Mütelerrih Midevi Barsakları Temizler Mazon ve Botton ecza deposu. Deposu: Bahçekapı, Iş bankası arkasında 12 numaralı Aç karnına bir kahve kaşığı alındıkta Kabızlığı def'eder Yemeklerden birer saat sonra almırsa DUR HURA$Yo ACELE FSTME Eczanelerden 10 senelik Beşinci İcra Memurluğundan: Mahçuz ve paraya çevrilmesi” karar verilmiştir. Tebli, makam İHazimsizliğiz mide vekşilik! ne karar verilen oda taktim? per” na kaim olmak üzere keyfiyet ilân| ve yanmalarnı giderir. Ağızdaki tat.) deler, gardrop, masa, çekmece, (16298) olunur. PARDAYANLAR sızlık ve kokuyu izale eder. yazıhane, büfe, piyano ve halrlar 8/11/935 cuma günü saat 16 dan tüb isteyiniz. Çok kârlıdır itibaren İstanbulda Belediye kar- sısmda Dostluk Yurd sokağında ”8 numaralı evde satılacaktır. Ta- Hplerin mahallinde hazır buluna cak memuruna müracatları ilân olunur, (16308) PARDAYANLAR b A e 0 İn Sİ — Şunu demek istiyorum ki, bura Ün kardeşine dük Danjuya (hakaret ettikten, kendisine el (kaldırdıktan, hattâ bile alay ettikten sonra size de bir feralık yapmak için Luvr sara - yına giren bir adam vardır. — İsmini söyleyiniz! İsmini söy - Teyiniz! — Bu adamın ismi Pardayandır ve İşte huzurunuzda bulunuyor. Ksal ayağa kalkarak bağırdı: — ley. Nansey, askerler, bana bakınız, bu adamı yakalayınız | Kral daha sözünü bitirmeden Mo TÖver ile arkadaşlar: — Tutun! öldürün! diye bağırarak askerlerden evvel iye atıldılar, Ayni zamanda kılıçlarını da çek - , En önde Evlüs, arkasından da Me- Jiron, Sen Mezren ve Morövr ve son - iş Nansey ile askerler bulunuyorlar. İN Fransuva ile Hanri biribirinden daha şaşkın bir haldeydiler, Fakat ransuva şövalyeyi müdafaa ( etmeği düşünürken sevincinden sararan Han- Ti bu hâdisenin kendisini kurtaracağı me anlıyordu. Pardayan gelince, o da Kraliçenin iceriye girdiği andanberi tetikte du - Yuyordu, Böyle mühim zamanlarda keskinle. 3 örüşü bir anda odadaki vaziyet sira Krah ayakta, kraliçeyi tev - için kendisini gösterirken, Fran - Puvayı tevkif için kendisini gösterir - Sr a asavayı, krala bir şey söyle * e re — akmak için geriler va» —— Kelüsü kılscmmı havaya kaldı - r bir halde gördü. Bunlar hepsini bir anda, rüyada görünen ha- yaller gibi gördü. Bu da bir o şimşek çakması kadar kısa bir zaman içinde olmuştu. Bu anda Kelüsün kılıcını yakaladı. Elinden aldı. Dizlerinde kırarak par - çalarmı bu görülmemiş, duyulmamış vaka karşısında şaşkın şaşkın biribir « lerinin yüzüne bakakalan ve düşman larınm surtalarma fırlattı. Fakat herifler tekrar hücuma baş- ladılar. Lâkin bu şaşkınlık anı ne kadar kısa olursa olsun Pardaya delicesine bir harekette bulunmak hevesile ka - rar verecek kadar zaman bıraktı, Kelüsün şapkası başında duruyor * du. Sakin ve alaylı bir sesin; — Kralın adaletini o selâmlayınız! dediği duyuldu. On anda Kelüs de acı acı bağırdı. Pardayan, altın iğnelerini kırarak şap kayı bunun başından çekip (o çıkarmış ve bir kaç tutam saç ta koparmıştı, Şapka havada bir kavis çizerek kra- “>e Katerinin ayaklarının ucuna düş” tü. Askerler ve Jantiyomlar şövalyenin üzerine atıldılar. Peş altı kılıç sallandıysa da dar - beler boşa gitti. Pardayan geriye doğ- rü sıçrıyarak pencerenin üzerine çıktı ve: —Genegörüşürüz mösyöler! diye - rsx atladı, Pencere ysrden okadar yüksek değildi. Fakat altında su dolu geniş ve derin bir hendek vardı. Pardayan: — Eğer suya düşersem bu heriflere maskara olacağım diye düşündü. ve atlamadan evvel hendeği gözüyle kes- tekrar Şövalye söyledikçe Hanri dö Mon moransi omuzlarını büküyor, başinı © giyor, belini kamburlaştırıyordu. Dokuzuncu Şarl: — Bu ne demek oluyor? diye bağır dr. — Şevketmeap, maksadım Monsen yör dö Damvilin sorduğu sualin boş olduğunu, bizi burada bulunduran mesele ile ilgili (alâkalı) bulunmadı - ğını arzetmektir, Bunu kendileri de tasdik ederler, Şövalye, o kadar serbest, o kadar ce sur bir halde bulunuyordu ki kral bi le onu takdirden kendini alamadı. Dokuzuncu Şarl sordu: — Doğru mu Damvil, sorgunuzun si zi huzurumda bulunduran mesele ile bir alâkası olmadığı doğru mu? Hanri inler gibi içini çekerek cevap verdi; — Doğrudur şevketmeap! Fransuva minnet dolu gözlerle şö valyeye baktı. Bu bakışla; — Hayatımı kurtardım. Ru iyiliği hiç unutamıyacağım. Demek istiyor - du. Fakat şimdi de kral kuşkulanmıştı. Etrafı düşmanlar ve birtakım fesat cemiyetleri sarmış, her kelimenin al * tında bir ölüm İşareti, kımıldanan her elde kalbine saplanacak bir hançer x ramayı âdet edinmiş olan Şarl kaşla rını çattı, Alnı büsbütün sarardı. De rin bir hiddete kapılarak: — Herhalde böyle o söylemekte bir kastınız olsa gerek. Betizi sokağında bahsettiğiniz hangi konaktı? Söyleyi güyledi, . la Ni ci) 13 ba VALA Hanri, hayatının bir pamuk ipliğine bağlı bulunduğunu hissediyordu. İpin “bür ucunda da Fransuva vardı, Eğer derhal bir cevap bulmazsa ağabeyisi mahvolacaktı. Fakat kendisini müt » hiş bakışlarla süzen bu meçhtl deli" kanlı da Deviniyer otelindeki vakayı haber verecekti. Fransuvanın İhanet ni ispat etmek zor idiyse de kendisi ninki gün gibi aşikârdı. Son bir gayretle zihnini toparladı. Ve Fransuvayı kurtarmak için bir ya" lan uydurmağa mecbur bulunmaktan doğan bir hiddet içinde: — Şevketmeap, Düşes dö Gizin ko * nağından bahsetmek istiyordum. Bu da bir kadın meselesidir... dedi. Dokuzuncu Şarl gülerek: — Ah, ah!... diye mırıldandı. — Şeketmeap, Dük dö Giz dostum olduğundan bu hikâyeyi söylemek ba- na pek ağır gelecektir, Dokuzuncu Şar), kendisine bir rakip bildiği Hanri dö Gizden nefret ediyor- du. Bununla beraber, karısının ne mal olduğunu ve Sen Megdene metreslik ettiğini de haber almıştı. Gülerek: — Damvil, daha yavaş söyle... Giz'le Se Megden kapının arkasındadırlar! dedi. — Anlıyorsunuz ya şevketmeap! Kral daha fazla gülerek; — Allah cezanı versin! Anlıyorum.,, Fakat Deviniyer otelinin bu meseleyle ne alâkası var? diye sordu. Pardayan Hanriye: — Siz bizi kurtardınız, ben de siri kuytaracağım! demek istiyormuş gi “hi bakarak cevap verdi: dilin Balı" otelinde O ammaağ?