HABER — Akşam Postası İnsan beyninin esrarı | keşTrediliyor Medeniyet ilerledikçe insanların başları küçülmeye, beyinleri büyümeye başladı Aptal bir adama ekseriya “be- | “İZ, deriz. Fakat Amerikada izi Tıb fakültesinin ruhiyat Oiesörü doktor Spafford Acher- hin son günlerde verdiği rapor- anlaşıldığına göre ameliyat i “asma yatırılan bir kadının ka- Satı açılmış ve beyninin yüzde “eni kesilerek geriye yüzde yir bırkıldığı halde bu kadın bu N Şacağına, eskisinden dah: : ve daha düzenli olmuştur. . Bu şaşılacak netice gösteriyor İl "sanların ya lüzumundan fazla wi Yinleri var, yahut da beyinleri #İ* kullanmasını bilmiyorlar. “İ, Ameliyat gören hastanın bey - ide bir ur vardı. Bu uru çıkar - * ve ayni zamanda hayatını , rtarmak için ameliyatı ya - “18 doktor Glenn Spurling, sağ de kırçıl maddenin hemen Hİ Psini, sol bölümde de büyük bir “tayı kesmek mecburiyetinde Muştı, Beyninin beşte dördünün “İç“lip çıkarılmasile, insanm büs - Wi tün aptallaşması lâzım gelir, i mesele hiç de öyle olma- e i Otuz beş yaşında olan bu ka - “ameliyattan evvel sözü yerin - zi | Olmuyan, dağınık düşünceli, €mce bir kadındı, Ameliyattan a ilk yıl ayni halde kaldı; i - wii yılda isebirdenbire değiş - düşüncesi gelişmiş ve zekâ - i* İmağa başlamıştır. | Yapılan denemeler zekâsını / A ei iş N derecede olduğunu bununla düşüncelerinde bir düzen nhduğunu, çünkü beyinde ka- Azıcık kırçıl maddede artık Sa çarpışmalar ve anlaşmazlık- olmadığını meydana çıkarmış- j Beyninin mubtelif kısımları a- si) hdaki bu çarpışmaları seçkin “A vliz âlimlerinden Sir Robert! ij yn trong Jones, dünyadaki se -| # re sebep olan ablâksızlık “İĞ #eçimsizliklerin menşei olarak #tmektedir. ninin ön bölümlerindeki madde makul, mantıklı ve a kkanlı davranarak düşünülen! ı tin en muvafık hangi şekilde! di olunabileceğine dair karar ver) yi istedr. k Kalb heyecanların galip olduğu “A, larda kimse doğru düşüne» | «'Â, Ve heyecanları fazla olan in- ', teheyyüc veren merkezlerin! MÜRAN beyninden büsbütün kesilip , Yılmasını isteyenler pek çok - * Beyninin üst vealt kısımları k, "daki bu çarpışmayı gözlere! bilmek için doktor Armos- “Jones insan zihnini iki kat-! İİ *eve benzetmiştir. Bizde bunu , halinde yukarıya bastık. | diyor ki: hk — Her insan aklının karanlık izli bir zemin katı vardır ki İh, Ya sahibinin şuuru hiç yaklaş- Sanki yukarı katta mümtaz a değer küçücük bir aile di zemin katında da kir- ür düzensiz, dağınık, iptidai ii, 9si efradı çok kalabalık, ay- Şi fena kişilerden mürek | i yi femilya bulunmaktadır.,, ,, * Şok insanlarda, bu yukarı sakinleri sanki aşağıda kimi | | | 1 © 1 — Bu Gorill'in beyni, adam oğlu beynile ayni büyüklük boy ve ağırlık tadır. Yölnz yarık ve çatlarkları da- ha azdır. 2 — Asri adamın beyni 3 — Fenni bir görüşe göre istikbal- deki adamın beyni şimdikinden daha büyük değil belki de daha küçük fakat çok daha fazla ve rak girinti. kat ve çıkıntıları ole 1 se yokmuş gibi davranırlar. Aşa - ğıda oturanların fesatlarmdan ko rumak için insanda irade kuvveti denilen şey polis vazifesini görür. İrade kuvveti sağlam olanlar bu iptidai, vahşi kısımlardan koru - nabilirler. Zayıf iradeler ise on- ların hakimiyetini kabul eder. En büyük beyin,muhakkak en büyük zekâya delâlet etmez. Balina balıklarile diğer hayvanların be- ile alt katı ara- sında daimi bir Beynin üst katı mücadele var! Zekânın başlangıcı bir nevi fotograf işi sayılmak- tadır. Meselâ bir çocuk, gözlerinin beyin hilereleri ne bir takım resimleri tek rar tekrar taşıması sureti. le harfleri öğrenmektedir. Bu hücreler sonraları bü» tün resimleri tefsir edecek bir kuvvet halinde geliş « mektedir. yinleri insan beyninden çok daha | büyüktür. Son günlerin bilginleri beyin mikdarile zekâ arasında hiç bir münasebet olmadığını iki kerre iki dört eder gibi isbat etmişlerdir. Asıl önemli mesele; bir insanın ne kadar beyni olduğunda değil, bu beyninin çeşidindedir, İ Buradaki resimlerde göreceği- niz gibi Gorilin beyni şimdiki modern insan beyni büyüklüğün - dedir. Ancak ikisi arasında dağlar kadar fark vardır. Bu fark yarık- ların sayısı ile derinliğinde ve ze- kâyı idare eden bu büklüm ve dev rimlerin tomarlanan karmakarı - şıklığındadır. Çünkü kıvrımlar ne kadar çok olur, yarıklar da ne kadar derinle- şirse sinir elyafı muhtelif hücre - lerin arasında © kadar sıkı ve ol derece çeşitli temaslar yapar ve| hücrelerin sayısı o derece çoğalır | beyin kuvveti o kadar artar. Bi - naenaleyh bilginin ortaya koydu - ğu ve bizim de burada gösterdiği- Balık, at, maymun ve insanin yüzlerile beyinlerinin büyüklüğü arasında bir mukayese miz gibi istikbalin çok zekâlı in- sanlarınn beyni bugünkü adamla- rin beyinlerinden çok daha büyük olmıyacak, belki de daha küçük! olacak, fakat daha çok kariları| olacak ve daha karışık kangalları| bulunacaktır. | Görünüşe göre fazla beyin fay dadan ziyade zarar vermektedir. Bununla beraber istikbalin adam, ları beyin arasındaki çarpışmayı; kafataslarmı açtırarak fazla kısım larını çıkartmak suretile ortadan kaldırmağı akıllarından bile ge - çirmiyecektir. Bunun yerine beyni nin muhtelif daiveleri arasında âhenk kurmağa calışacaklar ve düşünme makinesinin. muhtelif kısımlarmın kendi aralarında an-| tarafınm o şeklin manasını anla »; Dört yaşındaki Billy Barber hemen hemen on sekiz yaşında bir çocuğun boy, bosu ve gücüne varmıştı. Böyle vaktinden evvel büyümelerin beyinde ki bir urdan ileri geldiği son zaman- larda keşfedilmiştir. laşarak daha iyi çalışmnsı yüzün -| den daha verimli olmasını temine ! uğraşacaklardır. | Bunun şimdiden temini kabil | olup olmadığı, öğrenmenin nasıl elde edildiğini incelemekle meyda na çıkarılmaktadır. Bu incelemlerde görülmüştür ki zekânın başlangıcı bir fotograf ameliyesidir. Meselâ bir çocuğa alfabe kalıpları verilmektedir. Çocuk bu kalıpların üstünde bir harf gördükçe gözün aldığı bir re- sim sinirler vasrtasile beyine gö- türülmekte ve orada muayyen bir takım hücrelere basılmaktadır. İlk önce bu hücre üstündeki baskı bulanıktır. Fakat iş tekrar edildik. çe baskı daha derinleşir, hücrelere şekil verir ve dalgalar vücude ge- tirir. Öyle ki tecrübeler zamanla beyinde katlar ve yarıklar inkişaf ettirir. Başlangıçları fotoğraf ame liyesi olan bu ihtizazlar daha pü- rüzsüz bir şekil alınca çocuk göz- leri vasıtasile almış olduğu resim- leri tefsir etmek kabiliyetini kaza nır. Ayni zamanda anlayış kuvveti de gelişerek başka hisleri vasıta - sile aldığı sayısız tesirlerin arasın- daki münasebetleri elverişli bir| duruma sokar, Çocuk, alfabenin bir harfini öğrendi mi, gözdeki şekillerin be- yinde göz sathına benzer bir yete naklolunduğu ve beynin düşünen! tarafının da doğru haberi aldığını anlarız. Lâkin göze ait sathın her | üste koyarak merdiven gibi Seçkin İngiliz bilgini doktor Sir Ro- bert Armstrong Jones'in nazariyesini burada bir diyagram halinde gösteri» yoruz: Beyin iki katlı bir eve benzeti- lebilir. Ana katta ahlâklı, dürüst, ter temiz bir aile oturmaktadır, Aşağıda karanlık zemin katında ise değersiz, münasebetsiz zalim vecani temayülleri olan iptidai bir takım insanlar bulün- maktadır, Zemin katile birinci kat arasındaki merdivende de aklın kötü kişilerini yu- karıya çıkmaktan meneden polis, yani irade kuvvetimiz, beklemektedir. Bel ki en yukarıda çatı arasında da tanin- muyan görünmiyen ve adına ruh deni- len kuvvet vardır, “f NEY ması lâzmadır. Çünkü çocuk, gö - rünmiyecek kadar küçük yahut bütün bir gözü dolduracak kadar büyük bir harfi görünce hemen tanır. Anita Zekânm ilk tarifi şu idi: “Muts lak düşünebilmek kabiliyeti...,, fa- kat son günlerde tarif şu şekli al- mıştır: “yepyeni bir meseleyi he- men görebilmek,,. Eğer yemek bir köpeğin yetişe miyeceği kadar yüksek bir yere konursa köpek yorulup dermansız kalmcaya kadar oraya atlamak - İ tan başka birşey düşünemez. Da- ha zeki olan maymun ise oraya va- rabilmek için eline ne geçerse üst bir tümsek yapar. Aptal dediğimiz adamın beyni o kadar zayıftır ki yemek ve gi '- yinmek de dahil olduğu halde &n basit meseleleri bile kavrıya - maz, Aptalın bir numara üstünde de budala gelir. Aptal, geyinmek yemek, yıkanmak, taranmak hatta sorguya karşılık vermek ve belki sormak işlerini kavramıştır. Fakat ona ateşe dokunma denilince, kim se bakmadığı zaman sanki fevka - lâde bir zevkten mahrum edilmiş gibi hemen ateşe dokunur, ... Doktorlar uzun zamandanberi Tümörlerin (urların) akil üzerin- de tuhaf bir tesiri olduğunu gör - mekte idiler, Bunlar hastaların he yecanlama kabiliyetlerini azalt « makta ve feci hastalıklarını tevek- kül ile kabule sevk etmektedir. Fa kat beyin Tümörünün bir çoğuna büyömesini hızlaştıracağını kim se bilmiyordu. Bu keşif ve doktor Spurlingin beyni kesmesinden sonra hastası nm akli vaziyetini düzeltmesi or - i taya yeni yeni nazariyeler atacak tır. Operatörler bundan sonra vak tinden evvel ve lüzumundan faz- Ja büyüyen bir çocuğun hemen ka fa tasını açarak orada bir ur ara- yaceklar ve bunu hayatı tehlikeye koymadan kesip çıkaracaklardır. 4 van