31 İLKTEŞRİN — 1985 Geçen kısımların iii Hızır Reise sevgilisinin üvey kiz kaddeşi olduğunu si leri için, korsan artık şehit ol- mok istiyor. Aklın almıyacağı su- rette düşmana hücum edecektir, Kâni ismindeki bir casusa da iti- mat ettiği anlaşılıyor. Halbuki Ali amca ile küçük Hasan, Bu Köâninin aleyhinde tertibat alı- yorlar. Bortona girdikleri vakit, Ali, sana; — Ya kısmet!... - diye tekrar - adr. - haydi bakalım, biz de kıs - Mmetimizi arıyalım.. Hem de her - kes gelmeden.. Bak, görüyor mu- sun? — Neyi? — Mancınığı... — Görüyorum. — Bizim kısmetimiz orada... Gel bakalım... Ortalık kalabalık olmadan işimizi görelim.. Ali amca ve çocuk, güvertenin kenarında pinekliyen bir kuş gibi duran bu garib harp âletinin yanr ma gittiler, Uzun uzun bir şeyler dinliyor: © “— Anladım, anladım!, «di Yordu. ©. Nihayet Ali, bir teli kıvırdı; büktü. düğümledi... Sonra, etrafına baktı: o — Oh... Kimse görmedi! Hay- © di, Hasancığım... Aşağıya inelim de, sana asıl vazifenin ne olduğu. Nu göstereyim... Benim bunama - dığımı bir anlayan sensin... Bak, me işler başaracağız... Merdivenlerden “Tavlon,, de - Bilen ilk kata süzüldüler. Ali am- <a, bir lambar açtı, Hasarı, gemi- nin burdasma çıkardı. Bir çıkıntı Üzerine oturttu. Kuşağile bir hal- © kaya bağladı; sonra, orada da tel lerle bir şey yaptı: — Oğlum.. Korsan olduğunu Yağı atmaz.. Zaten sıkı bağlısm.. © Şimdi vazifenin ne olduğunu an - ya?.. Ben, zamanıge- , seni buradan kurtarırı, içeri alırım... O vakte kadar sesin de Sıkmasın soukkanlılığını da kay - bederek işaretimi de kaçırma... — Sen merak etme, bana gü- © Yen Ali amca... —Güvenmesem bu işi sana ve- tir miydim?.. — Haydi uğurlar olsun.. — Uğurlar olsun.. Aşağı inen- var. Hakikaten, geminin içinde bir Vee gidiyordu. Giren, çı - s. Bir kıyamet... Harp hazır. | iğır Kolay mt?... En son kalan kıymetli malla- » İn ve fazla esirlerin dışarı alm - aşı, cephanelerin top başlarma ei küreklerin, yelkenle - i tin hazır olması için, türlü türlü İ heyeca, nl emirler veriliyordu. Nihayet, demirler alındı. U - Taka gün ağarmağa yüz tutar - Ne üç gemi birden harekete geç- Sİ. Kuydan dışarı çıktılar. i uharebe ee Hasan, olduğu yerden bakı Yorduş ? eemkiikn ik e numarası: direği kırık, teknesi de 5i — On iki düşman gemisi, saf- fı harp nizamı duruyor! « diye dü. şündü. . Yarım saat sonra, ağa düşen bıldırcın gibi aralarında - yız... Herhalde “Bu kısmet ayağile nereden geliyor?,, diye onlar da şaşarlar ya... Fakat, dur bakalım.. Aman, yukardan başımı görme - sinler... Bulunduğu yer, lümbarın ya - nındaki çıkıntıydı. Bu murabba şekilli gemi penceresinin sac ka- pağı yana doğru sürülmüş, top meydana çikarılmıştı. Hasan, böylelikle, bir demir tentenin al - tında mahfuz bulunuyordu. Sol e- liyle, yukardan inen bir tele tu - tunuyordu. Gemi çalkanıyor, rüzgâr esi - yordu. Fakat, kıyamet bile kop - sa, ona vizgelirdi. Ali amca, vü cudünü o kadar sıkı bağlamıştı Ki ve Heyecanla gemilerin manev - rasmı seyrediyordu. ortada, iki kadırga ke- narlarda ilerliyorlardı. Mesafeleri pek dardı. Adeta düşmana “Gel bizi ku - şat, muhasara et! Mahvet!,, di - yorlardı. Düşmanm oniki gemisi de, bu harekete hiç bir mana vere mekle beraber, fırsat kaçırmıyor- du. Hızır, nesine güveniyordu? Bu işin içinde hiç bir harp hilesi olmadığımı, olamıyacağımı, babalr- ğmm sırf bir asabiyet neticesi ha- rekete geçtiğini Hasan biliyordu. Kendi bulunduğu sancak tara- fında Hızırın kumanda ettiği ka dırga ilerliyordu. Küçük Hasan gittikçe ağaran şafağın aydınlı - ğından, o gemideki heyecanlı ha. reketleri seyrediyordu. Rüzgârm epeyce hızlı esmesi- ne rağmen yelkenleri indirme . mişlerdi. Bir takım adamlar ip - lere inip çıkıyor, manevralar ya - pıyordu. Düşman donanması da, Türk - lerin yelken üstünde olduklarını görünce, saflarını yarmalarına aralarından süzülüp kaçmalarına mani olmak için, yelkenlerini aç. tılar. Tam manasile harekete ka- biliyetli bir vaziyette ilerlemeğe ve kendi aralarındaki mesafeyi daraltmağa başladılar... Çatışmalarıma pek az kalmıştı. Hasan, karşıdan Hızırın, yu - kardan Evliya reisin sesini duydu: Topların, ve manemığın atılmağa müheyya bulundurulmasını em - rettiler, Bir kumanda daha... Hızırın gemisi, en fazla ilerli - yen düşman gemisine yaklaşır yak laşmaz bütün toplarını birbiri ar - dısıra, mükemmel isabetlerle en - daht etti. Düşman kadırgası direği | kırık, teknesi delik bir halde yana | yattı. Su almağa başladı. İçinde bir kargaşalıktır belirdi. Artık ondan hayır kalmadığı | meydenda idi. “Ayni endahtları, öteki kadırga da yaptı. Fakat si - i per yerde odulğu için, küçük Ha - san neticeyi anlıyamadı. Kendi bortonları da, Evliya re- y Yasini (va - Na) ün toplar birden ateş etti. Düşman kadırgası| — lik bir halde yana yattı! Gülhanede HABER — Aksamı postası isin verdiği emir üzerine arkadaş- larını taklid etti. Çocuğun tam ya- nrbaşımdaki top, kulağını sağır edercesine patladı. Bereket versin Hasan, içerden kumanda veril - diğini daha önceden farketmiş, ağzını açmıştı. Böylelikle, kulak zarı üzerine iki yanından tazyik olacağı için, sağır kalmıyacağını biliyordu. Bortonda, karşısındaki gemi- yi ayni suretle kötürümleştirdi. Fakat şimdi ne yapalaklardı?.. İşte, etraflarındaki daire, at nalından fazal kapanmıştı. Düş - manın topları henüz atılmamıştı. Zira, gemileri batırmadan, için - dekileri dipdiri yakalamak is- tiyorlardı belli... Bir kere bu su - retle patlatılan topların bir daha soğuması, temizlenmesi, doldurul. maşı uzun zamana bağlıydı. Düş- man yolunu biliyordu. Türklerin | — kılıçları kalmıştı. Fakat, onun da çaresi vardı: Mermileri yiyen üç gemiyi göz den çıkarmış bile olsalar, daha dokuz tane sapasağlam ve topları atılmamış gemileri var.. Hem bu gemiler daha büyük,. Silâhşorlar, kıç ve ön kasaralarda aleste du . rüyor, Hızırın kadırgasında ise, korsanlar, kürekçilerin oturakları" arasmdaki boşluklarda mevzi al. mışlar... Gemilerin rampa etme .! sini bekliyorlar. Kahramanlığın da bir derecesi vardır: Bu vaziyette galebenin im kânı olur mu?... Düşman, diri diri yakalamıya- ! cağına aklı kesse bile, Türkleri | ezecek, mahvedecek... Hâlâ yelkenler inmedi.. Biribirlerinin üzerine doğru gi- diyorlar... Şövalyelerin bütün manevra - ları, Hızın kadırgasına doğru teksif edimiş. Dört büyük gemi, bilhassa onu ihata etmek için elin den geleni yapıyor. İki üç dakika sonra, Hızır, dört geminin arasına düşecek... Lâkin işte tam şu esnada Ha - sanın bortonile yanyana ilerliyor, Çocuk, ürperdi. Eliyle tuttuğu telin yınladığını işitti, Yukarı kulak kabarttı: Sakramento... Kâni, manomığın atılmadığını görerek, bir küfür savurmuştu. Hasan: — Ali dayı doğru düşünmüşt!.. « dedi. . işte, az daha bizi arkadan Zırlanınız! KERİME A PE NAZ TY İN TURK sinemasında VAHŞi ATLAR KRALI “Yeni Tür Memleketimizin e HAM Beyoğlu İstikıâl caddesinde (Eski Santral) Beşiktaşlı kerâni HAKKI ve ARKADAŞLARI EEE EE iştirakile mükemmel incesaz k,, Salonu n sevimli okuyucusu IYET muayenelei Gülhane tatbikat mektebi ba; hekimliğinden: Gülhane tatbikat mektep ve kli niği 13/10/935 salı gününden it: baren tedrisata başlamış olduğun dan poliklinik muayenelerini gös terir cetvel aşağıya yazılmıştır. Şe hir halkınm buna göre müracaa: etmeleri rica olunur. Sabahları saat 10 dan 13 e ka dar. Pazartesi: Kulak, boğaz, burun, hariciye, fizik. Salı: Dahiliye, nisaiye, bevliye Çarşamba: Röntgen cildiye asabiye, göz. Perşenbe : Hariciye, fizik, ni- saiye. Cuma: Dahiliye, göz. cildiye. cumartesi: Bevliye, asabiye, ku lak, boğaz, burun. Operatör Dr. Selâh SUN Deniz hastanesi Cerrahi Şefi Diş Tabibi Kemal SUN istikiâi caddesi No: 322 ( Bevoğlu Yerli Mallar Pazarı FRANSIZ TİYATROSU, ÜREYYA Opereti Bu akşam 2090 da BAY — BAYAN Büyük operet Yazanlar: Mahmut Yesari ve Nec. det Rüştü. Besteliyenler: Sezal ve Seyfeddin Asaf, Gişe gündüz açıktı. Telefon:41819 vuracaktı. Ateşi Hızırın gemisine atıyordu. Fakat, teli bağladık.. Kısa zaman içinde vaziyet ko. zulmuştu. Artık fırsat kaçmıştı. Kâninin teli düzeltip yeniden at- masına imkân yoktu. Hızır, dört! düşman gemisinin arasına düştü bile... Dört gemi, muhasara çen - berini gittikçe daralttılar. Hasan: — Eyvah... diye düşündü. Ve, yanındaki pencereden top- çuların da: — Eyvah... . du. - Artık kurtuluş yok... (Devamı var) dediklerini duy-| Yeni Neşriyat Ahmet oğlu Ahmet Savaş görmediniz mi, M. Şev- kinin bu yeni bilsâyelehini okuyu- nuz. Yalnız edebi kıymeti şüphe götürmiyen tatlı hikâyeleriyle çok hoş bir vakit geçirmiş olmazsınız, ayni zamanda içinde yaşamış gibi savaşı da anlarsmız. Eğer savaş gördünüzse yine bunları okuyunuz. O vakit hayali cihan değen bu eski ve heyecanlı günleri yeniden yaşar ve daha çok zevk duyarsınız. Akşam matbaası — Fiyatı: 30 kuruş. Naşit - Ertuğrul Sadi Şehzadebaşı TURAN Tiyatrosunda Bu gece saat 20.00 da GÖR DÜĞÜM 3 perde. Pek yakmda: BABA Her tarafa tramvay, Telefon; 22127 ll ŞehiTiyalesu “mar İM) Tohum liğini Yazan: Necip Kısa- “kürek VE Muayenehane nakli Cildiye ve zühreviye mütehassisi Dr. ÇIPRUT Beyoğlu, Rus sefarethanesi sırasım-| da posta sokağı köşesinde Mey menet apartımanına taşınmıştır, Telefon: 43353 HABER AKSAM POSTASI (DARE EVI * Istanbul Ankara Caddesi Posta kutusu : İstanbul 214 Telgraf adresi : istanbul HABER Yazı işleri tetofonu * 21872 idâre ve ilân ı2AN0 ABONE ŞARTLARI Türkiye © Erme 1400 Kr. 2700Xr. 730 50 3 aylık o4C9 1 BOO. 1 aylık 150 300 İLÂN TARİFESİ Tıcaret ilânlarının sâtırı 12,80 Resmi iânların 16 kuruştur, Senelik 6 aylık Sahibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKİT) matlvay Yakında Tİ (J R K sinsmasnda EZE Ee, Wonder Bar. acılıyor Dünyanm 10 büyük yıldızı, 10.000 harika gösterecek İstanbullular bu horikaları görmeğe ba AL JOLSON - DOLORES DEL RİO - KAY FRANCİS - RİCARDO CORTEZ . FİFİ D'ORSAY DİCK POWEL - GUY - Kİ BBEE - HUGH HERBERT - HAL LEROY ilah. ve 5.000 güzel kız. AN ŞA 2 1 YS Aİ GE EY A ELE Y AYIN, REKS Büyük Türkçe sözlü film görenleri hayran etmiştir. Wiveten WİLLY FRİTZ, LİLİ.N HAR » VEY, KATE DE NAGY, HANS ALTERT . PAUL HÖRBİGER ilah. Ufa yıldızlarile çevrilen PREN SES EVLENİYOR muhteşem müzik film.. Ayrıca FOX Habeş Farp sahneleri. Yunanistanda son vak'alar. Bütün İstanbul haftanın bu gü zel filmi için konuşuyor.