Fedai | Umumi harbe il randan kurtulan güvercin | Harbin kanlı günlerinde Mensup olduğu orduya Alman taarruzunu haber vermişti Londradan yazılıyor: | 3 Mart 1918 de, yaralı bir posta| güvercini Londrada Taymis nebri-| ni geçerek Hotel Cecil'deki hava) > bakanlığı binasının üst katında güvercin istâsyonuna indi. Tek a-| yağiyle dikenli tel örgüsünün üs- tünden atlıyarak, O güvercinliğir!| döşemelerine yığılıverdi. Bu güvercinin adı Koca kaJ'tı İ Adsız bir adam, İngiliz intelli. | cens servisinde sadece bir numara ile tanınmakta olan bir çokların;| dan birisi Sent Kenten cephesin-| deki Alman hatlarının çok geri;| sinde İşte bu adsız sabahleyin tanyeri ağarmadan bu güvercini çalışıyordu. adam 3 Mart günü salıvermişti. Sent Kenten'in hemen şima -| linde Morkurt ile Essigay arasın | daki hatları geçerken (oralarda dolaşmakta olan altı İngiliz tay- yaresine çevrilmiş Alman hava toplarından bir misket (o parçası, güvercinin bir ayağını koparmış- tu, Yeğit kuş umutsuz bir şekilde yaralanmış olduğu halde uçuşuna devam ederek, Manş denizini aş- mış ve taşımakta olduğu haberi İngiliz genel karargâh'oa ulaştır- mak için güvercinliğin döşemesi üstüne cansız yığılıvermişti. | l O gün nöbette olan tayyare ça- vuşu Mason kuşun geldiğini gör- müştü. -Bu çavuş, harbin son.yıl- larında bir kolunu (o kaybedince hava istihbaratına verilmişti. Va- zifesi, müttefiklerin cephesinden hava yoluyla gelen haberleri ala- | rak âmirlerine götürmekti. — Koca Jak yaralıya benziyor. | Zavallı kuş ölmüş olmasın! Diyen çavuş, kuşun ayağında küçücük gümüş bileziğe yerleşti rilmiş şifreyi aldı ve sözlerine de vam etti: — Zavallı Jak, tam yirmi defa gidip geldin; ou sonuncu gelişini o'du! Çavuş çok üzülmüş, gözleri do Yu dolu olmuştu. o Kuşu alarak o gün nöbetçi olan Skoçyalı tek kol- lu şüzbaşı Monronun dikildi. Yüzbaşı güvercini şifre ile bir- likte masanın üstünde görünce, yüzü yumuşadı, çünkü bu çavuşun bu kuşu Ayrıca sevdiğini biliyor - du. Meşhur 11 numaralı tayyare| filosunda pilot olan bu çavuş batı| cephesinde bir kolunu kaybettik -| tenberi güvercinlere muhabbet | bağlamış ve Koca Jak diye çağır- dığı bu kuşa ayrıca gönül vermiş ti karşısına Aralarıtda hir söz geçmedi. İkisinin de kalbi burkulmuştu. Yal nız çavuş odadan çıkarken: x Kuşu bana verdirebilseniz: dedi, onu dolturtacağım ve boynu" na da kendi harp madalyamı asa- cağım! Yüzbaşı Monro, ayağa kalktı. Kendi gibi hava savaşlarında tek kolunu kaybetmiş olan bu çavu - şun sırtını tek eliyle okşadı ve: — Peki çavuş, dedi, elimden geleni yaparım. Bu kuş İ numa- ralı posta idi, değil mi? - Evet yüzbaşım, | numaralı kuştur. — Peki öyleyse sen git, ben şif- | reyi hallettirerek başkanın yanına girer, kuşun sana verilmesini di lerim. 20 numaralı oda genel savaşın esrarlarından biridir. Burası İn. giltere intellicens servisinin özü idi. Düşman haberleri denizden ve karadan gece gündüz buraya gelirdi. | Her cephenin gerisinde casuslar ve mukabil ca tam havadan, suslar harıl harıl çalışmakta idi ler, Yarım dizara kâğıaı üstüne görünmez mürekkeble yazıldıktan sonra güvercinlerin bileziklerine kapatılan haberler hep buraya ge- lirdi. 20 numaralı odada en usta şiki re mütehassısları ve kimya bilgin | Londranın Whitehall müzesinde savaş hatıralarına ayrılmış kısma gi- ça,, asılı olduğu hade görürsünüz. Bu güvercin “Koca Jak,, dır Ve en son uçuşu Esnasında bir düşman mermisile ayağını kaybederek ölmüş» tür. leri toplanmıştı. İşte bu yaman insanlar gece gündüz hep bu oda | da şifre çözmeğe © uğraşırlard. Düşman hatları gerisinde çalışan İngiliz casusları de anayurda ulaş tırmak istedikleri haberleri işte| böyle talimli güvercinlerle gönde- | rirlerdi. Jam Koca Jak'ın ayağından çıkan| cigara kâğıdı, bir takım mahlülle- te batırıldıktan sonra üstünde şu manasız yazı okundu: Omposr uobdan pluk sif - x v-7. 20 numara bu yazıyı üç dakika- da halletti. Bu haber cihan harbi nin en büyük naberlerinden biriy-| di. İşte şifrenin halledilmiş şekli: | “Büyük, ezici harbe hazırlan- maktadır. Görünüşe göre Le Kes- noy ve Le Koto cenubunda olacak. tır. Kesif top ve kıtaat nakliyatı geceleri yapılmaktadır. En sor) haberleri bildiririm. Bu gece tay-| yare ile bir kafes içinde en talim- li kaşlarınızı gönderiniz. Bu çok mühimdir, çünkü en son kuşumu gönderdim. Vaziyet burada çok kötüleşti. | Adamlarımdan ikisi tutularak kurşuna dizildi. Numara 7. | Bu bakllil'i hafta sonra ise Almanlar büyük başlamışlar ve Sent Kenten üzeri- ne saldırmışlardı. casus şimdiye kadar hatıratını neş taarruzlarına| Bu 7 numaralı retmemiş ve Alman cephesi geri- sindeki harikulâde sergüzeştleri| n A BER — SEYY sym Postası HAT Kopenhag'da Avrupa. payitahtlarından birini| gece ziyaret edenler refah ile fü tursuz bir neşenin açık alâmetle - rini taşıyan bir şehir gösteremez * ler, l Londra, monden hayatınm ge -| nişliğine rağrüen gece ziyaretçi - lerine, kederli titiz bir çehre arze-| der, Berlin gizli kutularmı kapa * mıştır. Roma cildi sofudur. Ve öyle kalacaktır. zarafet merkezi ve Varşovanın olan kısmında hâlâ orkestra sesleri duyulmakta ise de harabelerde dansedilmek- l tedir. Parise gelince; Şanzelizedeki kahveler ışık yağmıru içinde yü züyorlra. Fakat müşteriler bir | sandoviçle coşkun aşk sahneleri | yaratmak istiyen küçük burjuva - lardır. Bugünün bütün sıkıcı davala - rından uzak kalan bir şehir var -| dır ve burası Kopenhag'dır.Harp- ten önceki yıllarda olduğu gibi| saat on altıda zarif bir kalabalık “Sirod,, da dolaşmağa, çay salon-| larını, büyük lokantaları doldur- | mağa başlar. n Bu birkaç katlı eğlence yerle - rinde geceyarısna kadar herkes | eğlenir; Müzikholler, sirkler, hın- cahınç doludur. Avrupanın en muhteşem İokantalarından daha muhteşem olan İokantalarda bir kurona (takriben otuz kuruşa) sa- at on altıdan geceyarısımı iki saaf geçinciye kadar bol bol i Zengin programlar seyredilir. Varyete numaraları, cambazlar, yemek masalarını dolduran bin - | lerce Danimarkalıya vaktin nası) | geçtiğini anlatmazlar bile... Ba -| ba smokinini giymiş, karısı ve kız! ları suvare elbiseleriyle bir kat meme arma e vE YAR nama hakkında bir tek söz söylememiş olan Yepson'dur. O şece miralay Baring hasta -| neden yeni çıkmış olan tayyare yüzbaşısı Jak Brady'ye bir depit| dolusu posta güvercinini Alman -| yadaki 7 numaralı casusa lir mak vazifesini verdi. Emri verir- ken de yüzbaşıya şunlan söyle - di: “- Bütün İngiliz ordusunun en parlak istihbarat zabitlerinden biri Şerlvil'in hemen şarkında kü- çük bir ormanda gizlenmiş bekli- yor. Kendisinden güvercinle bir| saat evvel almış olduğumuz ha - ber, müttefiklere bir düzine kadar | kolorduya mal olabilecek değer -| dedir. Daha da beri varmış, fakat elinde güvercin kalmamış. Bu gece kendisine en iyi terbiye edilmiş güvercinlerden bir sepet dolusu © gönderilmesini! istiyor Hem bu iş fevkalâde lâ - zım; anlıyor musunuz?.. O gece tayyare yüzbaşısı Jak Bady gün içine şirmiş, * önderecek ha - erken Almanyanm ribil elli metre yere kadar civarmda yaklaşarike taşıdığı kvş sepetini orm: bırakmıştı, 0 İ pin işine OT 4 NOTL ARI daha güzelleşmiş olarak akşam yef meklerini bu lokantalarda yerler. Büyük küçük bütün böyle yaşamıya alışmışlardır. burjuvalar Sakım bunlar para sarfetmeğe gelmiş olan turistler, yabancılar olmasın diye bakıyorum. Hayır, hepsl yerli... Günde sekiz saat karakterleri - ni yapan bir dikkat ve şuurla ça - ! lışrlar, Sekiz saat eğlenirler. Se kiz saat de uyurlar. Yaryüzünün | ir ulusu onlar kadar yaşama tadını bilmiyor, hiçbirinin 80sye- te fikri bu derece inkişaf etme - miştir, Danimarkanm çok mükemmel olan ekonomik rejimi halkma o kadar geniş yaşama şartları. sa - tmalma kudreti vermiştir ki za - | manımızın bütün takyidatmdan | vareste bulunuyorlar. Danimarka, sevkulceyş vazi - yeti çok nazik olmasına rağmen | büyük harbe girmekten kendini | koruyabilmiştir. Bu sayede buh « | ransız olan biricik memlekettir.| Büyük dünya buhranmm aksülâ - meli olarak İngiltereye hububat | ihracatı biraz aksamışsa da gene| düzelme yoluna girmiştir, * İ Danimarkanın içsel tecimi baş- tan başa kooperatif sistemine da- yanır, Satış, alış kooperatifleri | yanında sosyal sigorta sistemleri | spekülâsyon ve iflâs denilen şey -| leri Danimarka halkına unuttur -| muştur. 1849 danberi demokra - | siye bağlı olan bu memleketi o tuz senedir sosyalistler idare edi- yor. Büyük çiftlikler müsadere edi - lerek köylüye dağıtılmıştır. Pro. leterya adı altında bir sınıf kal - mamıştır. Bundan ötürüdür ki Danimarkada hayat seviyesi dün- yanm bütün memleketlerinden) daha yüksektir. x | Her Danimarkalı doğduğu gün den öleceği güne kadar devlete ilkteşrin 1914 te kabul edilen bir kanuna göre her Danimarka vatandaşı bir sosyal | sigortaya yazılmak mecburiyetin -| dedir. En aşağı ödeme nisbeti 8 İ dayanabilir, 1 kurondur, Halbuki hiç sigorta ol- mıyandan on kuron para cezası alınmaktadır. Bu tediyat her vatandaşın has-| talığı ve ihtiy rliğına karşı sos - | yal yardım dıklarından alaca - ğı tekaüt parasının mukabil ki, Danim Görüyoruz stahaneler k bir | remlekette hele Kopenhagdaki b hayale sığdırılamıy ve temizliktedir. Bu hususi yenehanelezi çoktanb rını İ ır, Fakirler gi gibi en 7 xapaınışlar. engin'er de rane doklorlarına müracaat | ederler. i diğ Danimarkada için buh» Bae Kes Her yurtdaş sosyal sigor- taya yazılmıya mecburdur Jhtiyarlıyan hastalanan her yurtdaşa bu sayede tekaüt maaşı ödenir İhtiyarlar için bir tekaüt evini gezdim. Burası âdeta küçük irdi, Sokakları, bahçele danı ve kilisesi yanında sinema konser, tiyatro salonları, her ihti- yara müstakil yaşama hayalini veren bahçelerle çevrilmiş küçük evler insanın yalnız gözünü al - makla kalmiyor, içine heyecanlar sunuyordu da... ” * Bu sosyal rejimin bir hususiye- ti de Danimarka ulusunda hod - binliği yok etmiş olmasıdır, İn « nlar arasında münasebetleri ko- ştıran her şeye, insanlığa hür met duygusunu bu derece incelt- iş, derinleştirmiş bir ulus daha ilemez, Gündelik hayatla » ikbinliğe, herşeyi iyi gör - nlar arasında l buhranların başgöslerz ş olması tabii gö - 1 suçl ezcümle Aşk rülebilir, hirsizlik facia'ar dır, “Bir erkâğe , derli dir, Zira bir veya il karısını sormayıır. nz e boş değil. ki sene sonraki karısmın başka birisi olması çok muhtemeldir. anlattılar: Son günlerde ücüncü defa olarak genç kadın velenme törenine birinci ve ikinci kocala - mış, Onlar da buket- leri, hediyeleri ile gelmişler, yeni Bana hoş bir vaka evlenen bir rını da ça evlilere saadet temennisinde bu - lunmuşlardır!... Herşeyi güzelleş» tiren böyle bir memlekette aşkın en sevimli anlamını kazanmama - sma imkân var mıdır” Pa Kopenhagın kabristanı gönül a- çan bir parktır. Çeşit çeşit ağaç - lar, zengin çiçek tarhları arasm »- da ölülerin birer kayayı andıran kabirleri yükselir. Burada dolaşr- hır, gezilir. Çocuklar, hayatla ölü - mü ayıran bu kayalara saygı gös- termekle beraber, neşeyle oynar « lar, y Kopenhag güzel kadınlar mem- leketidir. Sabah erkenden başlariyle sevimli, güzel kızların bisikletle caddelerde dolaştıl nı gör Öğleden sonra Langeline'de çay içmeğe akın edi. lir, arr rsünüz, Geceleri hafifçe sallanan ludur. Hepsi bulutsuz bir neşe çinde şarkı söyliyerek Bazıları ağır Danim daha iyi ha ik rımlardaki sıralara Bütün şimal mem! olduğu gil nin en emni rağmen kimseni ğı, genel nsş