Tayyarelerde sürat daha ne kadar artabilir? Marış denizini tayyare ile İlk defa geçen Bleryo fikrini anlatıyor “Sürat, nihayet muayyen bir hududa kadar artabilir,, Yirmi beş sene kadar evvel ilk defa tayyare ile Manş denizini geçen meşhur Fransiz tayyarecisi| Viyanada çıkan bir gazeteye tay: yarelerin istikbali hakkında dik - kate değer sözler söylemiştir, alı.| yoruz: | “On yıl sonra, Avrupa krtasiyle | Amerika arasında posta ve yolcu tayyarelerİnin muntazam sefer - ler yapacaklarına kaniim. l “Eskiden üç yüz kilometreden| daha hızla uçulamıyacağı söyle - niyordu. Halbuki bu sürat, çoktan, aşılmıştır. Bugün artık 15,000 metre yükseklikte saatte 2000 ki. lometre hızla uçabilecek Stratos - fer tayyareleri yapılmağa başlan- mıştır. “Bildiğimiz alelâde tayyareler- 'de bile bugün havsalanın alamı - yacağı ölçüde hız elde edilmiştir. Amerikalı tayyareci Böring on | Beş ton ağırlığında bir tayyareyle| üç bin kilomertelik bir mesafe ü -| zerinde vasati olarak 400 kilo - metre hızla uçabilmiştir. Delmote ile Angelo bu rekoru da kırdılar. Angelo yedi yüz kilömetre hızla uçtu. “Sürat rekorlarının daha çoğa: lacağma şüphe yokutr. Fakat bu rekorların da bir sınırı vardır. Bu smır da, aletin dayanıklığı mese- lesidir. Normal hava seferi, yani | iki nokta arasında her gün yanı . lacak olan güvenlikli ve tehlike . ! siz hava seferinin hızı, alet daya-| nıklığının imkân verdiği nisbetten! fazla olmamalıdır. Halbuki yapı) lan bütün hava rekorlarında. alet hiç düşünülmüyor. Bu gibi rekor - lar alete öyle bir yükleniyor ki, sonunda, layyarecinin canına ma- loluyorlar. “Herşeyden önce yüksek sürat, iki mesele ortaya çıkarıyor: Bu - nun birisi, motörün yaptığı sar - #mtı yüzünden tayyarenin fazla bir dayanıklığa lüzum göstermesi, ikincisi de hava tazyiki meselesi- | “Uçuştaki sürat beliibaşlı bir | 35 hızı bulunca, nasıl ki, hızlı ve kuv vetli bir temasta su buz gibi katı - laşırsa, hava da taş gibi sert kesi. lir. Bunun nasıl birşey olduğunu, suya atiryan ve kötü bir atlayış yapmış olan herkes bilir. “Sürat saatte 400 kilometreyi geçince, pervane ve kanatların yükü de fevkalâde bir dereceyi bulur. Hava, tayyarenin hele en Türk Hava Kurumu Büyük Piyangosu Şimdiye kadar zengin etmiştir. 79. cu tertip 6.ci keşide 71 7.ci Teşrindedir Büyük Ikramiye Ayrıca: 30.000, 20.000, liralık ikramiyelerle beheri (50.000 lira ) lık nazik yerlerini çok sert darbeler halinde kamçılamağa başlar. “Sürati keseceği için, tayyare * ler, büyük hacimde yapılamazlar. Elâstikiyetli yapılabilirler amma, ! bu da, genel dayanıklık üzerinde) tesir yapar. Bu duruma göre, ne biri ve ne de öbürü, pratik olarak| bir işe yaramamaktadır. “Bana kalırsa. bu meselede bi- ricik çare, kanatların bugünkü büyüklüklerini küçültmek veya| büsbütün kaldırmaktır. Benim he- sabıma göre, altı yüz kilometre hızla gidilen bir uçuşta kanatlara hiç lüzüm yoktur. Kanatlar çıka - rılmca geriye pervane, pilotun ka- binesi ve yolcu yahut da yük höc resi kalıyor. Tayyare, upuzun bir! biçime giriyor. Günün birinde u- çan bir oka dönecektir. “Stratosfer tayyaresinin kulla « nılabileceğini sanmiyorum. İ “Bu tayyarede en önemli olan | şey, kabineyi hava sızmaz bir ha- İ le sokmaktır. Halbuki, kabinenin herhangi bir yerinden hava sız - ması çok kolaydır. Böyle olunca | da felâket sonsuz bir ölçüyü bula- bilir, “Bundan başka motörün devir sayısının çokluğu yüzünden çıka - cak sarsıntı, tayyarenin gövdesin- deki malzemesini kolayca çatla - tabilir. Buna bir de gerek içten gerekse dıştan gelecek hava tazyi- kini katmak lâzımdır. Bu ufak bir, çatlak höcreyi patlatabilir. Bun - dan dolayı sürat meselesi malze. menin dayanıklığı sınırında kal mak zorundadır.,, Spor Postası Bugün çıktı alâka ile takip ediniz. Doktor Ali ismail Haydarpaşa hastanesi bevliye mütehassısı Urologue — Operateur Babıâli caddesi Meserret ote li 88 numarada her gün öğleden sonra saat ikiden sekize kadar.fi binlerce kişiyi : 200.000 Liradır 15.000, 12.000, 10.000 iki mükâfat vardır.. MTA SENAR (177 ETA TAM 7 RUANDA ARANMSINNN. HABER — Akşam Postası Buz 3 çi Çentikli geçit doğu sahile var - dığı zaman, adamlar o kadar yö * rulmuşlardı ki artık dik duramı » yorlardı, hepsi iki büklüm olmuş- lardır. Parmakları baltaların sap - larını o kadâr uzun müddet tut - muştu ki artık avuçları açılamaz olmuştu. Kadınların adadan sö - küp getirmiş ve karşı yakaya kur. muş oldukları çadırlara üşüştü « ler. Burada kendilerinden geçe - rek ölü gibi serildiler, Bu şuur - suzluktan ancak saatlerce sonra uyandırılabildiler. Büyük lider Bahr ile yorulmak bilmez Tag uykuya yatmadılar. Buna mukabil büyük sürüyü çen - 3 EYLÜL — 1995 Çöllerinde 36 000 kilometrelik bir seyahat ingilizceden çeviren: A.E. geyiklerinin ahlâkını tamamiyle kavramışlardı. Köpekler geyikle- rin yürümesini temin, sürüyü bir arada tutmak, arasıra patlak ve - ren paniklerin önüne geçmek gibi gerçekten değerli işler görmek - teydiler. Köpekler olmasaydı bu uzun yol kat'iyyen başarılamaz - — » Rüzgâfsız bir gece Laponyalı Tag nöbet tutarken uzaktan uza « ğa birtakım uluma sesleri işitti. Bu ses o kadar cılız geliyordu ki alışmamış bir kulak bunu hiç işi. temezdi. Ancak Tag rüzgârsız ge. cenin derinlikleri içindeki akisle- Erkekleriyle beraber yola çıkmış olan Eskimo kadınlarından bir kaçı tikli geçitten karşı yakaya sür - meğe başladılar, Uzun ve karan « lık bir katar halinde geyikler donmuş mmakta karşıya doğru yürüdüler. Geçitte kaymadıkları- nı görünce çabucak emniyet ka - zandılar, yollarına korkusuz de - vam ettiler, Karşı yakaya varır varmaz, hayvanlar bir iç sezgisi (sevki ta- bii) ile dosdoğru tepelerin ara - sındaki ilk vadiye yollandılar. O. rada karı eşelemeğe başladılar. Her hayvan kendine karlarda de- rin bir çukur kazdı. Ön ayağından biri yorulunca öteki ayağını kul » landı ve böylece çukur gittikçe derinleşerek nihayet toprak gö - ründü. Karın altındaki kalın yosun ta- bakası bu hayvanlar için hayattı, Geyiklerin güçlerini yeniden ka - zanmaları için yürüyüş birçok günler geri bırakıldı, Sonra tek * rar tepelerin eteklerinden kıvrı * larak yahut sonsuz kar ovaların | da yürüyerek yola düzüldüler. Yüzleri hep doğuya, kara dağ : lara, büyük ırmağa, sürü için yurt olarak seçilmiş geniş delta top - raklarına doğru çevrilmişti. Bü - tün yolculukta geyikler hiçbir da. kika muhafazasız bırakılmamış -| tr. Hayvanlar istirahat ederken rin farkına vardı ve çok dikkatle dinledi. Kısıldı, tekrar kulağına çarptı. Bu, acıklı ve umutsuz bir ulumaya (benzemekle beraber, tehdit edici mahiyette olduğu da seziliyordu. Kulakları hiç de ya - nılmıyordu. Tag Lapöhyüâsm ka » ranlık vadilerinde bu sesin yanku larmı birçok defalar duymuştu. Bu ses, kana susamış kurt sürüle- rinin nâralarıydı, Ses kesildi, fakat Tag biliyordu ki kurtlar çorak yabanlarda Ren geyiklerinin yola çıktıklarmı öğ - renmişlerdi. Bunu nasıl öğrendik: lerini kimse bilemezdi. Bununla beraber büyük sürü bundan böyle artık boyuna tehlike içinde bulu. nacaktr. Kurtlar birçok defalar saldıracak ve birçok defalar sıvr. şacaklardı. Fakat hicbir vakit ta- kipten vazgeçmiyeceklerdi. Eri - şilmiyecek bir yerde yorulmaksı » bir bekçi boyuna sürünün çevre - 8 sinde dolaşmakla nöbet tutardı. Bu nöbet hiç durmadan tutulur - du. En karanlık gecelerde, en ku. durmuş fırtınalarda bile adamlar dan birisi ayaklarına kayakları geçirir, sürünün etrafında boyu - na dolaşırdı. Şiddetli fırtınalarda ise nöbetçilerin sayısı üçe dörde çıkar ve yerine bir başka arkada- $ı gelmedikçe nöbetçi, vazifesi başından hiçbir bahane ile ayrıl - mazdı, Bu nöbetçilerin yanların - da dalma köpekler de bulunurdu. Çünkü bu güzel hayvanlar da, sü- rücüler kadar lâzımdı. Köpeklerin ustalığı tarif edile. miyecek kadar büyüktü. Yolu en karanlık gecelerde bile düşünül - mez bir zekâ ile bulurlardı. Bun- dan başka çok çabuk geğişen Ren; Ellerinde topuzlarla zın, sabırları tükenmeksizin bek - liyeceklre ve münasip fırsatta, bir tipi esnasında yahut da zifiri bir karanlıkta ansızın çullanarak yağ! l maları yapackirdı. Tag'ın nöbeti bitince gidip mes! seleyi Andi'ye anlattı. Sürücüler bir daha toplanarak konuşutlar; / ezeli düşmanları kendilerini ha - bersiz bastırmamalıydı, Lapon i yada yaptıkları eski savaşları ve kurtları ağır topuzlarla nasıl baş- tırmış oldukların: yeniden biribi- rine anlattılar, Küçücük bir tepe ve iyi bir kar sathı olunca kaçan bir kurdu ka - yaklarla yakalamak kolaydı. La « ponlar, kurtlara bu şekilde sal - dırmak için canatıyorlardı. Buk « land körfezinde hazırlıklarla ge- çen uzun zamânlarda kendilerine sağlam ağaçlardan çok ağır to - puzlar yapmışlardı. İşte şimdi bun ları kullanmak için acele ediyor « Vardı. i Gece bekçileri kurt ulumalarımnı yeniden işittiklerini ve kurtalrın gittikçe yaklaşmak olduklarını haber verince, hazırlık başladı. Bir gece karanlıkta yavaşça ge « yiklerin arasına girerek sürüye karıştılar. Bumlar kutlarım nasıl çullan « dıklarını adamakıllı bilen insan « lardr, Kurt sürüsü daima ikiye ay. rıltr, takımım birisi aksi istikamet. ten hücum ederek korkudan öd . leri patlıyan geyikleri sürerken i- kinci takım da yol üstünde sakla. narak pusu kurar, geyikler de işte bu pusunun ortasıma düşerdi. Delikanlılardan biri olan Tag kurtları ilkönce gördü: Kırçıl ay. dınlıkta hemen hemen hiç görün- miyecek gibi olatı kurtlar ihtiyat. kârlikla ilerliyorlardı. Geyikler sinirli sinirli kıprrdamağa başla - mışlardı. Başlarını havaya kaldı - rıyor, ayaklarını yere vuruyo? ve küme küme olarak biribirlerine daha ziyade sokuluyordu. Kürtlar Ren geyiklerinin ken - dilerini hissetmiş olduklarını an - laymca müthiş nâralar atarak koşmağa başladılar. Geyikler bir- denbire bir çark yaptı ve kaçmağa koyuldu. Adamlar sürüden ayrıldı ve kurtlara doğru saldırırken ka. yakdarı keskin fısıltılar çıkardı. Kan dökmek için çullammış olan kurtlar bir ân için şaşaladılar. Sanki gözlerine inanmryorlarmış gibi biribirlerine bakarak durdu - lar, Bu 1ssız yerde insan oğulları da kurtlara hücum ettiler nereden ve nasil çıkmışlardı? Bun lar ezeli birer düşman gibi mi kendilerine doğru geliyordu? Hü- cuma mı geçmek, yoksa kaçmak mı lâzımgeldiğini bir ân için kes. tiremediler, fakat sonra birdenbi. re kurtlar tam ric'at halinde kaç- mağa başladılar. (Devamı var)