7 EYLÜL — 1995 İN EK TEYZENİN MİRASI HABER — Akşam Postası Devlet demiryolları ve limanları işletme umum idaresi ilânları 7363 lira muhammet, kıymetli O İokometif, vagon ve emr.yet supa pı yayları gümrüklenmiş «larak teslimi şartile 18 Birinci Teşrin 1935 Cuma günü sat 15 de Ankarsda idare binasında kapalı zr1f usulile satın alınacakdır. Bu işe girmek İsteyenlerin 552 lira 23 kuruşluk muvakkat teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları, kanısnun 4 ncü maddesi mucibince işe girmeğe kanuni man bulur madığına dair beyannamo ve tek: liflerini ayni gün saat 14 de kadar kom'syon Reisliğine vesineleri lâ- zımdır, Bu işe ait şartnamele. parasız olarak Ankarada Malzeme dairesir. den, Haydarpaşada Tesellüm ve Sevk müdürlüğünden dağılılmakta. dır. (5632) Haydarpaşa Rıhtım caddesinde 170 ve 172 No. lu Balmumucu arazisi 3 sene müddetle ve açık a, tirma ile 18 -- 9 — 938 gârşamba günü saat 10 da Haydarpaşa gar binası dahilindeki 1inci işletme komisyonu tarafından kiraya veri iecektir. Senelik muhammen bedeli o 120'lira ve muvakkat teminatı 27 hıradir. İsteklilerin muvakkat tem ınatı Haydarpaşa veznesine yatı. rarak alacakları vezne makbuzu fie kanunun dördüncü maddesi mücibince bu işe girmeğe manii bu luhmadiğina dair beyanname ile arttırma günü saatinden evvel komisyona müracaatları lâzımdır. Bu işe ait şartnameler parasız olarak Haydarpaşa birinci (o işletme komisyomı tarafından verilmektedir. (5158) Muhammen bedeli 93000 Sira olan Eskişehir atelyesinin * Kalöri' İsr tesisatı 28/10/935 pazartesi günü saat 15,30 da kapalı zarf u | suliyle Ankara İdare binasında ih ale edilecektir. Bu işe girmek istiyen'erin 590) liralık muvakkat temira' ile ka nunun tayin ettiği vesikaları, kanunun 4 üncü maddesi mue'bince işe girmeye kanuni manile-i bulunmadığına dair beyanname ve teklifle- rinin ayni gün saat 14,30 a kadar Cer Dairesi komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır. Bu işe ait şartnameler 465 kuruş mukabilinde Ankara ve Haydarpaşa veznelerinde satılmaktadır. (2562) (5526) Muhammen bedelleriyle miktar ve vasıfları aşağıda yazılı üç grup malzeme ve eşya için her grup ayrı ayrı ihale edilmek üzere ya: pılan açık eksiltmeye bir kısmı için istekli çıkmadığından ve bir kismi için de alman fiatlar haddi lâyıkında bulunmadığından 2 nci açık ek- siltmesi 20 — 9 — 35 cuma günü saat 10 da Haydarpaşada gar bina: st dahilindeki 1 inci işletme komisyonunda yapılacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin hize larında yazılı muvakkat teminat vetmeleri ve Kanunun tayin ettiği vesikalarla eksiltme günü saatine kadar komisyona müracaatları lâ zımdır. Bu işe ait şartnameler ko: misyondan parasız olarak verilecektir. 1 — İl adet marangoz ve du varcı tesviye ruhu, 209 adet yaylı kırma çelik metre 1 ve 2 metrelik, 178 adet yaylı kırma alüminyum metre 2 metrelik, muhammen bedeli 318 lira 86 kuruş ve muvakkat teminatı 23 lira 90 kuruştur. 2 — 1500 adet iğneli sistem sür'at kontrul saati için bant 100 ve 120 kilometrelik saat için, 1700 adet kalemli sistem sür'at kontro! | saati için bant 100 ve 120 kilometrelik saat için muhammen bedeli 2586 lira ve muvakkat teminatı 193 lira 95 kuruştur. "3 — 600'rülo alâ cins karton bitüme 20 M' lik 26.30.40 kiloluk, 500 kilogram tahta üzerine karton bitüme yapıştırmak 'çin tutka; muhammen bedeli 4144 Tira 50 kuruş ve muvakkat teminatı 310 lira 85 kuruştur. (5629) İstanbul 4 üncü İcra Memurlu ğuna: Kasımpaşada: Sezerikoz ma « ihallesinin Mescit sokağında 16 es ki 18 yeni No. lı hanede Mehmede Emniyet Sandığından 15 — 5 — 927 tarihinde bir sene müddetle borç aldığınız yüz otuz iki liraya mukabil birinci derecede ipotek gösterdiğiniz Kasımpaşada Seferi koz mahallesinde Mescit sokağında 16 eski 18 yeni No. li bir ahşap/kâ gir haneye dairenizce 8 — 6 — 935 tarihinde mahallen haciz ve tama mına ehlivukuf tarafından 643 li» ra kıymet takdir edilmiştir. 2004 No. İr icra kanununun 103 üncü maddesi mucibince bu Bapta bir itirazınız var ise üç gün zarfında daireye müracaatla der meyan eylemeniz iktiza edeceği ikametgâhınızın meçhuliyeti hase- biyle ilân olunur. (5622) Satılık otomobil Kullanılmış fakat iyibir halde yeni Ford otomobili satılıktır. Fe. neryolunda Muhtarpaşa çıkma «- zında (6) mumaralı eve müraca » PARDAYANLAR can kulağiyle dinle! Karanlık odaya ciden koridoru biliyorsunuz değil » mi? Bu koridorun sokağa çıkan ka -| pısıma gidip sizi değiştirindeye kadar bekleyiniz dedi. Bütün oburca emellerinin mahvol - Guğunu gören Lüben bir kaplamı bile merhamete getirecek surette nh etti, Fakat Tibo buna aldırmadı: — Koridordan içeriye kimseyi sok- mıyacaksın, Eğer girmek istiyen bulu. | nursa bağırarak bize haber verecek - sin! Haydi aziz kardeşim! Acele et! I n çaresiz itaat etti. Bunun ü - zerine papaz da yemeğini yemeğe baş- ladı. Saat dokuz buçuğu çalmıştı. Bu es- nada altı kişi daha otele girdiler. Ti» bo. —İşte dinsiz herifler geldiler, Ben de, tabii kardeşim Lüben gibi tum - turaklı şiirler söyliyen Ronsar, Royf, Remi Bello, Jan Dora, Jodel, OPonti dö Tiyar için kapıyı beklemeğe mec - bur edilişimin sebebini bir türlü anla. yamıyorum! sözlerini mırıldandı. Paraz bu lifları kendi kendisine! söylerken hem bu altı şairin yüzle - rine dikkat ediyor, hem de bunların ziyafet salonuna girmeleri için geri iliyordu. lerin otele gelerek salona gir -| »-i kimsenin dikkatini çekmemiş li. Okuyucularımızın burada ge- seyleri tâmamen (bilmeleri için »iyerin büyük meyhane salonu - » askerler, talebeler, serseriler, Jan yomlar ve bazı hafif kadınlarla dolu nunu düşünmelidirler. o Salonun ertasmda bir çingene hokkabazlık ya- pıyordu, Kahkahalar, şarkılar, şarap istiyen sarhoşlarm bağırmaları, biri- |, birine çarpan çinko kadehlerin şakır - tısı, tütsülenen kafalardan çıkan Saç- ma sapan sözler, meyhanenin kapan- ma zamanı geldiği için yuvarlanan son kadehlerin gürültüsü burasını çok tuhaf bir hale getirmişti. Böylece şairler grupunu teşkil eden altı kişi (1) kimsenin dikkati çekme - den ziyafet salonuna girdiler. Jan Dora, arkadaşlarını o bir işa» retle durdudarak: — Arkadaşlar işte bir kere daha e- debi mesleğimizin kurtuluşunu kutlu - lamak için burada toplanıyoruz. Di - yebilirim ki biz edebiyat o dünyasının hasetle baktığı şiir çiçekleri gibiyiz bu yüksek sanatte usta olan meşhur şa» irlerden mürekkep böyle bir yüksek kurumdan maada, şiir o ve edebiyatı koruyan ilahları takdis etmek için Parnas dağına çıkmak şerefine ere » bilecek bir kurum düşünemem. Pon - tüs dö Tiyor siz (AŞKIN HATALA . RI) ve (ŞAİRANE HİDDET) nizle siz Jodel (AŞKA ESİR KLEOPATRA) ve (DİDEON)nunuzla, siz dâhi Remi Belim (KIYMETLİ 'TAŞLAR)IZla, siz Rayf, (AŞKIN KİTABI)nızla bu kadar edip ve şairler arasşında is. mini söylemeğe çekinen Dora kulunuz aczimle, büyük dâhi, hepimizin üstadı, Lâtin ve Yunan dillerinin en yüksek âlimi bu değersiz hocasını fersah fer. sah geçen ve bizi (ŞİİRLER), (AŞK. LAR)ı, (BOKOJ (O RUVAYYAL)YI (MACKARAD)I (EGLEOGAR): (SONNE)leri ile dehasına hayran e - den şairimizin etrafında toplanıyoruz, Ey edebiyat ve şiir tistatları. Büyük reisimiz Piyer Ronsarın önünde eğile- lim, (1) Bunların o yedincisi olan Jo » kaym dö Belle 1560 senesinde ölmüştü. 4 PARDAYANLAR — — Ben zannetiğiniz gibi deli deği - lim! Yalnız bakmağa hakları olma - dığı halde bir başkasını haline bakarak gülen budalalara kızan bir a. damım. — Hay Allah belânı versin! Galiba kulaklarını kestirmek istiyorsun — 'Tam tersine! (Bilâkis) gülmesi sinirime dokunanların kulaklarını kes mek isterim,. Gidiniz, başka yerde gü- lünüz! Kelüs: — Ah, ah!,, Nereye gidip gülememi - zi istiyorsunuz? dedi, — Meselâ küçük Okler çayırma.. — Pekâlâ, ne vakit? — İsterseniz şimdi! — Şimdi olamaz!.. Yarın sabah sa at ona doğru.. Ben ve arkadaşım ora: ya geliriz. Siz ise Mösyö, bu gece bol bol gülünüz! Çünkü yarın artık ebe - diyen gülemiyeceğinizi sanıyorum, Karşısmdakileri büyük bir gururla selâmlıyan Pardayan: — Buna da çalışacağım! sözlerini söyledi. Bunun üzerine Keltis ile Mojiron, biraz evvel Moröverin gittiği tarafa doğru uzaklaştılar. Hiddetinden kanı beynine sıçrayan Pardayan, Deviniyerin salonuna gire rek masa başına oturdu — Bu iki serseri herif orada ne halt karıştırıyorlardı, Hele o kötü surat - Tısı: Acaba kız için mi gelmişti? Eğer düşüncem doğru tse.. Vay onların ha- line! Neyse bakalım. Bu kız pek âz sokağa çıkar! Acaba kimin gözüne çarptı. Nihayet hem bir şişe şarabın hem de gecen zamanın tesiriyle hiddetini ya - tıştırarak âdeti olduğu gibi etrafına bakınmağa başladı. O gece, otelde büyük bir telâş vardı. Hizmetçi kadınlar yanı başmdaki 0 « dada müthiş bir sofra hazırlıyorlar « dr, Usta Lândri ile ahçılar mutfakta büyük bir süratle öteye beriye koşu - yorlardı. i Şövalye, kendine hizmet eden 1ibes ne sordu: | — Vay canıma! Galiba bu gece eğ - lenceli bir toplantı var, ha? — Evet Mösyö! Bakınız, ben de çok neşeliyim, — Neden neşelisin? — Şairler eömerttir. Hem kendileri çok içerler hem de bana ikram eder « ler, —Demekki gelecek olanlar şair ha? — Her ayın ilk cuma gecesi bunlar burada toplanırlar Mösyö lö Şövalye. Eğer onları dinliyecek yerde kendimi içkiye vermemiş olsaydım okudukları şlirlerden yüzüm kızarırdı. — Pekâlâ.. E bu neşene başka bir sebep yok mu? — Ha. Var, Kardeşim Tibo da ge- lecek! — Papaz olan mı? A, oda şair de. mek?, —Hayır.. Fakat. Ah beni affediniz Şöralye, İşte vakit geldi. Rakınız kır. muzı tüylü şapkalı birisi İçeriye giri - yor. Lüben sözünü bitirmeğe vakit bul « mâdan salona girmek üzere bulunan bir kavalyeyi karşılamağa koştu, Bu kavalyenin şapkasında kırmız! bir tüy vardı. Ayni zamanda burnuna kadar kaldırdığı mantosuna sımsıkı sarıldığı halde bu yüz Pardayanım gözünden kaçmadı; — Mösyö Kossen! diye mırıldandı. Kossen, kral dokuzuncu Şarlın mu - hafız kamandanı, yani Luvr sarayın - da en çok sözü geçer bir adamdı,