$ EYLÜL — 1985 HABER — Akşam Postam FRİIĞİDÂAİRE Soğuk hava dolaplarile temin etmiştir. Tesisatını, mefruşatını ve bütünlevazımını dünyanın en meşhur sanatkârlarına ve fabr'kalarına tevdi etmiş olan NORMANDIE salonlarında, barlarında ihtiyacını ikinci derece bir soğuk hava dolabı ile temi. edemezdi. Dünyanın sw büyük gemisine, dünyanın en mükem mel soğuk hava dolabı lâyıktı. Bunun için NORMANDIE'yi inşa eden şirket hiç tereddüt etmeden bütün BUZ İHTİYACINI FRİGİDAİRE Markasma tevdi etti. Bu “gemiyi baştan başa FRiGİDAİRE Soğuk hava dolaplarile BOURLA BIRADERLER donattı. FRİGİDAİRE, bu hakikati soğuk hava dolabı alacak olanlara bildirmekle haz duymaktadır. ve Şürekâsı Galata, Hezaren caddesi - Beyoğlu, Istiklâl caddesi - Ankara, Bankalar caddesi - Izmir, Gazi bulvarı PARDAYANLAR sek kalp? bir insan bunu hiç bir vakit yapamaz. — Dinle oğlum. Uzun zaman yağ - macılık, kavgacılık, serserilikle hayat geçirdikten sonra nihayet (rahatlığa kavuştum. Her şey iyi ve boldu. Ye -| mek, şarap, elbise en Alâ ocinstendi.| Artık namuslu bir surette yaşıyorum. Bilhassa senin için bu hayata deva - ma mecburum. Fakat bir gün âmirim bana kundakta bulunan küçük bir ço- cuğu kaçırmak gibi ufak bir iş verdi. Karşılığmda en az on bin altın kıy - metinde bir elmas aldrm. Çocuğu da yanımda muhafaza edecektim. Daha ilk andanberi yapmamağa karar ver - diğim mukavelemizin başka bir ciheti" ni size #öylemiyorum., — Sonra baba? — Sonra oğlum. Anlamadığım bir Kuyguya kapılarak çocuğu O annesine geri verdim, Elması da beraber yeri - şim bu ahmaklığıma tüy dikti. Bu da bana on altı senelik bir sefalet ve ser. seriliğe mal oldu. » Bu annenin ismi? Size bu emri veren? Bunlar kimlerdir baba?. — Bu bir sırdır. Ve Benja değildir oğlum. Devam ediyorum. Bu cinayet” ten dolayı Sen Joleden daha fakir kal dık: Bu dindar, namuslu, dünya zevk. Icisden uzak yaşar adamla aramız. daki benzerlik yalnız bu noktadandır. Pardayan devam ediyordu: — Şimdi şövalye söyliyeceklerimi enn kulağıyle dinliyerek bunlara uy- mağa çalış, Evvelâ erkeklere inan - ma! Bir adami boğulurken görürsen hemen oradan uzaklaş. Bir sokağın köşesinde hırsızların bir zengine hü - cum ettiklerini görünce sen başka s0” ağa sap. Bir adam sana “ben senin dostunum !,, derse ona senden o nasıl bir kötülük istediğin! sor. Bir adam sana iyiliği istediğini (söylerse he - men bir zırh gömlek daha giy. Eğer birisi seni imdadına çağırısa kulakla - rını tıka. Şimdi bu sözleri hiç unutmı” yacağına yemin et bakalım. — Yemin ediyorum baba. — Sonra, kadınlara inanma! En gü- zel, en iyi bir kadının kalbinde bir hiddet gizlidir. Başlarını süsliyen ince saçlarının her teli insanım boğazına dolanarak boğan bir yılandır. Gözleri bir hançer gibi insanı (vurur, öldü - rür. Gülümsemeleri zehirler, Sözleri * mi İyice işitiyor musun yavrum? Bir çok kadınlarla düşüp (kalkabilirsin. Senin gibi sağlam, sıhhatli ve kuvvet - li bir vücuda malik olan yakışıklı de- likanlılar bu gibi şeylerden uzak ka * lamazlar. Fakat gençliğini mahvet - mek, onların yalan ve ihanetlerine kurban olmak istemezsen hiç bir ka - dıma kalbini verme, Kadınlara güven me oğlum şövalye... — Bunu da vadediyorum baba!, — Nihayet, kendine inanma! Haya- tmm başlangıcındanberi, merhamet ve sevgi gibi duyguların kalbine ver » diği tesirleri bir tarafa at, Çünkü bun ların her biri insan İçin tehlikeli bi * rer tuzaktır. Bu da bir kaç (o senelik iştir. Biraz uğraştıktan sonra öbür in. sanlar gibi sen de sert, merhametsiz, kendini sever olursun işte o zaman her güçlüğe karşı koyabilirsin. Sözle - rimi iyice anladın mı? — Pekâlâ baba.. Bunu da yapmağa çalışacağım, PARDAYANLAR 41 — Evet Luiz Şövalye dö Pardaya”x nın ismini söylemiştim — Onu hiç unutmıyacağım anne. Size yaptığı fenalıktan dolayı bu a - dama bütün ömrümce lânet edeceğime yemin ederim. İkisi de tekrar başlarını (o gergefin Navar Kralı Hanri, Dördüncü Hanri Ünvaniyle Fransa kralı olduktan sonra... zerine eğerek saçları biribirine do - kunduğu halde işlemeğe devam etti - ler, Biraz sonra işleri bitti. Jan hemen mantosunu giyerek Luizi kalbinin üs. tünde sıktıktan o sonra işlemeyi Ma- dam Mari Tuşeye götürmek üzere çık tı. Luiz annesini merdiven başına ka dar geçirdi. Dönüşte, sanki kendisini çeken bir kuvvet varmış gibi, Sen De- nis sokağına bakan öbür odanm pen- ceresine koştu. Bu odanın karşısında Deveiniyer Tokantası bulunuyordu. Luiz, göğsü ümit ve heyecanla kabaş dığı halde, güzel başını yukarıya doğ ru kaldırdı. En yukarıda, çatı arasınm pencere sinde bir genç delikanlı (o görünerek parmaklarının ucuyla Luize bir öpü « cük gönderdi. Luiz tereddüt içinde kızardı, sarar. dı, gözleri bu meçhâl adama takılarak bir saniye kadar durdu. , Bu bakış belki bir itiraftı. ... Bu delikanlının ismini Luiz bilmi « yordu. Eğer bu ismi duymuş olsaydı henüz saf ve yüksek bir aşkın ilk duy- gulariyle sevinç titremeleri o geçiren kalbinde bu sevgi yerine (pek büyük pek acı bir nefret uyanacaktı. Çünkü bu delikanlının ismi Şövalye dö Pardayan idi. —u— PARDAYAN, GALAOR, PİPO VE JİBULE Bu Jan dö Pardayan üç sene kadar evvel Deviniyer otelinin en üst katın. da Sen Denis sokağına bakan olduk * ça güzel bir odada oturuyordu. Kendisi gibi fakir bir adamın " olup da Ronsar ve arkadaşları meşhur şairlerin devam ettiği Parisin bu en muhteşem otelinin oldukça gü - zel bir odasında oturduğunu — şimdi öğreneceğiz. Buraya bundan kırk sene evvel Metr Raböle tarafından Deviniyer is- mi verilmişti, Şimdi bu otel meşhur mutfaklarında velğiğ