l ul İk . ir ?/ Buyu ş Ben bütün Türkiyenin ii RD kullandığı ARİSİN Traş - Sabunundan başka Sabu: istemem... 21 AĞUSTOS — 1935 Bahçesinde Sünnet düğünü Her gün bahçe müdiriyetine müracaat. Telefon: 41065 31 Ağustos Cumartesi günlü ve akşamı PANORAMA Har gün sahit olduğumz hadiselerden biri : (Beyhude israr elmeyini SERSERİLER YATAĞI Bu, Fransuvanın kendisine ver | miş olduğu hançerdi. — Size bahçeye silâhlı beş a dam sokacağım.. Bir de ben all Ölümü göze aldıran altı kişi ne- ler yapmaz. Bilseniz ölümü göze almak insana ne kadar cesyre' veriyor.. | Marjantin ona dehşetle karışık! bir hayretle bakıyordu. | Madlen: — Arkamdan geliniz! Yaranız nasıl? dedi. — Duymuyorum bile.. Bunun üzerine ikisi de dışar:yâ çıktılar. Madlen derhal gizli kapının yo- lunu tuttu, Hançeri de elindeydi. Bir gece evvel nöbetçiye rasla dığı yere geldikleri vakit saat de onu çalıyordu. Marjantinin kulağına: — Sakın buradan kımıldama yınız! diye fısıldadı. Sonra ayaklarını hızlı hızlı yw- rarak nöbetçiye doğru yürüdü Nefer; — Dur! diye bağırdı. Marjantin gene dün gecek' gi- bi: Kralın subayıyım. (zahiti- yim) dedi.. Ve nöbetçinin üzerire yürüdü. Nefer kendisine bir emir verileceğini zannederek bekledi. Fakat tam yaklaştığı sırada şüp heye düşm/; olmalı ki mızrağını uzattı, Madlen mızrağı iterek: — Size bin lira teklif etsem ne dersiniz? dedi. — Ne diyeceğim, beni tecrübe etmek istiyorsunuz, derim.. Ya- naşmayınız! — Her ne olursa olsun, susma- nız için size bin lira teklif ediyo- rum, — Yanaşma!.. Yoksa subay ol- duğun halde bile seni öldürürüm. — Ben başka türlü hareket et- mek istiyordum.. Fakat mademki sen bunu istemiyorsun, al öyley- sel. Bu sözü söylemekle beraber derhal askerin üzerine atılarak bağırmasına meydan verme'len hançerini boğazına sapladı. Nöbetçi yere yıkıldı. Madlen kapiya doğru gitti. Bu anda, uzaktan kendine Joğ- ru gelen bir ışık gördü. Ve nöbet. çilerin parolaları duyuldu. Madlen: OE e A — Eğer burada parola tekrar e- dilmezse her şey mahvolacak.. Gelen her halde bir devriyedir. Bu devriye kapının önünde nöbet- çiyi bulmazsa.. diye düşündü. Parola sesleri yaklaşıyordu En son parola kapıdan iki yüz adım uzakta tekrarlandı. Madlen hiç tereddüt etmeli. Sağ tarafta bulunup görünmi- yen nöbetçiye: — Nöbetçi, devriye geliyor, di- ye haber verdi. ui Işık yaklaşıyordu. Bu, hakikaten bir devriye idi, HABER — Aksam Postası , e MIİIKI GAZETECİ 7 i 1 da ei ileri a Ali ismail Haydarpaşa hastanesi bevliye ti mütehassısı Urologue — Operateur Babıâli caddesi Meserret ote: li 88 numarada her gün öğleden ğ sonra saat ikiden sekize kadar. HleasenasmamannnaanmBARAN AE siner gayaşmesaesa 3 Büyük Hikâye Bir arada 210 Sayıfa Fiatı 40 kuruş Ankara caddesinde Vakit, kütüphanesi ce bilinmek üzere ilân i Tehirke lidir Miki? #mek içim başka çare £/ © Hava yolları devlet işletme idaresinden: Yolcu tayyaresi ve telsiz cihazları alınacağı hakkında idaremizce yapılan ilânlar üzerine bir çok firmalar şartname istemektedirler, Satın alacağımız tayyarelerle telsiz cihazlarının ana vasıflarını bildi- ren bu ilânlar hava yolları devlet işletme idaresince yolcu tayyaresi ve telsiz cihazları satım alınacağı hakkında bütün firmaları vaktin de haberdar etmek için yapılmış ve en uzak yerlerdeki firmaların da satmak istedikleri yolcu tayyarelerile telsiz cihazlarının türlü vasıflarını, fiyatlarını & vesairesini bildirmelerine yetecek kadar bir zaman bulabilmeleri için tekliflerin 1—11—935 tarihine kadar kabul ve tetkik edileceği bildirilmiştir. Bu tarihe kadar gelecek kataloğlar ve malümatlar üzerine incelemeler yapıldıktan sonra şart- nameler ikmal ve ayrıca gazetelerle ilân edilecektir. Evvelki ilânlarda istediğimiz tayyarelerle telsiz cihazlarmın yal- nız ana vasıflarının bildirilmesi iktifa edilmesinin sebebi muhtelif firmaların daha geniş bir mikyasta teklifler yapabilmelerine mey- dan bırakmak ve bilnetice incelemelerimizi daha bol teklifler üze rinde yapabilmektir. Bu sebeple yolcu tayyaresi ve telsiz cihazları satmak isteyenler âletlerinin bütün tafsilâtmı emsallerinden üstün olan hususiyetlerini ve ilânlarımızdaki ana vasıflara ne derecelere kadar uygun olduk. larını açık bir ifade ile 1—11—925 gününe kadar Hava yolları dev. let işletme idaresine bildirmelidirler.. Keyfiyet şartname isteyenler. olunur. (5074) —ğ—ğ—ğ—ğ—ğ—ğ—ğ— ————mL—— SERSERİLER YATAĞI 301 — Saat dokuza gelmek üzere.., tü zamanı geçti. Şimdi ümit etme- Artık meseleyi Jiyete haber ver-| ğe başlıyabilirsin.. Evvelâ şunu mek zamanı geldi. Ben gidip ba-| bii ki Manfred Fontenblödedir. kayım, etrafta bir şey var mı? di-| O — Oh.. Bu mümkün mü? ye mırıldandı. ği — Evet, seni düşünüyor ve se- Sonra ayağa kalkıp bir manto. ni kurtarmağa uğraşıyor.. Hattâ, ya bürünerek dışarıya çıktı. 3 — Evet, hattâ. iğ Ee — Bahçeye girerek seni arıya Jiyet düşünceli bir halde kal mak mıştı. Fikri, bulunduğu bu pav- 5 X iğ yaya yondan çok uzaklarda geziyordu. rn vakit?.. Oh söyleyiniz, ne Gözünü önüde, böyle gene bir ilkbahar gecesinde, Trahuvar mey danındaki küçük evde kendisine sevgi dolu bakışlar fırlatan de- likanlının hayali canlanıyordu. Marjantin gülümsiyerek: — Ne düşünüyorsun? İstersen bunu sana ben söyliyeyim!.. Sev- gilini, değil mi?. dedi. Genç kız gözlerini karanlığa di. kerek yalnız: — Evet! cevabını verdi. Sonra içini çekerek ilâve etti: — Bu gece kızım. İki saate ka- dar ve belki daha evvel bu kapıyı çalacaktır. Bu anda kapının zorlandığı işi» tildi. Jayet sevinçle bağırarak kapı ya koştu ve annesinin bir hareket- te bulunmasına meydan verme den: — Odur.. Odur.. diyerek sürgü- yü çekip açtı.. Kapı açılır açılmaz iki kişi içe. — O şimdi çok uzaklarda.. Be-| riye girdi. nim nerede olduğumdan haberi yak Demli #rünce kı * bile yok.. Bununla beraber... Be- Mi ik orku ve ni düşündüğü ne melüm.. — Seni düşünmeyip de kimi düşünecek? Hem belki o buradan. düşündüğün kadar uzakta da de- ğildir. Jiyet sarararak: Fakat kralın yanına varmadan — Anne, ne “söylüyorsunuz?. | *vvel başına bir yumruk yiyerek Bu adamlardan birisi kraldı. Marjantin korkunç bir çığlık kopararak Birinci Fransuvanın ü- zerine atıldr. diye bağırdı. baygın bir halde yere yuvarlandı. Marjantin kızının ellerini tuta-| Sansağın vurduğu müthiş yumruk. rek: la ensesinde açılan yaradan kan , — Dinle çocuğum!., Artık üzün-! akmağa başladı. K