e ye Kılıç disli kaplan (X:9)un Hindistan ormanlarındaki maceraları 3 HABER ke işl kaplan peşin. ve giderlerk onları gören yerli yayımı germiş ve bir ok Jırlafımışlı. o Sen de okuyamadı öağlanmış.Okuva-|Be/ki Koli okur. madgım Jan! 3 Bak baka. im. , 128 —amö / — > Ok vızlıyara! boru avcdarın önüne SARE, Birinci ihfar, Sıs/i va, diye gidenyal ölüm gaca çakılmış bir insan Ee ği Vo/udur giye Madlen sinirli bir kahkaha &o pararak sözüne devam etti: İ — Kocam geldi.. Yanına cellâ- dı da almıştı. Kemiklerimin şimdi. ye kadar Monfokon dar ağacında çürümemesi bir mucize eseridir. «— Ne müthiş.. Ne müthiş! — Ya siz, sizi terk etmek için, nasıl bir melunluk icat etti. Söy- leyiniz bakalım. — Benimki de müthiştir. Kızı- mın dünyaya geldiği ve benim de lohsa döşeğinde ölümle pençeleş- tiğim gece o yanımızdaki odada eğlenceye dalmıştı. Sesini duy dum. Son derece bir gayretle ya- taktan kalktım. Eğlence odasının kapısını açınca onun elindek! ka- dehi gülerek ve dizine oturan bir kadını öperek kaldırdığını gör düm., — Evet.. Fena bir buluş değil. Avcılar buna rağmen UWshi Val! yolunda Wer/emeklen gekin. memıslera” O bu gibi melunlukları bulmakta çok ustadır. Sustular. Şüphesiz geçmişlerini düşünü- yorlardı. Acı bir surette sona © ren aşk saatlerini gözlerinin önün- de zanlandırmağa çalışıyorlardı. “ihayet, Madlen Ferron ayağı k arak Marjantine gecesinin ha yıru olmasını söyleyip: — Korkusuzca uyuyunuz! dedi. Marjantin kendi odasına çeki-| lirken o da kanapeli odaya geçti. İ Madlen derhal mahzene indi.| Etek dolusu altın vererek elde et- tiği uşak, ona lâzım olan eşyayı buraya; getirip bırakmıştı. ii kunç 20 SERSERİLER YATAĞI Bu arada küçük masanın üze- ! rinde hokka, kalem ve kâğıt da vardı. Madien bir tabaka kâğıdın üze- rine birkaç kelime yazdıktan son- razarfa koydu. Zarfın üzerine ise: “Büyük Şerlman otelinde Mös- yö lö Şövalye dö Ragastana,, Adresini yazdı. Sonra tekrar yukarı çıkıp pen- cereyi yavaşça açarak etrafı göz- den geçirdi Gece pek karanlıktı. Yalnız büyük ağaçlar seçiliyor- du. — Nasıl yapmalı? diye mırıl dandı. Uşağın gelerek pavyonun etra- fında dolaşacağını umuyordu. Fakat bu adam korktuğu için meydana çıkmasına o kadar ihti. mal yoktu. Madlen: — Bu mektup her halde yerine gitmelidir? diye düşünüyordu. Tekrar pencereyi okapıyarak Marjantinin odasına girdi. — Beni dinleyiniz! Bir saat ka- dar yalnız başmıza kalabilir mi- siniz?. dedi. — İcap ederse bütün gece bek- lerim. — Pekâlâ.. Ben yokken odam- daki pencerenin yanmda oOturu- nuz. Eğer bir kimse gelecek olur- sa fazla gürültü etmeyiniz Yalnız birkaç tehdit edici kelime söyleyi- niz, yeter. Çünkü ben eminim ki bir manza İl İrayla karslaşilar” V>. Göğsün SERSERILER YATAGI yı onlar sizi uykuda bastırmak istiye. ceklerdir. Marjantin: — Bir yere mi gideceksiniz?. dedi. — Evet, burada geçen şeyleri bir adamın haber alması lâzımdır. Çünkü onun size pek büyük iyi- likleri dokunabilir. — Öyle ise gidiniz. Inşallah muvaffak olursunuz! Bunun üzerine, Madlen tekrar mahzene inerek kadın elbiselerini çıkararak birkaç dakika içinde er- kek elbisesi giyindi. Arkasına geniş bir manto attı. Beline bir kılıç kuşandı. Çizmelerine en ufak bir hare- ketle şakırdıyan mahmuzlar taktı. Başına da siyah tüylü ve geniş- çe kenarlı bir şapka giyince artık bir kadın olduğunu tanımağa im- kân kalmamıştı. Bu haliyle onu görenler saray jantiyomlarından biri zannederlerdi. Birkaç dakika sonra bu suretle kılığını değiştirmiş olduğu halde pencerenin yanına oturan Marjan- tinin yanma geldi. — Geri döndüğüm zaman pen- cerenin kanadına üç fiske vura- rak yavaş sesle ikimizin ismini söyliyeceğim. dedi. — İsminiz nedir2.. Bana onu söylememiştiniz.. — İsmim Madlendir.. — Madlen!. Bütün ömrünce u- nutamıyacağım bir isim, Madlen pencereyi açtı. Etrafı *ikiği — o//Sen burada ka/veJarı 9özlerin gibi muhafaza er B dede elrafı keşfe gidi. SR gözden geçirdi. Ve sonra yavaşça dışarıya çıkarak karanlığın için. de gözden silindi. Marjantin pencereyi kapayıp bekledi. Jiyet, annelerinin kendilerini | koruduklarına emin olan çocuklar gibi tatlı tatlı uyuyordu. i — Madlen Ferron bir ağaçlığın a- ! rasına girmişti. | — Bir kere kralın avında bulun- | mak üzere dışarıya çıktığı küçük kapının bulunduğu yere doğru gi- diyordu. Gündüzün bu kapının önüne nöbetçi konulmuyordu. Acaba gece de öyle miydi? Madlen hızlı hızlı yürüyordu. Birdenbire arkasında ayak ses- leri işitti, Derhal büyük bir kayin ağacı- nın arkasına gizlenerek bekledi. Bir iki saniye sonra yanında bir insan gölgesi belirdi.. ,, Birkaç dakikadanberi takip e- dildiğ' aşikârdı. Acaba kendisini kim ve niçin ta- kip ediyordu. Gölge onu gözden kaybetmiş ol- duğu için çekingen görünüyordu. Bir an sonra, meçhul şahis Mad- lenin o kadar yakınından geçti ki dirseği ona çarptı.. Madlen titredi. Gölge sıçrıyarak geriledi. Genç kadın gecenin karanlığı arasında bir hançerin parıldadığı" nı gördü. Derhal eğildi..