mii 20 AĞUSTOS — 1885 HABER — AXşın Postası VW z Dek şekile PANORAMA Bahçesinde Sünnet düğünü Her gün bahçe müdiriyetine müracaat, Telefon: 41065 İstanbul kültür . “g *. .... .. Direktörlüğünden: İstanbulda bulunan Bütün Lise ve orta okullarında ağustosun 20 nci Salı günü abahından itibaren namzet talebe kay- dolunacak ve ağustosun 31 nci cumartesi Zünü Saat 13 de kayde kat'i olarak son Verilecektir. *4810,, Gümrük Muhafaza Komutanlığı İstanbul Satınalma Komisyonundan: 1 — Gümrüklere Aid bulunan 22 tane Baskülün 23/8/935 ma günü saat 11 de tamiri için pazarlığı yapılacaktır. 2 — İsteklilerin bu işi başaracaklarına dair vesaikle komis- :. Yorm gelmeleri, (4928) Mi K Yukarıya N ZAYI — İstanbul İthalât gümrüğün | den tescil edilen 12,970 sayılı beyanna- meye ait 504 lira 53 kuruş için mute - ber 15 — 12 — 934 günlü 238, 482 sa - yılı depo makbuzunu zayi ettim yeni- | sini çıkaracağımdan eskisinin hük - mü olmadığını ilân ederim, Mehmet Müslim i GAZETECİ Besler - Kuvvetlendirir - Dökülmesini keser uzatır. PETROL NiZAM Tecrübe edilmiş en iyi saç ilâcıdır. REEARR8SKE ERASER acameeesrez İDUN akşam Bekanarnzzzmn Herbiyada Bel vü bahçesinde BESTEKAR Salâhattin'in Müziksel hayatının 22 nci yıldönümü kutlulanacaktır, Bu gecede memleketin en yüksek sanat-f kârlarını dinliyeceksiniz. Tel, 49091 hee e rererr irem, yvah Şile Ben nişin çıkdı. ğin diliyorum. | Konca ya ka Yi şi belâ EN ya. uğramaz lk sarm'ı. 22 SERSERİLER YATAĞI Hançer tam koynunun bizasın- da ağaca seplandı.. Ayni zamanda kılıcını çeken meçhul şahıs: — Hay Allah belâsını versin! diye homurdandı.. Madlen ise, bir yıldırım sürati- İe kılıcını şekti, Bir şey söylemiyordu.. Gölge de susuyordu. Karanlığın içinde siper alan bu iki hayal, birbirlerine tereddütle dokunan bu iki kılıç, birbirlerinin kanına susamış bu iki kişinin su- suşu pek korkunçtu. Kılıçlar çatıştı. Madlen hiç heyecana kapılma- dan, düşmanını tanımak için gös- terdiği büyük gayretten alnı bu- ruşmuş olduğu halde kendisine e- dilen Höcumu defetti. Ayni zamanda ustaca bir vuruş yaptı... Kılıcımın bir ete saplandığını hissetti. Bunun üzerine: — Yaralandınız! demekten ken disini alamadı. Ağırca yaralandığı belli olan meçhul gölge: — O değilmiş! diyerek acele sa. Vuşup gözden kayboldu. Madlen o vakit kalbinin hızlı hızlı çarptığını hisseti. Birkaç dakika sonra bu tuhaf büdiseyi düşünerek olduğu yerde bir müddet durdu. Acaba bu adam kimdi?. Kimi öldürmek istiyordu?.. Bu adamın söylediği söze bakır lırsa ber halde aradığı kendisi de» ğildi. Madlen onun bir intikam dü- şüncesiyle dolaşan bir jantiyom olduğuna karar verdi, Ya bekçiler pavyonunun bu ka» dar yakınında ne işi vardı. Bu vakanın, Jiyetin hal ve mev. kiiyle alâkadar olması düşüncesi aklına geldi. Sanki: — Bunu anladım.. demek isti- yormuş gibi başını salladı. Sonra yoluna devam etti, Bir çeyrek saat sonra küçük ka- pının yanına vardı. Bahçenin du- varını kolaylıkla görebileceği bir ağaç kümesinin gerisinde durdu. Duvar boyunca ağır ağır bir ta- kım gölgeler dolaşıyordu Bunlar nöbetçilerdi. Madlen dışarı çıkamıyacağını düşünerek birkaç dakika kadar ü- züldü. Fakat kapınm önüne konan nö betçinin yavaş yavaş gezindiğini görü. Asker kapının yirmi adım ka" dar sağına gittikten sonra geriye dönüp yirmi adım kadar soluna gidiyordu. Ve bu suretle yarım dakika ka" dar arkası kapıya dönük bulunu yordu. Madlende küçük kapının bir a- nahtarı vardı. Bu anahtarı da kendisini bah. ipin ucu. nu bırak. SERSERİLER YATAĞI 269 — Evet! — Bunu hiç bir akıl kabul ede- mez. İnsanın çıldıracağı geliyor. Hayvanlık hisleri coştuğu zaman cani herif demek ki bütün düşün- ce kabiliyetini kaybediyor. Onun için gözüne hiç bir şey görünmü- yor. — Ondan çok mu nefret ediyor. sunuz?. — Sizin gibi.. Marjantin titriyerek: — Fakat benim hakkım var. Be- ni ondan nefret ettirel sebepler o kadar kuvvetli ki.. dedi. — Durunuz.. Nefretinize sebep olan şeyleri ben söyliyeyim. Genç- liğiniz zamanında bu adam kar- şmıza çıktı. O zamanlarda sizin kalbiniz aşka susamış bir vaziyet- teydi, — Evet, evet!.. — O sizi seveceğine ve uğru- nuzda canımı feda edeceğine ye- min etti, — Evet, nasil da biliyorsunuz? — Heyhat! İşte o zaman bu aş- kın ateşine, bu gözlerin bakışına | belki de intihar tehdidine dayana- mıyarak kendinizi teslim ettiniz. sevdiniz.. Bu adama taptınız.. Fa- kat aklınıza gelmedi ki o sizi ter kederek, bi- tekme vurarak gül mek, eğlenmek istiyordu Öyle de ğil mi? Heyecan içinde kalan Marjan tin: — Kelimesi kelimesine doğru! diye haykırdı, — Bu adam, sizin gibi birçok talisiz kadınları ayni suretle mah- vettiği için bunlardan birini teşkil eden sizin maceranızı da kolayca keşfettim. Madlen sustu, © Marjantin ise sormak istediği halde cesaret edemediği bir s0- Tu (sual) ile kıvranarak, üzülerek ona bakıyordu. Nihayet sormağa karar ver& rek: — Bu macera zannedersem si- zinkinin aynidir. Değil mi? dedi. — Evet! İkisi de üzücü bir süküta daldı. lar. Ihtimal Birinci Fransuvanın bu iki metresi, kalplerinin derin!'kle- rinde kendilerine bile itraf sde- emdikleri hasta bir kıskançlık his sediyorlardı. Fakat bü duygunun belirişi ile sönüşü bir oldu. Krala karşı bes- ledikleri kin ve düşmanlık sami- miyetlerini arttırdı. Birbirlerine acımaları bu kıskançlığı tamamen giderdi. Madlen: — Evet, benim de maceram bu- dur. Kralın aldattığı zavallı ka- dınların uğradıkları gibi ben de dınların uğradıkları akibet gibi ben de ayni felâket uçurumuna yuvarlandım. Kral, bir gece buluş: tuğumuz evin anahtarını kocama vererek birleşeceğimiz saati ona söyledi dedi. — Aman yarabbi.. Ne mütlüş!,.