20 Ağustos 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

20 Ağustos 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 AĞUSTOS — 1985 Japonların intellicens servisi | Çini nasıl zaptediyor İ No. 1 Parisin çok sakin olan Sent Mişel <addesinde bir kahve vardır. Seçkin (mümtaz) birkaç Japon, civardaki Çin tasınada akşam yemeğini yedik- ten sonra bu kahveye gelerek lâf a -| tarlar, Geçen gün imparatorluk bah - riyesinden sgbik kumandan İrokiçigai kuzey Çinde kan dökülmeksizin elde edilmiş olan 1985 haziran muzaffe - Tiyetini kutlulamak için arkadaşları arasında ufak bir tören yapmak iste - di.Bu muzafferiyet Japonyaya 400,000 kilometre murabbar büyüklüğünde ve 30 milyon nüfusluk Hopey ile Ça- har &Yuletlerini kazandırmıştır. Tesadüf, daha doğrusu gazeteci ta- İli ogün beni küçük kahveye doğru Sürüklemişti. Japonlar beni görür gör Mez çok sevimli bir eda ile masaları» a davet ettiler. Kendilerini eskiden beri tanırdım. Aramızda sıkı fıkı ahbaplık da vardı. Masanın çevresinde, bn eski (ozabitin Söyliyeceği sözleri dinlemek için tam Yedi çift kulak, bütün anlamiyle dik- kat kesildi. Zabit heç korkusuz söyli- Yebilirdi. Her ne kadar “yerin kulağı Yardır?,, diye bir atalar sözü biliyor - sak da, bu kulaklar herhalde Japon dilinden çakmazlardı! Bu çeşit törenlerde viski bol bol a- r.. Evet İngilizlerin ae acı söyle - dikleri gibi Japonlar Britanya mah- Sullerinden yalnız bunun taklidini ya- Pamamışlardır. Biliyorsunuz ki Ja - Ponlar Bordo o meşhur oşarabmi Ayni nefasette yapmağa muvaffak ol- dukları gibi, şampanya vilâyetinin en tk şampanyalarını da piyasaya Çi - karmışlardır. Japonlar meşhur İskoç Viskisini yapabildikleri gün, İngilte - Tenin dünya viski ticareti güme gide- cektir, Ne diyordük; masamızda viski de- reler gibi aktı. Kumandan bardağını kaldırarak; lar! dedi Kadehlerimizi 23) — Bayi Kvantane da Japon askerlerinin, on - ların şeflerinin ve gizli istihbarat şu- nin şerefine kaldıralım! k Bunlar bizim Sömürge (müstemle - ©) imbaratorluğumuza 400,000 kilo - Metre murabbar toprak ve 30 milyon- » fazla nüfus ilâve ettiler. Evet kurmakta olduğumuz bu imparator - luk hepsinin en genci, en güçlüsüdür. eni doğmakta olan ve gün geçtikçe büyüyen bu imparatorluk Çinde daha Alt yüz bin kilometre toprak ve elli gizem nüfus almağa hazırlanmak - Japonyanın genişleme programının birinci kısmı kadar iyi başarılmış bir iş daha yoktur. Bu plânilk önce Krantung ordusunun hususi şubeleri tafından incelendi. 18 eylül 1931 gecesini hatırlar mı - $inız? Teğmen (mülâzim) Kavamoto İle altı asker Mukden'nin kuzeyinde karakol yaparken dehşetli bir patla -) Ma duyulmuştu. Anlaşıldığına göre demiryolunu hâ- Yaya atmak istemişlerdi. Saat yirmi i idi. Mançuri kıtalariyle Kore as » görleri küzey Mançuri, Şanktunğ ve orartur demiryolu bölgesinde aşağı Yukarı beş yüz kilometre bir mesafe zerinde hemen harekete geçtiler. 1, caba Japon kıtaları bu kutlu pat- madan evvel mi harekete geçmişti? unu hiç kimse iddia etmiyor; zaten lirde de öyle bir şey yok!. An - Japonlarm hiç kirlenmemiş adı ma söyliyelim ki Nipon askerleri t tlama gürültüsünden tastamam o - W#4ki saniye sonfa taarruz hareketi. Ne Kiriştiler?, ç ançuri bir iki günde ele geçirildi. “İnliler bu istilânın karşısmda şaşa - çaldılar, bunun hukuku beşere, Kel - li < Briyan misakma, Vaşington mu- edesine ve uluslar kurumu andlaş - ira ma birer tecavüz olduğunu bağı - bağıra söylemeğe başladılar. i Yeme devam ediyorum: mai vilâyeti coğrafya bakımından Den ye bağlı olduğu için burasını im lilere bırakamazdık. İşte 1993 ün 5 aylarında Mongolustan denilen ai manzaralı ülkenin doğusun - İçeriye doğru bir sağlık gezintisi Yaptık ve bura halkının Japon mede- barış yoliyle “ Gandide'den niyetini büyük bir istekle karşılama - ğa hazır olduklarını ogörünce, Mo ; golistanı hemen büyük imparatorlu - ğumuza ilâve etmeği kararlaştırdık. Biz, bütün yorgunlukları göze alarak oraya kadar gitmeğe kendilerine çok büyük bir önör (o bahşetmekte idik İşte böylece Mançukua devleti ya - ratılmış oldu. Japonyanın genişleme programının ikinci safhasını hazırlamak mecburi. | yetinde idik. Bu hazırlık bize tam iki uzun yılâ mal olacaktı. Bu sefer de daima olduğu gibi gayet o sullhsever bir biçimle Çinlilerin Hopeyi, Şan - tung ve Şansi vilâyetleriyle Mogolis - tanın Çahar ve Sauiyuan ilbaylıkla - rını ele geçirmek işi vardı. Kvantungda Japon ordusunun is - tihbarat şubesi hukuku beşer ve bil - mem daha ne gibi teranelerin bağrıl- masına bundan böyle meydan ve fır- sat vermemek için şimdi o başka bir yoldan yürümek istedi. Allahlar bize, yani doğrudan doğ - ruya kendilerinden inmiş olan to - runlarına güleryüz gösteriyordu. Lon dra ve Parisin sadece göz yumması bizim için yeter ve artardı bile... Bi- zim gerek Paris gerekse oLondrada dehşetli paralar vererek avucumuzda tuttuğumuz çok büyük © propaganda teşekküllerimiz vardır ki bunlar her işi becerebilirler. Londradaki propa- gandacılarımıza, Mançuride kazanıla- cak bir çok paralar bulunduğuna da- ir İngilizleri okandırmaları için emir verdik. Fakat bu paranın kimin için o lacağına dair hiçbir söz söylememe - ğe dikkat ettik; beri yandan da Pa - risteki propagandacılarımıza, daima çok hassas olan Fransızlara yanaşa - rak onları, bizim Anglo Saksonların kurbanı olduğumuza, petroldan mah- rum etmek suretyile bize dalma eza ve cefa yaptıklarına dair kandırmala- | rını söyledik. Bütün bu perde arkası işler geçen birinciteşrinden beri işle di durdu. Artık Kloroformla uyutul - muş olan Avrupa kamoyundan (ef - kârı umumiyesinden) korkacak hiçbir | sebep kalmadığından, bu haziran a - yında plânımızın, bildiğiniz ikinci , safhasına geçtik, İngiliz İntellicens Servisinden bo - yuna bahsedilir ve bunu öve öve gök- lere çıkarırlar. Hiç şüphesiz bu mü - esese, İngiltere imparatorluğunun gayet yakın bir gelecekte düşmesini beklediğimiz güç ve azametini kur - makta büyük hizmetler yapmıştır. Fakat Japonyanın Sömürge impa - ratorluğunu borçlu olduğu Japon giz- li istihbarat şubesiyle onun çok muk- tedir şefi Tüngeneral Daihara Kenji yi kimse duymamıştır değil mi? İşte sömürge imparatorluğumuzun Sarı ir mak kıyılarına kadar genişliyerek şim dilik topraklarının iki misline çıkma- sını ve nüfusun dört misli artmasını gene bu generala borclu olacağız. Bu istihbarat servisi her ne kadar sık sık merkez teşkilâtiyle çalışırsa da, müstakildir ve harekât sahası bi tün Çin ülkesini kucaklamaktadır. Bu .şubenin ajanları Tibette İngilizlerin İntellicens Servis ajanlariyle, dış Mo. galistanda da Sovyetlerin G. P.U, memurlariyle karşılaşmaktadır. Şurasmı da Söyliyelim ki Cenubi Çinde çalışmakta olan ve başkuman- dan Çiyang - Kay Şeke karşı müca - delelerde bulunan komünist çeteleri casusların en çoğu Japondur. Bu ger çekten hoş bir o mücadeledir. Çünkü başkumandan o Çiyang - Kay - Şek hem görünür de Japon taraftarıdır. hem de Japonları seven bir askerdir. Ancak Soryetlerle birlikte çalışmak - ta olan askerlerimizle ( zabitlerimizi hiç kimse tnrmıyacaktır. Çünkü bun - Jar zamanı gelince şerefleriyle ve ses sizce ölmesini bilen kişilerdir. Acaba şimdi bütün Çin ülkesinde | bizini istihbarat şubesinin bir iki me- murunu misafir etmiyen bir tek böl. ge var mıdır? Çin baştan aşağıya ka-| dar casusalrımızın avucu içindedir. | Fakat sizin de bildiğiniz sebepler do-| Jayısivle bu mesele üstünde sözlerimi daha ziyade derinleştirmiyeceğim. Bu | adamlarımız öyle güzel | çalışıyorlar HABER — Akşam Postası 15 yaşın da bir canavar çocuk Belgradda on dört yaşında bir arka- daşını boğazladıktan sonra üstüne yaktı, benzin döküp Üç dört gün evwel Belgradda şimdiye kadar imisline rastlanmı- yan müthiş bir cinayet işlenmiş- tir, On beş Yaşında bir çocuğun, ön dört yaşındaki arkadaşını bo- ğazından kesmesi ve üzerine ben- zin dökerek yakması şeklinde o- lan bu cinayet akılları cak bir mehâret ve ustalıkla işlen- miştir, Tafsilâtr şudur; O sabah Deçanşki mahallesi po- lis merkezine tanımadıkları bir a- dam şöyle telefon ediyor: — Süratle Deçanski caddesine koşunuz, 33 numarada bir cinayet olmuştur. 33 numara büyük bir kundura mağazasıdır. Polisler süratle vaka yerine koştukları za: büyük bir kalabalığın dükkânm önüne yı gılmış olduğunu ve kapıdan da bo» ğucu bir dumanın tüttüğünü gör - müşlerdir, Derhal itfaiyeye de haber ver - mişler biraz sonra itfaiye de yetiş- miş, yangın söndürülmüş, ve elle- riyle kafasınm yarısı yanmış 14 yaşımda kadar bir çocuk cesedi bu- lunmuştur, İlk bakışta çocuğun bir bıçakla boğazından kesilmiş olduğu da gö- rülüyordu, Yapılan tahkikat neti» cesinde bu'feti cinayetin şu şekil- de işlendiği anlaşılmıştır: 33 numaralı kundura mağaza - sında Jarko Stoyanoviç ve Miliya Miliç isminde iki çırak çalışmak- tadır. Bunlardan Miliya 14, Jarko 15 yaşındadırlar. Jarko mağazaya ancak yirmi gün evvel gelmiştir Ailesi Belgraddan uzak bir yerde oturduğundan Jarko ve Miliya dükkânın üstündeki odacıkta ya tıp kalkmaktadırlar. Jarko esasen gayri tabit bir ço- cuktur, Hattâ iki sene kadar evvel asker olan ağabeyisinin palaska - snr çalıp sattığından babası ken- disini polise vermiş, orada bir gü- zel dayak yemiştir, Zannedildiğine göre geceyarısı Jarko bir bahane ile Miliyayı u - durdura-! Küçük cani Jarkonun boğazladıktan sonra üstüne benzin döküp yaktığı zavallı Miliyanın cesedi bu şekilde bulundu Solda: Katli çocuğun iki muhtelit pozda resmi yandırmış ve beraberce aşağı dük kâna inmişler. Orada evvelce bir yerden ele geçirdiği bıçakla Mili- ya'nın üstüne atılmış ve zavallı çocuğu bir hamlede buağzmdan kesivermiştir. Miliya kanlar için » de yüzerken o, orada bulunan bir teneke benzini üstüne döküp tu - tuşturduktan ve veznede bulunan 6800 dinarı (200 liradan fazla) al- dıktan sonra kaçmıştır. Jarko aynı zamanda cesedin yandıktan sonra kim olduğunun belli olamıyacağımı düşündüğün - den bir kâğıda: © “Sevgili anne! Ben Yarkoyu'öl.” dürdüm, Bunun için kendimi Tu- na nehrine atmağa gidiyorum. Be- ni affet! Oğlun Miliya,, diye ya - zıp dükkânm tezgâhı üstüne koy- muştur, # Bu şekilde katilin Miliya ve öle- ! nin de kendisi olduğu hissini ver- mek istemiştir, : Fakat Jarko'nun tahmini tesa - düfen doğru çıkmamıştır. Çünkü bekçi dumanı çabuk görmüş ve po- lise haber vermiştir. Yangın #ön - dürüld zamansa yukarıda yaz“ dığımız gibi Miliya'nın yalnız el - leriyle kafasının yarısı yanmış bu- lunuyordu. ! Ve Jarko yazdığı kâğıtta Miliyan elyazısmı, ve imzasını şaşılacak derecede mükemmel surette taklit ki, yukarıda söylediğim gibi Çini isti - lâ plânımızda hiç açık bırakılmış bir ihtimal kapısı bırakmamışlardır. Bü- yük şeflerimin beni de çalıştırmış ol- dukları bu teşekküle dalr artık fazla söyledim. Yalnız şurasını hatırınızda tutunuz: Japon casus teşkilâtı dünya. nın en muvaffak (o olmüş, en iyi bir kuruludur. Baylar! Kadehlerimizi (o bir daha Kvantung ordusunun İntellicens Ser- visi şerefine ve onun (Yaptığı büyük Unzn YOĞ çuzyuupieN SUNZoyo 4048) siren sözlerimle, başınızı ağrıttığımı sanıyorum. Size şimdi gerçekten ol » muş bir vakayı anlatayım da, baş ağ. rınızı gidereyim: Çinin batı şehirlerinden hirinde bundan iki sene o ©vtel, şöyle böyle Avrupalılaşmış biricik otele İntelli - cens Servisten bir İngiliz, Sovyetleş- miş Mogolistan © topraklarından bir Rus, ve Hsinking istihbarat şubesin - den bir üye misafir olarak irmişlerdi. Bunların üçü de casustu. Japon ca- susu uyuşturucu maddeler satıyordu. İngiliz casusu sözde fotoğraf maki - nesi ve fotoğraf (o malzemesi yapan fabrikaların mümessili idi. Beraberin. de getirmiş olduğu malın ne kadar halis olduğunu göstermek için de sa- bahtan akşama kadar durmadan fo - toğraf çekiyordu. Başıbozuk bir adam için herhangi teşkilâta mensup bir ajan, yahut bir casus tanımak işi çok zor olmakla be- gok çabuk tanırlar, Bunların galiba koku alma kuvvetleri çok keskin! Her ne İse casus, casusu çabuk tanır işter. İşte bu çin otelinde bizim üç Gez -| tanıdı. O gece karşılaştıkça birihir « lerine gülüştüler, sonra o konuştular, çok geçmeden biribirlerini viski eme - ğe davet ettiler. Bunlardan her birisi ötekini atlat » mak ve yanında bulunan vesikalarla! gizli kâğıtları ele geçirmek için fırsat! kolluyordu. İngiliz fotoğraf komis - yoncusu, içki masasınm başına geçme | den kendi kendine şöyle bir hesap| yaptı: | — Japon viskiye alışık değildir. O- na altı kadeh içirdi mi kör kütük sar. | hoş olur. Ölü gibi sızar, Rusa gelince | acaba on üçüncü kadehten sonra da - yanabilecek Yoksa yirmi kadehe çıkacak mıyız?,, Ve Britanyalı centil. men burada kendi kendine güldü; Çünkü on dokuzuncu kadehin kendi ettiğinden eğer tesadüfen yangm söndürülmeyip ceset kurtarılma » saydı, belki de yananın hakikaten Jarko olduğu sanılacaktı. Jarko cinayetini işledikten son- ra doğruca Tuna üzerinde işliyen vapurlardan birine atlamış ve Smederevo'ya kaçmıştır. Orada bir kunduracı mağazasma giderek kendisine bir çift ayakkabı almış- tır. Ayakkabılarmı dükkânda de- ğiştirdikten sonra bedelini vere » rek sokağa çıkmış, ve alabildiğine kaçmağa başlamıştır. Dükkâncı bundan süphelenerek polise haber vermiş'vebü'suretle” Jarko yakalanmıştır. Yapılan tahkikatta Kendisinin Belgrad polisi tarafmdan bildiri » len katil çocuk olduğu anlaşıldı « ğından tevkif edilmiştir. İlkönce cinayetini inkâr etmek istemişse de biraz sıkıştırıldıktan sonra herşeyi söylemiştir. Bu tüyler ürpertici cinayeti ne sebepten dolayı yaptığı sorulduğu zamansa herkesi hayrete düşüren şu cevabı vermiştir: — Miliya bana isimler takıyor, benimle alay ediyordur. Kendisi » ne birkaç defa bunu yapmamasını söyledim. Dinlemedi. Bu sebepten dolayı ben de kendisini öldürdüm. Jarko şimdi tevkifhanededir. A e M. S. kulaklarını bile oğuldattığını biliyor - du. Masanın çevresine geçtiler. Çinli garsona üç kadeh viski ısmarladılar. Bunları yudum yudum içerek şık ve ki bar insanlar gibi konuşmağa başladı- lar, Kadehler hep biribirini kovaladı. Ta ponyalı altıncı kadehin ortasına gel - miş olduğu halde istifini hiç bozmu - yordu. İngiliz bu işe şaşı kaldı Rus. ise viskiyi sanki su İçiyormuş gibi yuvarlıyordu. Avrupa adalısının Sir. tından soğuk terler boşanmağa baş » lamiştı. Fukat on üçüncü kadehte her ne ol- duysa oldu üçünün birden gözkapak » Jarma sanki ağır birer çekitaşı bağ « lanmış gibi gözlerini hiç açamadılar ve oldukları yerde sızıp kurşun gibi ağır bir uykuya daldılar. On iki saat sonra uyandıkları za - man hemen odalarma koştular. İngi - liz, odasında kaharık bir zarf buldu. Bunu açınca içinde birçok İngiliz li - raları olduğunu gördü. Aşaği yukarı i kendi fotoğraf malzemesiyle çektiği resimlerin değerini temsil ediyordu; fakat fotoğrafların verinde de yeller esiyordu. (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: