ği AÂVELİM&'y ekser İp Janmı€a'almma. gelerek "© klıç<dışlikâp/amşav/a - maksüisleyıbiisleme dikleriri| |EE yl Sor muşlu... di y Mama... mr ekseri; adamı koye veraiğriemirden muhakkak Sisli Vadiye gilimeye karar ver. #ğrünlaşılıyordu" Sonra Deks. Ter kararından dönmez bir a. 268 SERSERİLER YATAĞI Madlen sanki söylemeğe çeki - | du ki Marjantinle Jiyet kendileri» r'vormuş gibi sustu... Sonradan | ni titremekten alamadılar, da: — Dinleyiniz, siz Fransa Kra - lından nefret ediyorsunuz değil mi? dedi. Jiyet titriyerek: — Yalaz ondan korkuyorum... Ödüm patlıyor... Cevabını verdi. Marjantin ise: — Ben ondan nefret ediyo - rum. Sözünü ilâve etti. — İşte talihlerimiz bu suretle biribirlerine bağlı * bulunuyorlar. Müşterek bir düşmanımız. var. Ben ona hücum etmeyi tasarlıyo- Tum, Ona niçin düşman olduğu - mu soracaksınız... Yalnız şunu bi- İioiz ki Fransuva beni bir kadın kalbinin dayanabileceği en müt - hiş bir azaba, en kötü bir haka - rTete uğrattı. İntikam almağa ka- rar verdim. Bu intikamımı da al. dım. Buraya da o intikamın 80 - nüçlarını (neticelerini) görmeğe geldim. Öldüğünü görmek için Fransa Kralını şatosuna kadar ta» kip ettim, — Kral ölecek mi? — Evet, cellâdın eline geçerek darağacımın ipi başucunda salla - nan ve kurtulmasına hiçbir ihti - mal kalmıyan bir suçlu gibi öl - meğe mahkümdur... Evet... Kral #Mmahkümdur. Kral ölecektir. Hem de öyle bir ölümle ki uzun müd - det dillere destan olacaktır. Wadlen öyle şiddetle söylüyor- Bu kadın kralın öleceğini nere den biliyordu? Bunu sormağa cesaretleri yok: tu. Merhamet ve korkuyla onun yüzüne bakıyorlardı. Madlen; — Şimdi bazı şeyleri bilmekli- ğim lâzım, dedi, Evvelâ söyleyiniz bana ki Papaz mağarası vakasın- danberi nasıl şeyler geçti. Evet hayret etmeyiniz, o vakayı biliyo- rum. Çünkü Düşes Deşampı ma - ğaraya götüren benim kızım... — Demek beni bir ikinci defa daha kurtardınız ha... Pekâlâ... İşte o zamandanberi ömrümün en mes'ut vakası oldu. Annemi bul « dum. Marjantin: — Nasıl olduğunu mu anlamak istiyorsunuz? dedi. — Evet. Bunu (öğrenmekle memnun olacağım, Anlatınız. Bel- ki benim de işime yarar. — Kızımın burada bulunduğu- nu, Parise kadar gelip bana haber veren Düşea Detamptır. — Anlıyorum, şimdi bu pavyo- na nasıl yerleştiniz... Bunu kral- dan siz mi istediniz? Yoksa doğ- rudan doğruya bunu o mu emret. ti. — Ne öyle, nede böyle. Düşes Detamp buraya gelmekliğimizi tavsiye etti. Biz de kendiliğimiz- den kalkıp geldik. dj myorum KN e y lar.” Ormana Bu seyohal 2h/keh Tersen düşün vakif var, Amer/. girergir şmez,omları bir Kılıç dişli kapian (X:9)un Hindistan ormanlarındaki maceraları Mayk'ın masa Mersinılan? Giza mez. öl mek demektir. SERSERİLER YATAĞI 2 — Ya, gene Düşes Detamp öy-| biraz konuşmaklığımız lâzımdır, le mi?.. Bu sefer artık anlıyorum. Acaba.. Evet, bu kangran haline gelmiş, iliklerine kadar çürümüş sarayda her şey mümkündür.. Din. İeyiniz, şimdi vaziyeti düşünece- ğim. Sizin buradan çıkmanıza ge- Jince., Onun için de çalışacağız. Jiyet bir sevinç sıhası fırlattı. Madlen devam etti; — Bu imkânsız değil, güç bir iştir.. Şimdilik gece gündüz ihti- yatı elden bırakmayınız.. Sonra ayağa kalkarak: — Gidip kapıyı göreyim, dedi. Uzun uzadıya yokladıktan son- tra kilidin sağlamlığını, demir sür- günün, çivilerin dayanıklığını an- lıyarak içi rahat etti: — Buradan içeriye giremezler. Sonra bütün pencereleri ayni dikkatle gözden geçirdi. Pencere kanatlarının da sağ. lamlığını görünce birkaç dakika kadar düşünceye daldı. Birdenbi. re dudaklarında alaylı bir gülüm. seme belirdi. — Buldum! diye mırıldandı ve yüksek sesle: — Bakınız, size hak veriyorum Boş yere öksürdüğüm, rahatsız ol- duğum mahzende kalmaklığıma lüzum yok.. Mademki müsaade e diyorsunuz, ben şu boş odaya yer- leşeceğim. Matmazel Jiyet rahatça bir şey olmıyacağını kendisine te- yatıp uyuyabilir. Bu gece olsun minederim, Size gelince madam, Razı oluyor musunuz? dedi. Jiyet: 1 N — Ya siz nasıl yapayalnız yata» caksmız.. dedi. Madlen kanapeyi göstererek: — Şu bana yeter. Başka bir şeye ihtiyaerm yok. dedi. Jiyetin yatak odasında geniş ve güzel bir kanape vardı ki, bunun üzerinde bir adam, rahat rahat u- yuyabilirdi. Madlen: — Bu kanape, Jiyetin odasın dan çok boş oda için.. dedi. Üçü birer ucundan tutarak ka- napeyi odaya götürdüler, Jiyet yastık ve yorgan getire- rek onu yatağa benzer bir hale koydu. Sonra annesine sarılıp öperek yanağını Madlene uzattı. Fakat çok dalgın olan genç ka» dın bunu görmemezlikten geldi. Jiyet, düşüne düşüne odasına çekildi. Marjantinle Madlen yemek © dasında yalnız kaldılar. O vakit Madlen bu oda ile boş odayı ayıran kapıyı yokladı. Kapı yalnız bir mandal ile ka» panıyordu. — Buna dikkat ettiniz mi? di ye sordu. — Hayır, çünkü odanın pence resini açmak mümkün olmadığını bildiğim için o kadar dikkatle mü ayene etmedim. — Bir de pencereye bakalım.