Küçük Con'un lı lk B E lt Başından Geçenler a: 16 iiRsakirı ölmek daha bahaflır.n e BĞ ga AĞA 5 X:9 AF ) Ki a - A ’& ) A İ VöW HABER'in deniz ge - zintisi için İstanbula gel - mişti. . Gezinti günü akşamı A- merikadan bir telgraf al - dı. Amerika polisi bir tür - lü başa çıkamadığı bir: KALPAZAN DAT isini byi dığırı çetesi için kendisini Ame - ğ'af-ııy_ ' /âTeGj(ŞŞr. rikaya çağrıyordu. Meş lerini SÖY/fa EEm 0? Yapaca: ——— (X:9) Telgrafı alır almaz der- hal Amerikaya hareket et- ti. Ve giderken de — çok sevdiği HABER okuyucu- larına bu — macerasımnı da anlatacağını vadetti MI/ örrer eorç Milon oğlunu enizlerde arar.. ken onlar kaçmak umidi olmayan bir mahbesle idiler. 180 SERSERİLER YATAĞI SERSERİLER YATAĞI 181 bama söyleyiniz, belki bir kaç ge- Yer yer parçalanan bulutların — Merak etme, sizin için şim-| direkleri çürümüş! diye haykırdı ce rahatça uyku uyur. — Bu isteğiniz benim için mu- kaddestir. Çünkü bu ölen bir in- sanın son arzusudur. Fakat Allah da şahittir ki ben dostça başka arasında parça parça mavi gök görünüyor, yükselen güneş Parisin üzerine donuk bir ışık saçıyordu. Ölümüne birkaç saniye kaldığı bu son anda Lantene hayatı, bü. diye kadar kimseye yapmadığım bir şey yapacağım. dedi. — Haydi çabuk ol! Buanda Manfred bir masal kahramanı kadar pervasız ve cel- Loyola ağaca yaklaşarak eği - İip kırılan yeri muayene etti. Bu direk çürümüş değil! Tes - tere ile kesilmiş! diyerek doğrul- du. sözler götürmek istemiştim- tün acısıyla, bütün iztırabıyla be- lât bir urosa (hurafe) devi gibi Cellât y S ae Ka / e Kat Peki! Şimdi buradan| raber gene tatir olan hayatı dü Tairdsabire dara ğağınin Üilinde ;.knıü::::::ı:.mwmhyîî çekiliniz, yanıma — gelmeyiniz..| şündü. Yokk b edikisi L sizi boğ: B duran birkaç papasın ölüm duası| bunların arasında düşmanları a - mağa şu anda gücüm yetmediği -| e evmek, sevilmek, iztirap okuyan meşum sesi yükseldi. —| yıyarak: çia BN a içi“: suratınıza| YöFMek, ayrı kalmak, kavuşmak, Usta Ledu mahkümun yanıma| — — Merk etmeyiniz, mahküm a: tükürürüm. gülmek, eğlenmek.. Lantene he- yaklaşarak ceketinin yakasını dü-| sılmaktan kurtulacak değildir. Loyola yüksek sesle: — Yarabbi, bu betbahtın kusu- runu affet!.. Ne syölediğini bilmi- yor.. diyerek iki adım geri çekil- di. Biriken halk, papasın bu yük. sek kalpliliğine hayran oldu. Lantene gene başını önüne eğip düşünmeye dalarak yürümesine devam etti. Birdenbire durdurulduğunu his- setti. Başını kaldırıp etrafına bakın- €a darağacını gördü. Trahovar meydanma varılmış-| tı Lantene gurur ve hakaretle gü- Tümsedi. Ölüm karşısında bile ce- saret ve sağuk kanlılığının bir zerresini kaybetmemişti. Babasının, sevgilisinin, Manfre- nüz bunlardan hiç birine doyma- mıştı. Ve doymadan, hayatının ilk ba- harını sona kadar göremeden gi- diyor, dünyadan ebediyen ayrılı- yordu. Birdenbire silkinerek bu düşün- celerden kurtuldu. Darağacına doğru ilerliyerek cellâda: — İğşini iyi ve çabuk gör.. Senin pek usta olduğunu söylerler, baka. hım şöhretin doğru mu? ded.. Idamı seyreden halk cellâdın cevap verdiğini hayretle gördüler. Çünkü bu ana kadar Usta Ledu böyle müthiş bir anda hiç bir mah- küma cevap vermemişti. Ekseriya mahkümun ona bir ri- Vndı bulunduğunu, bir küfür sa- vurduğunu yahut bir vasiyet etti- zeltti. Bu işi görmek için Lante- ne arka tarafına geçmişti. Lantene kulağına - fısıldayan cellâdın sesini işitince bir elektrik sadmesine uğramış gibi titredi. — Hiç şaşkınlık göstermeyiniz ve gözünüzü açınız! Kardeşiniz si- zi kurtarmak için burada bulunu- yor. Ayni zamanda, cellât geri çekil. di. Ve yamağına: — Ey, ne bekliyorsun ahmak... İpin sağlamlığımı denesene!.. diye bağırdı. Bu emir usulden olmadığı için yamak biraz hayret etmekle bera. ber ipe asılarak şiddetle çekti. Bir çatırdı işitildi. Direk devrildi. Cellât müthiş bir küfür savur- du. Papasların ilâhisi kesildi. Kralm ve ruhani cemiyetin hâki- miyetine hiçbir kuvvet karşı ge * lemez!.. Sözlerini bağıra bağıra söyledi. Sonra usta Leduya dönüp: — Cellâta mahkümu yakında bulunan diğer bir darağacına gö . türünüz! dedi. — Mümkün değildir peder! Loyola kaşlarını çatarak: Mümkün değil mi Niçin? diye sordu. — Çünkü mahkümun Trahovar meydanında asılması için emir al - dım, Emirde başka yer için bir i- şaret yoktu. Fakat merak etmeyi: niz peder. Lâzımgelen tamir ça « bucak yapılabilir. t — Pekâlâ, ne kadar zaman lâ « zımdır, — Bugün akşama kadar olur. Bu gece, idamı geciktiği için canr din hayalleri gözünü önünden son| ği oluyordu. Fakat cellâdın bu Lantenenin kalbi kopacak gibi / sıkrlan bu cesur delikanlı ile he - bir resmi geçit yaptıktan sonra sözlere cevap verdiği işitilmemiş atıyordu. t sabımı görürüm. ç hepsi dağılıp gitti. ve görülmemişti. Cellât: — Cellâta bana iaate hzır mı Göke baktı. Bu sefer şen bir tavurla: — Paris darağaçlarınm bütün Köeema e a ea ti e DNÜ e el sımız?. Şuna bakınız.. —raramaaram Ufak makine, ÇIkâr.