20 Temmuz 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

20 Temmuz 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BAL Âtletizm Bir buçuk ay sonra — yapılacak, biz hazırlanıyor mıyız ? Balkan atletizni müsabakaları. na daha bir buçuk ay kadar bir şe; kaldı. Bir buçuk ay sonra Balkan ya' rım adasının her yanından gele cek olan atletler Fenerbahçe sta. dında koşacaklar, atlıyacaklar, disk, gülle, cirit atacaklar. Bir hafta önce yapılan İstanbul atletizm şampiyonluğu bana o ka- dar emin ver klkSdaancmföyppy dar ümit vermedi. Fethinin, Vey- sinin, ve Remzinin dereceleri müs tesna, diğer sahalarda hissedile- cek bir gerileme var. Her nedense bir türlü koşmak istemiyen Semihin boş bıraktığı 100, 200 metrelerdeki rekorlar çok düşüktür. 400 de öyle.. Atlamalar. da da rekorlarımızdan bir hayli geriyiz. Bu gidişle bir buçuk ay sonra yapılacak Balkan yarışlarında a lacağımız netice bizi bir hayli dü- şündürüyor Diğer tarftan Romen atletleri- nim de-bir türlü şehrimize gelmek istememelerine bakılırsa rakibi - miz sayılan Romenlerin de bizden iyi olmadıkları anlaşılıyor. Gelelim, diğer Balkan devletle. rine: Bu seneki müsabakaların en hararetli safhası Yunanlılarla Yu- göoslavların birincilik için yapa- cakları çekişmeler olacaktır. Her sene kolaylıkla birinciliği elinde tutan Yunanlılara geçen seneden' beri Yugoslavlar çok yaklaşmış- lardır. Ve geçen sene Zagrepde yapılan müsabakalarda Yugoslav. lar az daha Yunanlıları geride bı- rakıyorlardı. İki milletin bu seneki vaziyet. lerine göz atılacak olursa, Yugos- Javların bariz şekilde Yunanlıla ra yaklaşmış, hattâ birçok yerler. de geçmiş oldukları görülür, Daha bundan bir ay evvel Yu- göoslav koşucusu Kovaçiç 100 met- reyi 10,7/10 da koşarak yeni bir Balkan rekoru yapmıştır. Üç se- ne evvel Semihin 10,8/10 — olan Balkan rekoru bu şekilde kırılmış oluyor. Yugoslavyada bugün 100 met- reyi 11, ve 11 saniyeden noksan vakitte koşan üç atlet vardır. Bu- na mukabil Yunanlıların meşhur sür'atçısı Frangudisin dereceleri bir türlü düzelememiştir. Bundan başka 20 gün kadar ev. vel Prag şehrinde yapılan Prag — Belgrad — Bükreş atletizm müsa bakalarında Yugoslavlar 800 met- reyi 2 dakikadan noksan, 400 metreyi 5S0 saniyede, 1500 metre- yi 4 dakikadan noksan koştular, Yüksekte 1,80 i aştılar, gülleyi 14 metreye yakın fırlattılar. Bu derecelere bakılacak olursa Bu sene Yunanlıların şampiyonlu- 'gu çok tehlikededir. Hattâ ben bir fevkalâde hal olmadığı takdir- ATLETİNM | Kudill KA oyunları de bu sene Balkan şampiyonluğu- nun Yunanlılardan Yugoslavlara geçeceğini iddia edebilirim. Romenlerin ne halde oldukla.| rını yazmıştım. Bu sene onlar da | hiç bir yeni rekor yapamamışlar dır. İkisene evvel Atinada müsa. vi puvanlar aldığımız — gözönüne alınırsa, bu sene İstanbulda yapı- lacak olan müsabakalarda bizim daha şanlı olduğumuz anlaşılır. Son olarak Bulgarlar kalryor. Bulgar atletizmi futbolda olduğu gibi, son bir sene zarfında çok i- lerlemiştir. Bu sene şehrimize gelecek Bul. gar atletler arasında pek çok yeni ve kabiliyetli elemanlar göreceğiz Bu gidişle bu sene değilse bile ge- lecek sene Bulgar atletleri Ramen ve Türk atletleri seviyesine gele- ceklerdir. Sözün kısası bu sene kendi top- raklarımızda yapılacak olan Bal- kan oyunlarında cidden bir mu- vaffakiyet göstermek, açıkçasını söyliyelim, bu sene o kadar iyi ol-| mıyan Romen atletlerini geride bı- rakarak üçüncü olmak için var-| kuvvetimizle çalışmalıyız.. Gönül isterdi ki Fenerbahçe pisti şimdiye kadar ikmal edilmiş olsun.. Ve atletlerimiz Taksim sta. dında toz yuta yuta yaptıkları mü- | sabaka, ve antremanlarını Fener. bahçe stadında kuracakları bir kampta bir buçuk ay sonra kqı-! cakları nizami pistler üzerind2 yapsınlar. ATLET Yüzme yarışları İstanbul mıntakası Denizcilik Heyetinden: 1 — Denizcilik federasyonunun tensibi üzerine yüzme yarışları 2 günde yapılacaktır: 2 — Mıntakamız ilk yüzme teş: vik müsabakaları 20 - 21/7/935 cumartesi, pazar günleri VModa yüzme havuzunda saat 14 de yapı- lacaktır. Aşağıda isimleri yazılı hakem- lerin gelmelerini dileriz. Baş hakem Ahmet Fetgeri, ha kem Rıza Sueri, hakem Zeki ha- kem Hikmet Süleyman, hakem Fu. at Rüştü, hakem Ekrem Rüştü, ha kemAli Rıza, kronemetr Makro- ker, kronometr Nadolski, krono- metr Aleksandr, müsabaka kâtib? Şazi Tezcan, yazgan İhsan bay- lar. HABER istanbulun en çok satılan hakiki akşam gazetesidir ilânlarını. HABER'e verenler kâr ederler. . | burada sekiz yüze yakın irili ufak- HABER — Akşam Postası Bir kişinin gayretiyle — N İzmirin örnek köyü nasıl meydana geldi? Yirmibir lira aylıkla çalışan bir baytar, köyü bir kaç yılda zeng İzmirden yazılıyor: | İzmir ilbaylığının (vilâyetinin) her köşesinde Türklüğü sevindire- cek bir kaynaşma görülüyor. Bu - gün pazar olduğu için yolumu | Karşıyakaya çevirdim. | Karşıyaka, güzel İzmirin göğ - sünde açılmış ve manolya bahçesi- ne benziyor. Sabahleyin saat se - kizde Karsıvyaka iskelesinden bir gçok halkın at- *aramvaylara ve arabalara do- larak akın akın | Dedebaşı — köy pazarma giltik - lerini gördüm. | leye — karıştım. Tramvay Kemal Dedebaşı köy — paşa carlderin baytarı den eski Karşı - Sıtkı Şükrü yakalıların otur dukları Soğuk kuyuya doğru yü - rüyor.. llbay Genzzal Kâzım Diriğin çevre ilçebayı ve köylerde kerdu - ğu büyük ve güzel okulalardan biri önünden geçiyoruz. Üstünde “Fevzipaşa ilkmektebi,, levhası var, Soğuk kuyuda tramvaydan indik. Genç ihtiyar, kadın erkek ellerindeki file, ve sepetlerile köy pazarına yürüyen halkın arasın - da yürüyordum. on dakika sonra köye vardık. Yeni yapılmış modern bir bakkai dükkânını geçtim. Köy pazarının içindeyim. Güzel bir hal yapılmış. Köylü, şehirli, zengin ve fakir müthiş bir kalabalık konuşuyor. Alış veriş ediyorlar. Bu pazar zenginler kadar fa - kirleri de sevindiriyor. Geniş bir meydanlık ortasında öbek öbek sergi açmış bir çok satıcılarla, Karşıyakadaki belediye pazarına benzemiyen başka bir ucuzluk ve canlılık gözüme çarptı. Bu pazarda şehirli le köylüyü yüzyüze getiren daha demokrat ve daha olgun bir halkçılık hare - keti var, En semiz ve körpe dana etinin kilosu yedi buçuk ön kuruş arasındadır. Kuzu eti yirmi — yir mi beş kuruşa satılıyor. Zengin fakir, köylü ve şehirli herkes kasap dükkânların'r de evinin nafakasını alıyor.Etlerin üstünde mezbaha baytarı tarafır, dan basılmış kor'trol damgası var. Halbuki İzmirde ve Karşıyakara | satılan etler çok pahalıdır. Kasabın birile konuştum. bu | ucuzluğun sebebini sordum. An -| lattı: | — Bizim başımızda Pariste © -| kumuş zorlu ve çalışkan bir bay - tar vardır. O adam beş yıldanberi bu köy- de oturuyor gibi uğraşıyor. Şu dükkânın mezbaha, cami, mek - tep ve bu hal işte bu mezbahanın gelirile yapılmıştır. Bir pazarda hi hayvan kesiliyor. Şu pazarda a: lış veriş eden halkın hepsi İ:öy baytarımıza inandıkları için Kar - şıyakadan, hattâ Bornova ve İz - mirden buraya kadaz gelip bir haf talık etlerini alıyorlar. KI İşte bu köy pazarında 370 es - | naf, yüzlerce köylü geçiniyor. Es- kiden bu köyde gu- gördüğüniki | kahve ile bir mescitten başka bir şey yoklu. Halbuki şimdi hergün biraz da ha ilerliyen çok güzel bir köy ol - muştur. Bu kadar konuşma ve dinlen - meden sonra köylünün ve şehirli - nin çok sevdiği köy baylarını gör- mek ve Haber okurlarına tanıt « inliğe ve rahata kavu şturdu n::' Ka Ben de bu kafi- Dedebaşı Köy pazarında bir grup Dedebaşı köy baytarı Sıtkı Şükrü tora tezini vermiş değerli bir i « lim adamıdır. Paristen geldikten sonra Karşıyakada gazinoda otu - rurken Dedebaşı köyü muhtarile görüşüp tanışıyor köylüye - vari - dat temini ve köylünün kalkınma- sı hakkında anlatıyor köy sandı * ğımı ve köylüyü zengin yapmanm yollarını gösteriyor. Bu sözler muhtarın kulağında yer yapıyor. Köyde bir pazar, halka ucuz et temini kararlaştırılryor. Köyde ke- mak için köy odasına gittim. Ka - silecek etlerden alınacak zephiye rü ptıdan girerken (köy mezbâha bay, tarlığı) diye yazılmış bir levha gözüme ilişti. Şimdiye kadar do - laştığım bütün Anadolu köylerin: de böyle bir levha görmemiştim. Biz baytarları çok yakına kadar vilâyette ve bazı kazalarda bilir- dik ve öyle de görmüştük. Hibuki bu baytar, hükümet baytarı de - gil, köyün baytarı, bu köye gönül- lü gelerek işe başlamış, beş yılda | birçok işler başarmış enerjik bir adam.. Köy baytarının odarmna girdim. Kendimi tanıttım. Güzel! bir yazı masasının başında birçek rapor * lar yazıp mühürliyen köy baytarı Sıtkı Şükrüyü sevimli, vazik ve güleryüzlü iyi bir adam olarak ta- nıdım. İzmir gazetelerinde sık sık ya -| zılarını okuduğum ve adını tanı * | dığım bu gazeteci arkadaşm Pa -| risten geldikten sonra bir köy baytarı olarak işe başlanıasını çok merak ettim, Sabahtanberi dolaş- tığım ve gözümle gördüğüm bu köyde hiç yoktan yapılmış ve ba- şarılmış ve kafasının içindeki dü- şüncelerini öğrenmek istedim. Memleketimizin yetiştirdiği bir çok gençler ve münevverler için baytar Sıtkı Şükrünün kövcülük hareketlerini yazmayı faydalı Buldum. Bay Sıtkı Şükrüye; bu köye nasıl geldiğini, ve bu kadar işleri na * sıl başardığını sordum... Sılkı Şükrü çekmeceden büyük bir defter çıkardı. Beş senedenberi yaptığı ve yapacağı işleri, köye ilk defa nasıl geldiğini ve başın - dan geçen şeyleri yazan bu defte - ri elime verdi. Bu hatıratı okur - ken içimde büyük bir sevinç ve heyecan duydum. Sıtkı Şükrü Pariste ihtisas tah - silini ve yüksek içtimaiyat ilimle « ri mektebini bitirdikten sonra dok sumu ile modern bir köy meydana getirmek yollarını temin ediyor. Eğer çalışkan muhtar bu genç bay tarı dinlememiş olsaydı bugünkü yeniliğe ve zenginliğe bu köylü ka h Sıtkı Şükrü ilk defa bu köye a - yak bastığı zaman bugünkü eser- lerin hiçbiri yoktu. Etleri muaye - ne eden bir köy baytarı yeni işe başladığı günden itibaren köyde ve köy sandığında başka bir can - lılık hareketi görülmüştür. 930 yır lına kadar köyün senelik varidatı 250 lira iken 935 yılının köy büt - çesi 725 liraya yükselmiştir. Şimdi bu köyde modern bir mezbaha, büyük bir hal, yeni bir mektep ve cami, munta-- pazar yeri, köy eczanesi spor ku - rumu, küçüklere spor alâtı, okuma odası ve daha birçok iyi işler mey dana gelmiştir. Bütün bu işlere ve emeklere mu kabil köy baytarının aldığı aylık yirmi bir liradan ibarettir. Bu pa- ra ile de köye gidip gelmemas - rafı, köye gelen misafirlere kahve çay parası ödenmektedir. İşte Atatürkün yarattığı yeni Türkiyedeki idealist münevverle- rin yolu, bu yoldur. Plânlı ve Ke- malist bir köy yaratmak için ken” di arzusile ve kendi emeğile ça « lışan Fransada okumuş Sıtkı Şük * rüyü köyde ve işi başında gördük- ten sonra sevinçle göğsüm kabar - dı. Bütün münevverlerimize örnek olsun diye bu yazıyı yazıyorum. Bu varidatla fakir köy delikanlı « ları evlendiriliyor. Kırktan fazla çocuk okutuluyor ve giydiriliyor. Sokaklar aydınlık ve temizlik iiça de bulunuyor. İşte İzmir ilbaylığının “örnek köyü,, adını alacak Dedebaşı kö * yünün kalkınma tarihi böyle baş - lamıştır. Durmuş Türkmenoğlu

Bu sayıdan diğer sayfalar: