17 Temmuz 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

17 Temmuz 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K l a barmi rarlam l aran y l Na eaeer n k HABER — Akşam Postası Yerinden ORM AN IN Klî kaldırılamıyan Vahşi hayvanlar arasında ve Afrikonın balta girmemiş ormanla- sında geçen aşk ve kahramanlık. heyecan. esrar ve tetkik romanı aNo: g mama Yazan: Rıza Şekib #a Durmadan bağıran Bibinin sesi- ne ormanın bütün filleri koşarak gelmişlerdi, bu adelik olduğu Fillerin mezarlığı. Karşa, o gün akşam güneş ba- tıncaya kadar ormanın her tarafı- nı, inceden inceye aradığı halde Boranın öldürdüğü vahşiden baş - ka hiçbir yabancıya rastlamadı. Bu adamın tek başına, burala- ra kadar sokulmasına imkân gör- müyordu. Fakat umduğunu bula - mayınca güzel ve düzgün omuz - larmı silkerek: — Yok.. dedi, Zahir bu adam ya yolanu kaybetmiş birisi, yahut ta bununla beraber gelenler çok ormanı bırakıp gitmişler diye dü- şündü. Şayet yalnız gelmemişse, dön - mediğini gören arkadaşları nasıl olsa yarın sabah gelip kendisini a: rıyacaklarını aklından geçirdi. Ertesi sabah gözünü gene go » rillerin keskin haykırışlarile aç - tı. Süratle yerinden fırlıyarak Ka- tuşla şeytanı yavrularının yanında brarkarak Borayı aldı ve yola düş tü. Ybancı âdamın parçalandığı ye- re gelince etrafı yeniden araştırdı eğilerek toprağı uzun uzun din- ledi, Sonra kara gözlerini topra - ğa dikerek izler aramaya çalıştı. Toprakta ölen adamın çıplak ayak izlerinden başka bir şey gö-| rünmüyordu. Karşa iz araştırmakla meşgul - ken Boranm yanından bir ok gibi uzaklaştığını gördü ve arkasın - dan kulağına fillerinden birinin sesi çarptı. Zavallı fil o kadar acı, ©o kadar canı yanmış bir halde ba- ğırıyordu ki Karşa araştırmalarır pa devamdan vazgeçerek - sesin geldiği tarafa koştu. Büyük ağaçların güya baltalar- la kesilip de aralanmış gibi du - ran geniş bir alana ulaştığı za - man, ormanın yeniden sıklaşma - ya başladığı görülen aksi tarafta daha on beş yaşında Bili adını verdiği genç filinin dört iri ve si- yah sütunu andıran kisa ve kalın bacaklarını aralıyarak, hortumu * nüu hvalandırarak bağırdığını gör- dü. Sürtle yanına yaklaştı. Bili Kar-! $ayı görünce geniş kulaklarını açtı, küçük gözlerini genç kıza mıhlıyarak dik dik baktı. Sonra birdenbire geri dönerek ormana doğruldu. Karşa, Biliyi takip et - mekte ihmal etmedi. Fakat daha on beş dakika kadar yol alma - mışlardı ki mütemadiyen bağıra - rak Bilinin sesine ormanın bütün | filleri büyük ve kara vücutlarile | sallana sallana, başta Şerif olmak üzere, koşup gelmişti. Karşa işte bir fevkalâde oldu * ğunu anlıyordu. Zeki hayvanları, daha doğrusu zeki hayvanı Bili kendisinden önce, fevkalâdeliğin yerini keşfetmişti. Muhakkak bu- raya doğru yol alıyorlardı. Fillerin kafilesi arasına takı - lan Karşa ve Bora da nereye git - tiklerini bilmeden bu alayım pe - şini bırakmıyorlardı. Filler, hiç u- mulmıyan bir geviklikle büyük| Macarlarla bir tecim işde bir fevkal- anlaşılıyordu derek geçtiler. Taşlık ve ağaçsız bir (mıntakayı) bölgeyi arkala * rında bıraktıktan sonra da sarp kayaların arasından bir ucunu ör- mnda bıraktıkları timsahlı nilin çağlıyanlarına doğruldular.. Yol Karşaya çoök uzak görünmüştü. Bu belki de sabırsızlığındandı. Babası sağken buralara kadar geldiğini hiç de hatırlamıyordu. Ne babasının ne de amcasının bu- larda görülmiye değer bir yer ol- duğunu da işitmemişti. Kafilenin yürüyüşü yavaşlıyacak yerde git - tikçe hızlaşıyordu. Karşa böyle u- zun müddet düz, ağaçsız yerde hiç yürümemişti. Bu yüzden ken - disinde tabil olmıyan bir yorgün” luk duyuyordu. Böyle daha fazla yol alamıya - cağını anlayınca kendisinden ön - de giden Şerife seslendi: — Şerif! Şerif! İhtiyar fil Karşanın sesine ha - vaya kardırdığı hortumurdan bir trampet sesini çıkararak cevap verdi ve yerinde mıhlanmış gibi durdu. Karşa Şerifin sırtma atladı. Bu durmaları öteki fillerden oldukça geri kalmalarına sebep olmuştu. Bora bile yorulmuştu. Sıcak başı- na vurmuş olacaktı ki törpüye benziyen dilini bir karın dışarıya uzatmıştı. Derin derin nefes alı « yorı ara sıra hizlanayak, ara sira yavaşlıyarak kafileden geri kal - mamaya çalışıyordu. Kara filler kervnının çokluğu - na baktığı zaman Kaışa âdeta bir sevinç duymuştu. Bu kadar çok, bu kadar bol ve kendisine sadık hayvanla, o artık istediğini yapa- bilir, istediği gibi hareket eâebilir di. Timsahlı nil kıyısmı takip ede- rek büyük kayaların altından geç- tiler ve içerlek bir dehlizin ağzına vardılar. Burası evvelâ darken sonra genişliyor ve içeriye doğru uzayodu. Bütün filler Şerifi öne almış - lardı. Karşa fillerin nereye ve ni- çin gittiklerine de merakı büsbü - tün artmıştı. Şerif bir ara durdu. Sonra hör- tumunu Karşaya uzatarak onun sıtından inmesini istedi. Karşâ atladı. Geriye baktığı zaman fil- lerin hep kayalar tarafına uzaktan görünmiyecek bir şekilde sindik - lerini görmüştü. (Devamı var) Ankara, 16 — Macar hükümeti ile yeni bir tecim anlaşması akti için son zamanlarda yapılmakta olan müzakere, ana hatlar üzerin. de müsbet bir şekilde sona ermiş « tir. —Anlaşma esaslarını tesbit etmek ve anlaşmayı imzalamak üzere yakında Peşteye bir heyet | gidecektir. Heyettte dış, ekönomi | bakanlıklariyle Merkez Banka - enkaz Adliye sarayı enkazı yeni bir mesele açtı Eski adliye sarayı enkazı, sa - ray yanalı iki yıla yakın bir za - man olduğu halde, hâlâ bir mese- le olmaktan kurtulamamıştır. Bizim yanan adliye sarayının enkazı kalkması mümkün olmı - yan bir leş halinde şehrin göbe - ğinde ve en güzel — yerinde yatıp durmaktadır. Adliye sarayını yıkmak ve en - kazı muayyen bir zamanda orta - dan kaldırmak hakkını üzerine a- lan müteahhit, bu işi başarama - yınca muakevelesi feshedilmiş ve 1800 liralık depozito akçası da a- hıkonulmuştu. Enkazı şimdi ulu - sal mallar (milli emlâk) idaresi- nin kaldırması lâzım gelmektedir. Fakat şimdi de iki müşkül ortaya çıkmıştır: 1 — Bu enkaz kaldırılınca ne - reye konulacak?, 2 — 1800 lira ile bu İş başarı - lamıyacağına göre nereden para bulunacak? Ulusal Mallar İIdaresi şimdilik para meselesini bir tarafa bıraka- rak adliye sarayımın — enkazının dökülebileceği bir yer gösterilme- sini belediyeden istemiştir. Bele « diye böyle bir yer gösterirse o va- kit para işine bakılacaktır. Bir öğle yemeğinde Harb hatıraları anlatıldı Londra (Üzel) * 1912 yılından 1917 yılına kadar Amerikanın Berlinde el- çiliğini yapan Cyms — Gerard, Lord Derbinin riyaset ettiği bir öğte yeme: ğinde, büyük harbe ait hatıralarmı anlatırken Kayser Vilhelmin İngiliz- ler için ne söylediğini söyledi. Eski elçi dedi ki: *“1914 yılı ağustosunun onuncu gü- nü, Kayser Vilhelmin yanına reisiedim hur Vilson namına — çıktım ve harbi durdürarak bir sulh şekli temin et - mek hususnda Amerikanın mümkün - se yardım niyetinde olduğunu bildir dim, Ve kendisine dedim ki: —" Bir iki haftaya kadar orduları - nız Pariste olacaktır. Ve dünya sul- hünü dikte ettireceksiniz... “Kayser şu cevabı verdi: “— Hayır, hayır.. Şimdi İngilizler girdi ve iş büsbütün değişti. İngilizler inatçıdır, dövüşe başladırlar mı artık durmazlar.,, Eski Amerika elçisinin bu fıkrayı nakletmesi üzerine ziyafete riyaset e- den İngiliz lordu Derbi de demiştir ki: “— Biz, ittifak — istemiyoruz — biz, yekdiğerine karşı takdir, mülâhaza ve hürmet hislerile dolu ve bu esasa dayanan bir dostluk istiyoruz, bu da, bugtin mutadımdan fazla bir dereceye kadar Amerika ile İngilitere arasın - da mevcuttur.,, Usküdar ikinci sulh hukuk mah- kemesinden: Meliha tarafından Üsküdarda Atlamataâşmda Çımar yokuşunda Kara Gazi mektebi sırasında 49 No. da mukim Enver aleyhiac ıka- me eylediği teşebbüsatı sulhiye da vasının icra kılman muhakeme - sinde: mumaileyh tebliğ edilmek üzere gönderilen davetiye gösteri- len adrese beş aydanberi gelmedi. ği ve halen nerede olduğu bilinrme diği beyanile mübaşiri tarafından şerh vetilerek iade edilmesine bi- naen ilânın tebliğat ifasına karar verilmiş olmakla yevmü muhake- me olan 16 — © — 935 pazarteri günü saat 14 de Üsküdar ikinci sulh hukuk ma'nkemesine gelme si için tebliğ nıakarmıma Laim ol - hendekleri dolambaçlı yolları gü-| sından birer kişi bulunacaktır. mak üzere ilân alunur. (170) izmirli bir Musevi vatandaş tayyareye 10,000 Lira verdi İzmirden bildirildiğine göre ha- va kurumuna bağlı olmak üıırı. teşekkül eden bir komite esaslt ça- lışmalarına deva m etmektedir. İzmirdeki dost yabancılar da hava tehlikesinin kendileri için de var olduğunu düşünerek teberrli ve üye yazılmağa başlamışlardır. İzmir musevilerinden bir grup parti başkanı Avni Doğanı yerin- de ziyaret ederek yardım işi için konuşmuşlardır. Müsevi heyeti el- den gelen fedakârlığın esirgenmi- yeceğini de söylemişlerdir. 'Türk mensucat anonim şirketi yönetim (idare) kurulu başkanı M. Harri Jiro 10.000 lira teberrü ve bundan başka da 2,000 lira üye lik temin edeceğine söz vermiş- tir. Ayni şirketin memurlarr da maaşlarından yüzde 2 vermeği ta- ahhüt etmişlerdir. —— Hava harbinden korunmada Yurt sıhhatişleri talimatnamesi Ankara, 16 — Hava harbinden korunmada yurd sıhhat işleri ta - Kmatnamesi Bakanlar Heyetin - ©e kabul edilmiştir. Gelecek harplerde ordulardan ziyade milletler taarruza hedef o- lacaklarından bunlardan korun - mak için birer müdafaa - teşkilâtı vücude getirilmektedir. Taarruza maruz her şehir ve kasabada vü - cude getirilecek mahallt koruma birliğinin yardımcı teşkilâtı ara - sında mühim bir mevki olan sıh - hiye cihetine — ait teşekküller ve hizmetler şunlardır: 1 — Yaralı ve gazilere ilk yar- dım ve sıhhi bakım teşkilâtr, 2 — Yaralı ve gazilere tedavi teşkilâtı, Talimatnamenin birinci kısmı, umumi korunma teşkilât ve vası - talarmı ihtiva etmektedir. Tali - matnamede yazılı umumi korun - ma işlerini görecekler şunlardır: 1 — Bütün sıhhiye teşkilâtı me- mur ve mensupları, 2 — Tababet ve şuebatı mes - lekleri mensupları, 3 — Bunlara yardımcı olarak alınacaklar. Korunma teşkilâtmda iş göre -« cekler için hava harbinden korun- ma ve muharebe gazlarından ko- runma diye iki kurs açılacaktır . Kurs mezunları vilâyetlerde di « ğer kurslar açacaklar ve konfe- ranslar vereceklerdir. Kurulacak olan her sıhhiye ba * kım merkezi evinde iki sıhht ba « kım ekibi bulunacak, hava taar « ruzlarında sıhhat işlerinde de iş- tirakleri sebebiyle sıhhiye teşkil ve işlerinin ilk safhada yardımcı - sı polis ve itfaiye olacak, gaz ara- ma ve temizleme, tamir — etme, can kurtarma ekipleri kurulacak, bu ekiplerin eşhas ve — kadroları İç Bakanlığının hazırlıyacağı ge- nel talimata uygun olarak vilâyet ve kaza dairesince belediyelerce tanzim, sevk ve idare olunacaktır. l 17 TEMMUZ — 1933 Toz morfin Gümrük ve muhafaza memur - larınımn ve emniyet direktörlüğü- nün sıkı takipleri neticesinde İs- tanbulda faaliyette bulunan ero * in imalâthaneleri birer, birer ba« sılmış, çalışanlar — yakalanarak, hak yerlerine verilmiş, cezalarını görmüşlerdi. Bu yakalanmalar ve şiddetli takipler çok iyi neticeler vermiş bulunmaktadır. Bu yüzden heroin müptelâlarının da azaldığı mu « hakkak görülürken ortaya yeni bir iptilâ çıkmıştır. Bu da morfin- dir. Morfin Avrupadan tüp halin« de glir ve mahdud miktarda oldu- ğu için pek zorlukla tedarik edi - lirdi, Son zamanlarda ise ortaya toz halinde morfin çıkmıştır. Bu toz morfin suda karıştırı! « makta, sönra şiringa ile vücuda sıkılamktadır. Heroin bulamıyanların bu toz « morfine alıştıkları görülmüştür.' Yakalanan bazt müptelâlar bunu itiraf ettiklerinden takibat şimdi * bu cihetten devam etmektedir,' * 'Toz morfinin hariç memleketler - den, tüplere nazaran daha kolay ithal edildiği anlaşılmaktadır. Sandıklar düştü Galata rıhtımma bağlı Aksu va. puruna safra veren Bahtiyar mo - türü tayfasmdan — Sabahaddinin başmına vinçin — sapanı koparak nesine kaldırılmıştır. Ürken beygir Samatyada oturan arabacı Te - lâl Terkos çeşmesinden hayvanı - nr sularken beygir ürkmüş, çeş « meden su almaya gelen bekçi Hü- seyinin kızı, 10 yaşmdan Fethiye-' nin ağzına vurmuştur. Fethiye « nin dişleri kırılmış, Etfal hastaha- nesine kal » Sabıkalı yakalandı. Küçükpazarda ekmekçi Ratip zabıtaya baş vurmuş, Sami ismin- de bir sabıkalı tarafımdan beş li- rasının çalındığını iddia etmiştir . Sami yakalanmıştır. Bayıldı Henüz hüviyeti anlaşılamıyan bir adam dün akşam Zeyrek yo « kuşunda düşmüş, bayılmış, Cer - rahpaşa hastahanesine kaldırıl - mıştır. Tüccarın şikâyeti Galatada merkez rıhtım hanın - da kömür tüccarı Koço zabrtaya baş vurmuş, Eminönünde bakkal Yuvanidis tarafından 250 lirası - nın dolandırıldığını iddia etmiş - tir, Bir iddia Kasımpaşada aşçı Mustafa ar- kadaşı Cemilin on lirasını dolan« dırdığını iddia etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: