“Halkd HABER — Akşam Postası üşmanı,,Nı | ele veren kadın Azılı haydut Dilincer'i yakalatıp .“. nasıl öldürttüğünü anlatıyor Amerikanın “Bir numaralı halk düşmanı,, her fırsatta belirir.., A- merikada zorlu bir haydut çıkıp da, polisçe yakalanması güç ve ka. rışık bir hale geldi mi, gazeteler ve halk hemen ona bir isim kor: “Bir numaralı halk düşmanı!,, Böylece bir yığın halk ddşmımi çıkmış ve bu kötü sanı aldıktan | sonra, bir gün vücudu delik de;ik' edi'ip gitmiştir. | Dillinger de bunlardan biriydi. Dillingerin bir gün kırmızı elbi- seli bir kızla sinemadan çıkırkenW Şikagoda nasıl öldürüldüğünü bi—l zim gazetemiz de almış, yazmıştır. | Dillingeri eleveren gene bir genç| kızdı. Bu kız, şimdi Londrada bulunuyor. Adı Marsia Barş'dir. Londrada bir İngiliz gazetecisi i- le yaptığı mülâkatta, Amerikanın en azılı haydutlarından olan Dil- Tingeri nasıl polise haber verdiği- ni anlatıyor ve bu işi bir hımç al-| mak duygusuyla yapltığını söylü- | yor. Ayni kız, bugün Amerikalı tay- şareci Lindbergin çocuğunu kaçırıp | öldürmekten idama mahküm ol - muş olan ve bu hükmün tasdikini bekliyen Alman marangozu Haup- tman için de, “çocuğun kalili de- gildir,, demektedir... Bu çok dik- kate değer mtilâkatı yazalım. ““SDi'linger haydudunu yakalatan | Marsia Marı diyor ki: “Dillinger adlı haydudun Şi- kagoda Dioskop nünde vücudu delik deşik olup öl-| dürülmesine sebep benim! — Ben Dillingeri adaletin eline teslim e- derken öldürdüğü bir sürü insan- ların arasında benim aşıkımı da öldürmüş olmasının intikamının alıyordum. Benim sevdiğim adam da bir po listi. Adı Brenan... Ve eğer bir çarpışma esnasında ölmüş olsay- dı belki o kadar acımıyacaktım. Fakat Dillinger onu silâhsız yaka- ladı. Ve alçakça öldürdü. Bu iş altı yıl önce olmuştu...| Size bir şey söyliyeyim. İngiltere- de, söylenenlere bakılırsa, Ameri- kada yapılan haydut filmleri mü- balâğalıdır. Bire bin katarak hal.| kı meraklandırmak için yapıyor- lar. Halbuki bu gördüğünüz film- ler, hakikatin ancak bir parçası- dır. Haydutluk, çocuk kaçırma- l;rı Amerikada endüstri halinde- dir... Milyonlarla oynuyorlar. Bir f;brikıyı yahut bir mağazaya gi- rerek istedikleri parayı alamazlar- sinamasının Ö-| Haydlıt Dilincer vurulduktan sonra morga kaldırılıyor Con Dilincer | sa, derhal orayı dinamitle patlata- caklarını söyler ve yaparlar da... Bu, yapılan menfur haydutluklar- dan yalnız bir tanesidir. Sonra, bir iş adamının arkadaşını sigorta ettirip, sonra bir haydut çetesine öldürterek onun sigorta parasını alması gibi kâdiseler de vardır... Aşağı yukarı bütün hâdiselerde sigorta kumpanyaları kaybetmek- tedir. Ben ilk ödevimi (vazifemi) Gordon Fellovs isimli bir sigorta kumpanyası hafiyesinin yanında aldım. Üzerfime düşen iş, hay- dutların yaşadıkları yerlere girip onların yapıp ettiklerinden şefi - me haber vermekti. İş çok zor ve tehlikeliydi. Fakat işimize yarı yacak © kadar malümat elde e - diyordum ki. bir hayli cinayetle - rin adelet eline geçmesini temin ettim. Sonra, resmen zabıta servisine | girdim.. Burada “G kızları,, ndan biri olmuştum. Bu hükümete men- sup kadın casus, demekti. Yapacağım iş değişmemişti. Ancak bu defa daha çok gezmek icap ediyordu. Şikago haydutla- rımın yaşadıkları, eğlendikleri yer- lere gidecek ve onlarla arkadaşlık edecektim. Şartlarımız şuydu. Haydutlar benim kim olduğumu anlasalar bi- le resmi polislerden hiçbiriyle te- mas etmiyecektim. Yalnız bir te- lefon kulübesinden bilmediğim bir adama telefon etmeğe memurdum. Raporlarımı bu vasıta ile veriyor-. dum.Bu telefenun birnumarası var| dı ki, telefon rehberlerinde yazılı| değildi... Geceler geçiyor ve ben barlarda, lokantalarda haydutlar-| la “ahbaplık,, ediyordum. Küçük bir şaşkınlık, beni ar - kadaşlarımdan birinin başına gel - diği gibi öbür dünyaya göndere - ceklerdi. Alberta Medovs isimli bu arkadaşım, keşfedildikten son- ra öldürülerek Şikagonun bir ya- nmna atılmıştı. Vüvucunda altmış yedi kurşun deliği vardı. Böyle- ce, güya polise bir ihtarda bulu- nuyorlardı. Bir gün, kendisini tanımadığım halde telefonda konuştuğum a - dam bana şöyle bir emir verdi: » Dillingerin Şikagoda — olduğu haber veriliyor ve senin mınta - kanda bir bara dadanmış... Yerini bul ve çabuk bize bildir!,, Dillinger bu sıralarda, mahpus olduğu hapishaneden tüfek benze- küterek çıkmış, bir otomobil çala- rak bir iki hafta önce kaçmıştı. Fakat Şikagoda ne yapıyordu? Çok geçmeden öğrendik ki di- ğer bir çeteye girmiş... Araştırmalarım bir müddet bo- şuna gitti. Ümidimi kesiyordum. Fakat bir gece iş büsbütün değişti. Bir barda otururken, orada dans- lar yapan bir kız yanında bir er- kekle geldi ve: — Arkadaşım Con Smit! diye bu erkeği bana tanıştırdı. Bu erkeğin Dillinger olduğunu derhal tanıdım. Bana gülümsüyor ve benimle dansetmek istediğini söylüyordu. Hayret ve korku ile donakalmış olduğum halde, ken- dimi bıraktım ve beni aldı. Danse- dilen yere doğru götürdü. Haydutlarla dansetmenin zer- re kadar zevki yok... Dans, bitip tükenmez gibi geliyordu. Nihayet tekrar masama getirdiği zaman soğuk korku terleri dökmüs btrlu- nuyordum. Sonra bir mazeret ileri sürerek Dilincer öldürüldükten sonra parmak izleri alınıyor derhal dışar: çıktım. Ve telefonı kulübesine dalıp, meçhul âmirime “haber verdim. Bir kaç dakika i- çinde cıyak cıyak bağıran korna- lariyle polis otomobilleri geldiler. Fakat gene geç kalmışlardı. Dil- lingerle beraber Kafapiten kaç - mağa muvaffak olmuştu. Bir hafta sonra bif yeraltı kah- vesinde birkaç haydut nişanlısı ile oturuyordum. Kapıdan, - birisiyle birlikte Dllinger girdi. Bana se- lâm verdi. Ve masamıza oturdu-| lar. Yanındaki adamla — yavaş | yavaş konuşuyordu. Ve ikide bir- de sürekli surette bana da bakı- yordu. Küçük ve zalim gözlerin- de bir parıltı vardı ki insanı ür- kütüyordu. Benim ne olduğumu | anladığına kaniydim. Fakat ya- nılmıştım. İnanılmaz şeydir. Dilinger benim işimi keşfetmiş değildi. Hiç şüphelenmiyordu. O akşam gene birkaç defa be- nimle dansetti. Ve oradan ayrı- lımcıya kadar telefon etmeğe fır- sat bulamadımsa da — arkadaşım Alberta Medovs'in âkıbetine uğ- ramadığımdan da memnundum. Oradan buradan öğrendiğime göre, Dillinger korkukmağa başla- ı mıştı. Ve saklanıyordu. Dillinge- / h Ça Güpegündüz, elleri silâhlı haydutların bir bankayı basarak kasalar! ri bir şeyle bütün gardiyanları ür-| SOYuPp kaçmaları sık sık görülen bir hâdise olan Amerikada “Rovelvef taşıyanlar klübü,, diye bir klüp kurulmuştuar. rin çok yakın arkadaşlarından bi rinin evine hizmetçi olarak girdim ve belim ağrıyıncıya kadar mer - diven, döşeme sildim. Türlü hiz - metler yaptım. Fakat öğrendiğim şey, yalnız şundan ibaretti: Hay- dut Dillinger bir yerde kırmızılar | giyinen bir kadınla beraber yaşı- yordu. Bu sırada zabıta, bu haydudun bir otelde birine telefon ettiğini öğrenmişti. Beni oraya telefon santral memuru olarak koydular, | fakat bundan bir fayda çıkmadı. Nihayet bir gece, barlardan bi- rinde Dillingerin sinemaya gide- ceğini Biskop sinemasına giderek Klark Gaybl'i seyredeceğini işit - tim, Arkadaşlarından biri böyle söylüyordu. Gideceği gün de, be- nim bu haberi işittiğim günün er- tesi günüydü. Ertesi gün, Dillinger gelecek diye saatlerce sinemada abssmedermm Tam vazgeçeceğim bir zamandı ki, Dillingeri bir locaya girerken gördüm. Yanında kırmızılr bir kadın vardı. Deli gibi hemen dışarı fırlrya- rak telefona koştum. Polisler ve hafiyeler yetişti. Dillingeri sine- manın dışında vurdular.. Amerikada haydutluğu, çocuk kaçırıldığı adamakıllı bastırma -| dıkça Dillingerler eksik olmıya -| caktır. Amer'kada her yıl dört bin çocuğun kaçırıldığını biliyor mu - sunuz? Bunlar büyük çetelerin i* şidir. Hauptman, soyundan hır * sızlar değil... Tayyareci Lindbergin çocuğu” nu kaçıran ve öldürenin kim ol * duğunu Amerikan salâhiyet ma * kamları biliyor. Hauptmanın mü * racaatları boşa çıkabilir. Fakat y L ;-»P.Lx—.ğ Diniricer'i ele veren 4, Marsiya Marş teknik cihetlerden bu adamın i * damrı geçikecektir. Hauptmanm asılacağını zannetmiyorum. Şimdi ben bu iş üzerinde uğ* raşıyorum. Fakat ağzım - kilitli: dir. Size yalnız şunu söyliyebili" rim ki, bugün İngiltereden Ame- rikaya bir çocuk götürüyorum Kİ İ çok sürmeden gazetelerin birinci sayıfalık havadisi olacaktır.,,