m id Yazan Hüsmen, kara Hüsmen, Kızıl Kadırgayı ora-| YA getirmeyi her halde gerekli! İmuştu. Çünkü Fernando onun. Üstüne doğru giden Türk karakol Hemisinin de atlatabilirdi. Çünkü Tüzgür çok uygun ve bindiği ka * Yık çok hafifti.. Bununla beraber | Türk gemilerinden ; kurtulmak İçin kendince bir takım manevra” larda yapacaktı. Zaten bu geniş girintinin karşı i burnunu . dolanıncaya kadar Kızıl Kadırga demir alır, buraya “e. O zaman hem ime em de kürekle giden ve zam l €n hızlı gemisi olsn Kızıl Kadır - Zanm önünden fernandonun ka- çamıyacağı besbellisdi. Eğer Fernando denizden kaça - Mıyacağını anlayarak karşıki sa - bilin bir tarafına yanaşır o veçi- rsa o zaman Hüsmen reis kara » dan gnun Yolunu kesmiş olacak - tı, |,Frenk Süleymanla Dalyan, Sa- He coğru koşa koşa gıklılar bi; Reisle Sırık Ahmed ve ir kaç arkağayı hep birlikte de - reyi Seçtiler, — Biraz daha içeriden. Çalılarnı l K* ağaçların ardından gideceğiz - | Fernando bizi görmesin. Görürse karaya çıkmaz belki. >Türk Fernandoyn - Bittikçe Fakat Fer - Bando da onun kadar hızlı gidi - Yordu, Hüsmen, karakol ( gemisinin Yaptığı manevrayı beğenmedi : — Önünü kes be adam... Önünü ken, Dosdoğru üstüne (gitmenin Mânası var mı? Fakat Türk kırlangıcı dosdoğre Ütüng gidiyordu. Hüsmen kıyıdaki kumsule ko?- İN. «İli elimi bir boru gibi yapa - tğzna dayadı.. Türk karakol temisine doğru haykırdı: — Heee...yy!, Önünü kes.. Kar: ! Yk Beren tat. keley, i kırdı ve daha (uygun bir İzgârla, Fernandonun kıvrılıp istediği karşıki o buruna, HÜSMEN VURULDU MU? e Fernando hâlâ kendisine güve“ Yordu.. Yoksa eğer güvenme - Seydi bu korkulu zamanda “an a alaylı alaylı gül - her ne bahasına olursa olsun ! . KADIRCAN KAFLI © 0 kol gemisinin yaptığı manevrayı beğenmedi Şimdide de kaçmıyor değildi. . Karabileceğine ds emindi.. Fukat yükünü de bırakmıyordu. Onun kendisine güvendiğini gösteren ! | birefik işareti de şüphesiz bu idi, Türk kırlangıcı ile Fernandonun kayığı şimdi yarış edyiorlardı. Hangisi karşıki brunu diğerinden önce tutabilirse yarışı da o kazan- miş olacaktı. Hüsmen, kalbi heyecanla çar - parak onlara bakıyor, ayni za - manda kıyıdan kıyıdan (koşarak sanki o da Fernandonun (yolunu kesmeğe çabalıyordu. Ara sıra geriye bakıyor, Kızıl Kadırgamn dolu dizgin onlara doğru gelip gelmediğini anlamak istiyordu. İşte.. İşte Kızıl Kadırga... Gö- ründü.. Pupa yelken ve.çala 'kü - reki bir kızıl kasırga gibi yakla - İşryordu. Fakat Fernando ile onun arasmdaki yol o kadar uzundu ki, düşmandan önce buruna varacağı hiz Ümid. edilmiyordu. dı, yerek Kızıl Kadırga, gerek ka- | İ rakol gezen Türk kırlangıcı Fer - nandonun kayığını bir iki gülle de denizin dibine gönderirdi.. dı, kayık yarı yarıya yakm bir ha- fiflik duyacak, hic şüphesiz daha hızlı yol alabilecekti.. Belki asıl bunun için genç kızı ne denize a - tıyor, ne öldürüyor, ne de cn ya - km kıyıya çıkarmayı düşünüyor du. — Reis!.. — Ne var?. — Bu uğursuz herif elimizden kaçacak... — Hakkın var. Daha hızlı gi - delim. Hüsmen uçar gibi gidiyordu. Fakat Fernandonun yolu “kes - tirme olduğu halde, onunki ula - bildiğine uzuyordu.. Buna rağmen Bir zaman geldi ki burun hiza - sına göre Fernandonun kayiğını epeyce geçti. Fakat bunu ne fay- dası vardı, Hüsmen onun bu sefer gözünün önünden geçtiğini göre- cek hiç bir şey yapamıyacaktı . Onun ardımdan yetişen Sırık Ahmed, biraz gerideki leventler - inin elinden oku kaptı: den birinin 4 SN Reir1, Şu herifi bağrındar | vurayım.. Bana izin ver. Sevgili - J ne bir şeycik olmaz. Dedi gahiden kendisi - . Zaten o ek i İşimi çevirid. bıziyle ileri Sarıl din gergin yayında, ileriye fırla - — Sana güvenirim. Fakat işler | smda durda, e ERE Ve e ep ve) ee eşe enn Eğer kayikin “Beatris olmasay »'| Fernando Beatrisi bırakmış olsay- | bütün Teventlerini geride brrakı » | İ yor, uçar gibi gidiyordu. ERE Zye Pon e , Bir A gem i Nakleden de yatan annesine doğru iğildi . Göz yaşları çoğalmıştı. Ortalık No. 59 nesiyle bakıştılar. Samiyeye öyle geldi ki; bü götleri içiülen “bir şefkat, muhabbet ve uf ifadesi - nim izi geçmiştir. Öyle bir ifade | ki, ebediyete kadar uzanmakta - dır. Bunun üzerine kendine hâkim olamadı.. Sabık mürebbiye kıçkıs rıklarla ağlamağa başladı.. Dudakları, annesinin dokunuyordu. İstirap içinde inildedi.. — Ah, anneciğim. Benim sev- gili, iyi kalpli aneciğim.. Biraz ötede, baba, bu manza - rayı seyrediyordu. o Gözlerinden süzülen iri bir damla yaşı, ttre- yen elleriyle sildi.. Öyle mes'ud, ayni öyle betbalittr ki.. Kendi de sebebini ( bilmeden şu anda, aklı, küçük Jalecikteydi . Ah, zavallı çocuk. Onu, nasıl Sırık Ahmed elbet henüz bu | kendilerinden alıp götürmüşlerdi.. kadar ince gönül işlerinden anla - | Şu nda evlerinde kanarya gibi mıyordu amma, kitnbilir o da bir | cıvildaması lâzım gelen bü mini- gün belki sevecek ve anlayacak - | mini mahlük, kafesten uçup #it - tr... mişti., Yayı gevşetti Niçin o saatte burada bulun - Kellarmı kırgın bir halde sar- | mamıştı?. Her ohalde, yuvasını kıttı ve mırıldandı. müdafaa eder, yavruyu çaldırt - hepters gidiyor. Bu da öyle olur- sa... —'İyi amam, bu herifi kaçırsak Beatris onun olucak, ona kalacağı yerde... Sırik Ahmed sözlerinin bura - alnıma — Ölmesi daha iyi değil mi?. Diye söravaktı.. Fakat gili var - mi Çütkü © ö henüz bana | söylemeden sarki Hüsmen her şe- | yi anlamıştı., Kaşlarını çattı. — Onün sağlığı ve sağlamlığı betyeşden öncedir. Sus, sen anla » mazsm bunu. zamanda bulanığı bulanık görüyordu. An - | şkın Hik senssesamran âyesi iy Hatice Süreyya 70 i Genç kız, itaat ederek, kanape - İ gördükçe saadetim büsbütün ar » tıyor, . — Fakat. —E. — Acaba benim için büyük bir fedakârlığa mı katlanıyorsun ?.. Benimle evlenmek seni betbaht etmesin? Bu şüphe, kalbini eziyordu. Gözlerini çocukluk arkadaşınm gözleri içine çevirdi. Onlarda bir mâna aradı.. Muammayı hallet. mek istiyordu.. — Senin için fedakârlik etmek mi? Ne garibsin İnsanlar o ka - dar hodbindir ki.. — Eğer fodakârlıksa kabul et- mem.. Bu şerait altmda izdivaç o lamaz... — Sus rica ederim. O nasıl söz. Ve, Samiye anlattı: — İzmirden yolladığın mektup bana seni ne kadar sevdiğisri, sa » na ne kadar güvendiğimi anlattı , İdranda muvafık bir iş bulduğunu, orâya gideceğini yaziyordun.. Bir daha Türkiyeye (o dönmiyeceğini söylüyordun., İşte o zaman yü- ğim cız etti, (Devami var) Sinema Artisti — O halde partiyi kaybediyo- | mazdr... Eğe Bu yavrunun mevcudiyeti, ger- , fena günleri hatırlatıyordu - | Bu, Samiyenin sukutunum seme - resiydi.. Fakat, gene, ne de olsa, i kendi çocuklarıydı! o Aileyi ta- yariıdığı zaman, akşam üstirei an- cak onunla teselli bulacaktı. Tali, bu saadete amâni olmuş - tu.. Hayatm bu son mükâfatmı da, son tesellisini de ona çok görmüş- tül. Baba, böyle düşündüğü sırada , Samiye, annesinin yattığı kanape- vün üstünde, hâlâ ağlıyordu.. Babanın yüreğindeki yara ka - panamıyordu. Araba, çocuğun bundan sonra bulunması kabil olamaz mıydı ? | Büsbütün uçmuş, “gitmişmiydi ?.. Samiye de, anensinin yatağı ü- zerinde ağladığı sırada, yavrusu- İ mu düşünüyordu. Böylelikle, on - daki acı, hem O büyüğün, hem de | küçüğün kaybına dairdi! Şık ve sade Yaz elbisesi j de Bu beyaz basma kırmızı beneklidir| — Demek ki karim olacaksı * ve çiçeğe bensiyen düğmeleri vardır.| yı... Fazla geniş yapmış Kemer, kızıl ge - — Evet.. ridendir ve'ueu beyazdır. — Bunu havsalam almıyor.. — Niçin almasın.. Mademki si- ze telgraf çektim, Mecdi.. Böyle söyleyerek, Samiye, iri ve güzel gözlerini Metdiye çevir - di. — Öyle mösudum ki.. Hayatım da zevkim bu derecesini asla tat. Çocukcağız heyetanmı sakla - | mamlayacaktı! Hele ihtiyarlık za- | manlarını düşnün.. Büsbütün ibti- / OLMAK ISTİYENLERE Türk Film Studyosu Direktörlüğünden : —- Sinema artisti olarak çalışmak istiyen Bayan ve Büyların her gün saat 17 den 19 â kadar, Şişlide son tramvay durağında süvari karako lu arkasındaki stüdyomuza müra - caatları, Memuriyet arıyorum Alman lisesinden mezun al « manca, frarsızca, ingilizce, ital - yanca, ve usulü defteriye bihak- kın vâkıf bir genç kız ciddi bir müessesede bir memuriyet ariyor. Haber gazetesine Kâtip rumuzile müracaat. (4520) HABER AKŞAM POSTASI İDARE Evi Istanbul Ankara Caddesi Telgraf adresi: STANBUL HABER Tereton Yazı 281? Idare, $4370 ABONE ŞARTLARI Türkiye 1400 Kr, 739, 400 Bemebi 2700 kir. vaso |. won 300 © İLÂN TARİFESİ Ticaret Anlarını Ba S4 Resmi hararın VE Mur Senelik Sahibi ve Neşriyat Müdürü; Hasan Rasim Us Basıldığı ger (VAKIZJ matbaası mâmağâ #muvaffak olamıyordu . ' "Gözlerini Samiyeye bir an çevi « riyor, sonra fazla o bökmağa ta . hammül edemiyerek çeviriyordu. Samiye, yavaş yavaş ona yak - Iştı. Başını omuzuna dayadı , İ — Mecdi. Ben de senin kadar wes'udum.. oOHele seni mes'ud KUPON 183 11-57-8355 ma mM. EKA