HABER GÖRMEDİNİ. MÜA- S/zZ!/ GÖRDÜĞÜUM X:ğ ĞGLOR. YAYI BULMAK, #ÇİN ÇALI- "jv'ı': YE ÖSÜNLÜĞÜR. İN LMİZ ORASI. PEK İYİ BİR YER | EĞİLSE DE y/ı;ıR;ııaz- “ IR . MUN, ıks:': Zİ.BIR DANA GÖRE. MİYECEĞİMİZİ eç SÖYLEDİ l —— A0T — —— Pa 2 #ERSERİLE su kurda bir haydut, sayısız ba - baların, kardeşlerin, nişanlıların intikamını taşıdığı sıfatla hüküm- süz bırakan bir alçak.. Yani Fran- sa kralıdır. dedi. Beatris: — Evet, odur, dedikten sonra vak'ayı en ince noktasına kadar anlattı. Ve neticede: — Ümidinizi kaybetmeyiniz. Kral hakikaten bir baba gibi ko- nuşuyordu. Belki de kızcağız hiç bir tehlikeye maruz değildi. dedi. Tribule; * — Ah Madam, siz o adamı be- tim kadar tanrmazsınız.. İki yüz- | Tü, riyakâr, her türlü fenalığı yap- makta usta, son derece za'im, his lerine tâbi ve istediğinde inat e- den bir canidir. Jiyetin kendi kı- zı olduğuna şüphe ediyor. Orta- da itiraz edilmez deliller bulun - duğu halde bunları çiğnemek is- tiyor! diye bağırdı. Manfred asabiyetle yumrukla- rını sıkıyordu. Tribule mantosuna büründü. — Madam, sizi böyle birdenbi- re terkettiğim için kusuruma bak- mayınız. Kızımı nerede ve nasıl bulduğunuzu öğrenmek isterdim. Size karşı ne kadar — büyük bir borçluluk hissi duyduğumu gös - termek isterdim. Fakat — her ge- çen saniye tehlikeyi arttırıyor. Manfred, — dişlerini — sıkarak Jiyetin babası yerine koyduğu a- damla ilk defa senli benli konuş- tuz VİMİ ŞURALAR- e öi BSIR 8'5 H/%ıy#'( CEKLER- , NSÂR 4; SİL TALİN LÂZIM YALLAR ÇALIŞIR BİZ YAŞARIZ.. R YATAĞI — Nereye gidiyorsun? —Luvr'a oğlum. — Ben de seninle beraber geli- yorum, Ya o herifi birlikte öldü « receğiz.. Yahut beraber öleceğiz. — Hayır, kuvvet değil hile lâ- zımdır. Benim silâhım hiledir. Za- manı gelince senin kuvvetli, bü- külmez koluna da,müracaat ede- ceğim, Ragastan delikanlının elinden tutarak: — Mösyö Flöriyalin hakkı var. dedi, Manfred; — Oh, hiç bir şey yapamamak, | bu insanın başını duvara çarpa - rak kırması demektir. diye inle- di. Tribule: — Allaha ısmarladık. Bu evde tekrar buluşalım. - Manfred, sen burada kalmalışın. —Eğer benim başıma bir felâket — gelirse kızın hali ne olur... -Onun yardımına kim koşar, Ben Jiyetin babasıyım. Onun için ilk defa gitmek benim hakkımdır. Sana emrediyorum.. Kal burada! N Tribule fırladı: Manfred yeis ve acı ile bir kol- tuğun üstüne düştü. Ragastanla Beatris yantmna koştular » GN 6 Şimdi birinci Fransvyanın es - ki soytarısını takip edelim, Tribule, olanca — süratile iler- Kiyerek yirmi dakika sonra Luvr'a vardı. Kendisini yolda gören ge- ce bekçileri, şüphesiz duvarların Çalınmış çocuk peşin Polis Ha_fiyesi (X:9)un h kenarından sıçrıyarak giden, rüz- gârla mantosu havalanan, bu ba- şı çıplak yamrı yumru hayalin ne olduğunu biribirlerine sormuşlar- dı. Çünkü soğuk olmasına Trağ - men ateşler içinde yanan alnını serinletmek için şapkasını çikar- mıştı. Tribule acaba ne yapmak isti - yordu. Bunu o bile iyice bilmiyordu. Yalnız bir düşüncesi vardı: Ne olursa olsun, Luvra girmek, Jiye- tin yanına varmak.. Ondan sonra vaziyete göre ha- reket edecekti. Luvr sarayını, kral daireleri - nin etrafındaki mânilerin ne ka- dar büyük olduğunu bilen Tribule İçin bu teşebbüs düşüncenin üstünde bir şeydi. Bununla beraber ne olursa ol- sun diyerek azminden dönmüyor, ve yeisin verdiği bir inatla düşün düğünü yapmağı kuruyordu. Evvelâ saraya büyük kapıdan girmemeğe karar verdi. Çünkü bu rada derhal tevkif olunurdu. Mongomeriyi aklına — getirdi. Muahfız askerleri kumandanının kendisinden intikam alacağını dü- şündü. Bu fikir onu korkutmadı, Luvra varınca sür'atle etrafını dolaştı. Sen nehri kıyısına açılan ve o kadar muhafaza altında bulunmı- z V sf'j“%ır Vei b ' - cıslwı.. GE TAVUĞUN - ÇB DE NG NADAR MA ( /atiş-. SERSERİLER YATAĞI DU çerinin ucile zorlayarak açabile « ceğini uvruyordu. Sahile vardı. Bahçe durarmnım köşesini dönerken birdenbire dur du. Küçük kapının önünde bir yol. cu arabası görmüştü. Bu araba « am etrafında bir takım hayaller dolaşıyordu. Tribule yüzükoyun yatazak yolun kenarındaki kavak ağaçla- r kadar sürüne sürüne gitti. da, ağaçtan ağaca siper a» larak ilerledi. Yaklaştıkça bir takırm mırıltı- lar da duyuyor ve hayaller tama : men seçillmeğe başlanıyordu. Büyük bir kavağım gövdesinin arkasına gizlenerek tam kapmın karşısında durdu. Burada geçen bütün vakayı bilecekti. ' Araba sağlam ve iki kuvvetli at koşulu bir yolcu — arabasıydı. Sağdaki atın üstünde elinde bir kırbaç bulunan sürücü binmiüşti. Arabanın arkasında otuz ka « dar süvari duruyor ve bunlardan dört tanesinin ellerinde meş'ale » ler bulunuyordu. 5 İki zabit gidip geliyordu. Acaba bu araba kimin için ha- zırlanmıştı. Tribule, kalbinin — demir bir mengene içinde ezilir gibi oldu - ğunu hissediyordu. Kafasında bir çok düşünce « ler çarpışıyordu. Eğer © anda ka- pı açılmamış olsaydı şüphesiz son bir ümitsiz teşebüste bulunacak -« yan bir kapı biliyordu. Bunu han-| tı. d arikulâde maceraları l İKİ TENBELİN GÜZEL ROMANI-No. 27