Çalınmış çocuk peşinde Polis Hafiyesi (X: 9)un harikulâde maceraları l EVET BUNU ŞÖK iyı BiLİYyorum. RUM. ONUN İÇ ii DYE KATAR AL018)-) Mz METİCEY/ iç 7 ——-5 y DEMEK GL > yay? REZ A ) a e İŞTE BUGÜN SİZDEN BR MEKTUB AL. Dim. ÇOCUĞU SEK BEST BIRAKMAK iÇiN 100000 004 ENÖJ BE kızı. z < y r LA el ri BİR OLUB Çodu KAÇIRDINIZ. BU. NU YUZUNUZE KARŞI SÖYLE, Ki Mi NİŞİN ÇAkıkm “DÜŞÜNE, MIŞ OLAYIM? e eRRea TEUNLARI NA. BiLI Yonş/- İ İz BİLİRİM. BENİ | ğ DEN BİRŞEY el TEN ŞEKMNMEM, EV/M SENİNKİNDEN DAMA KOTU. BEN DE SANA GELİYOR. Dum. şimbi ME YA PACAGIZ? SERSERİLER YATAĞI Çünkü bu eve polis (o müdürünün mahvetmeğe çalıştığı serseriler- den biri gibi girmişti. Bunun için Beatrisin sakin sözleri (onda bir tuzaga düşmek duygusu uyandırı- yordu. Arkadaşlarıma baktı.. o Üçü de I elleri hançerlerinin kabzasında ol- duğu halde bekliyorlardı. Birinci Fransuva, cesaretini son haddine kadar vardırarak ilerle - di. Ve sür'atle omerdivenin üst başına vardı. — Belki beni hançerleyecekler, fakat burada kepaze olmaktansa ölmek daha iyidir, diye düşünü - yordu. Merdivenin üst başımda Beat - risle burun buruna gelmişti. Neza- ketle eğilerek sordu: — Mösyö Dö Ragastanı görmek saadetine mazhar olabilir miyim? | — Mösyölö şövalye şevketma» abın ikinci gelişleriyle verdikleri şerefe mukabele etmek için bura - | da bulunamadığına çok üzülecek - tir, Beatris bu sözü söyleyerek kra - İn odaya girmesi için kenara çe- kildi. Fransuva tereddüd ediyordu . Prensesin gözlerinde bir sevinç Hiğı parladı. Çünkü kralı tam can alacak yerinden vurmanın çaresi - ni, yani korktuğunu anlamıştı — Korkmayınız şevketmaab !. Bu evde benden başka kimse yok - tar. ” Kral biraz sarararak arkadaşla” riyle beraber-gayet'süslü ve “ağır döşeli bir adaya girdi. — Demek evde yalnızsınız?. — Evet şevketmaab yalnızım ... Birinci Fransuva kşaşlarını çattı: — Madam, buraya bir çok kim- selerin girdiklerini görmüşler.. — Onlar birçeyrek evvelisine ka dar buradaydılar. Şevketmaab , fakat bu anda (duyduğum bütün meyusiyete rağmen krala lâyık ol - duğu hürmeti tek başrma göster meğe çalışacağım. Kral sapsarı kesilerek: — Mösyö Dö Ragastan nerede ?. diye bağırdı... z Beatris soğuk kanlılıkla cevab verdi: — Şevketmaab, Frasuvanm en büyük kahramanı diye anılan siz bu anda, o misafirperverliğiyle meşhur bu memlekete ilk defa gelmiş olan bir kadını istiçvab edi- yorsunuz... Kral hiddetinden titreyerek: — Kusurum affediniz madam.. Fakat bu anda mesele zannetti « ğinziden çok mühimdir... Duydu- ğum üzüntüye rağmen bu memle- ketin biricik ve mutlak hâkimi sı - fatiyle size soruyorum © ve cevab vermenizi istiyorum. Mösyö Dö Ragastan nerededir?. Bir sessizlik oldu. Sonra Beatris ateş saçan gözle - riyle kralı süzerek sert bri sesle ce- vab verdi: — Şevketmaab, mademki âmir sıfatiyle (soruyorsunuz, bende kendisine cebredilmiş (bir kadm haliyle cevâb veriyorum: Mösyö GİZLENEMEZİ 1 b ve . 1STIYORSUNUR: TAVUSUN Boş NAS/MATLARI/ NM DİNLEMERTEN USANDIMI KiŞ/ Dö Ragastan her ikimizindeson derece sevdiği bir genç kızı daha emniyetli bir yere götürmek üze - re gitti, Kral şiddetle ayağını yere vura - rak haykırdı: — Ne Fransız ve ne de İtalyan olmadığı halde bize ders vermek isteyen bu küçük serseri ne haltet- meğe işimize karışıyor. Sararmak sırası Beatrise geldi.. Her kelimesini ağır bir hakaret tavriyle Fransuvanın suratına fır - latarak: — Şevketmaab, Şövalye Dö Ra- gastan, dünyada her kim olursa ol- sun kendisine bu suretle hakaret e- den adama karşı asla müsamaha göstermez.. Erkekçe olmaya- rak arkasından söz söylenmesini hakaret edilmesini menetmek en büyük vazifemdir. Fakat ka - dın olduğum ve dört adamın küstahlığına karşılık © vermekten âciz bulunduğum için gidiyorum! diyerek kapıya doğru bir adım at- tr... Kral sesinin perdesini biraz al - çaltarak cevab verdi: — Kalınız madam, gerçi çok fazla söylediniz, : fakat dediğiniz gibi kadın olduğnunuz — için size karşı nezaketten aykırı bir hare » kette bulunamam.. oKalnız, ben sözlerime dikkat edeceğim.. Ümid ederim ki siz de ayni şekilde hare- ket edeceksiniz! — Bu hususta emin olabilirsi - niz! Kral bir saniye kadar sustu. Hiddeti son derecesini bulmuş « tu... — Madam, demin Tüiyleri meydanmdaki evde Jiyetin kızım olduğunu size açıkça söylemiştim., Bana inanıyor musunuz?. — Size inanmamak haddim de- ğildir. Zaten Jiyette bana her şey! anlatmıştı. — Jiyetin öz kızım olduğunu, benim onu aradığımı bildiği halde Şövalye Dö Ragastan neden ve ne hakla onu benden kaçrıyor ve saklayor. Madam, şahsımı ve sıfar tımı bir tarafa bırakalım.. Diğer haklarımı da ortaya sürmeden yalnız şu kadar söyleyeyim ki, Şös valye Dö Ragastan bana gelip oğ « Junun, oğlunuzun bulunmasını ri - ca ettiği zaman ben kendisine kar» şı bu suretle hareket etmemiştim !, Bu mahirane sözleri Beatrisde büyük bir teessür hasıl etmişti. — evketmaab, kocam tarafı » nızdan gösterilen iyi kabulün ebe- di minnettarı olduğunu bana söy - ledi. Onun size Okarşı beslediği hürmet ve şükran duygularına ben kendiminkiler gibi kefilim! € — Buna hiç şüphem yokma- dam.. Yalnız şövalye bu duygula »« rmı tuhaf bir şekilde gösteriyor. ! — Demin Mösyö Dö Ragastan, Jiyete Luvra gitmek isteyip iste « mediğini sordu. Şevketmaab, kı « zm vereceği muvafakat cevabı üs zerine çocuğunuzu derhal size ge- tirecekti, —E? Kız ne cevab verdi?,