16 HAZİRAN — 1985 KAŞE NEOKALMINA Grip - NevralJi-Baş ve d ş ağrıları - Artritizm - Romatizma Spor Postası pazartesi günleri çıkacak En yeni haber, en bitaraf yazı ve en güzel resimler Spor Postasındadır. - Yurdun en çok okunan bu spor mecmuasını Pazartesi gün- leri mutlaka alınız. 5 kuruştur. l Doktor waxammmuan DE e Mi YA PYor Ali ismaill : elelon. 24131 Hayelarpaşa hastanesi bevliye İf gttt Cidıvb ve zühreviye mütehassısı B* Dr.Bahattin Şevki Bahçekapı Taş Han 2 inci kat Saat Y dan 7 ye kadar Te Pazartesi fikaraya meccanen ç yarında mütehassısı Urologue — Operateur Babıâli caddesi Meserret ote li 88 numarada her gün öğleden, Yonra saat ikiden sekize kadar.ji — Nllkerzerseesseszın -:—*——::...._...:'.'—W Dr. Hafız Cemal P- REAREMIN Dahiliye Mülehassın Şkösdeılınihaıkî,ğlu n irkecide İstasyon şısında PAĞLR0ha başkia göldetde'sdat Sirkeci Palâs hanmda 5 — & (2,5 dan 8) ya kadar Istanbul Di Yanyolundaki (118) numaralı hu | tisi kabinesinde hastalarımı kabu! *der. Muayenehane ve ev telefonu hâ%_ yazlık telefonu P-adilli numaralara taşınmıştır. sazum> Diş Tabibi <amamuz |# Mehmed Rifat Atay İstanbul Be!ediyvzıi karşısına | Raylerbeyi 48. İzeremteez — nakletmiştir. — seznnz Ka — 256 — RAGASTANIN OĞLU — SPOR POSTASIİİ HABER — Akşam Postası ç i L E E R xz2mrmımr Kanzuk eczanesi müstahzaratından: BALSAMiİN EKSiRi Yüzdeki çilleri ve lekeleri alır. Si- vilceleri yok eder, Tıraştan sonra cil- de lAtif bir tazelik ve serinlik verir. Marka Müstahraralı HUBUBATUNLARI SIHHAT VE Kuvvet Menbeaıdır. Âsipin Kenan Sizi soğuk algınlığından, nezleden, griplen, baş ve diş ağrılarından koruyacak en iyi ilâç budur. p Ismine dikkat buyurulması — 4 YALİNE TaNINMNE larına mahsur 200 M. mesafevi [ gösterir. Daimon 2 T Ceb — fenerleri SATIŞ DEPOSU: gelmiştir. Her Ankara : Sofuzade Metmed Emin- | yerde 15826 No. MÜB Mersin: Hakkâk oğlu Silifkeli Rah- | tahtımda arayı - Wi | | mi İzmir: Hüseyin Hüsnü Samsun: | nız. | | Tursan Eşref. A apıyyygF UNT aa yggyi ÜND ıyapygpeXP İA oyyaygeĞE Nppi M teyayaç ge! Türk Hava Kurumu Büyük Piyangosu Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. 19.cu tertip 3.cü keşide 11 Temmuzdadır Büyük Ikramiye ; 50.000 Liradır Ayrıca: 20.000,12.000, 10.000 liralık ikramiye- lerle ( 20.000 ) liralık mükâfat vardır... aNN yyyariATİiyopgyyaNMPRRM aa0 RazagaİRMRaaıaİRTM aaiT zz aa ayz NNN — RAGASTANIN OĞLU— — | 253 — Nasıl serseriler kendilerini iyi- ee müdafaa ediyorlar mı. — Ben daha hücum başlarken ay- rıldım.. Diyan Jarnak'ın gözlerine ateşli bakışlarımı dikti. Jarnak bu bakışlar- da kaynayan ihtiras ve cür'et karşı- sında titrediğini hissetti. — Mesele düşünüldüğünden daha tehlikeli, değil mi?.. — Daha tehlikeli mi?,. Kimin için tehlikeli olacak.. — Meselâ... Diyan biran kadar tereddüt etti.. Sonra kat'i bir ifade ile: — sNeselâ hücum edenler için... — Yani Kral! — Kral... Veliaht.. Siz.. Bir süküt oldu.. Sonra Jarnak gözleri duvarda ol- duğu halde kayıtsız bir tavırla: — Madam, bana kalırsa bu vak'a- da Kral ne ölecek, hattâ ne de yara- lanacaktır, dedi, Artık kendisini tutamıyan Diyan: — Niçin? diye bağırdı. Jarnak gülümsedi. Diyanın bütün düşüncelerini an- hıyordu. — Çünkü Kral böyle bir patırdıda kendisini tehlikeye koymaz. Hattâ orada bulunması bile fazla.. Nasıl tu- haf bir düşünceye kapılarak gititğini de bilmiyorum. Fakat kendisini tehli- keye atmıyacağı da muhakkak., Ser- seriler Şeyketlâ Fransa Kral Marin- yan galibi Birinci Fransuvanın kılı- erma lâyık bir düşman değildirler, Bir süküt daha oldu.. Ocakta yanan odunların çıtırdıııı.ı dan başka bir şey duyulmuyordu. Diyan önüne eğdiği başını birden- bire kaldırarak : — Hakkımız var.. Fakat Kralın ser-j n aai Di İ aha a 1 eee £ llli dd İtladle ddt Ü ÖÜ — ği serilerden ve Beşinel Şarl'ın askerle- rinden daha müthiş düşmanları var- dır, dedi. — Hangi düşmanlardan bahsedi- yorsunuz Madam? — İhtiyarlık, hastalık.. — Kral dinçtir.. — Fakat Allah göstermesin, ölecek olursa.. Jarnak Diyanı en ince yerinden yakalıyarak: — Siz de Kraliçe, Velinhtın karısı olmaktan büyük bir Kraliçe olacak- sınız!. — Yeni rütbe ve memuriyet tevcih edebilecek şerefli bir mevkide bulu- nabileceğim değil mi?, Jarnak hürmetle eğildi. Diyan elini onun omuzuna koya- rak fettan bir tavırla gülümsedi : — Aziz Kontum, eğer hükümetimiz böyle bir felâkete uğrarsa siz ne ola- caksınız? — Ben mi Madam?.. Gene eski ha- mam caki tas. Fakir bir Jantiyom o- Tarak kalacağım.. Kralım ölümü ile zannetmiyorum ki bir şey kazana- yım... Yahut kaybedeyim, — Ya demek © zaman dostlarınızın sizi unutacağını Zanmnediyorsunuz?.. Üyle mi? Jarnak bir şey söylemedi. Diyan böyle bir adamla kapalı konuşmak lâzımgelmiyeceğini, ve her işi açıktan açığa halletmek icab ede- ceğini anladı. Genç Jantiyoma daha ziyade yak- laşarak: — Demek dostlarmız sizi unutacak fikrindesiniz?.. Ve ben sizin — bana yaptığınız iyilikleri, sizin yegâne gü. vendiğim adam olduğunuzu unutaca- ğim öyle mi?. Aldanıyorsunuz azizim. Ömrüm oldukça sizin yardımınıza eğer v ğ ee ada ll n SÜ tüti SD ÖĞ SADASÜ aD $ d du, Odasına girince gene düşünmeğe başladı. Büyük bir tereddüt içinde bulunuyor, güya iki büyük kuvyet benliğinde çarpışıyordu. Bir kaç ke- re vurmak üzere elini zile götürdüy- se de her defasında vazgeçti. En sonra yüzünde bir azim ifadesi belirerek her zamanki — metanetini kesbetti. Zili çaldı. Bir uşak içeriye girdi. — Bakınız, Mösyö dö Jarnak -gel- miş mi? Eğer gelmemiş ise bir adam gönderip çağırtınız. Uşak derhal odadan çıktı. Bu ka- dın Kraliçeymiş gibi kendisine her- kes itant ediyordu. Bir saat sonra Jarnak geldi. Bu zaman zarfında Diyan düşün- cesini kuvvetlendirerek - tasarladığı projeyi en ince noktalarıma kadar kararlaştırdı. Güi dö Şabo dö Jarnak onun yanı- na girince yavaş sesle konuşmağa başladılar. . . » Raböle Kralın yanından çıkar çık- maz gidip lâboratuvarına kapanmış- tı. Burası kendisine tayin olunan ©- daya bitişik olup Mödon'daki evin- den getirilen lTüzumlu şeyler kon- muştu. t Orada hiddetini yatıştırmağa — ça- lıştı. Tamamen nefsine hâkim olduğu zaman: — Bu Kralın hayatı benim elimde “bulunuyor. Eğer istersem bu — ilâcı yapmam ve Kral ölür.. Evet! Fakat ben bir katil değilim.. Mademki ilâcı yapmak mümkündür vazilem — onu yaupmaktır.. Bakalım ne olacak! diye düşündü. Bunun üzerine çalışmağa başladı. Uzun müddet itecrübeler yaptı, kitaplar karıştırdı. Tozları ve mayi- leri ölçtü. Saat on bire doğru sarayda büyük bir gürültü olduğunu işitti. Fakat kendisini tamamen işine vermiş olduğundan kulak asmadı. Saat ikide, ocağın sıcak külüne kullandığı ilâç artıklarmı döktü. Ha- zırladığını da bir şişeye koymuştu. Bu oldukça koyu ve esmer renkli bir mayidi. Adeta bir şuruba benzi- yordu. Şişenin üzerine dört köşe bir kâğıt yapıştırarak bu küğıda: “Şevketlü Kral için doktor Fran- suva Raböle tarafından hazırlanan ilâçtır., Cümlesini yazdı. Bu şişeyi göze görünecek bir suret- le masanımn üzerine koydu, O vakit bir iskemleye oturarak başını ellerinin içine alıp düşünmeğe başladı. Acaba bu anda bir zekâ ve ilim yumağı olan bu kafada nasıl şeyler geçiyor, hangi düşünceler çar- pışıyordu. Şüphesiz fikri yavaş yavaş merhametin en yüksek şahikasma, insanlık — faziletinin en — yüksek noktasına kadar yükseliyor- du. Affetmek istemiyen bir ada- mın eürmünü affediyordu. Arkadaş- lik sevgisinden daha büyük olan in- sanlık sevgisi kalbini dolduruyor he- yecanını son dereceye çıkarıyordu. Nihayet bir müddet düşündükten sonra kalemi eline alarak şu mektubu yazdı: “Şevketmaab!,, “Bu mektubun yanında sizin için hazırladığım ilâeı bulacaksınız. Ben gidiyorum. Luvr'u hattâ Fransayı terkediyorum. Çünkü Dolenin masu- miyetini ve sizin de adalete uyar bir cevap vermenizin gayri mümkün ol