MASAL : Yaramazlığın sonu Küçük Murat yaramaz mı, ya- ramaz bir çocuktur.. —Amma ne kadar yaramaz? Ben diyeyim on yedi buçukluk bir çikolata kadar, siz deyin yir- mi beş kuruşluk bir balon kadar!. İşte böyle yaramaz bir çocuk olan Murada annesi her gün: — Sakın ağaçlara çıkma! Ol- mamış erikleri, kirazları — yeme! Düşer, elbiselerini yırtar, hasta o- lursun! Diye tenbih eder durur - du. Fakat Muradın kulakları delik onluk veya makara gibi idi san- ki... Bu sözler birinden girer, bir beyaz güvercin gibi öbüründen pırrr diye çıkar giderdi. İşte gene bir gün komşu çocu- ğu Badi Yektanın kafasına ceviz kadar bir taş attıktan sonra he - men bahçedeki elma ağacının te- pesine çıktı. Ağacın üst tarafın - da güzel bir oyuk vardı. Burası kendisine tıpa tıp tamam geliyor- du. Hemen içeriye girdi, ve büzüle- rek oturdu. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordu. Yalnız birdenbire a- şağıdan bir homurtu duydu. Bir de başını uzatıp baktı ki ne gör- sün? Kocaman, iri yarı bir ayı.. Gözlerini gâözlerine dikmiş, kaz - ma gibi dişlerini göstererek yuka- rıya doğru çıkıyor. Murat : *VSEL Önne! Diye bağırmak iste - di. Fakat nerede? Korkudan bo - Şazından bir tek kelime bile çık - madı. Halbuki kocaman ayı, dal- ları çıtır çıtır kırarak gittikçe kendisine yaklaşıyordu. Nihayet ayının korkunç ne - fesini ayaklarında — hissetti. İri tırnakları iki pençesi dizlerine da- yandı. Zavallı Murat o kadar kork - muş, o kadar korkmuştu ki, par- mağını bile kımıldatamıyordu. Annesini dinlemediği, yaramaz hk yaptığı, Yektanın — kafasına ceviz kadar taş attığı, ağaçlara çıktığı için kendisine çok kızıyor- du. Nihayet son bir gayretle ayınım iki pençesi boğazına sarıldığı zaman kendisini agaçtan aşağıya atmak istedi. Fakat tam bu sıra- da gözlerini açtı. Meğer yaramaz Murat ağacın kovuğunda gizli dururken uyu - mamış mı? Boğazına sarılan ayı da çok sevdiği tekir kedi — değil mi imiş? Murat, bunun hakikat olmayıp rüya olduğunu anlayınca çok se- vindi. Fakat bir daha yaramazlık yapmamağa, ve annesinin sözle - rinden dışarı çıkmamağa da söz verdi. Hemen ağaçtan aşağı indi. Ba- şına ceviz kadar taşı yediği için hâlâ ağlayan Yektanın yanıma yaklaştı. Yekta ceviz kadar taşı kafasmna yiyince kafası mini mi- ni bir fındık kadar şişmişti. Mu - rat su ile burasını yıkadı ve Yek- tanım iki yanağını öperek kendi- sini affetmesi için yalvardı. Murat, bundan sonra uslu - bir Sıa! hııı,rmısın orasyo ? Ayaçık- AU V“fı'gîldi. N HABER — Akşam Postası 27 MAYIS — 1935 Miki'nin avcılığı hangimizdeksiyi ŞÜN P Çairer B NS » Noeyik var Hem ç âVv vuracağız w TÜ ” < / N hA | xl' L A Vi Ti İ! dağda gek — .> i Şu tarafa doğru Ve Çok te- vğk olduğunu hiş a bir kaç defa ra- eidtmnı—î hern?n 4 şe_tl:ıîr ederim ” im s eden duymedim St Şeldim ve V XW; Horâsy ol b Ç ü £ şidiyorum " | j 4 (ş | ) T h S # ç c T VA j Af A-Hay abda|l Miki bay'_ Ne ©?İMiki bir- ge y vurdu Şalibat (şin yoksa sabaha adar Şeyik öra! Nediyorsun? n Voy utanmaz * Geyik değil (Ç Dur ben ona bir Tarlafaresi / | Oyun Oymiyayım |) ':ke, e y> & da gdfî“;"-'/. ğ 10 / &;