C UKL HÖPEKLER Koşuyok.. iflE. RIND BoBı de VARDIR 162 / - RAGASTANIN O6 bir adama acılarını söylemekle hafif- lemek isteyen bir âşiktı. Bu bir kaç saniye kadar sürdü. Sonra Birinci Fransuva derhal kendini topladı. Fakat bu esnada Tribule oradan azaklaşmış bulunuyordu. Kalabalığın arasında kendisine rastlayan Mongo- meri: — Mösyö Tribule! Emin olunuz ki Krala düşünmek için vakit kalsın di- ye sizi Bastile götürmeği geri bırrak- tim. Muhafız askeri kumandanının bu iyiliğine natzl bir zevzeklikle muka-| bele edeceğimi düşünürken birdenbire fikrini değiştiren Tribule: — Mösyö dö Mongomeri, bana öyle Nir iyilikte bulandunuz ki bunu bü- tün ömrümce unulmıyacağım. Biraz sonra karakolda bulununuz da Krala hakkınızda söyliyeceğim iyi sözlere dair konuşalım! dedi. Tribule arkasını dönüp giderken Mongomeri sevinçle ne - isteyeceğini düsünüyordu. Tribule ise grüptan gruba dolaşa Tak birini arıyordu. Diyan dö Puvtiyenin önünden ge çerken genç kadın: — Tşte benim, Matmazele fazilet Tâkabma lâyık küçük Düşesin peşinde koşan Tribulem! dedi. Tribule acı ucı güldü: — Onu bulamadığımdan dolayı çok müteessirim, — Niçin saytarı? — Çünkü Madam, siz buradasınız! Onun içindir ki sizin bulunduğunuz yerde biraz evvel Matmatse! fazilet dediğiniz şeyin bulunmasına imkân yoktur. Bir Jantiyam: — Hâlâ kaha! diye homurdandı. AR Hiddetinden sararan Diyan: — Bırak şu uğursuzu! diye mırıl- dandı. Soytarı söylenen sözleri dinliyerek ötede beride dolaşıyor, ara sıra ken” disine söylenenlere acı — cevaplarla karşılık veriyordu. Birdenbire bir köşede yalnız başı- na kollarını kavuşturarak askın - bir yüzle duran Monkları gördü ve: — Bu herif sağlam hakikati bili- yor! diye düşündü. Yanına yaklaşarak onu selâmlz- di: Z — Muhterem polis müdürü.. Acia bir kölenizim! Monklar ona gözüucuyle bakarak | cevap vermeğe tenezzül etmeden ge- ne düşünmeğe koyuldu. Tribule onun yanıma iyice sokul- du, Onun gibi kollarını kavuşturarak daha kederli bir hal aldı, — Eyet, ben de bundan emindim.. Muhterem Mösyö dö Monklar, dikkat ettiniz mi7?.. Bir insanın istirahı diğer- lerinin sevincine manl olmuyor. Polis müdürü nihayet cevap ver- meğe tenezzil etti: — Bir delinin hu kadarını düşüne- bilmesi çok tuhaf ! —Renim deliliğim sizin akıllılığı- [ nızdan uldukça iyidir. Mösyö dö | Monklar! Biz bu saray halkının sü- rüklediği zincirin iki ucunu tutuyo- | ruz. İlk halka Tribuleden, yani şu soytarı âsasiyle meş'um bir surette | tmlayan — kahkahalardan başlıyor, son halka ise Mösyö dö Monklarda | yani darağacında nihayetleniyor. Polis müdürü soytarıya hayretle I baktı : — Bana nicin bu sözleri aöylüyor- sunuz? — Ya siz bana miçin her ı__ııuu Polis harikulâ iÇİN HEDİY BOBİNİN YARIŞI., KaraMaske hafiyesi ( X: 9 )un de maeraları Ş ', Çeniğyü AD TÜN ABMI - ım”g!ıulbuf'# v ÜS ÜNNÜ SİZ/ ) XAY Yon S1 — AM p ROMAN 47 MLDIR HAYDUDLARIN Yo KÖPEĞİDİR. Bu GİDİS- İ LE YARIŞI KAZANA- gibi senli benli söz söylemiyorsu- nuz?.. Cevap vermeğe cesaret edemi- yorsunuz Mösyö.. Pek âlâ! Bunu da şize ben söyliyeyim: Benim — istirap çektiğimi biliyorsunuz, çünkü sizden | hiç bir şey saklanamaz, siz de acılı olduğunuz için benim istirahbımı unlı> yorsunuz ! — Bunu size kim söyledi? — Siz acılısınız, elemlerinizi her za- mankinden iyi anlıyorum. Ah, gecele- riniz hep genç, tapılmağa lâyık, fev kalâde güzel ve kederinden ölen bir kadımın hayaliyle dolu olarak - geçi- yor.. Rüyalarınızda ise her Zaman, | senolerden beri kaybettiğiniz sarışın çocuğunuzla uğraşıyorsunuz! llerkeııf korkuttu,tunuz halde Mösyö dö Monk- lar, ben size acıyorum.. — Yetişir, maksadınızı söyleyiniz, benden ne İstiyorsunuz? — Benim de bir kalbim var. Benim | de bir çocuğum var. Ve ben bütün kalbimle, bütün ruhumla, hiç bir şes Yi sevemeyen ben, bu çocuğu bir — çıl- gın gibi seviyordum. Mözyö dö Monk- lar, ben sizin istirabınızdan — dolayı kalbimde derin bir sızı duyduğum hüalde siz bana acımıyorsunuz! Bu tuhaf bir manzara idi. Bu soytarı, Monklar gibi müthiş bir adama söz söylüyordu, Maskara kıyafetiyle herkesin kah> kahularla güldüğü bu soytarı, polis müdürünü insanlık duygusunun en yüksek noktasıma çıkarıyordu. Monklar bu gözleri hakarel say- madı. Hayatında pek çok göüsyaşı dökmüştü. Tatk bir sesls: — Ne istiyorsunuz” diye sordu. — Kızımın kaçırılışında Kralın alâ- kası var nu? Bunu öğrenmek istiyo- vum, y y 33 — RAGASTANIN OĞLU - 163 | Orada Mongomeriyi buldu. Tabit bir olarak sayılacak bu roman - birü defa “HABER,, de çıkıyor. Bu vi manı bir sinema seyreder gibi edecek, heyecandan heyecana dü şeceksiniz. ı Türk mafbuatında bir — yenilik| Polis hafiyesi X:9 Yakında gene bUu sütunlarda yeni bir maceraya atılıyor. — Kralm bu işle hiç bir alâkası yoktur. Tribule düşünmeğe başladı. Başını kaldırdı: —Size onu kimin kaçırdığını sor- muyorum. Onu bana haliniz anlattı. Soyturı hürmetle eğildi ve: —Allahasmarladık Mösyö dö Monk- lar! dedi.. —— MONGOMERİ Tribule Jantiyomların aras.ndan SA geçerek salondan çıkıp doğruca oda- sma gitti. Ve soytarı elbisesini çıkar- dı. Bunun için bir kaç dakikalık bir İ zaman yetmişti. Beline, bir sandıktan çıkardığı ev- velce hazırlanmış bir kemer — taktı. Bu kemer altın doluydu. Sonra omuzuna — bir. manto atlı. Hançerini yokladı. Ve karokola gitti. gesle: — Luvrdan çıkalım.. Dışarda daha serbest konuşabiliriz, dedi. Tribule sarayda mahpustu. T Hattâ Mongomeri bütün karakol* lara, Krulın kendisine verdiği şiddet- H emri kendisi bildirmşti. * f Fakat bu geceki hal soytarımnın ta- $ mamen affolunduğunu gösteriyordu. 'E Mongomeri bunu gözüyle görmüslü. Tribulenin teklifi kalbinde hiç bir şüphe doğurmadı. Teklifsizce kolkola girerek büyük kapıdan çıktılar, Sokak kurnnlıktı. Buvr'da her ezitnce olduğu saman” daki gibi süslü kadınların, siyah &t ray elbiseli Senyörlerin çıkmasim bekliyerek beş on para almak i ile Madam la Markizin veya Mösyü