Türk matbuatında bir — yenilik olarak sayılacak bu roman - biri defa “HABER,, de çıkıyor. Bu re- manı bir sinera seyreder gibi taki, edecek, heyecandan heyecana dü-| KaraMaske Polis hafivesi ( X: 9 )un harikulâde maceraları . No. 17 AYi : Gi 1M ASKE rin ;f"ıuk B a ... Aî:;:z' YA . huıaSĞSİ NASTA RRRE . KİRA ALACAĞIZ. Siz£ İŞI KAZAN Z ç b SN r'd P G EREZ GA A | |Ç ZM 3 Sineziz çetesiyle çarpışmaktadır. Bu çete Marlo isminde zengin bir adamı bir hile ile kaçırmışlar — ve Skul çiftliğinde kayaların içindeki bir Buz — İstikbalim yoluna girdi! gşündü. Tam gözden kaybolacağı esnada Kral; — Ha aklıma geldi. Tribuleyi alıp Konsiyerjeri hapishanesine gönderi- niz dedi. Bu anda kapmın perdesi kalktr. Ji- yet yanmda başnedimesi ve Kralın oda hizmetçisi olduğu halde içeriye girdi: Basinyak: — Şevketmaap! Her ne kadar söy- ledimse de.. diye mırıldanırken baş ne- dime: — Ben de Madam la Düşes dö Fon- tenblö'nün emirlerine itaate mecbur oldum.. diye kekeledi. Kral oturduğu yerden kalkarak sararan ve titreyen Jiyete doğru iler- ledi: — Düşes dö Fontenblö her istediği zaman Kralım yanına girebilir.. Her- kes çekilsin! dedi. Baş nedime, oda hizmetçisi, muha- fın askeri kumandanı emre itaat etti- lem Ve biraz sonra da Luvr yeni bir dedi kodu ile çalkandı: —- Küçük Düşes her istediği zaman Kralın yanına girmek salâhiyetini hâ- İzmiş! — Hattâ geceleri bile!.. Bu son sözü o anda veliaht Hanri- nin apartımanında ve onun karısı Ka- terin dö Medicinin yanında oturan Diyan dö Puatiye söylemişti . Katerin dö Medici bu söze, kendi- sine korkunç bir hal getiren gülümse- mesiyle şu cevabı vermişti: —Tıpkı kocam Prensin dairesi gibi! İsteyen girebiliyor. Bilhassa gecele- ri.. Demek ki oğlu babasından ders a- hıyormuş! ... Birinci Fransuva Jiyetin elinden tutarak bir kadının karşısında bul! duğu zaman daima takınmağı âdet e- dindiği zarif tavrıyle onu koltuğa ka- dar götürdü. — Jiyet! Beni gelip görmek isteyi- şiniz babalık duygularıyle çarpan kal- bim için çok sevinçli bir saadet habe- ridir. Baba kelimesini kuvvetli söylemiş- ti. İhtimalki hislerinde samimiydi. Fakat Jiyet kulağına fısıldanan bu seste, Trahovar meydanındaki kü- çük evinde, Kralın elinden kurtulmak için çabaladığı sırada işitmiş olduğu ahengi tanır gibi olmuştu. Oturmak istemedi.. ve korkudan da geri çekildi. Kral ise buna kırılarak büyük kol. tuğa oturup sakin bir tavırla kızı sey- retmeğe başladı. O vakit Jiyet: — Şevketamaap! Buna ancak kendi nefsimle uzun bir mücadelede bulun- duktan sonra karar verdim, dedi. Yüzü kızaran Fransuva — Ne kadar da güzel! Hem de be- nim kızım, Ah deli kadın.. Niçin bu a- ct hakikati bana söyledin! Fakat 2 caba doğru mu?.. diye düşündü. Sonra kalbi çarparak, gözleri par- Jiyan genç kızmki kadar metin olmı- yan bir sesle: — Söyleyiniz Jiyet! dedi. — Şevketmaap sizden babamın af- fını ricaya geldim. Kral yerinden sıçradı: — Soytarının affı .. Asla! Jiyet, bundan maada her ne isterseniz iste- yiniz! Fakat bunu söylemeyiniz! —Şevketmaap! Bu gece hahamı tev- kif etmek emrini verdiğinizi isittiğim zaman titredim... — Jiyet, daima ağzınızda bu isim! Fakat dikkat ediniz ki bu söz soytarı- nın felâketine sebep olmasın! Jiyet bu maskara herife benim karşımda ba- ba demekliğiniz beni tahkir etmektir. Düşes dö Fontenblö, Fransa Kralının kızı olduğunuzu unutmayınız! Bu sözler zavallı kızın kalbini de- rin bir azap içinde eziyordu. — Şevketmaap bu soytarı bana acı- dı. Ben Kralm kızı olmadığım gibi ol- mak ta istemem. Kalbimi kırmaktan çekinmeden maskara herif dediğiniz bu adama ben son nefesime kadar ba- ba diyeceğim. — Peki ne istiyorsunuz o halde! Söyleyiniz! — Demin buraya gelirken onu Ja Konsiyerjeri hapishanesine götürme- lerini emrettiğinizi duydum. Şevket- maap, bu zalimce emirlerden vazgeç- | menizi dilerim. O kadar iyi kalpli, o kadar âciz, o kadar zavallı olan bu a- dam size ne yaptı . Biricik kabahati bir gün yapayalnız, her şeyden mah- rum ve hattâ kendisini dünyaya geti- renler tarafından terkedilmiş bir hal- de bulunan bana rastlaması, beni bir baba gibi himaye etmesi, teselli etme- si, karanlık sefalet çukurundan kur- tarması mıdır?, Şevketmaap! Madem- ki siz bugün senelerdenberi unutul- muş bir babalık hakkını ileriye sürü- yorsunuz, hakkımda bu kadar büyük bir gefkat gösterdiği için Flöriyali sevmeğe mocbur değil misiniz?! Jiyetin titrek bir ses ve yalvaran bir tavırla söylediği bu sözler bir cel- lâdı merhamete getirirdi. Fakat Kral cellât değildi! Kral, kalbinde aşk fırtınalarının koptuğunu hisseden bir âşıktı. Genç kızın bu söylediklerini duymuyor, yal. nız: — Oh ne olur?, Marjantin yalan söylemiş olsa, Jiyet benim kızım ol- masa.. diye düşünüyordu. bi y ü ğ e « -0 b C' Ş AAAT ZP Z ÇO P 0 C TERRU NO AOA AA AA D BŞ ” mağaraya hapsetmişlerdir. X: 9 işe evvel, — RATASTANIN OCLU - Ğ ” Kızılbaşlığın kendisini o kadar kare kutmadığını ve bu hissin şiddetli ipti- lâsına engel olacak kadar vicdanma nüfuz edemediğini anlıyordu. Ayağa kalkarak genç kızın elinden tattu. Ve değişmiş bir sesle: — Çocuk! Onu sevdiğin için soyta- rıdan nefret ettiğzimi anlamıyor mu- sun? Ben Fransa Kralı olduğum hal- de soytarımı kıskanıyorum, Sen onun maskaralık âsasıyle — çıngıraklarına tatlı tatlı, bana ise nefretle bakıyor- sun! Ben buna dayanamıyorum. Ben kıskancım Jiyet! Kıskanç! Bunu iyice anla! dedi. Dişlerini — gıcırdattı. Kendinden geçmiş, aklını oynatmak derecelerine gelmişti. Kral olduğunu, zarif tavırlarımı, çok sevdiği kahramanca duruşunu unut- muştu. Jiyet, korkarak boş yere kendini kurtarmağa çalışırken 0: — Tribuleyi kıskanıyorum. Bari yal- nız o olsaydı.. Öteki de - var.. Ütekl! Bir serseri, bir derbeder, bir utanmaz sefil! Kimbilir hangi uğursuz kulübe- de doğan bir piç! Sen onu da seviyor- sun! İhte beni çıldırtan, kudurtan bu- dur! Söyle!.. Niçin bir Tribuleyi ba- balığa bir Manfredi âşıklığa seçiyor- sun! Kendin de söyledin.. Sen — Kral kızı olamazsın! diye homurdandı. Bileği Kralın eli içinde kırılmak derecelerine gelen Jiyet: — Of! Canrmı yakryorsunuz! diye haykırdı. Kral bunu işitmedi. Delicesine de- vam etti: — Ben de seni seviyorum! Beni na- sıl büyüledin Jiyet! Güzel gözlerinde gördüğüm hakarete vyarıncıya kadar seviyorum, Hattâ bu anda bana karşı gösterdiğin nefreti bile seyiyorum.