30 NİSAN — 1985 | | Müstahtaralı HUBUBATUNLARI Sıuuc;r Kuvvet Menbaıdır —. ——— İstanbul 7 nci İcra Memurluğun- dan: Bir borçtan dolayr mahcuz olup tatılmasına karar verilen Karyola:- lar, masa aynalar vesaire 2 — 5— 935 gününe gelen Perşembe saat 12 den 13 e kadar Galatada Top -| hane caddesinde Bükreş - otelinin önünde hazır bulunacak memuru tarafından - satılacağı ilân olu - Nur, — (207) S gürla zi l Yeni neşriyat VARLIK Ankarada çıkan bu san'at ve #ikir mecmuasının 1 Mayıs tarihli ı 44 üncü sayısı da çıkmıştır. B; sa> Yaşar Nabi, Abdülhak Şina-|. ı,;.d.Ahıııı Kutsi, Cemil Sena, Mahmut Ragıp, İhsan Aygün, Zi ya Osman, Enver Behnan, Gı“ır.l Sabahattin Alinin makale, hikâye ——— ni — — Çocuk Haftası - Kumbara Haftası HABER — Akşam Postası KALMİiTi İSMİNE DİKKAT EDINIİZ Her türlü ağrıları keser Poma! ma BAŞ, DIŞ ve SİNİR ağrıla: | dan Nezle ve kırıklıkta emsal bir devadır kutusu 7,5 ku İsmine dikkat ediniz Fatih lerasından: Alacaklı Abdülkadir tarafmd | verecekli Keçecilerde Hurrem ça mahallesinde ve enddesinde evkaf kalitlerinden Şükrüden 48 Hira 35 ruş talep eylemiş ve borçluya öd emri göndermiş ise de borçlunun il metgâhmın meçhuliyetine binaen İ nen teblizat ierasına karar verilm tir, İşbu ilân tarihinden 15 gün zi fında borç ve borcun tamamımın yahut bir kısmının veya alacakln takibat icrası hakkında bir itirazı sa gene bu müddet içinde ba istida yaşifahen lera dairesine bildirm bildirmediği takdirde bu müddet iç de T4 üncü madde mucibince mal yanında bulunması lâzımdır. Ha kata muhalif beyanda — bulundu takdirde hapis ile cezalandırılacı Siz de yavrunuza İş Bankasından bir kumbara alınız. Gelecek sene bu Hafta çocuğunuzün da birikmiş birçok parası olacaktır. tır. Borcu ödemez ve yahut İtiraz iirleriyle vardır. Tavsiye e , ı OAY e HSY 9 ; mediği takdirde cebri İeraya dev deriz. - RAGASTANİN OĞLU - arkadaşın korkusu hayrete Demek ki yeni Düşes Kralın met- resi değilmiş! Yaoksa artık hevesini almış mıydı? — Acaba ne olmuştu? Birinci Fransuva ayağa kalkarak : — Ona bir koca aradıma Üçünüz- den başka kimseyi bulamadım, dedi. Son derece sevinen medimler: — Şevketmaap! Diye bağırdılar.. — Evet,. Evet!. Üçünüzden biri ola- cak, Acaba hanginiz Bunu henüz bilmiyorum. Önün için ona koca ola- “ak kimse kendini göıurnelld:-:.cd j “— Şevketmaap, böyle bir te e Tâyık şı:vl'duı'hııımzıı ispat etmek — için her teşebbüse hazırız.. Kral bir saniye kadar sustu.. Son- ra kayıtsız bir sesle: — Manfred denilen serseriyi kim Blü veya diri olarak bana getirirse 'genç Düşes onun olacaktır. Işte Birinci Fransuvanın bulduğu Şey buydu. , Jiyeti, sevdiği adamı teslim edene #ermek! | ( Üç sadık bende derin bir hürmetle eğildiler. Yaşelürin di — Müayöler.. Bir kere verdim. Kat'iyen dönmiyeceğim. Cçüıuıdı.n bu serseriyi bana getirecek olan Dü- Şesin kocası olacaktır. — Şevketmaap! Ne vakit işe başlı- yalım? — Derhal! .. * ğ Ayni günün akşamı üç arkadaş ev- #elce Kirpi lokantası iken sonradan Müşterilerden olan muallim Raböle- | nin Devinler ismini taktığı Tokantada bir masa başma oturmuşlardı. Paris sefahat hayatının merkezin- bulunan bu Jokanta Greguar - aflesi tarafından idare olunuyordu. — | Mösyüö Greguar, türlü türlü av et- lerinin kızardığı geniş ocağın ateşi karşısında oturan daima şen, - şişko, titiz, biraz asabi, şarabınr pahalı sat- mağa çalışan dünyada yükünü —tut- maktan başka bir şey düşünmiyen bir babacandı. Karısı Madam Greguar, Rabölenin “yağlı ve ağızda eriyen bir bıldırcın,, dediği parlak gözlü, kibar, — tombul, taşkın göğüslü, yanakları çenesi, her zaman çıplak ve beyaz dirsekleri çu- kur güzel bir kadındı. Lokantasının ismini değiştirmesini Madam Gregu- ara söyliyen Raböle idi, İhtimalki Madam Greguar bir gün kendisiyle şakalaşırken: — Biz cidden insanı baştan çıkarır bir perisiniz diyen Metr Raböleden hiç bir şeyi esirgemezdi. Bu karı kocanın taparcasına sev- dikleri bir çocukları vardı. Bu çocuk on beş yaşında olduğu halde, kuru, cılız, zayıf, maymına gibi girkin olduğu için on iki yaşında gös terirdi, İsmi Landri old halde bo- yunun kısalığından dölayı müşteriler kendisine Şamdan ismini takmışlardı. O akçam Devinier Tokantasında Esse, Sansak, Laşatenyeri bir - şişe Anju şarabının haşına geçmişlerdi. Lokantada herkese mahsus büyük, güzel, süslü, parlak masalar, oymalı iskemlelerle dolu bir salondan başka tekbaşına sarhoş olmak isteyenler - i- çin hususl odalar vardı. İşte bizim üç kafadar Luvr'daki işlerini bitirdik ten sonra bu hususi odaların birinde gelip oturmuşlardı, Sansak yolda başlıyan bir söze de- vam ederek : — Bütün mesele, eğer... Dedi. Ve lâkırdının gerisini araya- 02 yani Bo Skli sükeükmn ağıada| rak suştu.. olunacağı ilân olunur, * YessaSTANIN « 0 'es —zamasaamanasema— — ——ÂHm——————— — — — — dum var, bir polis heyetim var, alay- larım var! Hiç biri de sarayın zapte- dileceğini haber alamıyor. Buna kim- se mani olamıyor! Söyleyiniz, Parisi terkederek amcazadem Şarlin sarayı- na mı sığınayım? Söyleyiniz, Fransa kralı kulübesinde oturan bir köylü ka- dar emniyet içinde bulunamıyacak mı?, Söylesenize mösyö! Son derece moraran, meşum bir hal alan Monklar, başını eğmeden dalgın ve donuk gözleriyle krala bakıyordu. Soğuk bir tavurla: — Şevketmaap! Haşarat Yatağını temelinden yıkmak için sizden müsna de istedim, Bu serserileri kılıçtan ge- çirmeği, barındıkları yeri yakıp yık- mayı yalvardım. Gülümsemelerle kar- şılık gördüm. Belki kral artık bu is- teğimi yerine getirmek lütfunda bu- Tunscak., Fakat ne çare, bu ibret dersi lâzımdı.. — Mösyö — Şevketmaap! Hâlâ sizin polis mü dürünüz bulunuyor muyum? Eğer de- gilsem beni tevkif ettiriniz! Ben fena bir bendenizim. Eğer polis müdürü i- sem Jütfen beni sükünetle dinleyiniz ! Kral, gittikçe artan bir hiddetle ba- ğBırdi: n — Sükünetle öyle mi?.. Alay mı ediyorsunuz Monklar! — Ah papasın hakkr varmış.. Mösyö dö Loyola, tah- tımr oyan köstebeklerden bahsettiği zaman çok doğru söylüyormuş! Kra- Hin kuvveti sarsılıyor, haşmeti tahkir olunuyor, sarayı zaptediliyor da sen hâlâ sükünet tavsiye ediyorsun.. Ab mösyö, galiha siz çok sakinsiniz, fa- kat Meryem hakkı için bunu değiş- tirmek lâzımdır. Yeniden başlamak için.n Kral masaya bir yumruk vururak paramparça etti. Bütün meraşimi w nutarak: — Basinyak! diye haykırdı. Oda hizmetçisi titriyerek içeriye girdi. — Muhafız askeri kumandanını bu- raya getirilsin! Berviyö derhal huzura girdi. — Berviyö, büyük kapıda nöbetçi zabiti kimdi? z — Möayö dö Berviyö e$vketmaapl — Yani oğlunuz., d — Evet Şevketmaap! LA — Kılıcım aldırınız! Yarmdan ttk baren hakkımda tahkikat yapılsın! — Şevketrınap, asıl — kabahatli bes nim, merhamet ediniz!.. j — Gidiniz mösyöt, . Berviyö sendeliyerek dışarıya çıkk tı. Biraz sükünet bulan kral: — Ne diyordunuz, Mösyö dö Monks lar?. Polis müdürü ayni soğuk tavırlar — Şevketmanp, Parisi Haşarat Yai tağı denilen çıbandan kurtarmalı. Bu serseri ininin bütün viranelerini mahe vetmeli, yakıp yıkmalı, kadınlarını, erkeklerini, çocuklarını tamamen tey. kif etmeli, dünyayı titreten müthiş bir muhakeme kurulmalı, bu akşamki har karet ve rezalete cesaret eden alçak- lardan kimsenin sağ kalmaması için on bin tane darağacı kurulmalı.. Birinci Fransuva Monklara hayret ve dehşetle baktı : — Demek hepsini asacaksmız, öy- le mi?.. Hattâ çocuklarını bile.. — Damarlarında zehirli ve mel'un bir kan taşıyan çocuklar sağ bırakı» Tırsa, babalariyle analarının asılması neye yarar.. Biraz evvel hiddetinden kudurmak derecelerine gelen kral, Adeti olan bir tarzda değişerek birdenbire neşeli bir surette alay etmeğe başladı: Fognıı: 9