30 NİSAN — 1935 ULUS KIZI | """"" t Tarihi âşk ve ; Yazan No. 3 Kadircan Kaflı ’ savaş ronıınıi M Erkek çocuk yetiştirmedikleri için zavallılar boğduruluyordu Tugay bu sefer, W_’m' güzel ağzı ve olgun vücudu ile ge- cenin karanlığına bürünen karısı - | sa.. » na başka türlü baktı: — Hakkm var Tıu-ıHn_!.. J kat, dediğin gibi, erkeğin ince, d"!nlu. iyi e nın da en uygun zamanı ve en ze! söylemenin — biçimini bulması gerek... « Ulcay, şaşırmış gibiydi... K Sordu: | — Şimdiye kadar bunu yapabir lecek bir kadım bulunmadı mı ?. Turakin, kendinden geçmişti.. Kocasının bir iki adım - ötede ol duğunu unutmuştu.. Dalgın ve a- Üi bir şesle karşılık verdi: — Bu işi ben görmek isterdim .. Faka- tali yardım etmedi.. Turgay kızmadı.. Biı-::yıiınm fakat — kendini sırasılş ve dimdik tutan bir söy - leyişle, dedi ki: — Seni çok severim Turakin.... Senin atsş kadar temiz bir yüre - ğin var.» Fakat bu işi görebilmen için, senden uzak kalmaya da kat- lanırdım... Ulcay, karanlıkta babasiyle an- nesinin bulundukları yere döndü . Onları göremiyordu. Fakat ikisinin de bir su birikim titikadar durgun ve bir çam ka - © dat dimdik olduklarımr anlryor - v dü. Turakin söylendi: — Böyle bir fırsat çıksa bile artık benden geçti... Turgay, sırtmdaki postun tüy - lerini çekiştirdi: — Ulus seni başımım — üstünde gezdirdi; ben de beraber.. Dedi... Ulcay'ın kafasında bir şimşek çaktı. Bir takım hayalleri, dilekleri aydınlattı: Annesinin, yapmak için geç iğmı, o yapamaz mıydı?. O, annesinden dahaaz — güzel, daha &z sevimli ve daha az fedakâr ola- mazdı.... Herhalde daha ileri olmak ge - türlü Yoksa neye yarardı? » Tugay ağır ağır: — Fakat.. - Hazer Hanm oğlu yok.. Ölünce yerine başkası han Eklîk.. Soy yasağı hıh,:kk Sİki 6 nteşi ” Dodi zaman halka ateşi Turakin bu sözleri de karşılık- &z brrakmadı: — Hazar Hanmn bir oğlu yok-. F.'hlhıryıloldui'l ıîblhıyidl Yurdun en güzel krzmr sarayma alacak... Belki bu — onabir oğlan verebilir. — — Bu kızlarım, ona kız çocuk ver- dikleri için, birlikte boğdurduğumu wnutmryorum.. Bu Pek taş yürekli bir adamın işidir. Lâkin bir oğlan glen kadında yaşayacak "th”:.' gözüne girecek demektir. ÂZ olsa sevilen bir kadın, en taş vü - reklibir erkeği bile bal mumuna çevirebilir. Ah, bu erkek çocuğu doğuracak olan kadın İııınıın:;':' se, düşünse ve yapsa.. Hazar kanr kandırmasa bile oğlunu öyle yetiştirse ki, büyüdüğü — zaman kendi soy yasasını bozsa ve biz öl- sek bile bizden sonrakileri kurtar 'Tugay, konuşmanın — sonunu Fa - | bağladı: — Ulus ateşe kavuşsun da, ne i olması; kadı- | yüzden olursa olsun... Gerek olan işin gidişi değil, sonudur.. Mağaranın içi zifir gibiydi.. Biribirlerinin karaltılarını bile göremiyoladı.... Kalm kürklerine büründüler. Yattılar ve çok geçmeden uyudu - har.ı.. Yalnız Uulcay uyumadı.. Gözlerini kapadı ve hayalinde Hazar Hanın karısı olduğumu, bir oğlan doğurduğunu, Hama yal- vardığmı, kandırdığını — ulusun, büyük ateşlerin çevresinde mes'ut ve coşkun eğlendiğini görür gibi oldu.. © kendini ulus uğruna harcaya- caktı... » Onu Tugay ile Turakin yetiştir - mişlerdi.. Fakat (Ulusun Kızı) idi. ield ni Bir yabancı Ertesi gün hava açıldı.. Parlak güneş bu beyaz ülkeyi sonsuz bir parıltrya - boğdu.. Her- rından çıkryor, fakat uzaklaşmı - yordu. — Zira dağlarda aç kalan kurt sürüleri böyle günlerde akm akm ovaya inerler, insan avma çı- karlardı... Bununla beaber kurtlardan kor- kanlar, çocuk ve kadımlarla bazı yüreksiz adamlardı. 'Tugayın mağarasının biraz ile- risinde Tangut ailesi oturuyordu. Bu adam, kısa boylu, kocaman yüzlü , sinsi bakışlı bir tilki idi. Kalın gövdesi ve dizlerine ka « dar uzanan uzun ve kuvvetli kol - lariyle kocaman bir ayrya benzi - Tangut, Tugay ailesini bir iyor, bendileri kalbur rürken onların saray gibi kocaman bir mağarayı ele geçirmiş olma - Jarma kızıyordu. Fakat bu düy - gularmı dışarı vurmaktan da kor - u. kıı:)vf:m hava açılımca Tangut da, yuvasından fırlayan bir köstebek gibi dışarı çıkmıştı... Tugay'ı mağarasının önünde gördü ve bağırdı: — Güzel bir av havası.. Ne dersin Tugay?. — İnsan, bu kadar karın içinde kaybolur... — Fakat avlar neredeyse kulü bemize girecekler!.. Soldaki yamaca döndü ve gö:z- terdi: Ceylânlar, karacalar, geyikler ufacık kümeler halinde, karlarım içine gömülüp çıkarak ovaya doğ- ru gittikçe yaklaşıyorlardı .. 'Tugay, bilgiç bir adamdı: — Her halde, — arkalarında &: kurt sürüsü vardır. Biraz ileride — Kuçlukum çadırı görünüyordu « (Devamı var), ÇOCUK BAYRAMINDA Son gün Çukurbostanda nasıl geçti? Dün, çocuk bayramının sonuy- du. Bu münasebetle gene şehrin birçok yerlerinde yüzlerce, binler- | ce çocuk tarafından pek güzl şem likler yapıldı. Bilhassa, Karagümrükteki Çur kurbostan futbol alanında yapılan şenlikler pek canlı, pek göz alıcı bir haydeydi. Dün bu meydana civardaki on mektep birden bütün talebe ve muallimleriyle birlikte gelmiş ve | bunlarla beraber yüzlerce başka T | çocuk ve yüzlerce kadın, erkek - |i raya dolmuştu. Samatyanm Hilâl bandosu, dün burada sabahtan akşama kadar çalmış ve gene sabahtan akşama kadar burada birçok eğlenceler, o- yunlar yapılmıştır. Önce bütün mekteplerin iştira- ki ve bando ile birlikte istiklâl mar şı söylenmiş, sonra (Gürbüz çocuk müsabakası) yapılmış ve bu müsa- bakada ikinciliği üstübaşı perişan, ayakları çıplak, zavallı, fakir bir mahalle çocuğu kazanarak ikinci- Tik mükâfatını almıştır. Bundan sonra sıra ile mektepli- | ler arasında: Simit yeme yarışı, çuval yarışı, müzika ile sandalya kapma yarışı, müzikanın çaldığı hızlr bir marşla | koşarken tabakta yoğurt yeme ya- rışı, körebe yarışr yapılmıştır. Ve bütün bu eğlenceli yarışlar yapılırken halk gülmeden katılmış kahkabalarım, el şakırtılarının yük- selmesinden, yoldan geçen vaylar bile durup bu çok hoş, çok eğlenceli manzarayı seyretmiştir. Simit yarışında birinciliği kaza- nan küçük bir kız, yarıştan sonra Gürbüz çocuk müsabakasında birinci, ikincı ve üçüncülüğü kazananlar.. evtsr  terli terli eve gelince soğuk bir Hi-| bu yüzden o koskoca tramvay ca: desi sabahtan akşama kadar baş- tan başa dolup dolup boşanmıştır. — Gezgin Haberci — monata yap da bu kupa ile baba- ma ver, içsin, yüreği serinlesin! Müzikalı yoğurt yarışında yüzü demiğtir ki: bir erkek çocuk hakem heyetinin karşısma geldiği zaman nahiye mü- | dürü Bay Rüştü mükâfatını uzata- rak: ( — Al yavrum, yüzünün ılıylı[ hediyeni! taze, biraz daha yumuşak, hele bi- raz da şekerli olsaydı, arkadaşla- Çuval yarışı olurken Karagüm” rüklü dilsiz Şerafettin de oradaki Emin beyin fırmından — içi, dışr bembeyaz bir un çuvalr alıp bo- ğazma kadar bunun içine girmiş, ve çocuklar aşağıdaki geniş futbol alanında seyircileri gülmeden üstü on mektebin bin beş yüze ya- kın çocuğu müzika ile orada 9&' tıltirken o da yukarı tramvay cad-| düzgün bir geçit i yapmış kırıp geçirtmiştir. lardır. Dünyanın en mükemmel Müzika ile sandalya kapma ya- rışında birinciliği alan on üç ya- şındaki sarışın kız mükâfatı olan kendi saçları rengindeki kupayı! annesine götürmüş: — Anne, demiş, akşam babam Karagümrük nahiye müdürü ile| Tıraş bıçağıdır © civardaki on mektep talim be-|İ — gimdiye kadar icat olunan bütün yetinin tertip ettiği bu bayramın || tıraş bıçakları arasında en mükem- Kar ük civarı için o gün cid-|| *l ve en fevkalâde olduğu tahak- den hoş bir eğl günü olmuş, kuk etmiştir. Piyasada mevcat tı- raş bıçaklarını gaşırtmıştır. Hasan tıraş bıçağının 1234 — numaralı gayet keskin ve hassas tarafları vardır ki her bir tarafiyle 1âakal on defa tıraş olmak kabildir. Bu | hesapla 5 kuruşluk bir adet Hasan | taraş biçağıyle 40 defa ve islak bar- | dakla bilendikte yüz defa tıraş ya | pılmak mümkündür ki dünyanın j hiç bir bıçağında bu meziyet yok- | tar, Hasan bıçağı istediğiniz halde | başka marka verilirse aldanmayır nız, Taklitlerinden sakınınız. Fi- yatı: 1 adedi 5 kuruştur. 10 adedi j 15 kuruştur. | Hâsan Deposu: ' hmkara, Istanbul, Beyoğlu. — —-——x<naxzrz ZAYI — 927 senesinde İstanbul Li- sesinden aldığım şehadetnamemi zayi ettim, Yenisini çıkaracağımdan — eski- ” sinin hükmü yoktur. Zeki Körebe ve çuval yarışına hazırlık..